alışkın - Turkish English Dictionary

alışkın

Meanings of "alışkın" in English Turkish Dictionary : 10 result(s)

Turkish English
General
alışkın used to adj.
These agencies are generally already used to working within a regulated framework.
Bu kurumlar genellikle zaten düzenlenmiş bir çerçeve içerisinde çalışmaya alışkındır.

More Sentences
alışkın used adj.
We're not used this kind of food.
Bu tür yiyeceğe alışkın değiliz.

More Sentences
Common Usage
alışkın accustomed adj.
General
alışkın home n.
alışkın at home adj.
alışkın used (to) adj.
alışkın accustomed adj.
alışkın au fait [french] adj.
alışkın usant [obsolete] adj.
Idioms
alışkın manner born adj.

Meanings of "alışkın" with other terms in English Turkish Dictionary : 37 result(s)

Turkish English
General
alışkın olmak be used to v.
Tom said he was used to doing that.
Tom bunu yapmaya alışkın olduğunu söyledi.

More Sentences
(bir şeye) alışkın accustomed to (something) adj.
They are accustomed to proceeding via social dialogue.
Sosyal diyalog yoluyla ilerlemeye alışkınlar.

More Sentences
kişinin alışkın olduğu faaliyet veya alan medium n.
bir şeye alışkın kimse familiar n.
alışkın olmak be accustomed to v.
alışkın olmak be accustomed v.
alışkın hale getirmek naturalise [obsolete] v.
alışkın hale getirmek naturalize [obsolete] v.
alışkın hale getirmek prepare v.
denize alışkın seafaring adj.
alışkın olmayan unused to adj.
-e alışkın accustomed to adj.
alışkın olmayan unattuned adj.
alışkın olmayan uninured adj.
birine/bir şeye alışkın accustomed to someone or something adj.
kavramaya alışkın grasping adj.
deniz yolculuğuna alışkın olan saltwater adj.
masabaşı iş yapmaya alışkın sedentary adj.
uzun süre oturmaya alışkın sedentary adj.
yalnızca tatlı suya alışkın olan fresh-water adj.
Idioms
(birinin) bildiği/alışkın olduğu alanı (one's) comfort zone n.
alışkın olmak get one's hand in v.
alışkın olmak keep one's hand in v.
bir şeyi yapmaya çok alışkın olmak be second nature to v.
deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak get one's hand in v.
deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak keep one's hand in v.
eli alışkın olmak keep one's hand in v.
eli alışkın olmak get one's hand in v.
alışkın olmak keep hand in v.
deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak keep hand in v.
eli alışkın olmak keep hand in v.
alışkın olunandan daha kötüsüne katlanmak slum it v.
eski nesillerin alışkın olduğundan farklı not your father's adj.
alışkın olunan kapsamın dışında off one's beat adv.
Marine
yalnızca tatlı suda seyretmeye alışkın freshwater adj.
Archaic
alışkın olmama insuetude n.
bir şeyi yapmaya alışkın olmak won v.