bir türlü - Turkish English Dictionary
History

bir türlü



Meanings of "bir türlü" in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

Turkish English
General
bir türlü somehow adv.
bir türlü in one way or another adv.
bir türlü in no way adv.
bir türlü never adv.
bir türlü somegate [scotland] adv.

Meanings of "bir türlü" with other terms in English Turkish Dictionary : 68 result(s)

Turkish English
General
türlü çeşitleri içeren bir bütün assortment n.
bir türlü rahat vermemek overpester v.
bir türlü susmamak overspeak v.
bir türlü susmamak overtalk v.
Phrasals
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile (someone) into (doing something) v.
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile someone into something v.
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak beguile someone out of something v.
bir türlü sonu gelmemek grind on v.
Phrases
o görüntüleri bir türlü unutamıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü aklımdan çıkaramıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü aklımdan silemiyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü hafızamdan çıkaramıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntüleri bir türlü hafızamdan silemiyorum what has been seen cannot be unseen expr.
o görüntülerden bir türlü kurtulamıyorum what has been seen cannot be unseen expr.
başka türlü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
Proverb
küçük şeylerle/ayrıntılarla uğraşmaktan bir türlü sadede gelememek too busy fighting alligators to drain the swamp
küçük şeylerle/ayrıntılarla uğraşmaktan bir türlü sadede gelememek too busy fighting alligators to drain the swamp
Colloquial
saçların bir türlü şekle girmediği/yatışmadığı gün a bad hair day n.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamamak play phone tag v.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememek play phone tag v.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamamak play telephone tag v.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememek play telephone tag v.
bir türlü kabullenemiyorum I can't get over something expr.
başka türlü bir şey/biri he/she/it is something else expr.
olsa bir türlü olmasa bir türlü can't live with them, can't live without them expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for losing expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for trying expr.
bir türlü kabullenemiyorum I can't get over expr.
bir türlü anlamıyor he just doesn't get it expr.
Idioms
birbirini bir türlü denk getiremeyen iki kişi box and cox n.
başka türlü bir hikaye another story n.
birbirini sırayla arayıp bir türlü ulaşamama phone tag n.
birbirini arayıp bir türlü müsait denk getirememe phone tag n.
bir türlü harekete geçmemek let the grass grow beneath (one's) feet v.
bir türlü inanamamak/unutamamak can't get over (something) v.
sandığa sahte oy atmak suretiyle veya başka türlü bir numara ile seçimi lehine çevirmeye çalışmak stuff the ballot box v.
(bir türlü) anlayamamak be beyond someone v.
melba misali işi bir türlü bırakamamak do a melba [australia] v.
yapsan bir türlü yapmasan bir türlü olmak be damned if you do and damned if you don't v.
bir türlü engel olamamak can't help it v.
bir şeyi bir türlü yapamamak/başaramamak can't help something v.
bir türlü/kendimi ne kadar zorlasam hatırlayamıyorum/aklıma gelmiyor can't for the life of me (remember) expr.
bir türlü rahata erememe the black ox has trod upon (one's) foot [obsolete] expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't do right for doing wrong [uk] expr.
başka türlü bir hikaye (quite) another story expr.
başka türlü bir hikaye a (quite) different story expr.
Speaking
bu binayı bir türlü sevemedim I never liked this building expr.
bu problemi bir türlü çözemiyorum I can't seem to solve this problem expr.
bir türlü uyku tutmadı couldn't catch a wink expr.
bir türlü anlamıyorum i just don't get it expr.
bir türlü karar veremiyorum I just can't make up my mind expr.
ne kadar çabalasam da bir türlü karımı hamile bırakamıyorum I can't get my wife pregnant no matter how hard I try expr.
ne kadar çabalasam da bir türlü karım hamile kalmıyor I can't get my wife pregnant no matter how hard I try expr.
onunla bir türlü geçinemezsin you never really hit it off expr.
yapsam bir türlü yapmasam bir türlü I'm damned if i do and damned if i don't expr.
Dyeing
her türlü uygulamada yalnızca tek bir rengi veya tonu veren (boya) monogenetic adj.
Marine
genelde havayolculukları için kullanılsa da her türlü ulaşım için de geçerli bir terim higher rate intermediate points n.
Botanic
herdem yeşil çalıları içeren tek türlü bir bitki cinsi genus pyxidanthera n.
herdem yeşil çalıları içeren tek türlü bir bitki cinsi pyxidanthera n.
Military
turbo motorlu sesten hızlı her türlü havada kullanılan bir avcı uçağı raven n.
Sport
neredeyse her türlü kavga tekniğinin serbest olduğu bir dövüş sporu total fighting n.
Ornithology
avustralya'ya özgü tek türlü bir kuş cinsi pedionomus n.
avustralya'ya özgü tek türlü bir kuş cinsi genus pedionomus n.
Slang
fikirlerini bir türlü söze dökememe durumu mental constipation n.
yapsa bir türlü yapmasa bir türlü damned if (one) does, damned if (one) doesn't expr.
yapsa bir türlü yapmasa bir türlü damned if (one) does and damned if (one) doesn't expr.
yapsam bir türlü yapmasam bir türlü damned if I do and damned if I don't expr.
yapsan bir türlü yapmasan bir türlü damned if you do and damned if you don't expr.