üreten - Turkish English Dictionary
History

üreten



Meanings of "üreten" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
üreten propagator n.
üreten breeder n.
üreten procreator n.
üreten producing adj.
üreten generating adj.
üreten smokestack adj.
Trade/Economic
üreten generating adj.
üreten producing adj.

Meanings of "üreten" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
damıtarak içki üreten kimse distiller n.
yüzme havuzlarında dalga üreten aygıt wave machine n.
mazı üreten sinek gallfly n.
sıkça slogan üreten ya da kullanan kimse sloganeer n.
üreten kimse veya şey generator n.
üreten sınıf producing class n.
üreten ülke producing country n.
çoklu renkte ışık üreten sinyal lambası stack light n.
antikor üreten madde antigen n.
karar üreten decision making n.
askeri bıçaklar üreten bir firma ka-bar n.
yeni ifadeler üreten kimse phrasemaker n.
iç yağı üreten hayvan tallower n.
izolasyon ve lambri olarak kullanılan yapı levhaları üreten bir firma celotex™ n.
çocuklar için inşaat oyuncakları üreten bir marka tinkertoy® n.
elektronik aletler üreten ve satan şirket electronics company n.
yatak üreten kimse bedmaker n.
ham potas veya siyah tuz üreten kimse blacksalter n.
tel ürünler üreten kimse wire-worker n.
makine aracılığıyla sanat eserlerinin kopyalarını üreten sanatçı mechanographist n.
orta ses frekansı üreten hoparlör midrange n.
zaman ölçüm aletleri üreten kimse horographer n.
anlaşmazlık sırasında argüman üreten kimse motionist n.
üreten şey yielder n.
ilmi eser üreten kimse lucubrator n.
nitelikli eser üreten kimse lucubrator n.
mit üreten kimse mythmaker n.
mitsel durumları üreten kimse mythmaker n.
üreten kimse occasioner n.
üreten şey occasioner n.
yağ üreten kimse oilman n.
üreten kimse opificer n.
damıtarak alkollü içki üreten kimse rummy n.
altından mücevher gibi objeler üreten kimse gold-worker n.
köpük üreten şey foamer n.
zekice ifadeler üreten kimse phraseman n.
zekice ifadeler üreten kimse phraser n.
düzenli gaz veya buhar salınımı ile titreşimler üreten bir cihaz pulsator n.
darbe üreten cihaz pulser n.
başkasının yerine müzik üreten kişi ghost producer n.
hafif, suya dayanıklı yünlü sentetik kumaşlar üreten bir tekstil markası polartec® n.
yapay kar üreten makine snowmaker n.
mahmuz üreten kimse spurrier n.
ot üreten herbiferious adj.
elektrik üreten power generating adj.
alçıtaşı üreten gypsiferous adj.
elektrik üreten voltaic adj.
buhur üreten thuriferous adj.
fikir üreten ideogenetic adj.
kendi kendini üreten self-producing adj.
reçine üreten resiniferous adj.
gelgit üreten tide-producing adj.
duman üreten fumivorous adj.
asit üreten acidific adj.
kamış üreten calamiferous adj.
radyasyon üreten radiatory adj.
radyasyon üreten radiative adj.
balsam üreten balsamiferous adj.
ısı üreten (yemeklerdeki biber vs.) calorifacient adj.
ısı üreten (yemeklerdeki biber vs.) Calorificient adj.
kantaşı üreten agatiferous adj.
agat üreten agatiferous adj.
nişasta üreten amyliferous adj.
ısı üreten estiferous [rare] adj.
buhar üreten vaporiferous adj.
bitüm üreten bituminiferous adj.
defne üreten lauriferous adj.
rüzgar üreten windy adj.
zar üreten membraneous adj.
standart form ve ebatlarda metal çubuklar veya külçeler üreten merchant adj.
miazma üreten miasmic adj.
süt üreten milk adj.
süt üreten in milk adj.
butik ürünler üreten boutique adj.
ışık üreten lucific adj.
mukus üreten muciferous adj.
mukus üreten mucific adj.
gemül üreten gemmuliferous adj.
martı gübresi üreten guaniferous adj.
sarmaşık üreten hederiferous adj.
çok sayıda veya çok miktarda üreten multiferous adj.
kauçuk üreten rubber adj.
her şeyi üreten omniferous adj.
her şeyi üreten omniparient adj.
her şeyi üreten omniparous adj.
elmas üreten diamondiferous adj.
katılaşmış maddeler üreten concretional adj.
katılaşmış maddeler üreten concretionary adj.
kabuk üreten corticiferous adj.
kabuğa benzer salgı üreten corticiferous adj.
yeni ve yaratıcı bir iş üreten pioneering adj.
dokuma üreten contextural adj.
tuz üreten saliniferous adj.
sert soğan üreten cormose adj.
korm üreten cormose adj.
sert soğan üreten cormous adj.
korm üreten cormous adj.
çört üreten corniferous adj.
boynuz üreten cornific adj.
zehir üreten deadly adj.
gözyaşı üreten fletiferous adj.
dalga sesi üreten fluctisonous adj.
organizma üreten organific adj.
çiy üreten roriferous adj.
tümdengelim yoluyla bilgi üreten scientific [obsolete] adj.
yağ üreten sebific adj.
kendisi üreten self-generated adj.
ipek üreten silken adj.
salya üreten slobbery adj.
ısı üreten pyrogenous adj.
ses üreten sonorific adj.
bitki öz suyunu üreten succiferous adj.
(özellikle alkaloid oksidi isimlerinde) üreten madde anlamı veren ön ek gen- pref.
irin üreten bir enfeksiyona bağlı anlamı veren ön ek pyo- pref.
üreten anlamı veren son ek -gen suf.
üreten anlamı veren son ek -gene suf.
üreten anlamı veren son ek -genic suf.
üreten anlamı veren son ek -genous suf.
üreten anlamı veren son ek -gerous suf.
üreten anlamına gelen son ek -ic suf.
üreten anlamına gelen son ek -ic suf.
üreten anlamına gelen son ek -ical suf.
... üreten anlamına gelen son ek -ier suf.
üreten anlamına gelen son ek -iferous suf.
(belirli sayıda) yumurta üreten dişi anlamına gelen son ek -para suf.
üreten anlamı veren son ek -ferous suf.
üreten anlamı veren son ek -fication suf.
üreten anlamı veren son ek -ory suf.
Colloquial
(özellikle internet forumlarında) provokatif veya olumsuz içerikler üreten kullanıcı edgelord n.
yağ üreten bir bölge oil patch n.
Trade/Economic
sarı-yeşil renkte şartröz likörü üreten bir ticari marka chartreuse™ n.
yeniden üreten şirket veya sektör remanufacturer n.
aynı malı üreten birden fazla firmanın oluşturdukları birlik horizontal merger n.
aynı malın farklı türlerini üreten oligopol firmalar differentiated oligopoly n.
benzer ürün üreten iki firma arasındaki birleşme horizontal merger n.
bir dizi birbirinden ilgisiz mallar üreten ve satan firmalardan oluşan büyük şirket conglomerate n.
cep telefonları için ekran koruma yüzeyi üreten firma clear-coat n.
dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke country of origin n.
diğer firmalar için gıda ürünleri üreten ve paketleyen taşeron firma contract packer n.
diğer firmalar için gıda ürünleri üreten ve paketleyen taşeron firma co-packer n.
hammadde üreten ülkeler rawmaterial producer countries n.
sermaye malı üreten sermaye instrumental capital n.
spor malzemeleri üreten alman menşeeli bir şirket adidas n.
üreten ülke producing country n.
telif hakkı üreticisine veya üreten kişinin işverenine ait eser work for hire n.
üreten depolayan tüketici prosumager n.
alt kalitede üreten low-end adj.
kalitesiz (kumaş) üreten low-end adj.
Politics
mülteci üreten ülke refugee-producing country n.
rejimden yana siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, ve bunların yayılmasını sağlayan entelektüellerden oluşan uzman topluluk epistemic community n.
Industry
petrol üreten ülkeler oil producing countries n.
ahşap ürünler üreten atölye woodwork n.
ahşap ürünler üreten fabrika woodwork n.
biçme makinesinin ilk sürümlerini üreten, 1879'da kurumlaşmış bir şirket mccormick harvesting machine company n.
kereste üreten kimse lumberer n.
yağ ve yağ ürünleri üreten endüstri oil business n.
ham maddelerden ürün üreten kimse compounder n.
farklı malzemelerden ürün üreten kimse compounder n.
ipek böceklerinin ipçik üreten bezlerinden elde edilen ve olta ipi yapımında kullanılan madde silkworm gut n.
üretim maliyetini ancak karşılayabilen ürünler üreten veya üretebilen girişimlerle ilişkili marginal adj.
Technical
tazyikli hava kuvvetiyle su jeti üreten düzenek air fountain n.
su ile çalışarak basınçlı hava üreten pompa tromp n.
alçak frekanslı ses dalgaları üreten büyükhoparlör woofer n.
buhar kullanarak elektrik enerjisi üreten tesisler electricity power production plants by using steam n.
buhar ile elektrik enerjisi üreten tesis steam electric power plant n.
dişli grubu ve üretici bölümü tek bir komponent içinde olan ve uçak motorundan aldığı dönüyle elektrik üreten jeneratör integrated drive generator n.
elektrik akımı üreten bir balık crampfish n.
gaz üreten madde gas-generating agent n.
gaz üreten torba sistemi gas generating pouch system n.
evrensel açıklayıcı göstergeler üreten sistematik metot systematic method generating universal descriptive designators n.
gaz üreten kap sistemi gas generating container system n.
jelatin üreten enzim collagenase n.
işitilebilir sinyal üreten kapalı döngü hoot stop n.
kendi oksitleyicisini üreten bir roket makinesi lace n.
kıvılcım üreten spark igniter n.
manyetik alan üreten doğru akım bobini focusing coil n.
renk üreten chromogen n.
sayıllaştırılmış sonuçları bulanık mantık formunda üreten süreç defuzzification n.
şimşek üreten fırtına bulutu thundercloud n.
yumurta sarısı üreten vitelline n.
ses üreten titreşimli nesne vibrator n.
mikroskobik kopyalar üreten pantograf micropantograph n.
çok keskin görüntüler üreten optik sistem high definition n.
çok keskin görüntü üreten optik sistem high-definition n.
dünya üzerindeki alanların oranlarını yeniden üreten eşit alanlı harita projeksiyonu homolographic projection n.
kayıttan ses üreten cihaz graphophone n.
sabit akımdan düzgün değişen akım üreten titreşimli cihaz vibrator n.
transkripsiyon için yazıları kaydedip yeniden üreten bir cihaz markası dictaphone® n.
kaydedilen sesleri yeniden üreten sentezleyici sampler n.
odun, saman gibi malzemelerden elyaf üreten bir çeşit buhar tabancası fiber gun n.
sac levha üreten hadde makinesi flatting mill n.
polarize ışık üreten mikroskop polarizing microscope n.
polarize olmayan ışıktan dikroizm ile polarize ışık üreten bir materyal markası polaroid® n.
düzensiz akım üreten osilatör squegger n.
balmumu üreten ceriferous adj.
alçıtaşı üreten gypsiferous adj.
altın üreten aurific adj.
asit üreten acid-forming adj.
elektrik üreten voltaic adj.
gaz üreten gas-generating adj.
ısı üreten thermogenous adj.
ısı üreten calorific adj.
kendi kuvvetini üreten autodynamic adj.
kristal üreten crystalliferous adj.
lateks üreten laticiferous adj.
petrol üreten oil-producing adj.
şeker üreten sacchariferous adj.
zehirli buhar üreten miasmal adj.
değişken akım üreten heteropolar adj.
ince ayrıntılı görüntü üreten high-resolution adj.
renk üreten chromatogenous adj.
(osilatör) kendi enerjisini üreten self-excited adj.
Computer
işitilebilir sinyal üreten kapalı döngü hoot stop n.
üreten tüketicilerce gerçekleştirilen üretim peering n.
üreten tüketicilerce gerçekleştirilen üretim peer production n.
üreten tüketici prosumer n.
video içeriği üreten kimse vlogger n.
son teknoloji yüksek ses kalitesine sahip ses sistemi cihazlarını üreten bir firma mcintosh n.
modelden görüntü üreten bilgisayar işlemi renderer n.
sistemdeki hataya ilişkin mesaj çıktılarını üreten program diagnostic n.
keskin ve ince ayrıntılı görüntüler üreten (cihaz) high-res adj.
keskin ve ince ayrıntılı görüntüler üreten (cihaz) high-resolution adj.
Informatics
yeniden üreten yineleyici regenerative repeater n.
giriş sinyalini filtreleyerek uygun çıkış sinyali üreten bir çarpım fonksiyonu zip n.
Telecom
kablo üreten firmanın beyan ettiği sabit bit hızı cable plant constant bit rate n.
sesi yeniden üreten kafanın mutlak etkinliği reproducing head absolute efficiency n.
Electric
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemler ve bileşenleri balance of plant (bop) n.
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemleri ve bu sistemlerin birbiriyle birleştirilmesi balance of plant (bop) n.
elektrik akımı üreten galvanic n.
optik fiber iletimi için analog sinyaller veya sayısal atımlar üreten yarı iletken tabanlı bir lazer laser diode n.
yüksek elektrostatik gerilim üreten bir cihaz van de graaff generator n.
sadece ilk aktivasyon anında çıktı üreten devre sampling gate n.
(çok kanallı kayıtta) sinyali üreten kaynağa hemen geri yollama işlemi foldback n.
sürtünme ile elektrik üreten düzenek friction machine n.
elektrikle mekanik hareket üreten electro-motive adj.
hidrolik güç ile elektrik üreten hydroelectric adj.
birkaç milyon vatlık enerji üreten multimegawatt adj.
her iki girdi uçbirimi de yalnız belirli bir aralıkta uyarıldığında çıktı üreten (devre) coincidence adj.
Mechanic
su ile çalışarak basınçlı hava üreten pompadaki delik trompil n.
(ses kaydeden veya ses üreten bir mekanizmada) kauçuk yüzeyli silindir idle wheel n.
buharlı motorları çalıştırması için bacalı su buharı üreten bir sistem flue boilers n.
Textile
bol ve diz boyunda parlak desenli mayolar üreten bir marka jams® n.
su geçirmez dayanıklı ceketler üreten bir marka barbour jacket® n.
su geçirmez dayanıklı ceketler üreten bir marka barbour® n.
kaba fitil üreten şey slubber n.
Lighting
kuvvetli ışık üreten ve film yapımında kullanılan güçlü bir karbon elektrik ark lambası klieg light n.
Dyeing
gök mavisi ya da mavi renk üreten cerulific adj.
Furniture
halı, kilim, örtü, perde üreten kimse tapiser n.
Automotive
vakum üreten pompa air pump n.
vakum üreten pompa vacuum pump n.
yüksek gerilim üreten mekanik distribütör mechanic high-tension distributor n.
Aeronautic
acil durumlarda rüzgarla elektrik üreten jeneratör ram-air turbine n.
gazı yüksek hızda dışarı çıkararak oluşan reaksiyondan itici gaz üreten motor reaction motor n.
gazı yüksek hızda dışarı çıkararak oluşan reaksiyondan itici gaz üreten motor reaction-propulsion engine n.
engelleme üreten yüzey drag producing surface n.
sinyal üreten cayro gyro pickoff n.
Mining
pirit üreten pyritiferous n.
linyit üreten lignitiferous adj.
elmas üreten diamantiferous adj.
pirit üreten pyritiferous adj.
Medical
amino asit üreten protein histone n.
dopamin üreten beyin hücreleri dopamine-producing brain cells n.
eş kümeç üreten isoagglutinogen n.
kanser üreten bileşikler carcinogenic compounds n.
kanser üreten maddeler carcinogenic agents n.
kanser üreten carcinogen n.
kötü ur üreten carcinogen n.
pankreastaki insülin üreten hücreler insulin-producing cells of the pancreas n.
(somut/mamul) mal üreten iş goods-producing business n.
antibiyotik üreten antibiotic-producing adj.
albümin üreten albuminiparous adj.
ağı üreten toxicogenic adj.
beta-laktamaz üreten beta-lactamase producing adj.
kanser üreten carcinogenic adj.
östrojen üreten estrogenic adj.
mukus üreten muciparous adj.
müsin üreten muciparous adj.
fibrin üreten fibrinogenic adj.
salya üreten ptyalagogic [obsolete] adj.
irin üreten bir enfeksiyona bağlı anlamı veren ön ek py- pref.
Anatomy
hormon üreten iç salgı bezleri endocrine glands n.
birçok geyikte ve geyiğe akraba hayvanlarda bulunan, alt göz kapağının altında korucu bir salgı üreten kese veya çukur larmier n.
alt çenenin her iki tarafında yer alan, gece salgılanan tükürüğün çoğunu üreten ve dilin altından ağza tahliye eden tükürük bezi mandibular gland n.
kasılmasıyla belirli bir hareket üreten kas protagonist n.
gözyaşı üreten organlara ait lachrymal adj.
gözyaşı üreten organların civarında lachrymal adj.
gözyaşı üreten organlarla ilgili lachrymal adj.
gözyaşı üreten organlara ait lacrimal adj.
gözyaşı üreten organların civarında lacrimal adj.
gözyaşı üreten organlarla ilgili lacrimal adj.
gözyaşı üreten organlara ait lacrymal adj.
gözyaşı üreten organların civarında lacrymal adj.
gözyaşı üreten organlarla ilgili lacrymal adj.
folikül üreten folliculous adj.
Dentistry
pulpanın dış yüzeyini oluşturup dentin üreten hücrelerden her biri odontoblast n.
pulpanın dış yüzeyini oluşturup dentin üreten hücrelerden her biri odontoplast n.
Physiology
vücudun metabolik faaliyetlerini kontrol etmeye yardımcı olmak için iç salgılar üreten endokrin bezlerinin oluşturduğu sistem endocrine system n.
salgı üreten anatomik yapı secretor n.
süt üreten lactating adj.
enerji üreten energy-producing adj.
elektroton üreten electrotonic adj.
idrar üreten (ürinifer tübül) uriniparous adj.
idrar üreten urogenous adj.
safra üreten biliferous adj.
kan üreten haemapoietic adj.
hücresel bileşeni bulunmayan ve salgılandığı hücreye ciddi bir hasar vermeksizin dışarı atılan bir salgı üreten merocrine adj.
kilüs üreten chylifactive adj.
kilüs üreten chylifactory adj.
kilüs üreten chylific adj.
kilüs üreten chylificatory adj.
jelatin üreten gelatigenous adj.
sperm üreten spermatogenous adj.
meni üreten spermatophorous adj.
sperm üreten spermatophorous adj.
Pathology
hastalık üreten nosopoetic n.
hastalık üreten mikroorganizma bug n.
hastalık üreten madde bug n.
köpüklü salya üreten foaming adj.
köpüklü salya üreten foamy adj.
Pharmaceutics
önceden kullanılan antipsikotik ilaçlara nazaran hareket becerisi üzerinde daha az yan etki üreten ilaç atypical n.
ratanya üreten bitkilerin eskiden kanama durdurucu ve boya maddesi olarak kullanılan kurutulmuş kökü rhatany n.
ilaç üreten firmaların doktor ve eczacı gibi uzmanlara yeni ilaçları tanıtıp satmakla görevli temsilcisi detail man n.
önceden kullanılan antipsikotik ilaçlara nazaran hareket becerisi üzerinde daha az yan etki üreten atypical adj.
Parasitology
solucan şeklinde embriyo üreten dicyemata türlerinin dimorfik formlarından biri nematogene n.
kafadanbacaklıları konak olarak seçen ve infüsori benzeri embriyolar üreten küçük bir parazit rhombogene n.
safra üreten yaprak bitlerini içine alan bir böcek cinsi pemphigus n.
Optics
ışık üreten cihaz optical device n.
gözlük ve lens üreten kimse optician n.
Food Engineering
spor üreten sporeformer n.
birbirine eşit miktarda ısı üreten gıdalar isodynamic foods n.
şeker üreten sacchariferous adj.
Gastronomy
çevredeki mandıralardan toplanan sütten süt ürünleri üreten bir fabrika dairy factory [new zealand] n.
Math
üreten koni generating cone n.
Statistics
çarpınım momenti üreten işlev factorial moment generating function n.
faktörel kümülant üreten fonksiyon factorial cumulant generating function n.
kümülant üreten işlev cumulant generating function n.
moment üreten işlev moment generating function n.
otokovaryans üreten fonksiyon autocovariance generating function n.
üreten fonksiyon generating function n.
Physics
klistronda elektron demetlerinin ışınlarıyla rezonansa girerek osilatör çıktısını üreten eleman catcher n.
elektrik üreten bataryaların negatif elektrotu ya da kutbu catelectrode n.
iki döner disk ile eğlenceli figürler veya resimler üreten optik oyuncak anorthoscope n.
vericinin taşıyıcı dalgalarını üreten salıngaç exciter n.
yüksek miktarda alçak gerilimli elektrik üreten levhalı galvanik düzenek magnetomotor n.
elektrostatik olarak voltaj üreten cihaz generator n.
ısı üreten calorifiant adj.
ısı üreten Calorificient adj.
ısı üreten thermogenic adj.
yüksek enerji üreten high-energy adj.
elektrostatik yük üreten staticky adj.
statik elektrik yükü üreten staticky adj.
Chemistry
beta-hidroksi karbonil bileşiği üreten kimyasal reaksiyon aldol n.
bir enzim ile birleşerek ışın üreten bir madde luciferin n.
pepsin üreten pepsinogen n.
pıhtı teli üreten fibrinogen n.
kromojene eklendiğinde boya üreten bir tuz oluşturucu grup auxochrome n.
boyakökünde bulunan birkaç renk üreten glikozitten her biri rubian n.
politetraflüoroetilen üreten ticari bir marka fluon® n.
asit üreten acidific adj.
potasyum nitrat üreten nitriferous adj.
arsenik üreten arseniferous adj.
uranyum üreten uranium-bearing adj.
hidroklorik asitli madde üreten muriatiferous [obsolete] adj.
renk üreten chromogenic adj.
renk üreten chromogenetic adj.
(etilen) yağ üreten olefiant adj.
kolombiyum üreten columbiferous adj.
ptomain üreten ptomainic adj.
Biology
endospor üreten genelde çubuk şeklinde olan gram pozitif bakteri türü bacillaceae n.
endospor üreten genelde çubuk şeklinde olan gram pozitif bakteri türü family bacillaceae n.
bilhassa süt içerisinde olmak üzere laktik asit üreten, çubuk şeklinde bir gram pozitif bakteri lactobacillus n.
tetraspor üreten spor kesesi tetrasporangium n.
kükürdü oksitleyen ve böylece enerji üreten, küçük ve çubuk şeklindeki bir bakteri familyası thiobacteriaceae n.
gamet üreten organ gametangium n.
gamet üreten organ gametangia n.
laktik asid üreten bakteri türü lactobacilli n.
pas mantarlarının spor üreten yapısı caeoma n.
tohumsuz bitkilerde, mantarlarda ve alglerde sperm üreten bir organ antheridial n.
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten bez apocrine gland n.
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten bezler apocrine glands n.
keratin üreten epidermik hücre keratinocyte n.
mayoz bölünme ile megaspor üreten hücre megasporocyte n.
mayoz bölünme ile megaspor üreten hücre megaspore mother cell n.
sadece megaspor üreten spor keselerinde gelişen sporofil megasporophyll n.
mayozla bölünerek dört adet haploid spor üreten hücre meiocyte n.
siyahımsı sporlar veya tohum tozları üreten alg melanosperm n.
antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra o antijenin antikorunu veya reseptörünü üreten uzun ömürlü bir akyuvar memory cell n.
mezoblastın bağ dokuları meydana getiren ve kan üreten bölümü mesenchyma n.
kemik iliğindeki kan üreten kök hücreler hematopoeitic stem cell n.
fotosentezle kendi besinini üreten organizma holophyte n.
selüloz üreten kamçılılar takımı hypermastigina n.
selüloz üreten kamçılılar takımı order hypermastigina n.
bazı suşları antibiyotik üreten, toprakta bulunup organik maddeleri parçalayan bir basil türü bacillus globigii n.
bazı suşları antibiyotik üreten, toprakta bulunup organik maddeleri parçalayan bir basil türü bacillus subtilis n.
kıkırdak üreten hücre chondroblast n.
eşeyli üreyen organizmalarda genetik malzemelerin sonraki hücrelere aktarılmasını sağlayan, gamet üreten hücreler germ line n.
eşeyli üreyen organizmalarda genetik malzemelerin sonraki hücrelere aktarılmasını sağlayan, gamet üreten hücreler germline n.
bazı suşları antibiyotik üreten, toprakta bulunup organik maddeleri parçalayan bir basil grass bacillus n.
merkezi sinir sisteminde miyelin üreten bir hücre sınıfı oligodendroglia n.
birçok yassı kurt ve tekerlekli hayvanda gerçek yumurtalara besin olarak yumurta sarısıyla dolu hücreler üreten besin bezi vitellarium n.
botulinum toksini üreten anaerobik bakteri clostridium botulinum n.
bazı mantar ve yosunlarda gövdenin spor üreten orta kısmı columella n.
poliporun spor üreten gövdesi conch n.
yapışkan dokulu koloniler üreten bir alg nostoc commune n.
koku üreten salgı bezi pod n.
erkek misk geyiğinin koku üreten salgı bezi pod n.
cerahat üreten bakteriler pus-forming bacteria n.
spor üreten organ spore sac n.
(aseksüel bitki sporları üreten) istirahat halindeki hücre sporocyst n.
yapışkan dokulu koloniler üreten bir alg starshoot n.
yapışkan dokulu koloniler üreten bir alg starshot n.
hücre üreten celliferous adj.
balmumu ya da mum üreten ceriferous adj.
kendi besinini kendi üreten chemoautotrophic adj.
kendi besinini kendi üreten chemotrophic adj.
zehir üreten toxigenic adj.
kan ortamında büyütüldüğünde yeşil pigment üreten (streptokoksi) alpha adj.
maya üreten zymoplastic adj.
kendi besinini kendi üreten self-nourishing adj.
tek tip spor üreten isosporous adj.
salgılama sırasında hücrelerinden bazı parçalar kopararak salgı üreten apocrine adj.
mukus üreten blennogenous adj.
ovositlerden nütritif hücre ve yumurta üreten (böcek yumurtalığı) meroistic adj.
farklı gametler üreten heterogametic adj.
belirli bir özelliğe göre yalnızca bir tür gamet üreten homozygous adj.
selüloz üreten kamçılılarla ilgili hypermastigote adj.
selüloz üreten kamçılılara ait hypermastigote adj.
yalnızca tek bir cinsiyetin dölünü üreten monogenic adj.
tek bir form veya türde sporlar üreten (bitki) monomorphic adj.
tek bir form veya türde sporlar üreten (bitki) monomorphous adj.
misk üreten moschiferous adj.
keten üreten linigerous adj.
iki madde üreten diplogenic adj.
spor üreten (mantar) oidioid adj.
hastalık üreten disease-producing adj.
yumurta sarısı üreten (besin bezi) vitelligenous adj.
(aynı bitki üzerinde) çok sayıda gamet üreten formu olan polyoicous adj.
(böcek veya böcek yumurtalığı) yumurtaya yapışık besleyici hücre üreten polytrophic adj.
kist üreten cystogenous adj.
(lenf dokusu) hücre üreten cytogenous adj.
fibrinoliz üreten fibrinolytic adj.
yağlı veya balmumuna benzer bir madde üreten sebiferous adj.
semen üreten semeniferous adj.
döl üreten semeniferous adj.
sperm üreten semeniferous adj.
tohum üreten seminific adj.
sperm üreten seminific adj.
meni üreten seminific adj.
tohum üreten seminifical adj.
sperm üreten seminifical adj.
meni üreten seminifical adj.
kabuksu örtü üreten crustose adj.
spor üreten spore-bearing adj.
tohum üreten spore-bearing adj.
sporcuklar üreten sporidial adj.
spor üreten sporiferous adj.
tohum üreten sporiferous adj.
spor üreten sporogenic adj.
sporcuk üreten sporule adj.
üreten anlamını veren bir son ek -parous suf.
Biochemistry
azot içeren organik maddeden amonyak üreten bakteri ammonifier n.
çeşitli yapılarda fermantasyonlar üreten küresel bakteri grubu zymogene n.
amiloid üreten amyloid adj.
amiloid üreten amyloidal adj.
enzim üreten zymogenic adj.
zehirli hava üreten miasmatous adj.
zehirli hava üreten miasmous adj.
pepton üreten pepsin üreten peptogenic adj.
Marine Biology
denizden beslenenler için zehirli olan toksinler üreten, deniz yosunlarının renklendirdiği geniş deniz suyu alanı redwater n.
bazı ascidiyenlerde blastozoit üreten ve taşıyan aseksüel oozoit nurse n.
ağı üreten balıklar venomous fish n.
ağı üreten balıktan korunma treatment of fish poisoning n.
yosun hayvancıkları şubesine ait narin mercanlar üreten bir cins eschara n.
mississippi vadisi'ne ve abd'nin güneydoğusuna özgü sarı renkli kalın bir kabuğa sahip olup sedef üreten bir tatlı su midyesi yellowback (lampsilis anodontoides) n.
denizde yaşayıp sümüksü bir madde üreten körbalıkları içeren bir familya myxinidae n.
denizde yaşayıp sümüksü bir madde üreten körbalıkları içeren bir familya family myxinidae n.
mississippi vadisi'ne ve abd'nin güneydoğusuna özgü, kalın sarı kabuklu ve sedef üreten bir tatlı su midyesi sand runner n.
yapışkan dokulu koloniler üreten bir alg star jelly n.
Astronomy
süpernovadan daha fazla enerji ve ışık üreten yıldız patlaması hypernova n.
Zoology
kokarcanın kötü kokulu salgı üreten salgı bezleri anal sac n.
elektrik üreten kas veya sinir hücreleri electrocyte n.
koku üreten salgı bezi musk bag n.
koku üreten salgı bezi musk gland n.
vücut sıcaklığını dengelemek için ısı üreten organizma endotherm n.
yumurta ve sperma üreten organ ovotesttis n.
ingiltere'nin güneyine özgü iyi et ve ince yün üreten bir koyun ırkı down n.
larvalarda koruyucu kılıf örmeye yarayan ipçik bileşiğini üreten tükürük bezi çiftinden her biri silk gland n.
örümceklerin ağ örmede kullandıkları ipçiği üreten birden fazla sayıdaki abdominal bezlerden her biri silk gland n.
tek seferde bir yumurta üreten monotocous adj.
operkül üreten (yumuşakça ayağı) operculigenous adj.
yumurtasını vücudunun içinde üreten ovoviviparous adj.
aynı anda iki yumurta üreten ditokous adj.
polip üreten polypiparous adj.
çok sayıda sporozoit üreten polyzoic adj.
plasenta üreten placentiferous adj.
diken üreten spiculigenous adj.
Botanic
güney amerika'ya özgü balmumu üreten uzun boylu palmiye cinsi ceroxylon n.
palmiye familyasından, and bölgesi'nde yetişen reçinemsi balmumu üreten bir palmiye wax palm (ceroxylon alpinum) n.
palmiye familyasından, and bölgesi'nde yetişen reçinemsi balmumu üreten bir palmiye ceroxylon andicola n.
kırmızı alglerde trikogin üreten özel hücre trichophore n.