|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey |
means n.
|
|
2 |
General |
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf |
mouthpiece n.
|
|
3 |
General |
bir şey için ayrılmış para |
a put away n.
|
|
4 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
squabble n.
|
|
5 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
bickering n.
|
|
6 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
tiff n.
|
|
7 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
spat n.
|
|
8 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
fuss n.
|
|
9 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
pettifoggery n.
|
|
10 |
General |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
bicker n.
|
|
11 |
General |
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey |
first mentioned n.
|
|
12 |
General |
bir şey için teşekkür eden kimse |
thanksgiver n.
|
|
13 |
General |
eylemde bulunmak veya bir şey üretmek için gerekli teçhizat |
material n.
|
|
14 |
General |
bir şey yapmak için kafayı kullanma |
headwork n.
|
|
15 |
General |
belirli bir eylemin, yaşam tarzının sonucu için ayrılmış şey |
heritage n.
|
|
16 |
General |
bir şeyi aniden sonlandırdığı için giyotine benzetilen şey |
guillotine n.
|
|
17 |
General |
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık |
drop n.
|
|
18 |
General |
sabit bir talebi karşılamak için kullanılan şey |
fodder n.
|
|
19 |
General |
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey |
praecognita n.
|
|
|
20 |
General |
belirli bir amaç için donatılıp bir araya getirilen şey |
preparation n.
|
|
21 |
General |
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması |
poecilonymy n.
|
|
22 |
General |
belirli bir zaman için önemli olan şey |
substantial n.
|
|
23 |
General |
zemin hazırlamak (bir şey yapabilmek için) |
position oneself to do something v.
|
|
24 |
General |
bir şey için emek harcamak |
work at v.
|
|
25 |
General |
satılık bir şey biri için ayrılmak |
be spoken for v.
|
|
26 |
General |
bir şey için sağ kolunu feda etmek |
give eyeteeth for v.
|
|
27 |
General |
bir şey için kalmak |
stick around for v.
|
|
28 |
General |
bir şey için fırsat kollamak |
be out to v.
|
|
29 |
General |
bir şey için çabalamak |
strive at v.
|
|
30 |
General |
kendini bir şey için hazırlamak |
brace oneself for v.
|
|
31 |
General |
birinden bir şey için özür dilemek |
make amends to someone for something v.
|
|
32 |
General |
bir şey için hazırlamak |
make ready for v.
|
|
33 |
General |
bir şey için her şeyini vermek |
give eyeteeth for v.
|
|
34 |
General |
bir şey için birine borçlu olmak |
have someone to thank for v.
|
|
35 |
General |
bir şey için birini sıkıştırmak |
press someone for something v.
|
|
36 |
General |
izin almak (birinden bir şey için) |
be in the clear with v.
|
|
37 |
General |
bir şey için deli olmak |
go gaga over v.
|
|
38 |
General |
birinin bir şey yapması için ısrar etmek |
press someone to v.
|
|
39 |
General |
gerekmek (bir şeyin çalıştırılması veya tamamlanması için belirli bir şey) |
take v.
|
|
|
40 |
General |
bir şey yapmak için cesaretini toplamak |
get up the nerve to v.
|
|
41 |
General |
bir şey için göz kulak olmak |
keep an eye out for v.
|
|
42 |
General |
belirli bir şey yapabilmek için yaşı tutmamak |
be underage v.
|
|
43 |
General |
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak |
flavor v.
|
|
44 |
General |
birine bir şey yapması için baskı yapmak |
press someone to v.
|
|
45 |
General |
parası olmak (bir şey için) |
afford v.
|
|
46 |
General |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid v.
|
|
47 |
General |
birisi ya da bir şey için uykusu kaçmak |
lose sleep over someone or something v.
|
|
48 |
General |
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak |
fit for v.
|
|
49 |
General |
(kötü bir şey için) kandırmak |
inveigle v.
|
|
50 |
General |
bir şey için hazırlanmak |
make ready for v.
|
|
51 |
General |
bir şey için zaman harcamak |
spend time on something v.
|
|
52 |
General |
bir şey için kavga etmek |
fight for something v.
|
|
53 |
General |
bir şey için kavga etmek |
struggle v.
|
|
54 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone over something v.
|
|
55 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone about something v.
|
|
56 |
General |
birisi için bir şey ayırmak |
earmark something for someone v.
|
|
57 |
General |
birini bir şey için eğitmek |
educate someone for something v.
|
|
58 |
General |
birine bir şey yapması için yetki vermek |
empower someone to do something v.
|
|
59 |
General |
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak |
enable someone to do something v.
|
|
60 |
General |
birine bir şey yapması için yalvarmak |
entreat someone to do something v.
|
|
61 |
General |
birisiyle bir şey için kavga etmek |
feud with someone over something v.
|
|
62 |
General |
birisiyle bir şey için kavga etmek |
feud with someone about something v.
|
|
63 |
General |
bir şey için hazırlanmak |
get ready for something v.
|
|
64 |
General |
bir şey için tahminde bulunmak |
guess at something v.
|
|
65 |
General |
birisiyle bir şey için tartışmak |
haggle with someone over something v.
|
|
66 |
General |
bir şey için kasabaya gitmek/inmek |
go to town for something v.
|
|
67 |
General |
birini bir şey için asmak |
hang someone for something v.
|
|
68 |
General |
bir şey için çalışmak |
work for something v.
|
|
69 |
General |
bir şey için çalışmak |
labor for something v.
|
|
70 |
General |
bir şey için gayret etmek |
strive for v.
|
|
71 |
General |
(sahip olamayacağı bir şey için birinin) iştahını kabartmak |
tantalize v.
|
|
72 |
General |
(sahip olamayacağı bir şey için birinin) iştahını kabartmak |
tantalise v.
|
|
73 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
pettifog v.
|
|
74 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
bicker v.
|
|
75 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
niggle v.
|
|
76 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
squabble v.
|
|
77 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
quibble v.
|
|
78 |
General |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
brabble v.
|
|
79 |
General |
bir şey için para biriktirmek |
save money for something v.
|
|
|
80 |
General |
bir şey için para toplamak |
raise money for something v.
|
|
81 |
General |
bir şey için zaman bulmak |
get around to v.
|
|
82 |
General |
(bir şey için) bir dakikasını ayırmak |
take a moment (for something/to do something) v.
|
|
83 |
General |
(bir şey için) bir dakika ayırmak |
take a moment (for something/to do something) v.
|
|
84 |
General |
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak |
flavour v.
|
|
85 |
General |
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak |
buddy up v.
|
|
86 |
General |
(bir şey elde etmek için) birisiyle samimiyet kurmak |
buddy up v.
|
|
87 |
General |
bir şey için birine sinirli olmak |
be angry with someone for something v.
|
|
88 |
General |
bir şey için endişe duymak |
be concerned for something v.
|
|
89 |
General |
bazı etkiler yaratmak için bir şey eklemek ya da serpiştirmek |
lace v.
|
|
90 |
General |
bir şey bulmak için (bir yeri) dolaşmak |
troll v.
|
|
91 |
General |
(biri/bir şey için) mezar olmak |
entomb v.
|
|
92 |
General |
kötü bir şey için ayartmak |
enveigle v.
|
|
93 |
General |
kötü bir şey için ayartmak |
inveigle v.
|
|
94 |
General |
(birini, bir grubu) bir şey yapmak için ikna etmeye çalışmak |
woo v.
|
|
95 |
General |
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalışmak |
militate v.
|
|
96 |
General |
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalıştırmak |
militate v.
|
|
97 |
General |
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak |
bone v.
|
|
98 |
General |
(bir şey için) zaman ayarlamak |
book v.
|
|
99 |
General |
(bir şey için) zaman belirlemek |
book v.
|
|
100 |
General |
(bir şey için) kiralanmak |
book v.
|
|
101 |
General |
(bir şey için) ayarlanmak |
book v.
|
|
102 |
General |
(bir şey için) ulaşım aracı ayarlamak |
book v.
|
|
103 |
General |
(bir şey için) alana veya kapasiteye sahip olmak |
hold v.
|
|
104 |
General |
(geçmişte kalan bir şey için) kafa patlatmak |
retrospect v.
|
|
105 |
General |
hayır için bir şey yapmak |
do something for charity v.
|
|
106 |
General |
(belirsiz bir şey için) değerli bir şeyi riske atmak |
gamble v.
|
|
107 |
General |
bilgi edinmek veya yeni bir şey fark etmek için dikkatle elden geçirmek |
glean v.
|
|
108 |
General |
(video oyunlarında) kademe atlamak veya bir şey kazanmak için görevi tekrar yapmak |
grind v.
|
|
109 |
General |
(birisi veya bir şey için) harekete geçmek |
leg v.
|
|
110 |
General |
(bir şey için) bir durumu varsaymak |
posit on v.
|
|
111 |
General |
(bir şey için) bir durumu temel almak |
posit on v.
|
|
112 |
General |
(bir şey için) bir durumu varsaymak |
posit upon v.
|
|
113 |
General |
(bir şey için) bir durumu temel almak |
posit upon v.
|
|
114 |
General |
(bir şey için) politika geliştirmek |
posture v.
|
|
115 |
General |
(bir şey için) tutum geliştirmek |
posture v.
|
|
116 |
General |
(bir şey için) planlama yapmak |
posture v.
|
|
117 |
General |
(bir şey) için çok ağır olmak |
outweigh v.
|
|
118 |
General |
(bir şey) için külfetli olmak |
outweigh v.
|
|
119 |
General |
başkası için bir şey dilemek |
pray v.
|
|
120 |
General |
(bir şey için) kaynak yaratmak |
squeeze in v.
|
|
121 |
General |
biri ya da bir şey için kullanışlı |
useful for adj.
|
|
122 |
General |
(bir şey) için ayrılmış |
of prep.
|
|
123 |
General |
(bir şey için) ön şart anlamına gelen ön ek |
pre- pref.
|
|
124 |
General |
(bir şey) için güvenli anlamı veren bir son ek |
worthy suf.
|
|
Phrasals |
|
125 |
Phrasals |
bir alanı bir şey yapmak için ayırmak |
zone something as something v.
|
|
126 |
Phrasals |
birisiyle bir şey için pazarlık yapmak |
haggle with someone over something v.
|
|
127 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapması için kandırmak |
beguile (someone) into (doing something) v.
|
|
128 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapması için ayartmak |
beguile (someone) into (doing something) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak |
beguile (someone) into (doing something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapması için kandırmak |
beguile someone into something v.
|
|
131 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapması için ayartmak |
beguile someone into something v.
|
|
132 |
Phrasals |
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak |
beguile someone into something v.
|
|
133 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapmaması için kandırmak |
beguile someone out of something v.
|
|
134 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapmaması için ayartmak |
beguile someone out of something v.
|
|
135 |
Phrasals |
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak |
beguile someone out of something v.
|
|
136 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about (someone or something) v.
|
|
137 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about someone or something v.
|
|
138 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood on someone or something v.
|
|
139 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood over someone or something v.
|
|
140 |
Phrasals |
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek |
oblige (one) by (doing something) v.
|
|
141 |
Phrasals |
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek |
oblige someone by something v.
|
|
142 |
Phrasals |
(bir şey) yapmak için uğramak/girip çıkmak |
zip by v.
|
|
143 |
Phrasals |
(birini bir şey için) onurlandırmak |
cite (one) for (something) v.
|
|
144 |
Phrasals |
(birine bir şey için) şükranlarını sunmak |
cite (one) for (something) v.
|
|
145 |
Phrasals |
(birini bir şey için) suçlamak |
cite (one) for (something) v.
|
|
146 |
Phrasals |
(birisi ya da bir şey) için para toplamak |
collect for (someone or something) v.
|
|
147 |
Phrasals |
(biri ya da bir şey) için (bir şeyi) taramak |
comb (something) for (someone or something) v.
|
|
148 |
Phrasals |
biri ya da bir şey için bir şeyi taramak |
comb something for someone or something v.
|
|
149 |
Phrasals |
birini bir şey yapması için aldatmak |
con (someone) into (something) v.
|
|
150 |
Phrasals |
birini bir şey yapması için aldatmak |
con someone into something v.
|
|
151 |
Phrasals |
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek |
contribute something (to someone) (for someone or something) v.
|
|
152 |
Phrasals |
(bir şey) için kuzeye gelmek |
come up for (something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(bir şey) için uygun olmak/düşmek |
come up for (something) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(bir şey) için münasip olmak |
come up for (something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(bir şey için birini) suçlamak |
chalk up v.
|
|
156 |
Phrasals |
(bir şey için birini) suçlamak |
chalk something up v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birini bir şey için) önceden uyarmak |
forewarn (someone) about (something) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn (someone) about (something) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birini bir şey için) önceden uyarmak |
forewarn someone about something v.
|
|
160 |
Phrasals |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn someone about something v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birini bir şey için) önceden uyarmak |
forewarn someone of something v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birini bir şey için) ikaz etmek |
forewarn someone of something v.
|
|
163 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek |
adapt (something) for (something) v.
|
|
164 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey için) değiştirmek/dönüştürmek |
adapt (something) for (something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek |
adapt something for something v.
|
|
166 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey için) değiştirmek/dönüştürmek |
adapt something for something v.
|
|
167 |
Phrasals |
bir şey için destek toplamak |
agitate for something v.
|
|
168 |
Phrasals |
bir şey için teşvik etmek/körüklemek |
agitate for something v.
|
|
169 |
Phrasals |
bir şey için teşvik etmek/körüklemek |
agitate for v.
|
|
170 |
Phrasals |
bir şey için destek toplamak |
agitate for v.
|
|
171 |
Phrasals |
bir şey için somurtmak/surat asmak |
sulk over something v.
|
|
172 |
Phrasals |
birini bir şey için ödüllendirmek |
reward someone for something v.
|
|
173 |
Phrasals |
biri için bir şey satın almak |
buy something for someone v.
|
|
174 |
Phrasals |
biri için bir şey satın almak |
purchase something for someone v.
|
|
175 |
Phrasals |
bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak |
qualify someone for something v.
|
|
176 |
Phrasals |
birisini bir şey için takdir etmek |
commend someone for something v.
|
|
177 |
Phrasals |
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak |
tempt someone to do something v.
|
|
178 |
Phrasals |
birisini bir şeye (yarışma vb) hazırlamak/bir şey için (yarışma vb) yetiştirmek |
coach someone for something v.
|
|
179 |
Phrasals |
bir şey için birisiyle mülakat yapmak |
interview with someone for something v.
|
|
180 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
admonish someone for something v.
|
|
181 |
Phrasals |
bir şey için grev yapmak |
strike for something v.
|
|
182 |
Phrasals |
bir şey için çalışmak |
work for v.
|
|
183 |
Phrasals |
birisine bir şey için teşekkür etmek |
thank someone for something v.
|
|
184 |
Phrasals |
bir şey için biriyle yarışmak/mücadele etmek |
race someone for something v.
|
|
185 |
Phrasals |
birisi için bir şey ayırmak |
lay something aside for someone v.
|
|
186 |
Phrasals |
birisini bir şey için suçlamak |
blame someone for something v.
|
|
187 |
Phrasals |
bir şey için birini sıkıştırmak |
pester someone into something v.
|
|
188 |
Phrasals |
birini bir şey (iş) için göndermek |
send someone for something v.
|
|
189 |
Phrasals |
bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak |
murder on something v.
|
|
190 |
Phrasals |
birisini bir şey için methetmek |
commend someone for something v.
|
|
191 |
Phrasals |
bir şey için ter dökmek |
sweat over something v.
|
|
192 |
Phrasals |
bir şey için entrika düzenlemek |
plot for v.
|
|
193 |
Phrasals |
bir şey için çok harcamak |
spend something for something v.
|
|
194 |
Phrasals |
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak |
entice someone to do something v.
|
|
195 |
Phrasals |
bir şey için birleşmek |
unite for something v.
|
|
196 |
Phrasals |
birini (bir şey yapması için) kışkırtmak |
incite someone into doing something v.
|
|
197 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
reprimand someone for something v.
|
|
198 |
Phrasals |
birisi için bir şey bırakmak |
leave something for someone v.
|
|
199 |
Phrasals |
birini bir şey için aşağıya yollamak/göndermek |
send someone down for something v.
|
|
200 |
Phrasals |
bir şey için gönüllü olmak |
volunteer for something v.
|
|
201 |
Phrasals |
bir şey için yanıp tutuşmak |
hurt for something v.
|
|
202 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
scold someone for something v.
|
|
203 |
Phrasals |
Birini dışarıya bir şey (yemek vb.) için davet etmek |
ask someone out to something v.
|
|
204 |
Phrasals |
bir şey/iş için birini seçmek |
tab someone for something v.
|
|
205 |
Phrasals |
birini bir şey yapması için kandırmak |
maneuver someone into something v.
|
|
206 |
Phrasals |
bir şey için birinden özür dilemek |
apologize to someone for something v.
|
|
207 |
Phrasals |
bir şey için prova yapmak |
rehearse for something v.
|
|
208 |
Phrasals |
bir şey için birinden şüphelenmek |
suspect someone of something v.
|
|
209 |
Phrasals |
birini bir şey (iş) için göndermek |
send somebody on something v.
|
|
210 |
Phrasals |
bir şey için entrika düzenlemek |
scheme for v.
|
|
211 |
Phrasals |
bir şey için yanıp tutuşmak |
ache for something v.
|
|
212 |
Phrasals |
bir şey için somurtmak/surat asmak |
sulk about something v.
|
|
213 |
Phrasals |
birine bir şey yapması için elle işaret etmek |
motion for someone to do something v.
|
|
214 |
Phrasals |
birini (bir şey yapması için) kışkırtmak |
provoke someone into something v.
|
|
215 |
Phrasals |
bir şey için ter dökmek/çok çalışmak |
sweat for v.
|
|
216 |
Phrasals |
bir şeyin ödemesini yapmak (bir şey için) ödeme yapmak |
pay on something v.
|
|
217 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
lay out (money) for something v.
|
|
218 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
lay out (money) for something v.
|
|
219 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
shell out (money) for something v.
|
|
220 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
shell out (money) for something v.
|
|
221 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
shell (money) out for something v.
|
|
222 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
shell (money) out for something v.
|
|
223 |
Phrasals |
birisiyle bir şey için anlaşma yapmak |
contract with someone for something v.
|
|
224 |
Phrasals |
birine (alınacak bir şey/hediye için) katkıda bulunmak |
kick in on something for someone v.
|
|
225 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork out money (for something) v.
|
|
226 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork money out (for something) v.
|
|
227 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork out money (for something) v.
|
|
228 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork over (some money) v.
|
|
229 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork money out (for something) v.
|
|
230 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork over (some money) v.
|
|
231 |
Phrasals |
bir şey için ödeme yapmak |
fork (some money) over v.
|
|
232 |
Phrasals |
bir şey için harcama yapmak |
fork (some money) over v.
|
|
233 |
Phrasals |
bir şey için para biriktirmek |
save up for something v.
|
|
234 |
Phrasals |
bir şey için sıraya girmek/kuyruk yapmak |
line up for something v.
|
|
235 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
rebuke someone for something v.
|
|
236 |
Phrasals |
birisini bir şey için övmek |
commend someone for something v.
|
|
237 |
Phrasals |
bir şey için yola çıkmak |
hit out for something v.
|
|
238 |
Phrasals |
bir kimseyi bir şey için yeterli hale getirmek |
qualify someone for something v.
|
|
239 |
Phrasals |
birini bir şey için geri yollamak/göndermek |
send someone back for something v.
|
|
240 |
Phrasals |
(bir şey için) bir şeye ara vermek |
break for something v.
|
|
241 |
Phrasals |
(bir şey için) sıraya girmek |
line up for something v.
|
|
242 |
Phrasals |
(bir şey için) kuyruğa girmek |
line up for something v.
|
|
243 |
Phrasals |
(bir şey için) birine baskı yapmak |
pressure someone into something v.
|
|
244 |
Phrasals |
(belirli bir şey için) gerçekleşene kadar beklemek |
wait out v.
|
|
245 |
Phrasals |
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek |
save money toward something v.
|
|
246 |
Phrasals |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out v.
|
|
247 |
Phrasals |
(bir şey için) bağırıp çağırmak |
shout about v.
|
|
248 |
Phrasals |
(bir şey için) şöyle bir uğramak |
dash over for something v.
|
|
249 |
Phrasals |
(bir şey ya da birisi) için kampanya ya da gösteri yapmak |
crusade for (someone or something) v.
|
|
250 |
Phrasals |
(bir şey) için (birini ya da kendini) suçlamak |
curse (someone or oneself) for (something) v.
|
|
251 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
252 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) to (someone or something) v.
|
|
253 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şey için) kira sözleşmesi yapmak |
lease (something) to (someone or something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
biriyle bir şey için kira sözleşmesi yapmak |
lease something (out) to someone v.
|
|
255 |
Phrasals |
birini bir şey için heyecanlandırmak |
excite someone about something v.
|
|
256 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey için beklemek |
expect someone or something for something v.
|
|
257 |
Phrasals |
(bir şey için bir şey) sarf etmek |
expend (something) for (something) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(bir şey için bir şey) harcamak |
expend (something) for (something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(bir şey için bir şey) vermek |
expend (something) for (something) v.
|
|
260 |
Phrasals |
(bir şey için) bir miktar para harcamak |
expend (something) for (something) v.
|
|
261 |
Phrasals |
(birisi/bir şey için bir şey) harcamak |
expend (something) on (someone or something) v.
|
|
262 |
Phrasals |
(birisi/bir şey için bir şey) sarf etmek |
expend (something) on (someone or something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
bir şey için bir şey ödemek |
expend something for something v.
|
|
264 |
Phrasals |
bir şey için belli bir miktarda ödeme yapmak |
expend something for something v.
|
|
265 |
Phrasals |
bir şey için belli miktarda para ödemek |
expend something for something v.
|
|
266 |
Phrasals |
bir şey için bir şey kullanmak |
expend something in something v.
|
|
267 |
Phrasals |
bir şey için bir şey tüketmek |
expend something in something v.
|
|
268 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için göz yaşı dökmek |
weep for (someone or something) v.
|
|
269 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için ağlamak |
weep for (someone or something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
weep for (someone or something) v.
|
|
271 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir şey için resmi istekte/talepte bulunmak |
requisition something from someone or something v.
|
|
272 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off from someone or something v.
|
|
273 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off v.
|
|
274 |
Phrasals |
(bir şey) için görevlendirmek |
detail for (something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
birini bir şey için görevlendirmek |
detail someone for something v.
|
|
276 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey) için rahatsız etmek |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
277 |
Phrasals |
(birinin bir şey) için canını sıkmak |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
278 |
Phrasals |
(birinin) bir şey için sinirini bozmak |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
(birine bir şey) için musallat olmak |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
280 |
Phrasals |
(birini bir şey) için daraltmak |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
(birine bir şey) için rahat vermemek |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
(birinin bir şey için) başını ağrıtmak |
devil (someone or something) for (something) v.
|
|
283 |
Phrasals |
(birini/bir hayvanı bir şey) için rahatsız etmek |
devil (someone or an animal) for something v.
|
|
284 |
Phrasals |
(birine/bir hayvana bir şey) için musallat olmak |
devil (someone or an animal) for something v.
|
|
285 |
Phrasals |
(birini/bir hayvanı bir şey) için daraltmak |
devil (someone or an animal) for something v.
|
|
286 |
Phrasals |
(birine/bir hayvana bir şey) için rahat vermemek |
devil (someone or an animal) for something v.
|
|
287 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear to (someone or something) v.
|
|
288 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear toward (someone or something) v.
|
|
289 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
290 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
291 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
292 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
293 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
294 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
295 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
296 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
297 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için bulup getirmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
298 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
300 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) v.
|
|
301 |
Phrasals |
(bir yer veya şey) için savaşmak |
battle for v.
|
|
302 |
Phrasals |
(bir yer veya şey) için savaş vermek |
battle for v.
|
|
303 |
Phrasals |
(bir yer veya şey) için mücadele etmek |
battle for v.
|
|
304 |
Phrasals |
(birini bir şey için) ayağa kaldırmak |
rouse (one) to (something) v.
|
|
305 |
Phrasals |
(birini bir şey için) harekete geçirmek |
rouse (one) to (something) v.
|
|
306 |
Phrasals |
(birini bir şey için) ayaklandırmak |
rouse (one) to (something) v.
|
|
307 |
Phrasals |
(birini bir şey yapması için) mahkemeye çağırmak |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
(bir şey yapması için birine) mahkeme celbi göndermek |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
|
309 |
Phrasals |
(bir şey yapması için birine) çağrı belgesi göndermek |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
(bir şey yapması için birine) çağrı kağıdı göndermek |
subpoena (someone or something) to (do something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(bir şey) yemek için dışarı çıkmak |
go out for (something) v.
|
|
312 |
Phrasals |
(bir şey) yemek için bir yere gitmek |
go out for (something) v.
|
|
313 |
Phrasals |
bir şey için kullanılmak |
go toward someone or something v.
|
|
314 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) v.
|
|
315 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow upon (someone or something) v.
|
|
316 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow upon (someone or something) v.
|
|
317 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow on (someone or something) v.
|
|
319 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow on (someone or something) v.
|
|
320 |
Phrasals |
(bir şey) için yalvarmak |
grub for (something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
(bir şey) için arsızca/yüzsüzce yalvarmak |
grub for (something) v.
|
|
322 |
Phrasals |
bir şey çıkarmak için yeri kazmak |
grub for v.
|
|
323 |
Phrasals |
bir şey için yalvarmak |
grub for v.
|
|
324 |
Phrasals |
bir şey için arsızca/utanmadan yalvarmak |
grub for v.
|
|
325 |
Phrasals |
(biriyle bir şey) için pazarlık etmek |
haggle with (one) over (something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
(birinin bir şey yapması için) aklını çelmek |
nudge (someone) into (doing) (something) v.
|
|
327 |
Phrasals |
(birini bir şey yapması için) tatlı sözle kandırmak |
nudge (someone) into (doing) (something) v.
|
|
328 |
Phrasals |
(birini bir şey yapması için) tatlılıkla ikna etmek |
nudge (someone) into (doing) (something) v.
|
|
329 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
reproach someone for something v.
|
|
330 |
Phrasals |
birini bir şey için kınamak |
reproach someone for something v.
|
|
331 |
Phrasals |
birini bir şey için eleştirmek |
reproach someone for something v.
|
|
332 |
Phrasals |
birini bir şey için suçlamak |
reproach someone for something v.
|
|
333 |
Phrasals |
birine bir şey için sitem etmek |
reproach someone for something v.
|
|
334 |
Phrasals |
birine bir şey için serzenişte bulunmak |
reproach someone for something v.
|
|
335 |
Phrasals |
birini bir şey için azarlamak |
reprove someone for something v.
|
|
336 |
Phrasals |
birini bir şey için kınamak |
reprove someone for something v.
|
|
337 |
Phrasals |
birini bir şey için eleştirmek |
reprove someone for something v.
|
|
338 |
Phrasals |
birini bir şey için suçlamak |
reprove someone for something v.
|
|
339 |
Phrasals |
birine bir şey için sitem etmek |
reprove someone for something v.
|
|
340 |
Phrasals |
birine bir şey için serzenişte bulunmak |
reprove someone for something v.
|
|
341 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için harekete geçirmek |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) v.
|
|
342 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için canlandırmak |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) v.
|
|
343 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için kışkırtmak |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) v.
|
|
344 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için kızıştırmak |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) v.
|
|
345 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için heyecanlandırmak |
stimulate (someone or something) into (doing) (something) v.
|
|
346 |
Phrasals |
(birini/bir hayvanı) bir şey için harekete geçirmek |
stimulate (someone or an animal) into something v.
|
|
347 |
Phrasals |
(birini/bir hayvanı) bir şey için heyecanlandırmak |
stimulate (someone or an animal) into something v.
|
|
348 |
Phrasals |
(birini bir şey) için evine davet etmek/çağırmak |
have (someone) over (for something) v.
|
|
349 |
Phrasals |
birini bir şeyden dolayı/bir şey için onurlandırmak |
honor someone for something v.
|
|
350 |
Phrasals |
birinin bir şeyden dolayı/bir şey için gururunu okşamak |
honor someone for something v.
|
|
351 |
Phrasals |
birini bir şeyden dolayı/bir şey için onore etmek |
honor someone for something v.
|
|
352 |
Phrasals |
birini bir şeyden dolayı/bir şey için kutlamak |
honor someone for something v.
|
|
353 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için yakasına yapışmak |
badger into v.
|
|
354 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için yakasından düşmemek |
badger into v.
|
|
355 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için başının etini yemek |
badger into v.
|
|
356 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için rahat vermemek |
badger into v.
|
|
357 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için taciz etmek |
badger into v.
|
|
358 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için kafa ütülemek |
badger into v.
|
|
359 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için askıntı/musallat olmak |
badger into v.
|
|
360 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birinin yakasına yapışmak |
badger someone into something v.
|
|
361 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birinin yakasından düşmemek |
badger someone into something v.
|
|
362 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birinin başının etini yemek |
badger someone into something v.
|
|
363 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birine rahat vermemek |
badger someone into something v.
|
|
364 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birini taciz etmek |
badger someone into something v.
|
|
365 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birinin kafasını ütülemek |
badger someone into something v.
|
|
366 |
Phrasals |
bir şey yaptırmak için birine askıntı/musallat olmak |
badger someone into something v.
|
|
367 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) v.
|
|
368 |
Phrasals |
bir şey için pazarlık etmek |
bargain for v.
|
|
369 |
Phrasals |
bir şey için pazarlık etmek |
bargain over v.
|
|
370 |
Phrasals |
(biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) with (someone) v.
|
|
371 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
campaign for (someone or something) v.
|
|
372 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için seferber olmak |
campaign for (someone or something) v.
|
|
373 |
Phrasals |
(bir şey) için (birine/bir şeye) güvenmek |
look to (someone or something) for (something) v.
|
|
374 |
Phrasals |
(bir şey) için (birine/bir şeye) bel bağlamak |
look to (someone or something) for (something) v.
|
|
375 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak |
look to (someone or something) for (something) v.
|
|
376 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey için takdir etmek |
recognize someone or something for something v.
|
|
377 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey için onurlandırmak |
recognize someone or something for something v.
|
|
378 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey için övmek |
recognize someone or something for something v.
|
|
379 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
380 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
381 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şey anlamına gelmek |
represent to (someone or something) v.
|
|
382 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
383 |
Phrasals |
(bir şey için birini/bir şey) seçmek |
select (someone or something) for (something) v.
|
|
384 |
Phrasals |
belirli bir amaç/görev için (birini/bir şey) seçmek |
select (someone or something) for (something) v.
|
|
385 |
Phrasals |
(biri için birini/bir şey) seçmek |
select (someone or something) for (someone) v.
|
|
386 |
Phrasals |
biri/bir şey için birini/bir şey seçmek |
select someone or something for someone or something v.
|
|
387 |
Phrasals |
(birini bir şey) yapması/vermesi için sıkıştırmak |
squeeze (something) out of (someone) v.
|
|
388 |
Phrasals |
birine bir şey alması için borç vermek |
stake someone to something v.
|
|
389 |
Phrasals |
birine bir şey alması için para vermek |
stake someone to something v.
|
|
390 |
Phrasals |
(birini) sürekli bir şey yapması için sıkıştırmak |
stay after (someone) v.
|
|
391 |
Phrasals |
bir şey yapması için (birinin) tepesine binmek |
stay after (someone) v.
|
|
392 |
Phrasals |
(bir şey) yapmak için harekete geçirmek |
stir to (something) v.
|
|
393 |
Phrasals |
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek |
stir someone into something v.
|
|
394 |
Phrasals |
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek |
stir someone to something v.
|
|
395 |
Phrasals |
biri/bir şey için boşa harcamak |
waste something on someone or something v.
|
|
396 |
Phrasals |
biri/bir şey için boşa sarf etmek |
waste something on someone or something v.
|
|
397 |
Phrasals |
biri/bir şey için israf etmek |
waste something on someone or something v.
|
|
398 |
Phrasals |
biri/bir şey için heba etmek |
waste something on someone or something v.
|
|
399 |
Phrasals |
biri/bir şey için boşa tüketmek |
waste something on someone or something v.
|
|
400 |
Phrasals |
biri/bir şey için çarçur etmek |
waste something on someone or something v.
|
|
401 |
Phrasals |
(kendini/bir şeyi bir şey) için tahsis etmek |
commit (oneself or something) for (something) v.
|
|
402 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey için tahsis etmek |
commit someone or something for something v.
|
|
403 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
|
|
404 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
|
|
405 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set someone or something up as something v.
|
|
406 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli düzenlemeleri yapmak |
set someone or something up as something v.
|
|
407 |
Phrasals |
(bir şey) için çaba göstermemek |
mail (something) in v.
|
|
408 |
Phrasals |
planında/programında bir şey için yer açmak |
work in v.
|
|
409 |
Phrasals |
planında/programında bir şey için yer açmak |
work into v.
|
|
410 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için aracılık etmek |
intercede for (someone or something) v.
|
|
411 |
Phrasals |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek |
splice together v.
|
|
412 |
Phrasals |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek |
splice together v.
|
|
413 |
Phrasals |
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek |
splice together v.
|
|
414 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek |
squander something on someone or something v.
|
|
415 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için boşa harcamak |
squander something on someone or something v.
|
|
416 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek |
squander something on someone or something v.
|
|
417 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şey önermek |
suggest for (someone or something) v.
|
|
418 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) v.
|
|
419 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey önermek |
suggest for (someone or something) v.
|
|
420 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) v.
|
|
421 |
Phrasals |
(bir şey) için bir şey önermek |
suggest for (something) v.
|
|
422 |
Phrasals |
(bir şey) için bir öneride bulunmak |
suggest for (something) v.
|
|
423 |
Phrasals |
(bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (something) v.
|
|
424 |
Phrasals |
(bir şey) için bir tavsiyede bulunmak |
suggest for (something) v.
|
|
425 |
Phrasals |
birini (bir şey) için önermek |
suggest for (something) v.
|
|
426 |
Phrasals |
(birini) bir şey için tavsiye etmek |
suggest for (something) v.
|
|
427 |
Phrasals |
(bir şey için) telgrafla istek yollamak |
wire ahead (for something) v.
|
|
428 |
Phrasals |
(bir şey) için yoğun çaba sarf etmek |
work toward (something) v.
|
|
429 |
Phrasals |
kısa bir zaman dilimi için (bir çok şey) planlamak |
jam with (something) v.
|
|
430 |
Phrasals |
bir şey için pazarlık etmek |
jew (one) down v.
|
|
431 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şey) için çalışmak |
join (someone or something) to (something) v.
|
|
432 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle bir şey) yapmak için çalışmak |
join (someone or something) to (something) v.
|
|
433 |
Phrasals |
(bir şey için birine) katılmak |
join (someone) to (something) v.
|
|
434 |
Phrasals |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
435 |
Phrasals |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
436 |
Phrasals |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
437 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
438 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
439 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
440 |
Phrasals |
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak |
keep (something) for (someone or something) v.
|
|
441 |
Phrasals |
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak |
keep (something) for (someone or something) v.
|
|
442 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinin) iznini almak |
run (something) by (one) v.
|
|
443 |
Phrasals |
(bir şey) için (birinden) izin almak |
run (something) by (one) v.
|
|
444 |
Phrasals |
programında biri/bir şey için programında yer açmak |
pen in v.
|
|
445 |
Phrasals |
biri/bir şey için programında zaman yaratmak |
pen in v.
|
|
446 |
Phrasals |
(bir şey) için kenara para koymak |
put (something) toward (something) v.
|
|
447 |
Phrasals |
(bir şey) için para ayırmak |
put (something) toward (something) v.
|
|
448 |
Phrasals |
parayı (bir şey, borç, fatura) için kullanmak |
put (something) toward (something) v.
|
|
449 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şey) sarf etmek |
put (something) toward (something) v.
|
|
450 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir şey) harcamak |
put (something) toward (something) v.
|
|
451 |
Phrasals |
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak |
put (something) toward (something) v.
|
|
452 |
Phrasals |
bir şey için hak kazanmak |
qualify for something v.
|
|
453 |
Phrasals |
bir şey için gerekli niteliklere sahip olmak |
qualify for something v.
|
|
454 |
Phrasals |
bir şey için yeterli olmak |
qualify for something v.
|
|
455 |
Phrasals |
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek |
quibble with (someone) v.
|
|
456 |
Phrasals |
(biriyle) incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için tartışmak |
quibble with (someone) v.
|
|
457 |
Phrasals |
biri için/birine bir şey almak |
get something for someone v.
|
|
458 |
Phrasals |
biri için bir şey edinmek |
get something for someone v.
|
|
459 |
Phrasals |
bir şey için bir şey almak |
get something for something v.
|
|
460 |
Phrasals |
(bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek |
put (something) at (some amount of money) v.
|
|
461 |
Phrasals |
biri için bir kenara bir şey ayırmak |
set something aside for someone v.
|
|
462 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) v.
|
|
463 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) v.
|
|
464 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) dövüşmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) v.
|
|
465 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kapışmak |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) v.
|
|
466 |
Phrasals |
(birine/bir hayvana) bir şey yaptırmak için gözünü korkutmak |
frighten (someone or an animal) into doing something v.
|
|
467 |
Phrasals |
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (an amount of) (money) on (something) v.
|
|
468 |
Phrasals |
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (money) on something v.
|
|
469 |
Phrasals |
biri/bir şey için değerli olmak |
credit to someone or something v.
|
|
470 |
Phrasals |
biri/bir şey için onur kaynağı olmak |
credit to someone or something v.
|
|
471 |
Phrasals |
birine bir şey için büyük saygı/hayranlık duymak |
admire someone for something v.
|
|
472 |
Phrasals |
(birine bir şey) için büyük saygı/hayranlık duymak |
admire (one) for (something) v.
|
|
473 |
Phrasals |
(birini bir şey) için azarlamak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
474 |
Phrasals |
(birine bir şey) için fırça çekmek/atmak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
475 |
Phrasals |
(birini bir şey) için paylamak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
476 |
Phrasals |
(birini bir şey) için uyarmak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
477 |
Phrasals |
(birinin bir şey) için kulağını çekmek |
admonish (one) for (something) v.
|
|
478 |
Phrasals |
bir şey için bir şeyin ilanını vermek |
advertise something for something v.
|
|
479 |
Phrasals |
bir şeyi bir şey için ilana çıkarmak |
advertise something for something v.
|
|
480 |
Phrasals |
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek |
advertise something for something v.
|
|
481 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) v.
|
|
482 |
Phrasals |
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) |
advertise for (someone or something) v.
|
|
483 |
Phrasals |
bir şey için çabalamak/uğraşmak |
aim for something v.
|
|
484 |
Phrasals |
bir şey için yoğun çaba göstermek |
aim for something v.
|
|
485 |
Phrasals |
bir şey için çabalamak/uğraşmak |
aim at something v.
|
|
486 |
Phrasals |
bir şey için yoğun çaba göstermek |
aim at something v.
|
|
487 |
Phrasals |
bir şey için bir şey ayırmak |
allow something for something v.
|
|
488 |
Phrasals |
bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak |
allow something for something v.
|
|
489 |
Phrasals |
bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak |
allow something for something v.
|
|
490 |
Phrasals |
bir şey için bir şeyi hesaba katmak |
allow something for something v.
|
|
491 |
Phrasals |
bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek |
allow something for something v.
|
|
492 |
Phrasals |
(birini bir şey) için azarlamak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
493 |
Phrasals |
(birine bir şey) için fırça çekmek/atmak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
494 |
Phrasals |
(birini bir şey) için paylamak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
495 |
Phrasals |
(birini bir şey) için uyarmak |
admonish (one) for (something) v.
|
|
496 |
Phrasals |
(birinin bir şey) için kulağını çekmek |
admonish (one) for (something) v.
|
|
497 |
Phrasals |
bir şey için bir şeyin ilanını vermek |
advertise something for something v.
|
|
498 |
Phrasals |
bir şeyi bir şey için ilana çıkarmak |
advertise something for something v.
|
|
499 |
Phrasals |
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek |
advertise something for something v.
|
|
500 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) v.
|
|