Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
History
birinin/bir şeyin olmak
Meanings of
"birinin/bir şeyin olmak"
in English Turkish Dictionary : 1 result(s)
Category
Turkish
English
Phrasals
1
Phrasals
birinin/bir şeyin olmak
belong to someone or something
v.
Meanings of
"birinin/bir şeyin olmak"
with other terms in English Turkish Dictionary : 217 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak
become a fan of (someone or something)
v.
Phrasals
2
Phrasals
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something)
v.
3
Phrasals
(birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak
serve as the driving force
v.
4
Phrasals
(birinin/bir şeyin) alternatifi olmak
sub for (someone or something)
v.
5
Phrasals
birinin/bir şeyin alternatifi/yedeği olmak
sub for someone or something
v.
6
Phrasals
(bir şeyi) çitle çevirerek (birinin/bir şeyin) ulaşmasına engel olmak
fence (someone or something) off from (something)
v.
7
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasına engel olmak için (bir şeyi) çitle çevirmek
fence (someone or something) off from (something)
v.
8
Phrasals
(birinin/bir şeyin) sağladığı bir şeye/malzemeye ihtiyacı olmak
require (something) from (someone or something)
v.
9
Phrasals
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak
gun for (someone or something)
v.
10
Phrasals
birinin/bir şeyin üzerine boca olmak
gush over someone or something
v.
11
Phrasals
birinin/bir şeyin arkasında olmak
lie behind someone or something
v.
12
Phrasals
birinin/bir şeyin gerisinde olmak
lie behind someone or something
v.
13
Phrasals
birinin/bir şeyin geçmişinde olmak
lie behind someone or something
v.
14
Phrasals
birinin/bir şeyin başarısız olmasına neden olmak
pull someone or something under
v.
15
Phrasals
(birinin/bir şeyin) biri veya bir şey önünde avukatı, vekili olarak temsilcisi olmak
represent to (someone or something)
v.
16
Phrasals
(birinin/bir şeyin) içinde olmak
rest in (someone or something)
v.
17
Phrasals
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
stick with (someone or something)
v.
18
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeye) takılıp kalmasına neden olmak
strand (someone or something) on (something)
v.
19
Phrasals
(birinin/bir şeyin) üzerinde ziyan olmak
waste on (someone or something)
v.
20
Phrasals
(birinin/bir şeyin) içinde olmak
repose in (someone or something)
v.
21
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) göstergesi olmak
represent (someone or something) in (something)
v.
22
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) temsilcisi olmak
represent (someone or something) in (something)
v.
23
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) avukatı olmak
represent (someone or something) in (something)
v.
24
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) savunucusu olmak
represent (someone or something) in (something)
v.
25
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) vekili olmak
represent (someone or something) in (something)
v.
26
Phrasals
birinin/bir şeyin özelliği olmak
reside in someone or something
v.
27
Phrasals
(birinin/bir şeyin) farkında olmak
tune into (someone or something)
v.
28
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yerine getirmesi gereken bazı gereklilikler/zorunluluklar olmak
require (something) of (someone or something)
v.
29
Phrasals
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak
line up alongside someone or something
v.
30
Phrasals
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak
line up alongside someone or something
v.
31
Phrasals
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak
line up alongside someone or something
v.
32
Phrasals
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak
line up alongside someone or something
v.
33
Phrasals
birinin/bir şeyin akıbeti (ne) olmak
become of someone or something
v.
34
Phrasals
birinin/bir şeyin kaderi (ne) olmak
become of someone or something
v.
35
Phrasals
(birinin/bir şeyin) emrine amade olmak
cater to (someone or something)
v.
36
Phrasals
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak
come down on (someone or something)
v.
37
Phrasals
(birinin/bir şeyin) sorumluluğu altında olmak
come under (someone or something)
v.
38
Phrasals
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunda olmak
come under (someone or something)
v.
39
Phrasals
(birinin/bir şeyin) egemenliği altında olmak
come under (someone or something)
v.
40
Phrasals
(birinin/bir şeyin) nüfuzu altında olmak
come under (someone or something)
v.
41
Phrasals
(birinin/bir şeyin) hakimiyetinde olmak
come under (someone or something)
v.
42
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyi) yapmasına mani olmak
deter (someone or something) from (something)
v.
43
Phrasals
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak
go against (someone or something)
v.
44
Phrasals
birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı olmak
hang over someone or something
v.
45
Phrasals
birinin/bir şeyin ne yaptığına/durumuna bağlı olmak
hinge upon someone or something
v.
46
Phrasals
birinin/bir şeyin ne yaptığına/durumuna bağlı olmak
hinge on someone or something
v.
47
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden/durumdan) hızla/hemen çıkmasına neden olmak/çıkmasını sağlamak
jerk (someone or something) out of (something or some place)
v.
48
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyi/yeri) hemen/derhal terk etmesine sebep olmak/terk etmesini sağlamak
jerk (someone or something) out of (something or some place)
v.
49
Phrasals
(birinin/bir şeyin) önünde olmak
keep ahead (of someone or something)
v.
50
Phrasals
(birinin/bir şeyin) farkında olmak
know about (someone or something)
v.
51
Phrasals
(birinin/bir şeyin) hakkında bilgisi olmak
know of (someone or something)
v.
52
Phrasals
(birinin/bir şeyin) geçmişinde olmak/kalmak
lay behind (someone or something)
v.
53
Phrasals
(biri/bir şey) karşısında (birinin/bir şeyin) lideri olmak
lead (someone or something) against (someone or something else)
v.
54
Phrasals
(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek
lie ahead of (someone or something)
v.
55
Phrasals
(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek
lie before (someone or something)
v.
56
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak
mark (someone or something) as (something)
v.
57
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak
mark (someone or something) as (something)
v.
58
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun göstergesi olmak
mark (someone or something) down as (something)
v.
59
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey) olduğunun kanıtı olmak
mark (someone or something) down as (something)
v.
60
Phrasals
(birinin/bir şeyin) seviyesinde olmak
match up to (someone or something)
v.
61
Phrasals
(birinin/bir şeyin) dengi olmak
match up to (someone or something)
v.
62
Phrasals
(birinin/bir şeyin) beklediği standartta/seviyede olmak
measure up (to someone or something)
v.
63
Phrasals
(birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak
measure up (to someone or something)
v.
64
Phrasals
(birinin/bir şeyin) istediği niteliklere uygun olmak
measure up (to someone or something)
v.
65
Phrasals
(birinin/bir şeyin) dezavantajına olmak
operate against (someone or something)
v.
66
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şeyini) ödemek zorunda olmak
owe (something) to (someone or something)
v.
67
Phrasals
(bir şey birinin/bir şeyin) sayesinde olmak
owe (something) to (someone or something)
v.
68
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir şey yapmasına) mani/engel olmak
prevent (someone or something) from (doing something)
v.
69
Phrasals
(birinin/bir şeyin) arkasında olmak
pull for (someone or something)
v.
70
Phrasals
(birinin/bir şeyin bir seviyeyi) aşmasına neden olmak
push (someone or something) over
v.
71
Phrasals
(birinin/bir şeyin) göstergesi olmak
refer to (someone or something)
v.
72
Phrasals
(birinin/bir şeyin) önünde olmak/kalmak
remain ahead of (someone or something)
v.
73
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanında olmak/durmak
remain with (someone or something)
v.
74
Phrasals
(birinin/bir şeyin) elinde olmak
rest with (someone or something)
v.
75
Phrasals
(bir şeyde birinin/bir şeyin) dengi olmak
rival (someone or something) in (something)
v.
76
Phrasals
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak
romp all over (someone or something)
v.
77
Phrasals
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak
romp on (someone or something)
v.
78
Phrasals
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak
run after (someone or something)
v.
79
Phrasals
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak
run against (someone or something)
v.
80
Phrasals
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak
stand (in) back of (someone or something)
v.
81
Phrasals
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
stand (in) back of (someone or something)
v.
82
Phrasals
(birinin/bir şeyin) yanında olmak
stay by (someone or something)
v.
83
Phrasals
(birinin/bir şeyin) aleyhinde olmak
tell against (someone or something)
v.
84
Phrasals
(birinin/bir şeyin) gerisinde olmak
trail after (someone or something)
v.
85
Phrasals
(birinin/bir şeyin) sırtında yük olmak
weigh on (someone or something)
v.
86
Phrasals
(birinin/bir şeyin) başına kötü (bir şey) gelmesine neden olmak
wreak (something) upon (someone or something)
v.
Phrases
87
Phrases
(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak
slant in favor of (someone or something)
v.
88
Phrases
(birinin/bir şeyin) tarafında olmak
slant in favor of (someone or something)
v.
89
Phrases
(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak
slant toward (someone or something)
v.
90
Phrases
(birinin/bir şeyin) tarafında olmak
slant toward (someone or something)
v.
Colloquial
91
Colloquial
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak
be a fan of (someone or something)
v.
92
Colloquial
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
be a fan of (someone or something)
v.
93
Colloquial
(birinin/bir şeyin) tutkunu olmak
be crazy about (someone or something)
v.
94
Colloquial
birinin/bir şeyin gitmesine memnun olmak
be glad to see the back of someone or something [uk]
v.
95
Colloquial
(birinin/bir şeyin) yokluğunda bir hiç olmak
be lost without (someone or something)
v.
96
Colloquial
(birinin/bir şeyin) meselesi olmak
be the matter (with someone or something)
v.
97
Colloquial
(birinin/bir şeyin) sorunu olmak
be the matter (with someone or something)
v.
98
Colloquial
(birinin/bir şeyin) derdi olmak
be the matter (with someone or something)
v.
99
Colloquial
(birinin/bir şeyin) farkında olmak
get wise (to someone or something)
v.
Idioms
100
Idioms
birinin/bir şeyin üzerinde kara bulutlar olmak
a cloud hangs over somebody/something
n.
101
Idioms
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak
the living image of (someone or something)
n.
102
Idioms
(birinin/bir şeyin arkasında) kışkırtıcı güç/unsur olmak
serve as the driving force (behind someone or something)
v.
103
Idioms
(birinin/bir şeyin arkasında) motive eden/motivasyon veren güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something)
v.
104
Idioms
(birinin/bir şeyin arkasında) yüreklendirici güç/unsur olmak
serve as the driving force (behind someone or something)
v.
105
Idioms
(birinin/bir şeyin) ipleri/dizginleri elinde olmak
have (someone or something) by the ears
v.
106
Idioms
(birinin/bir şeyin) hakkında kötü bir fikre/izlenime sahip olmak
have a bad opinion of (someone or something)
v.
107
Idioms
(birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak
have a bad opinion of (someone or something)
v.
108
Idioms
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak
have a good opinion of somebody/something
v.
109
Idioms
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak
have a good opinion of somebody/something
v.
110
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep a beady eye on (someone or something)
v.
111
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's beady eye on (someone or something)
v.
112
Idioms
(birinin/bir şeyin) desteği biriyle olmak
have (someone or something) on (one's) side
v.
113
Idioms
birinin/bir şeyin kontrolü birinin ellerinde olmak
have someone or something in one's hands
v.
114
Idioms
birinin/bir şeyin sorumluluğu birinin ellerinde olmak
have someone or something in one's hands
v.
115
Idioms
sıralamada (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak
nip on (someone's or something's) heels
v.
116
Idioms
sıralamada, puanlamada, beceride (birinin/bir şeyin) çok yakınında/hemen arkasında olmak
nip on (someone's or something's) toes
v.
117
Idioms
(birinin/bir şeyin) vekili olmak
serve as one's replacement
v.
118
Idioms
(birinin/bir şeyin) zararına olacak şekilde başarılı olmak
gain ground on (someone or something)
v.
119
Idioms
(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
v.
120
Idioms
(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
v.
121
Idioms
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
v.
122
Idioms
(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak
be a shining example (of someone or something)
v.
123
Idioms
(birinin/bir şeyin) nezdinde değeri/önemi olmak
carry (a lot of) weight (with someone or something)
v.
124
Idioms
(birinin/bir şeyin) arka planında olmak
take a backseat (to someone or something)
v.
125
Idioms
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak
beat the drum (for somebody/something)
v.
126
Idioms
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
beat the drum (for somebody/something)
v.
127
Idioms
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak
bang the drum (for somebody/something)
v.
128
Idioms
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
bang the drum (for somebody/something)
v.
129
Idioms
(birinin/bir şeyin) şakşakçısı olmak
bang the drum for (someone or something)
v.
130
Idioms
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
bang the drum for (someone or something)
v.
131
Idioms
(birinin/bir şeyin) mükemmel bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
v.
132
Idioms
(birinin/bir şeyin) ideal bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
v.
133
Idioms
(birinin/bir şeyin) çok iyi bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
v.
134
Idioms
(birinin/bir şeyin) kusursuz bir örneği olmak
be a shining example (of somebody/something)
v.
135
Idioms
(birinin/bir şeyin) kötü bir kopyası olmak
be a poor man's (someone or something)
v.
136
Idioms
(birinin/bir şeyin) ucuz bir kopyası olmak
be a poor man's (someone or something)
v.
137
Idioms
(birinin/bir şeyin) kötü bir kopyası olmak
be the poor man's (someone or something)
v.
138
Idioms
(birinin/bir şeyin) ucuz bir kopyası olmak
be the poor man's (someone or something)
v.
139
Idioms
(birinin/bir şeyin) karşısında olmak
be against (someone or something)
v.
140
Idioms
(birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ötesinde olmak
be ahead of (someone's or something's) time
v.
141
Idioms
(birinin/bir şeyin) çağının/zamanının ilerisinde olmak
be ahead of (someone's or something's) time
v.
142
Idioms
(birinin/bir şeyin) sonu olmak
be curtains for (someone or something)
v.
143
Idioms
(birinin/bir şeyin) ölümü olmak
be curtains for (someone or something)
v.
144
Idioms
birinin/bir şeyin sonu olmak
be curtains for someone/something
v.
145
Idioms
birinin/bir şeyin ölümü olmak
be curtains for someone/something
v.
146
Idioms
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak
be dead set against (someone or something)
v.
147
Idioms
(birinin/bir şeyin) hastası olmak
be fond of (someone or something)
v.
148
Idioms
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak
be in pursuit of (someone or something)
v.
149
Idioms
(birinin/bir şeyin) peşinde olmak
be on the scent (of someone or something)
v.
150
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
be one jump ahead (of somebody/something)
v.
151
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
be one jump ahead (of somebody/something)
v.
152
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something)
v.
153
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something)
v.
154
Idioms
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak
be the image of somebody/something
v.
155
Idioms
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak
be the image of somebody/something
v.
156
Idioms
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak
be the living image of somebody/something
v.
157
Idioms
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak
be the living image of somebody/something
v.
158
Idioms
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak
be the spitting image of somebody/something
v.
159
Idioms
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak
be the spitting image of somebody/something
v.
160
Idioms
birinin/bir şeyin hık demiş burnundan düşmüş olmak
be the very image of somebody/something
v.
161
Idioms
birinin/bir şeyin tıpatıp aynısı olmak
be the very image of somebody/something
v.
162
Idioms
(birinin/bir şeyin) iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak
be the making of (someone or something)
v.
163
Idioms
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak
be the making of somebody/something
v.
164
Idioms
birinin/bir şeyin iyi yerlere gelmesini sağlayan şey olmak
be the making of someone/something
v.
165
Idioms
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak
be wise to (someone or something)
v.
166
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
be wise to (someone or something)
v.
167
Idioms
birinin/bir şeyin yokluğunda bir hiç olmak
be lost without somebody/something
v.
168
Idioms
birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız olmak
be lost without somebody/something
v.
169
Idioms
(birinin/bir şeyin) farkında olmak/farkına varmak
be/get wise to somebody/something
v.
170
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
be/get wise to somebody/something
v.
171
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
be one jump ahead (of somebody/something)
v.
172
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
be one jump ahead (of somebody/something)
v.
173
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir basamak üstünde olmak
be one jump ahead (of somebody/something)
v.
174
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something)
v.
175
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something)
v.
176
Idioms
(birinin/bir şeyin) hep bir basamak üstünde olmak
stay one jump ahead (of somebody/something)
v.
177
Idioms
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
keep a beady eye on somebody/something
v.
178
Idioms
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
have your beady eye on somebody/something
v.
179
Idioms
(birinin/bir şeyin) farkında olmak
become hip to (someone or something)
v.
180
Idioms
(birinin/bir şeyin) sorgulanmasına neden olmak
call (someone or something) into question
v.
181
Idioms
(birinin/bir şeyin) nezdinde önemi/değeri olmak
carry weight with (someone or something)
v.
182
Idioms
(birinin/bir şeyin) kaderine ortak olmak
cast (one's) lot with (someone or something)
v.
183
Idioms
(birinin/bir şeyin) iyi gününde kötü gününde destekçisi olmak/arkasında olmak
cast (one's) lot with (someone or something)
v.
184
Idioms
birinin/bir şeyin donarak ölmesine sebep olmak
freeze someone or something to death
v.
185
Idioms
(birinin/bir şeyin) farkında olmak
get hip to (someone or somebody)
v.
186
Idioms
(birinin/bir şeyin) hakkında fikir sahibi olmak
get the measure of (someone or something)
v.
187
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
have (got) an eye on (someone or something)
v.
188
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
have (got) (one's) eye on (someone or something)
v.
189
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
have (one's) beady eye on (someone or something)
v.
190
Idioms
(birinin/bir şeyin) önceliği olmak
have first call (on somebody/something)
v.
191
Idioms
gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
have your eye on somebody/something
v.
192
Idioms
(birinin/bir şeyin) meraklısı olmak
hold (someone or something) dear
v.
193
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep (one's) eyes on (someone or something)
v.
194
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep one's an eye on (someone or something)
v.
195
Idioms
gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
keep an eye on (someone or something)
v.
196
Idioms
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
keep an eye out for (someone or something)
v.
197
Idioms
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
keep an eye peeled (for something or someone)
v.
198
Idioms
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak
keep an eye on somebody/something
v.
199
Idioms
gözü birinin/bir şeyin üzerinde olmak
keep your eye on somebody/something
v.
200
Idioms
(birinin/bir şeyin sürekli) bir adım ilerisinde/önünde olmak
keep one step ahead (of someone or something)
v.
201
Idioms
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak
look for all the world like (someone or something)
v.
202
Idioms
(birinin/bir şeyin) sanki bir kopyası olmak
look for all the world like (someone or something)
v.
203
Idioms
birinin/bir şeyin arada kaynayıp gitmesine neden olmak
lose somebody/something in the shuffle
v.
204
Idioms
gözü sürekli (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
not take (one's) eyes off (someone or something)
v.
205
Idioms
(birinin/bir şeyin) kesesine yük olmak
put a strain on (someone or something)
v.
206
Idioms
(birinin/bir şeyin) sırtına yük olmak
put a strain on (someone or something)
v.
207
Idioms
birinin bir şey yapacağından/bir şeyin olacağından emin olmak
put (your) money on somebody/something
v.
208
Idioms
(birinin/bir şeyin) başarısız olmasına neden olmak
put the skids under (someone or something)
v.
209
Idioms
(birinin/bir şeyin) düşüşüne/gerilemesine neden olmak
put the skids under (someone or something)
v.
210
Idioms
(birinin/bir şeyin) göstergesi olmak
reflect on (someone or something)
v.
211
Idioms
birinin/bir şeyin merhametinde (olmak)
(be) at the mercy of somebody/something
expr.
212
Idioms
birinin/bir şeyin insafında (olmak)
(be) at the mercy of somebody/something
expr.
213
Idioms
birinin/bir şeyin elinde (olmak)
(be) at the mercy of somebody/something
expr.
214
Idioms
birinin/bir şeyin kontrolünde (olmak)
(be) at the mercy of somebody/something
expr.
215
Idioms
şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine olmak
the deck is stacked against (someone or something)
expr.
Slang
216
Slang
(birinin/bir şeyin) hayranı olmak
stan for (someone or something)
v.
217
Slang
(birinin/bir şeyin) sıkı takipçisi olmak
stan for (someone or something)
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birinin/bir şeyin olmak
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy