bakarak - Turkish English Dictionary
History

bakarak



Meanings of "bakarak" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
General
bakarak looking adv.
bakarak at sight adv.
bakarak ocularly adv.

Meanings of "bakarak" with other terms in English Turkish Dictionary : 161 result(s)

Turkish English
Common Usage
yukarıdan bakarak, ahlakçı, yobaz, beylik laflar söyleyen sententious adj.
General
yüze bakarak insanın karakterini keşfetme physiognomy n.
ateşe bakarak kehanetlerde bulunan kimse pyromancer n.
tekerleğe bakarak fal bakma cyclomancy n.
kedilerin hareketlerine bakarak geleceği görme ailuromancy n.
dumana bakarak kehanette bulunma capnomancy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunomancy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopy n.
avuçtaki çizgilere bakarak geleceği tahmin eden falcı cheiromancer n.
avuçtaki çizgilere bakarak geleceği tahmin eden falcı chiromancer n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunomancy n.
suya bakarak kendi kendini hipnoz etme lecanoscopy n.
yüze bakarak insanın karakterini keşfeden kimse metoposcopist n.
yüze bakarak insanın karakterini keşfetme metoposcopy n.
kişinin fiziksel görünümüne bakarak geleceğini görme schematomancy n.
bakarak okuma sight-reading n.
bakarak okunan materyal sight-reading n.
bakarak okuyabilme sight-reading n.
alevlere bakarak kehanette bulunma pyromancy n.
alevlere bakarak gelecekten haber veren kahin pyromantic n.
yıldıza bakarak niyet tutmak wish upon a star v.
fala bakarak haber vermek augur v.
yıldıza bakarak niyet tutmak wish on a star v.
kitaplara bakarak kehanette bulunmak bibliomancy v.
diğerlerine bakarak öğrenmek learn from watching others v.
sert bakarak korkutmak browbeat v.
-e bakarak hükme varmak go by v.
bakarak çalmak sight-read v.
bakarak söylemek sight-read v.
çarşaflara bakarak kan olup olmadığına bakmak inspect the bedsheets to see if there was any blood v.
kap içindeki suya bakarak kehanette bulunmak scry v.
kimliğe bakarak yaş kontrol etmek card v.
yabani arıları uçuş güzergahlarına bakarak yuvalarına kadar takip etmek line bees v.
yukarı bakarak aramak upseek v.
kem gözle bakarak büyülemek blink [scotland] v.
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak bone v.
sert bakarak korkutmak bounce [uk] v.
yan yan bakarak küçümsemek geck [scotland] v.
dik dik bakarak yıldırmak outstare v.
bir şeyi bakarak okumak sight-read v.
yüze bakarak karakter analiz eden metoposcopic adj.
yüze bakarak karakter analiz eden metoposcopical adj.
ön hazırlık olmaksızın o anda bakarak yapılan seet [dialect] adj.
üstten bakarak konuşan snuffling adj.
tadına bakarak gustatorily adv.
öfkeli bakarak gloweringly adv.
yan bakarak leeringly adv.
yan yan bakarak leeringly adv.
sert bakarak scowlingly adv.
geçmişe bakarak in retrospect adv.
tadına bakarak gustatorially adv.
sinirli sinirli bakarak scowlingly adv.
-e bakarak by adv.
geleceğe bakarak looking ahead adv.
yukarı bakarak upliftingly adv.
dik dik bakarak gloweringly adv.
ters yöne bakarak rightabout adv.
zıt yöne bakarak rightabout adv.
üstü yukarı bakarak right-side up adv.
doğrudan birbirine bakarak opposite adv.
üsten bakarak overhand adv.
üsten bakarak overhanded adv.
tepeden bakarak disdainishly adv.
tepeden bakarak disdainously [obsolete] adv.
arkaya bakarak post adv.
bin yıl öncesinden bakarak premillennially adv.
yüzü öne bakarak side-on adv.
güney-güneydoğuya bakarak south-southeast adv.
güney-güneybatıya bakarak south-southwest adv.
güneye bakarak southwards adv.
güneybatıya bakarak southwest adv.
güneybatıya bakarak south-west adv.
güneybatının güneyine bakarak southwest by south adv.
güneybatının batısına bakarak southwest by west adv.
güneybatıya bakarak southwesterly adv.
güneybatıya bakarak southwestward adv.
güneybatıya bakarak southwestwards adv.
güneybatıya bakarak sou'west adv.
uzaydan bakarak spaceward adv.
birbirine bakarak square adv.
sokağa bakarak streetward adv.
sokağa bakarak streetwards adv.
tepeden bakarak superiorly adv.
yüzü yukarı bakarak supinely adv.
-e bakarak against prep.
Phrasals
bir şeye bakarak çizmek draw from v.
hukuka veya anlaşma kurallarına bakarak dahil etmek rule in v.
hukuka veya anlaşma kurallarına bakarak hariç tutmak rule in v.
(birine/bir şeye) bakarak öğrenmek learn from (someone or something) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek match (someone or something) (up) with (someone or something else) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek match (someone or something) against (someone or something else) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) bakarak kontrol etmek match up (someone or something) with (someone or something else) v.
(birini/bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek take (someone or something) at face value v.
Phrases
'-e bakarak with an eye on expr.
birine/bir şeye bakarak alongside (of) someone or something expr.
birine/bir şeye bakarak alongside (of) someone or something expr.
(birinin/bir şeyin) dış görünüşüne dayanarak/bakarak to look at (someone or something) expr.
Colloquial
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri that's rich [uk] expr.
(eleştiriyi yapan kişinin kendisine bakarak) adil olmayan bir eleştiri! that's rich! expr.
Idioms
ağzının içine bakarak dinlemek hang on one's words v.
bakarak olmak watch over v.
bugüne bakarak geleceği öngörmeye çalışmak read the runes v.
bakarak olmak keep an eye on v.
(bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek/ doğru kabul etmek take at face value v.
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak şansını artırmaya çalışmak play the percentage game v.
(biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak heap scorn on (one's) head v.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak pour scorn on somebody/something v.
(biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak pour scorn on (one's) head v.
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak karar verip başarı şansını artırmaya çalışmak play the percentages v.
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak seçim yapıp başarı şansını artırmaya çalışmak play the percentages v.
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak ilerleyip başarılı olma şansını artırmaya çalışmak play the percentages v.
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak hareket edip başarılı olma şansını yükseltmeye çalışmak play the percentages v.
(birine/bir şeye bakarak) gözünü gönlünü doyurmak feast (one's) eyes on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bakarak gözü gönlü açılmak feast (one's) eyes on (someone or something) v.
(birine/bir şeye bakarak) gözünü gönlünü doyurmak feast one's eyes (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) bakarak gözü gönlü açılmak feast one's eyes (on someone or something) v.
(birine/bir şeye bakarak) gözünü gönlünü doyurmak feast one's eyes (upon someone or something) v.
(birine/bir şeye) bakarak gözü gönlü açılmak feast one's eyes (upon someone or something) v.
(birine/bir şeye bakarak) gözünü gönlünü doyurmak feast your eyes (on somebody/something) v.
(birine/bir şeye) bakarak gözü gönlü açılmak feast your eyes (on somebody/something) v.
birine/bir şeye bakarak gözünü gönlünü doyurmak feast your eyes on something/someone v.
birine/bir şeye bakarak gözü gönlü açılmak feast your eyes on something/someone v.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak pour scorn on somebody/something v.
bakarak olmak keep an eye out v.
(birine/bir şeye) bakarak olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bakarak olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
birine/bir şeye bakarak olmak keep an eye on somebody/something v.
birine/bir şeye bakarak olmak keep your eye on somebody/something v.
Telecom
geriye bakarak sıraya sokma look back queuing n.
ileriye bakarak sıraya sokma look ahead queuing n.
Medical
bebeğin ölü doğup doğmadığını vücudu suya batırıp ciğer genişlemesine bakarak belirleme docimasy n.
bebeğin ölü doğup doğmadığını vücudu suya batırıp ciğer genişlemesine bakarak belirleme docimasia n.
Anatomy
artkafadan bakarak occipitally adv.
Psychology
siyah beyaz resimlere bakarak kişinin yarattığı hikayeden kişilik analizi yapılmasına imkan tanıyan bir test tekniği thematic apperception test n.
Chemistry
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi flame reaction n.
bileşiklerde birtakım elementlerin var olup olmadığını çıkardığı alevin rengine bakarak tespit etme yöntemi flame test n.
Astrology
olayların ne zaman gerçekleşeceğini yıldız haritasına bakarak hesaplama direction n.
History
(arma figürü) yüzü karşıya bakarak at gaze adv.
Religious
ölü bir insanın bağırsaklarına bakarak yapılan kehanet biçimi anthropomancy n.
örümceklere bakarak kehanette bulunma arachnomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithmancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithmomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma numeromancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma numerology n.
hayvanların omuzlarına bakarak kehanette bulunma armomancy n.
böceklerin görünüşü ve davranışına bakarak kehanette bulunma entomomancy n.
Philosophy
argümanı kimin söylediğine bakarak reddetme bulverism n.
Sport
diğer oyuncunun hareketlerine bakarak kendi sırasını kontrol etmek key v.
(turnuvada yarışmacıyı) önceki performansına bakarak diğerlerine göre sıralamak seed v.
Wagering
yarışmacının geçmişteki performansına bakarak bahis yapan kişi form player n.
Music
bakarak çalan müzisyen sight reader n.
bakarak çalan müzisyen sightsman n.
(bir müziği) notalarına bakarak çalmak sight-read v.
bir müziği partisyonuna bakarak icra etmek sight-read v.
Archaic
üstten bakarak konuşmak snuffle v.