English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bargaining n. | pazarlık etme | ||
She's good at bargaining the price down. Fiyat düşürmek için pazarlık etmede iyidir. More Sentences |
||||
General | bargaining n. | pazarlık | ||
I fear that once again pressure and bargaining will carry the day and that a bad decision will be taken. Bir kez daha baskı ve pazarlığın ağır basacağından ve kötü bir karar alınacağından korkuyorum. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | bargaining n. | pazarlık | ||
Then comes the hard bargaining during conciliation as to where the money will come from. Daha sonra paranın nereden geleceği konusunda uzlaşma sırasında zorlu pazarlıklar yapılacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bargaining n. | görüşme | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | bargaining n. | görüşme | ||
Trade/Economic | bargaining n. | pazarlık yapma | ||
Trade/Economic | bargaining n. | pazarlık etme | ||
Law | ||||
Law | bargaining n. | pazarlıklı alışveriş yapma | ||
Law | bargaining n. | pazarlık etme |