Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
History
(bir şey) kadar
Meanings of
"(bir şey) kadar"
in English Turkish Dictionary : 2 result(s)
Category
Turkish
English
Phrases
1
Phrases
(bir şey) kadar
every bit as (something)
expr.
Colloquial
2
Colloquial
(bir şey) kadar
as good as (something)
expr.
Meanings of
"(bir şey) kadar"
with other terms in English Turkish Dictionary : 148 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek
underperform
v.
Phrasals
2
Phrasals
(belirli bir şey için) gerçekleşene kadar beklemek
wait out
v.
3
Phrasals
biri/bir şey kadar iyi performans göstermek
fare up
v.
4
Phrasals
(birini bir şey yapacak kadar) korkutmak
frighten (one) into (something)
v.
5
Phrasals
(bir şey) olana kadar karıştırmak
stir to (something)
v.
6
Phrasals
(bir şey) haline gelene kadar karıştırmak
stir to (something)
v.
7
Phrasals
toplayabildiği kadar bir şey toplamak
snatch something up
v.
8
Phrasals
alabildiği kadar bir şey almak
snatch something up
v.
9
Phrasals
doyana kadar (bir şey) yemek/içmek
load up on (something)
v.
10
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
stack up to someone or something
v.
11
Phrasals
(biri/bir şey) kadar saygıdeğer/değerli olmak
stack up to someone or something
v.
12
Phrasals
(birini/bir hayvanı) bir şey yapacak kadar korkutmak
frighten (someone or an animal) into doing something
v.
13
Phrasals
(bir şey) kadar olmak
add up to (something)
v.
14
Phrasals
(bir şey) kadar etmek
add up to (something)
v.
15
Phrasals
(bir şey) kadar tutmak
add up to (something)
v.
16
Phrasals
bir şey kadar etmek
amount to something
v.
17
Phrasals
bir şey kadar etmek
amount to something
v.
18
Phrasals
(bir şey/konu) hakkında bıktırana kadar konuşmak
bang away about (something) [uk]
v.
19
Phrasals
(bir şey/konu) hakkında bıktırana kadar konuşmak
bang on about (something)
v.
20
Phrasals
(biri/bir şey hakkında) bıktırana kadar konuşmak
go on (and on) (about someone or something)
v.
21
Phrasals
(bir şey) olana kadar buharlaşmak
boil down to (something)
v.
22
Phrasals
(bir şey) kalana kadar buharlaşmak
boil down to (something)
v.
23
Phrasals
bir şey için verilen zamanı (bir noktaya kadar) uzatmak
extend something to something
v.
24
Phrasals
kendini (bir şey) yapacak kadar güçlü, enerjik hissetmek
feel up to (something)
v.
25
Phrasals
bir şey yapacak kadar korkutmak
frighten into doing
v.
26
Phrasals
(bir şey) çıkana kadar vurmak
knock out of
v.
27
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
match up to (someone or something)
v.
28
Phrasals
(biri/bir şey) kadar iyi olmak
measure up (to someone or something)
v.
29
Phrasals
(biri/bir şey) iyileşene/düzlüğe çıkana kadar yanında olmak
nurse (someone or something) through (something)
v.
30
Phrasals
(bir şey olana kadar) yuvarlanmak
roll to (someone or something)
v.
31
Phrasals
(birine bir şey yaptırana) kadar rahat vermemek
torment (one) into (doing something)
v.
32
Phrasals
bir şeye/bir şey yapmaya varacak kadar
to the point of something/of doing something
expr.
Phrases
33
Phrases
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de
not so much (something) as (something else)
adv.
34
Phrases
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de
not so much something as something
adv.
35
Phrases
bir şey ne kadar ertelenirse o kadar arzulanır
desires are nourished by delays
expr.
36
Phrases
hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz
nothing breaks like a heart
expr.
37
Phrases
hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz
nothing breaks like a heart
expr.
Colloquial
38
Colloquial
ufacık/minicik/zerre kadar bir şey
blip
n.
39
Colloquial
kötü bir şey bitene kadar dayanmak
sweat it out
v.
40
Colloquial
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak
be not so much (something) as (something else)
v.
41
Colloquial
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak
be not so much something as something
v.
42
Colloquial
(bir şey) hakkında bıktırana kadar konuşmak
go on (and on) about (something)
v.
43
Colloquial
o kadar da iyi (bir şey) olmamak
be not much of a (something)
v.
44
Colloquial
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not care a rap (for someone or something)
v.
45
Colloquial
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give a rap (for someone or something)
v.
46
Colloquial
işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
go as far as to do something
v.
47
Colloquial
bir şey yapacak kadar ileri gitmek
go as far as to do something
v.
48
Colloquial
işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
go so far as to do something
v.
49
Colloquial
bir şey yapacak kadar ileri gitmek
go so far as to do something
v.
50
Colloquial
(bir şey yapmaya) kadar gitmek
go so far as (doing something)
v.
51
Colloquial
işi (bir şey yapmaya) kadar vardırmak
go so far as (doing something)
v.
52
Colloquial
(bir şey yapacak) kadar ileri gitmek
go so far as (doing something)
v.
53
Colloquial
(biri/bir şey) burasına kadar getirmek/gelmek
have had enough (of somebody/something)
v.
54
Colloquial
(biri/bir şey) burasına kadar getirmek/gelmek
have had it with (someone or something)
v.
55
Colloquial
o kadar da bir şey olmamak
not be much of a something
v.
56
Colloquial
(biri/bir şey) kadar önemli değil
subordinate to (someone or something)
adj.
57
Colloquial
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir?
how (something) can you be?
expr.
58
Colloquial
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir anlamıyorum!
how (something) can you be?
expr.
59
Colloquial
ancak bu kadar (bir şey) olunabilir!
how (something) can you be?
expr.
60
Colloquial
bu kadar (bir şey) de olunmaz ki canım!
how (something) can you be?
expr.
61
Colloquial
o kadar da önemli bir şey yapmadı
didn't invent gunpowder
expr.
62
Colloquial
(biri/bir şey) ne kadar iyiydi
how good is (someone or something)?
expr.
63
Colloquial
(biri/bir şey) ne kadar güzeldi
how good is (someone or something)?
expr.
64
Colloquial
(biri bir şey hakkında) sonsuza kadar konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something)
expr.
65
Colloquial
o kadar da (bir şey) değil
not as (something) as all that
expr.
66
Colloquial
istediğin kadar (bir şey)
any amount of (something)
expr.
67
Colloquial
istediğin kadar çok (bir şey)
any amount of (something)
expr.
68
Colloquial
istediğin kadar çok sayıda (bir şey)
any amount of (something)
expr.
69
Colloquial
yeteri kadar çok sayıda biri/bir şey
any number of someone or something
expr.
70
Colloquial
(bir şey) kadar (bir şey)
as (something) as (something)
expr.
71
Colloquial
biri/bir şey kadar iyi
as well as someone or something
expr.
72
Colloquial
hiç bu kadar (bir şey) …?
did you ever (something)
expr.
73
Colloquial
(biri/bir şey) burama kadar getirdi
I've had it (up to here) (with someone or something)
expr.
74
Colloquial
(biri/bir şey) burama kadar geldi
I've had it (up to here) (with someone or something)
expr.
75
Colloquial
anlatılamayacak kadar (bir şey)
too (something) for words
expr.
76
Colloquial
anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği kadar (bir şey)
too (something) for words
expr.
77
Colloquial
kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar (bir şey)
too (something) for words
expr.
Idioms
78
Idioms
bir sonrakini görene kadar insanı oyalayan/vaktini alan şey
bright shiny object
n.
79
Idioms
ağzına kadar (bir şey) ile dolu
full to the brim with (something)
n.
80
Idioms
dünya kadar (bir şey)
a hundred and one (something)
n.
81
Idioms
gerektiği kadar bir şey
your fair share of something
n.
82
Idioms
söylendiği/denildiği kadar (bir şey) olmamak
be not as (something) as all that
v.
83
Idioms
yarısı kadar bile (bir şey) olmamak
be not half as (something) (as someone or something)
v.
84
Idioms
o kadar da (bir şey) olmamak
be not as (something) as all that
v.
85
Idioms
bir şey ya da biri kadar iyi olmamak
have nothing on someone or something
v.
86
Idioms
(bir şey için) yeteri kadar iyi olmak
make the cut
v.
87
Idioms
(bir şey/biri) kadar iyi olmamak
have got nothing on (someone or something)
v.
88
Idioms
(bir şey) boğazına kadar olmak
have (something) up the yin-yang
v.
89
Idioms
bir şey olana kadar beklemek
hold one's breath
v.
90
Idioms
(biri/bir şey) eskisi kadar iyi olmamak
be past (someone's or something's) best
v.
91
Idioms
biri/bir şey eskisi kadar iyi, güçlü, genç, güzel olmamak
be past your/its best
v.
92
Idioms
sapına kadar (bir şey) olmak
be a (something) through and through
v.
93
Idioms
sapına kadar (bir şey) olmak
be a (something) to (one's) fingertips
v.
94
Idioms
eskisi kadar iyi (bir şey) olmamak
be half the (something) (one) used to be
v.
95
Idioms
biri/bir şey kadar iyi olmamak
be no match for somebody/something
v.
96
Idioms
(bir şey yapacak kadar) cesur olmak
be so bold as to (do something)
v.
97
Idioms
birini bıktırana kadar (bir şey hakkında) konuşmak
bend somebody's ear (about something)
v.
98
Idioms
(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek
put a bold face on (something)
v.
99
Idioms
(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek
put a good face on (something)
v.
100
Idioms
ağzına kadar (bir şey) dolu olmak
brim with (something)
v.
101
Idioms
göründüğü kadar iyi olmayan bir şey satın almak
buy a lemon
v.
102
Idioms
(biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat for (someone or something)
v.
103
Idioms
(biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
v.
104
Idioms
(bir şey yapacak kadar) duygusuz olmak
have the heart (to do something)
v.
105
Idioms
(bir şey yapacak kadar) kalpsiz olmak
have the heart (to do something)
v.
106
Idioms
(bir şey yapacak kadar) taş kalpli olmak
have the heart (to do something)
v.
107
Idioms
(bir şey yapacak kadar) katı yürekli olmak
have the heart (to do something)
v.
108
Idioms
(bir şey yapacak kadar) acımasız olmak
have the heart (to do something)
v.
109
Idioms
(bir şey) hiç/zerre kadar umurunda olmamak
not care a hoot (about something)
v.
110
Idioms
(bir şey) hiç/zerre kadar umurunda olmamak
not care two hoots (about something)
v.
111
Idioms
(bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give a hang (about something)
v.
112
Idioms
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give a rap about (someone or something)
v.
113
Idioms
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give two hoots about (someone or something)
v.
114
Idioms
(bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give two pins (about something)
v.
115
Idioms
bir şey yapacak kadar alçalmak
stoop to doing something
v.
116
Idioms
bir şey yapacak kadar küçülmek
stoop to doing something
v.
117
Idioms
(bir şey) yapmaya kadar vardırmamak
stop short of (something)
v.
118
Idioms
bir şey yapmaya kadar vardırmamak
stop short of doing something
v.
119
Idioms
(bir şey) kadar kötü olmayan
little better than
adv.
120
Idioms
(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar yoğun
you could cut (something) with a knife
expr.
121
Idioms
(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar belirgin
you could cut (something) with a knife
expr.
122
Idioms
(bir şey) olmaktan birinin ölümü kadar uzak
a heartbeat away from being (something) [cliché]
expr.
123
Idioms
(bir şey) olmaktan bir yöneticinin düşüşü/ölümü kadar uzak
a heartbeat away from being (something) [cliché]
expr.
124
Idioms
dünya kadar (bir şey)
a wealth of (something)
expr.
125
Idioms
dünya kadar (bir şey)
a world of (something)
expr.
126
Idioms
dağlar kadar (bir şey)
a world of (something)
expr.
127
Idioms
herkes kadar (bir şey)
as (something) as the next man/woman/person
expr.
128
Idioms
ortalama bir birey kadar (bir şey)
as (something) as the next man/woman/person
expr.
129
Idioms
tam (biri/bir şey) kadar iyi
every bit as good (as somebody/something)
expr.
130
Idioms
(biri/bir şey) kadar iyi
every bit as good (as somebody/something)
expr.
131
Idioms
(bir şey yapacak) kadar delikanlı
man enough to (do something)
expr.
132
Idioms
ne kadar (bir şey) yapılsa da
no amount of (something)
expr.
133
Idioms
istendiği kadar (bir şey) yapılsın, yine de
no amount of (something)
expr.
134
Idioms
ne kadar (bir şey) yapılırsa yapılsın
no amount of (something)
expr.
135
Idioms
zerre kadar bile (bir şey) yok
not a glimmer (of something)
expr.
136
Idioms
(biri/bir şey) kadar iyi değil
not in the same league as (someone or something)
expr.
137
Idioms
(biri/bir şey) kadar iyi değil
not in the same league with (someone or something)
expr.
138
Idioms
(bir şey) sadece bu kadar değil
not the half of (something)
expr.
Speaking
139
Speaking
aptalca bir şey yapmayacak kadar zekisin
you're too smart to do anything stupid
expr.
140
Speaking
bir şey hakkında sonsuza kadar konuşup durma
you'll never hear the end of it
expr.
141
Speaking
bu kadar abartılacak bir şey değil
it's not that big of a deal
expr.
142
Speaking
bir şey hakkında sonsuza kadar konuşup durma
never hear the end of it
expr.
143
Speaking
hayatımda daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim
I had never seen anything so beautiful in my life
expr.
144
Speaking
o kadar kötü bir şey değil
nothing that bad
expr.
145
Speaking
o kadar abartılacak bir şey değil
it's not that big of a deal
expr.
146
Speaking
şu ana kadar bir şey bulamadım
I haven't found anything so far
expr.
147
Speaking
yabancı bir yerde yalnız hissetmek kadar kötü bir şey olamaz
nothing worse than feeling all alone somewhere foreign
expr.
Slang
148
Slang
(biri/bir şey) zerre kadar umurunda olmamak
not give a tinker's damn about (someone or something)
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (bir şey) kadar
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy