birkaç - Turkish English Dictionary
History

birkaç



Meanings of "birkaç" in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
Common Usage
birkaç some adj.
birkaç a few adj.
General
birkaç deux n.
birkaç a number of adj.
birkaç few adj.
birkaç one or two adj.
birkaç several adj.
birkaç a small number of adj.
birkaç a couple of adj.
birkaç a few adj.
birkaç sundry adj.
birkaç various adj.
birkaç any adj.
birkaç some adj.
birkaç multiple adj.
birkaç number of adj.
birkaç two-three adj.
birkaç several adj.
birkaç what adj.
birkaç only adj.
birkaç a couple adj.
birkaç divers adj.
birkaç somedeal adj.
birkaç several pron.
Colloquial
birkaç couple n.
birkaç half a dozen expr.
Idioms
birkaç a matter of expr.
Archaic
birkaç odd adj.

Meanings of "birkaç" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
birlikte koşulan birkaç hayvan team n.
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri flue n.
birkaç dakika a couple of minutes n.
uzunca birkaç tel (saç) wisp n.
birkaç odalı daire suite n.
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt rickshaw n.
birkaç küçük kabileyi de kapsayan malaya orman insanları sakai n.
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği condominium n.
genellikle birkaç gün süren ve yürüyüşle geçen tatil walking tour n.
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) battle royal n.
ödenen paraların tümünü bir ya da birkaç kişinin kazanabileceği bir bahis türü sweepstakes n.
birkaç işten para kazanan kişi double earner n.
birkaç yıl yaşayan bitki perennial n.
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime acronym n.
birkaç sesin belirli aralıklarla birbirini izleyerek söylediği şarkı round n.
birkaç bestecinin yapıtlarından oluşturulan beste pastiche n.
birkaç bölgeye yayılan salgın pandemic n.
ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ balm n.
birkaç sözcükten oluşan ifade phrase n.
birkaç ince daldan ibaret dayak aleti rod n.
birkaç bin a few thousand n.
belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı common carrier n.
itilen birkaç mavna tow n.
birkaç tohumu bulunan sebze ya da meyve seedpod n.
birkaç şekilde bulunma polymorphism n.
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması hook-up n.
birkaç radyo istasyonunu birleştirme hook-up n.
batı atlantikte yaşayan grunt türüne ait birkaç balık çeşidi sailor's-choice n.
birkaç yolun kesiştiği crossroads n.
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık stoop n.
birkaç sözcükten oluşan anlamlı birim phrase n.
birkaç hafta several weeks n.
birkaç kişinin katıldığı kavga scrimmage n.
birkaç kişinin katıldığı kavga melee n.
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) scrimmage n.
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) melee n.
birkaç gün a couple of days n.
birkaç ay several months n.
üzerinde durulması gereken birkaç konu a few points worth stressing n.
birkaç on yıl few decades n.
birkaç paket kahve a few bags of coffee n.
hippilerin taktıkları birkaç sıra boncuktan oluşan kolye love beads n.
birkaç radyo istasyonunu birleştirme hookup n.
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması hookup n.
birkaç seçenek few options n.
birkaç ülke several countries n.
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı banana split n.
ortaya karışık birkaç şey mixed bag n.
birkaç itfaiye amirliğinden oluşan itfaiye birimi battalion n.
iletişim ağında birkaç istasyonu bağlayan nokta leg n.
iki rakip matadordan her birinin sırayla birkaç boğa ile dövüştüğü boğa güreşi mano a mano n.
kıyıda veya gözden uzak bir yerde birkaç gün süren kısa bir yolculuk şeklindeki parti marooning party n.
birkaç kez evlilik yapmış kimse marrier n.
tek bir olayda birkaç veya çok sayıdaki kişiyi öldüren kimse mass murderer n.
birkaç kişi wheen n.
birkaç şey wheen n.
(ticarette) birkaç konuda yetkinliği olan kimse handyman n.
yalnızca birkaç yüz mikrometrelik çapı bulunan ve kan gibi sıvılarda süspansiyon halinde tutulabilen çok küçük kabarcık microbubble n.
özellikle meksika ve orta amerika'da ormandan temizlenip birkaç dönem ekilip sonra terk edilen küçük arazi milpa n.
geniş ailenin yaşadığı birkaç evden oluşan yapı homestead [south africa] n.
birkaç zirvesi olan veya uzun sırt meydana getiren yüksek kara parçası mountain n.
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot muckluck n.
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot mucluc n.
birkaç şeyin etkileşimli bütün oluşturacak şekilde birleştirilmesi hookup n.
birkaç rengin kombinasyonu multicolor n.
birkaç trilyon multitrillion n.
birkaç kişinin imzasını taşıyan beyan round robin n.
birkaç katılımcılı konuşma round robin n.
birkaç kişi arasındaki hararetli atışma ruction n.
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul omnibus n.
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon dialogue n.
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri colorway n.
birkaç bileşenin birleştirilmesinin sonucu combinate n.
birkaç damla dollop n.
birkaç damla dallop n.
birkaç doktorun iş birliği içinde hizmet verdiği uygulama şekli clinic n.
aynı vakayı gösteren birkaç semptomdan her biri coindication n.
(birkaç doktorun ortak çalıştığı) klinik clinic n.
birkaç yer arasında getirip götürmek shuttle v.
itmek (gemi bir veya birkaç mavnayı) tow v.
birkaç çanın birlikte çalınması peal v.
birkaç yer arasında gidip gelmek shuttle v.
birkaç günlük bir tatile çıkmak take a short break v.
birkaç kuruş para kazanmak make a buck or two v.
birkaç kuruş para kazanmak make a few bucks v.
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak decentralize v.
birkaç sözcükle anlatmak compress v.
birkaç sıyrıkla atlatmak escape with nothing but a few scrapes v.
birkaç sıyrıkla kurtulmak escape with nothing but a few scrapes v.
birkaç parmağını kaybetmek lose one’s several fingers v.
birkaç kez soyulmak be burglarized a couple of times v.
birkaç dakikasını almak take someone a couple of minutes v.
(telefonla) birkaç yeri aramak make a few calls v.
birkaç ameliyat geçirmek have several surgeries v.
aynı anda birkaç iş/görev yapmak juggle several tasks at once v.
birkaç bira içmek drink some beer v.
birkaç kilo almak gain a few pounds v.
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak decentralise v.
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek multitask v.
(birkaç rahibin) kilise ayinini birlikte yönetmek concelebrate v.
birkaç şeyi halletmeye çalışmak try to work a few things out v.
birkaç çanın art arda çalınması peal v.
bir işi bir veya birkaç yarı zamanlı işçi arasında paylaştırmak job-share v.
birkaç duraktan oluşan bir yolculuğa çıkmak whistle-stop v.
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek glean v.
birkaç müzik aletini düzenlemek instrument v.
birkaç müzik aletini orkestra haline getirmek instrument v.
(birkaç şeyi) birbiriyle karıştırmak comeddle [obsolete] v.
(birkaç elementi) birleştirmek complicate [obsolete] v.
(birkaç duygu aracılığıyla) hafızasına kazınmak drink v.
(doğru üzerinde veya uzantısında) birkaç noktayı tespit etmek divide v.
(hafif bir malzemeyi) birkaç nazik karıştırma hareketiyle daha ağır bir karışıma yedirmek fold v.
birkaç tane one or two adj.
bir ya da birkaç one or several adj.
birkaç bölüm ya da üyeden oluşan severalfold adj.
birkaç parçadan oluşan built-up adj.
birkaç gün öncesinin days-old adj.
alkıştan oyunun (örn. bir piyesin) birkaç saniyeliğine durmasına neden olan (çok güzel bir hareket ya da söz) show-stopping adj.
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha another adj.
birkaç firmanın tekel oluşturmak üzere birleşimini içeren trusty [obsolete] adj.
(birkaç hanedan arması) iç içe geçmiş braced adj.
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyona ait horse-and-buggy adj.
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyon ile ilgili horse-and-buggy adj.
ismi genellikle birkaç yunan harfinden oluşturulan bir kardeşlik birliğine ait veya ilgili greek-letter adj.
birkaç bin yıl ile ilişkili multimillennial adj.
birkaç bin yılı kapsayan multimillennial adj.
birkaç noktadan erişilebilir olan halka şeklinde bir araya gelmiş (bağlantı uçları) multiple adj.
birkaç tonluk multiton adj.
birkaç nesilden miras kalmış serveti olan (kimse) old-money adj.
birkaç hareketi olan compound adj.
birkaç işlevi olan compound adj.
birkaç yiyecekten oluşan panache adj.
alacalı (birkaç renk) discolor [us] adj.
alacalı (birkaç renk) discolour [uk] adj.
birkaç dakika sonra after a couple of minutes adv.
birkaç sözle in a nutshell adv.
birkaç günde bir every few days adv.
birkaç kez a few times adv.
birkaç saatte bir every few hours adv.
birkaç günde bir in every few days adv.
birkaç tane daha a few more adv.
birkaç gün önce the other day adv.
son birkaç sene zarfında of late years adv.
son birkaç on yıllık zaman zarfında over the last decades adv.
son birkaç on yıl içinde over the last decades adv.
birkaç yıldan beri for several years adv.
birkaç gün a few days adv.
birkaç günde bir every several days adv.
birkaç günde bir once per several passing days adv.
birkaç yıl önce a few years ago adv.
birkaç yıldır for several years adv.
birkaç gün içerisinde within a few days adv.
birkaç gün içinde within a few days adv.
birkaç gün içinde a few days adv.
geçen birkaç hafta içinde in the past couple of weeks adv.
birkaç gün içinde in a few days adv.
(birkaç) gün ara ile a few days apart adv.
birkaç yıl önce a number of years ago adv.
birkaç sefer a number of times adv.
birkaç dakika sonra few minutes later adv.
birkaç dakika önce a few minutes ago adv.
birkaç kelimeyle in a few words adv.
birkaç sözcükle in a few words adv.
birkaç ay önce a few months ago adv.
birkaç hafta önce a few weeks ago adv.
birkaç saat önce a few hours ago adv.
birkaç gün önce a few days ago adv.
birkaç günlüğüne for a few days adv.
birkaç dakika içinde in a matter of minutes adv.
birkaç saat içinde in a few hours adv.
birkaç vesilede/vakada on a few occasions adv.
itibaren birkaç gün içinde within a few days from adv.
itibaren birkaç gün içerisinde within a few days from adv.
birkaç defa a few times adv.
son birkaç gün içinde in the last few days adv.
birkaç kere a few times adv.
haftada birkaç kez few times a week adv.
birkaç hafta sonra after a few weeks adv.
birkaç hafta sonra after a couple of weeks adv.
birkaç saat sonra a few hours later adv.
birkaç yıllığına for a couple of years adv.
birkaç kez several times adv.
önümüzdeki birkaç gün the next couple of days adv.
birkaç istisnaya karşın on the whole adv.
birkaç aylığına for a few months adv.
birkaç kişi some few pron.
Phrasals
birkaç kişi arasından seçmek pick out v.
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak strip someone or something down to something v.
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak strip someone or something down v.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek judge between (someone or something and someone or something else) v.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak judge between (someone or something and someone or something else) v.
(bir şeyi) birkaç öğün yemek dine off (something) v.
(bir şeyi) birkaç öğün yemek dine off v.
Phrases
birkaç sözcükle/kelimeyle in brief adv.
birkaç sözcükle/kelimeyle in short adv.
birkaç sözcükle/kelimeyle in a word adv.
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var what's (something) between friends? expr.
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok what's (something) between friends? expr.
birkaç konu dışında except a few issues expr.
birkaç hafta sonra after several weeks expr.
birkaç yıl sonra a few years after expr.
birkaç isim vermek gerekirse to name but a few expr.
birkaç istisna hariç with a few exceptions expr.
birkaç gündür for days on end expr.
birkaç isim vermek gerekirse to name a few expr.
birkaç yıl öncesine kadar until a few years ago expr.
birkaç yıllığına for a couple of years expr.
birkaç istisna dışında with a few exceptions expr.
önümüzdeki birkaç yıl next couple of years expr.
önümüzdeki birkaç sene next couple of years expr.
(birkaç) gün ara ile several days apart expr.
omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.
sadece birkaç kez rarely ever expr.
'-den birkaç kuruş fazla and change expr.
ve birkaç kuruş and change expr.
'-den birkaç kuruş fazla and some change expr.
Colloquial
birkaç şişe şarap a couple bottles of wine n.
birkaç günden beri for a couple/few of days n.
birkaç kişi a couple of guys n.
birkaç adımlık mesafe two whoops and a holler n.
birkaç adımlık mesafe two hoops and a holler n.
birkaç gün a day or two n.
hafta sonu veya birkaç günle sınırlı kısa tatil mini-break n.
belirli bir rolün tek oyuncuya yüklenmeyip birkaç oyuncu arasında paylaşıldığı takım oyuncusu grubu committee [us] n.
birkaç satır yazmak drop a line v.
birkaç yeni numara öğrenmek learn a few new tricks v.
birkaç şeyi çözmeye çalışmak try to work a few things out v.
birkaç delik açmak pop in some holes v.
birkaç kilo almak put on a few pounds v.
birkaç adam göndermek send some guys/men v.
bir iki/birkaç kadeh içmek have a few v.
birkaç tahtası eksik touched in the head adj.
birkaç (kişi/şey) a couple of (people or things) adj.
birkaç (bir şey) a number of (something) adj.
bir/birkaç şey hariç normal otherwise normal adj.
birkaç aydır for a few months adv.
birkaç yıl sonra a few years later expr.
birkaç yıl önce a few years back expr.
birkaç aylığına for a couple of months expr.
birkaç sene önce a couple of years ago expr.
birkaç seneden beri for a few years now expr.
birkaç ay içerisinde in a few months expr.
birkaç gece önce a few nights ago expr.
birkaç yıl önce a few years ago expr.
birkaç saatliğine for a couple of hours expr.
birkaç yıl sonra some years later expr.
birkaç günden bu yana for a couple/few of days expr.
birkaç yıl sonra several years later expr.
birkaç kez a bunch of times expr.
birkaç sene önce a few years ago expr.
birkaç saatliğine for a couple hours expr.
birkaç sene önce a few years back expr.
birkaç saattir for a couple of hours expr.
doktorum bana birkaç kilo verirsem iyi olacağını söyledi my doctor told me I could stand to lose a few pounds expr.
ilk birkaç saat içerisinde in the first few hours expr.
oraya ulaşmamız birkaç gün sürer it'll take us a couple days to get down to there expr.
sadece birkaç söz just a few words expr.
sadece birkaç just a few of expr.
sadece birkaç gün just a few days expr.
sonraki birkaç dakikada in the next few minutes expr.
sadece birkaç saniyeliğine just for a few seconds expr.
son birkaç saattir over the last few hours expr.
birkaç tane half a dozen expr.
arka arkaya/üst üste birkaç ay months on end expr.
birkaç gün a day or two expr.
birkaç dakika a moment or two expr.
birkaç dakika içinde any minute now expr.
birkaç dakikaya any minute now expr.
birkaç dakika içinde (at) any minute/moment (now) expr.
birkaç dakikaya (at) any minute/moment (now) expr.
birkaç tahtası eksik several bricks short of a (full) load expr.
arka arkaya birkaç hafta weeks on end expr.
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok what's ... between friends? expr.
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var what's ... between friends? expr.
Idioms
seçilmiş birkaç kişi a chosen few n.
birkaç ufak tavsiye/görüş a thing or two n.
birkaç dakikaya/saniyeye a few ticks n.
birkaç çürük elma a few bad apples n.
seçilmiş birkaç kişi the chosen few n.
bir/birkaç konuda güçlü fikirlerini koruyan veya sürekli dile getiren kimse johnny one-note [us/canada] n.
birkaç iş arasındaki dengeyi sağlama a balancing act n.
birkaç dakika a few ticks n.
birkaç saniye a few ticks n.
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum a juggling act n.
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak bilgi thing or two (about someone or something) n.
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak tavsiye/görüş/eleştiri thing or two (about someone or something) n.
aynı anda yürütülen birkaç değişik faaliyet several irons in the fire n.
birkaç adımlık mesafe striking distance n.
birkaç tahtası eksik olmak be missing some of (one's) buttons v.
birkaç tahtasını kaybetmek lose (one's) buttons v.
birkaç tahtası eksik olmak not have all (one's) buttons v.
futbolda bir maçta ya da peş peşe birkaç maçta hiç gol yememek keep a clean sheet v.
(isterse) birkaç şey anlatmak could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
(isterse) birkaç şey anlatmak could tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey anlatmak tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey göstermek can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
birkaç şey anlatmak can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
birkaç şey öğretebilmek could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey öğretebilmek can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.
birkaç şey öğretebilmek can tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
birkaç şey öğretebilmek could tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
(biri veya bir şey hakkında) birkaç şey öğrenmek find out a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey öğretebilmek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey öğretebilmek tell someone a thing or two v.
birkaç şey öğretebilmek teach someone a thing or two v.
birkaç iyi espri yapmak get off a few good ones v.
birkaç tahtası eksik olmak have a screw missing v.
birkaç tahtası eksik olmak have a screw loose v.
birkaç içki içmek hang a few on v.
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek have several irons in the fire v.
birkaç bira içmek hang a few on v.
birkaç şeyden birini seçmek durumunda kalmak be at a crossroad v.
birisi için/birine birkaç kapı açmak open some doors for someone v.
birkaç kadeh içmek hoist a few v.
birkaç kadeh içmek throw back a few pints v.
birkaç bira içmek throw back a few pints v.
birkaç/iki ödeme yapmak make a couple of payments v.
(birkaç olasılık arasından) seçim yapmak take one's choice v.
(birkaç) yarım kalmış işi tamamlamak send (one) to glory v.
(birkaç) eksik kalmış şeyi tamamlamak send (one) to glory v.
(birkaç) göze batan işi halletmek send (one) to glory v.
(birkaç) küçük ayrıntıyla ilgilenmek send (one) to glory v.
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi edinmek find out a thing or two (about someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi toplamak find out a thing or two (about someone or something) v.
birkaç şey öğrenmek find out a thing or two v.
birkaç bilgi edinmek find out a thing or two v.
birkaç bilgi toplamak find out a thing or two v.
birkaç kere final yapmak do a melba [australia] v.
birkaç kere veda etmek do a melba [australia] v.
melba misali birkaç kere jübile yapmak do a melba [australia] v.
birkaç tahtası eksik olmak have a few kangaroos loose in the top paddock v.
birkaç rolü/görevi birden olmak wear several hats v.
birkaç çalışanı kovmak make heads roll v.
birkaç çalışanı işten atmak make heads roll v.
birkaç tahtası eksik olmak be missing some of (one's) marbles v.
farklı parçaları birkaç farklı şekilde eşleştirmek/bir araya getirmek mix and match v.
farklı parçaları birkaç farklı kombinasyonla eşleştirmek mix and match v.
birkaç tahtası eksik olmak be several bricks short of a (full) load v.
birkaç tahtası eksik olmak be several cards short of a (full) deck v.
birkaç tahtası eksik olmak be several cards short of a full deck v.
birine birkaç şey göstermek can/could teach/tell somebody a thing or two v.
birine birkaç şey anlatmak can/could teach/tell somebody a thing or two v.
iki veya birkaç dil arasında geçiş yaparak konuşmak code-switch v.
iki veya birkaç dili karıştırarak konuşmak code-switch v.
birkaç satır yazmak drop a line v.
birkaç satır yazmak drop a few lines v.
birkaç satır yazmak drop a note v.
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak keep (an amount of) balls in the air v.
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek keep (an amount of) balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek keep balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek juggle balls in the air v.
bir/birkaç tahtası eksik olmak not have all marbles v.
birkaç şey söylemek say a few words v.
birkaç şey anlatmak tell a thing or two v.
elde birkaç parça bir şey yıkamak wash a few things out v.
birkaç şeyle ilgilenmek wash a few things out v.
birkaç işi bitirmek/tamamlamak wash a few things out v.
birkaç işi çözmek wash a few things out v.
birkaç tahtası eksik/noksan bricks shy of a load adj.
birkaç günde bir every few days adv.
ve birkaç kuruş and some change [us] expr.
birkaç adımlık mesafe howdy and a half expr.
birkaç adımlık mesafe two whoops and a holler expr.
birkaç adım mesafe/mesafede a hop, skip, and a jump expr.
birkaç adımlık mesafe two hoops and a holler expr.
birkaç adım mesafede within spitting distance expr.
birkaç tahtası eksik got wiring loose inside one's head expr.
birkaç adım mesafede in spitting distance expr.
birkaç adım mesafede in striking distance expr.
birkaç adım mesafede within striking distance expr.
hiçbir derdi kalmamak (özellikle birkaç kadeh attıktan sonra) feel no pain expr.
birkaç adım mesafe/mesafede a hop, skip, and a jump expr.
birkaç adım mesafe/mesafede a hop and a skip expr.
arka arkaya (birkaç) gün for (some) days running expr.
arka arkaya (birkaç) ay for (some) months running expr.
arka arkaya (birkaç) hafta for (some) weeks running expr.
arka arkaya (birkaç) yıl for (some) years running expr.
birkaç saniye half a tick expr.
birkaç saniye half a second expr.
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede in spitting distance (of someone or something) expr.
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede in striking distance (of someone or something) expr.
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen on the hush expr.
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen on the hush-hush expr.
Speaking
birkaç dakikaya orada olacaklar they'll be there in a few minutes n.
birkaç sıra arkada oturmak sit a couple of rows behind v.
birkaç dakika oturun lütfen take a seat for a few minutes please interj.
benim birkaç toplantım var I've got a few meetings expr.
birkaç ay önce ayrıldık we broke up a few months ago expr.
birkaç günlüğüne burdayım I'm here for a couple of days expr.
birkaç gün oldu it's been a couple of days expr.
birkaç yıl önce some years earlier expr.
birkaç yıl içinde in a couple of years expr.
birkaç yıl önce bahsetmişti he mentioned it a few years ago expr.
birkaç fotoğrafa ne dersin? how about a couple shots? expr.
bil bakalım birkaç gün önce kime rastladım you'll never guess who I ran across a few days ago expr.
ben birkaç günlüğüne uzak doğuda olacağım I shall be in the far east for a few days expr.
birkaç hafta önce öldü she/he died a couple of weeks ago expr.
birkaç kez denedik we tried a few times expr.
bu sadece birkaç dakika sürer it takes just a few minutes expr.
birkaç gün sonra a few days later expr.
birkaç işim var I got a couple of things to do expr.
birkaç saat sonra give it a couple of hours expr.
benimki birkaç yaş küçük/genç mine's a few years younger expr.
birkaç şey ters gitti a couple of things fell through expr.
birkaç sene önce bir kaza geçirdim I had an accident a few years back expr.
birkaç gün önce bitti it ran out a couple days ago expr.
bu sadece birkaç dakika sürer it just takes a few minutes expr.
birkaç sene önce bir kaza geçirdim I had an accident a few years ago expr.
birkaç işim var there are a few names expr.
birkaç gün önce kime rastladım tahmin bile edemezsin you'll never guess who i ran across a few days ago expr.
benim de birkaç tane olmuştu I've got a few of those myself expr.
biraz araştırma ve birkaç arama yap do some research and make some calls expr.
birkaç gün beklemesi sorun yaratmayacaktır it can wait a couple of days expr.
haftada birkaç kez çoktur few times a week's a lot expr.
ona birkaç dakika ver give him a few minutes expr.
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü? do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
ona birkaç dakika ver give her a few minutes expr.
kuyrukta birkaç arkadaş edindim I made friends in the line expr.
onunla birkaç iş yapmıştım I did a few jobs with him expr.
neden birkaç hafta bizimle kalmıyorsun? why don't you stay with us for a few weeks? expr.
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
masanız birkaç dakika içinde hazır olacak your table will be ready in a few minutes expr.
son birkaç sene the past couple of years expr.
seni tanıştırmak istediğim birkaç kişi var there are some people I want you to meet expr.
size birkaç sorum olacak I got a few questions for you expr.
sana birkaç soru sorabilir miyim? can I ask you a couple of questions? expr.
sonraki birkaç hafta for the next few weeks expr.
sana birkaç soru sorabilir miyim? can I ask you a few questions? expr.
tabi ki, burada birkaç arkadaşım var, ancak gerçek bir arkadaşım yok of course, I have a few friends here, but I don't have a true friend expr.
tanışmanı istediğim birkaç kişi var there are some people I want you to meet expr.
yapmam gereken birkaç şey var there's a couple of things i gotta do expr.
yılda birkaç kez a few times in a year expr.
Chat Usage
birkaç dakikaya dönerim bbiaf (be back in a few minutes) expr.
birkaç dakikaya dönerim bbiafm (be back in a few minutes) expr.
Trade/Economic
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi rollup n.
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler line of credit n.
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme forward contract n.
birkaç bankanın birleşerek bir firmaya açtıkları kredi consortium credit n.
birkaç kişinin birlikte sorumlu olma durumu joint liability n.
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik business trust n.
birkaç bankanın birlikte verdiği büyük meblağlı kredi participation financing n.
bir veya birkaç şirketin denetimini elinde tutan şirket controlling company n.
birkaç alıcının tekelindeki piyasa oligopsony market n.
birkaç büyük firmanın pazarı ve fiyatları elinde tutması durumu oligopoly n.
birkaç alıcının verdiği tekel fiyatı oligopsony price n.
birkaç kişilik farklı gruplar üzerinde bölümler halinde yapılan tahminlerin birleştirilmesinden elde edilen toplam veya birleşik tahmin composite estimate n.
birkaç kişi tarafından taahhüt edilen sermaye underwriting capital n.
birkaç alıcı tarafından verilen tekel fiyatı oligopsony price n.
faturanın ödenme tarihine birkaç gün ilave etme extra dating n.
hisse senetleri birkaç kişinin elinde bulunan ve borsada alım satımı yapılmayan şirket close corporation n.
satıcılar çok sayıda iken birkaç büyük alıcının piyasaya egemen olduğu ve fiyat üzerinde belirli bir denetim gücüne sahip bulunduğu piyasa yapısı oligopsony n.
farklı zamanlarda ödenecek birkaç meblağın ortalama ödeme zamanını bulma equation of payments n.
bir hisse senedinde kısa ila orta vadeli kazançları birkaç gün ile birkaç hafta arasında tutmaya çalışan bir ticaret biçimi swing trade n.
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler overdraft n.
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması contagion n.
(kar, ganimet) birkaç kişi arasında paylaştırma dividend [obsolete] n.
aynı türden birkaç ticari kuruluşu grup haline getirmek syndicate v.
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak double-dip [us] v.
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak cofinance v.
Law
birkaç şartı içeren rapor majority report n.
bir sanığın suçsuz olduğunun birkaç tanığın şahadeti ile kabul edilmesi compurgation n.
birkaç şartı içeren sertifika majority certificate n.
bir kimsenin tüm mirasını bir ya da birkaç kişiye bırakması universal legacy n.
birkaç yasayı tek bir yasa halinde birleştirmek amacıyla hazırlanan kanun tasarısı omnibus bill n.
(rekabet piyasasında) yalnızca birkaç alıcının olması oligopsony n.
sadece bir veya birkaç kişiyi etkileyen yasa private law n.
Politics
kanunun sadece bir veya birkaç maddesini veto etme item veto n.
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği condominium n.
(modern yunanistan'da) bir kenti veya birkaç köyü kapsayan idari bölge demos n.
(filipinler'de) birkaç mahalleden oluşan idari bölge municipality n.
seçme hakkının bir veya birkaç sorumlu insana devri compromise n.
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme spill [australia] n.
Industry
metal işlemede tel çekmenin ilk birkaç aşamasında elde edilen büyük blok ripper n.
birkaç departmanı içeren (ticaret) multidivisional adj.
birkaç departmandan oluşan (ticaret) multidivisional adj.
Insurance
birkaç alanda çalışan (sigorta şirketi) multiline adj.
Tourism
birkaç yere uğayan gezi tour n.
Media
hafta başında yayınlanan birkaç programdan oluşan yayın omnibus n.
birkaç gazete veya dergide aynı anda yayınlanmayan nonsyndicated adj.
Technical
gece yarısını izleyen ilk birkaç saat small hours n.
elyafların taranmasında ayırıcı silindirlerle birlikte kullanılan tel şeritlerle kaplı birkaç silindirden biri worker n.
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu multiplet n.
aynı eksen üzerinde farklı çalışan birkaç vidayı içeren bileşik vida compound screw n.
kare şekilli ve birkaç kesme yüzeyi olan delgi drift n.
osmoz işlemini gerçekleştirmek için kenarları parşömen kağıdından olan birkaç hücreden oluşan bir cihaz osmogene n.
frekansı ana frekansın birkaç katı olan harmonik ses partial tone n.
yangın hortumundaki basıncı arttırmak için birkaç motordan (su) pompalamak relay v.
birkaç çizgiyi kesen transversal adj.
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan off the grid adj.
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan off the grid adj.
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off the grid adj.
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off the grid adj.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off-grid adj.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off-grid adj.
birkaç kullanımı olan (makine) combi adj.
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan off the grid adv.
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan off the grid adv.
(hücresel hizmettde) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off the grid adv.