Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | (yaşça) en büyük | eldest adj. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | en büyük (yaşça) | eldest adj. | ||
That person is my eldest brother. O kişi benim en büyük kardeşim. More Sentences |
||||
General | yaşça en büyük | eldest adj. | ||
The eldest of the three boys is Tom. Üç çocuktan yaşça en büyüğü Tom'dur. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | mirasın varislerinden yaşça en büyük olanına miras hisselerini seçme konusunda tanınan hak | esnecy n. | ||
Geology | ||||
Geology | organik kalıntılar içeren en alçaktaki kayaçlardan yaşça büyük olanı | hypozoic adj. |