|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
birlikte koşulan birkaç hayvan |
team n.
|
|
2 |
General |
büyük bir baca içindeki birkaç ayrı duman yolunun her biri |
flue n.
|
|
3 |
General |
birkaç dakika |
a couple of minutes n.
|
|
4 |
General |
uzunca birkaç tel (saç) |
wisp n.
|
|
5 |
General |
birkaç odalı daire |
suite n.
|
|
6 |
General |
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt |
rickshaw n.
|
|
7 |
General |
birkaç küçük kabileyi de kapsayan malaya orman insanları |
sakai n.
|
|
8 |
General |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium n.
|
|
9 |
General |
genellikle birkaç gün süren ve yürüyüşle geçen tatil |
walking tour n.
|
|
10 |
General |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
battle royal n.
|
|
11 |
General |
ödenen paraların tümünü bir ya da birkaç kişinin kazanabileceği bir bahis türü |
sweepstakes n.
|
|
12 |
General |
birkaç işten para kazanan kişi |
double earner n.
|
|
|
13 |
General |
birkaç yıl yaşayan bitki |
perennial n.
|
|
14 |
General |
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime |
acronym n.
|
|
15 |
General |
birkaç sesin belirli aralıklarla birbirini izleyerek söylediği şarkı |
round n.
|
|
16 |
General |
birkaç bestecinin yapıtlarından oluşturulan beste |
pastiche n.
|
|
17 |
General |
birkaç bölgeye yayılan salgın |
pandemic n.
|
|
18 |
General |
ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ |
balm n.
|
|
19 |
General |
birkaç sözcükten oluşan ifade |
phrase n.
|
|
20 |
General |
birkaç ince daldan ibaret dayak aleti |
rod n.
|
|
21 |
General |
birkaç bin |
a few thousand n.
|
|
22 |
General |
belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı |
common carrier n.
|
|
23 |
General |
itilen birkaç mavna |
tow n.
|
|
24 |
General |
birkaç tohumu bulunan sebze ya da meyve |
seedpod n.
|
|
25 |
General |
birkaç şekilde bulunma |
polymorphism n.
|
|
26 |
General |
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması |
hook-up n.
|
|
27 |
General |
birkaç radyo istasyonunu birleştirme |
hook-up n.
|
|
28 |
General |
batı atlantikte yaşayan grunt türüne ait birkaç balık çeşidi |
sailor's-choice n.
|
|
29 |
General |
birkaç yolun kesiştiği |
crossroads n.
|
|
30 |
General |
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık |
stoop n.
|
|
31 |
General |
birkaç sözcükten oluşan anlamlı birim |
phrase n.
|
|
32 |
General |
birkaç hafta |
several weeks n.
|
|
33 |
General |
birkaç kişinin katıldığı kavga |
scrimmage n.
|
|
34 |
General |
birkaç kişinin katıldığı kavga |
melee n.
|
|
35 |
General |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
scrimmage n.
|
|
36 |
General |
büyük dövüş (birkaç kişi arasındaki) |
melee n.
|
|
37 |
General |
birkaç gün |
a couple of days n.
|
|
38 |
General |
birkaç ay |
several months n.
|
|
39 |
General |
üzerinde durulması gereken birkaç konu |
a few points worth stressing n.
|
|
40 |
General |
birkaç on yıl |
few decades n.
|
|
41 |
General |
birkaç paket kahve |
a few bags of coffee n.
|
|
42 |
General |
hippilerin taktıkları birkaç sıra boncuktan oluşan kolye |
love beads n.
|
|
43 |
General |
birkaç radyo istasyonunu birleştirme |
hookup n.
|
|
44 |
General |
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması |
hookup n.
|
|
45 |
General |
birkaç seçenek |
few options n.
|
|
46 |
General |
birkaç ülke |
several countries n.
|
|
47 |
General |
bütün bir muzun üzerine birkaç top dondurma, aromalı şurup, meyve ve fındık kremşanti ile servis edilen tatlı |
banana split n.
|
|
48 |
General |
ortaya karışık birkaç şey |
mixed bag n.
|
|
49 |
General |
birkaç itfaiye amirliğinden oluşan itfaiye birimi |
battalion n.
|
|
50 |
General |
iletişim ağında birkaç istasyonu bağlayan nokta |
leg n.
|
|
51 |
General |
iki rakip matadordan her birinin sırayla birkaç boğa ile dövüştüğü boğa güreşi |
mano a mano n.
|
|
52 |
General |
kıyıda veya gözden uzak bir yerde birkaç gün süren kısa bir yolculuk şeklindeki parti |
marooning party n.
|
|
|
53 |
General |
birkaç kez evlilik yapmış kimse |
marrier n.
|
|
54 |
General |
tek bir olayda birkaç veya çok sayıdaki kişiyi öldüren kimse |
mass murderer n.
|
|
55 |
General |
birkaç kişi |
wheen n.
|
|
56 |
General |
birkaç şey |
wheen n.
|
|
57 |
General |
(ticarette) birkaç konuda yetkinliği olan kimse |
handyman n.
|
|
58 |
General |
yalnızca birkaç yüz mikrometrelik çapı bulunan ve kan gibi sıvılarda süspansiyon halinde tutulabilen çok küçük kabarcık |
microbubble n.
|
|
59 |
General |
özellikle meksika ve orta amerika'da ormandan temizlenip birkaç dönem ekilip sonra terk edilen küçük arazi |
milpa n.
|
|
60 |
General |
geniş ailenin yaşadığı birkaç evden oluşan yapı |
homestead [south africa] n.
|
|
61 |
General |
birkaç zirvesi olan veya uzun sırt meydana getiren yüksek kara parçası |
mountain n.
|
|
62 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
muckluck n.
|
|
63 |
General |
genellikle ördek derisinden yapılan yumuşak deri tabanlı ve birkaç çift çorap üzerine giyilen mukluk benzeri bir bot |
mucluc n.
|
|
64 |
General |
birkaç şeyin etkileşimli bütün oluşturacak şekilde birleştirilmesi |
hookup n.
|
|
65 |
General |
birkaç rengin kombinasyonu |
multicolor n.
|
|
66 |
General |
birkaç trilyon |
multitrillion n.
|
|
67 |
General |
birkaç kişinin imzasını taşıyan beyan |
round robin n.
|
|
68 |
General |
birkaç katılımcılı konuşma |
round robin n.
|
|
69 |
General |
birkaç kişi arasındaki hararetli atışma |
ruction n.
|
|
70 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul |
omnibus n.
|
|
71 |
General |
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon |
dialogue n.
|
|
72 |
General |
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri |
colorway n.
|
|
73 |
General |
birkaç bileşenin birleştirilmesinin sonucu |
combinate n.
|
|
74 |
General |
birkaç damla |
dollop n.
|
|
75 |
General |
birkaç damla |
dallop n.
|
|
76 |
General |
birkaç doktorun iş birliği içinde hizmet verdiği uygulama şekli |
clinic n.
|
|
77 |
General |
aynı vakayı gösteren birkaç semptomdan her biri |
coindication n.
|
|
78 |
General |
(birkaç doktorun ortak çalıştığı) klinik |
clinic n.
|
|
79 |
General |
birkaç yer arasında getirip götürmek |
shuttle v.
|
|
80 |
General |
itmek (gemi bir veya birkaç mavnayı) |
tow v.
|
|
81 |
General |
birkaç çanın birlikte çalınması |
peal v.
|
|
82 |
General |
birkaç yer arasında gidip gelmek |
shuttle v.
|
|
83 |
General |
birkaç günlük bir tatile çıkmak |
take a short break v.
|
|
84 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a buck or two v.
|
|
85 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a few bucks v.
|
|
86 |
General |
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak |
decentralize v.
|
|
87 |
General |
birkaç sözcükle anlatmak |
compress v.
|
|
88 |
General |
birkaç sıyrıkla atlatmak |
escape with nothing but a few scrapes v.
|
|
89 |
General |
birkaç sıyrıkla kurtulmak |
escape with nothing but a few scrapes v.
|
|
90 |
General |
birkaç parmağını kaybetmek |
lose one’s several fingers v.
|
|
91 |
General |
birkaç kez soyulmak |
be burglarized a couple of times v.
|
|
92 |
General |
birkaç dakikasını almak |
take someone a couple of minutes v.
|
|
93 |
General |
(telefonla) birkaç yeri aramak |
make a few calls v.
|
|
94 |
General |
birkaç ameliyat geçirmek |
have several surgeries v.
|
|
95 |
General |
aynı anda birkaç iş/görev yapmak |
juggle several tasks at once v.
|
|
96 |
General |
birkaç bira içmek |
drink some beer v.
|
|
97 |
General |
birkaç kilo almak |
gain a few pounds v.
|
|
98 |
General |
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak |
decentralise v.
|
|
99 |
General |
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek |
multitask v.
|
|
100 |
General |
(birkaç rahibin) kilise ayinini birlikte yönetmek |
concelebrate v.
|
|
101 |
General |
birkaç şeyi halletmeye çalışmak |
try to work a few things out v.
|
|
102 |
General |
birkaç çanın art arda çalınması |
peal v.
|
|
103 |
General |
bir işi bir veya birkaç yarı zamanlı işçi arasında paylaştırmak |
job-share v.
|
|
104 |
General |
birkaç duraktan oluşan bir yolculuğa çıkmak |
whistle-stop v.
|
|
105 |
General |
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek |
glean v.
|
|
106 |
General |
birkaç müzik aletini düzenlemek |
instrument v.
|
|
107 |
General |
birkaç müzik aletini orkestra haline getirmek |
instrument v.
|
|
108 |
General |
(birkaç şeyi) birbiriyle karıştırmak |
comeddle [obsolete] v.
|
|
109 |
General |
(birkaç elementi) birleştirmek |
complicate [obsolete] v.
|
|
110 |
General |
(birkaç duygu aracılığıyla) hafızasına kazınmak |
drink v.
|
|
111 |
General |
(doğru üzerinde veya uzantısında) birkaç noktayı tespit etmek |
divide v.
|
|
112 |
General |
(hafif bir malzemeyi) birkaç nazik karıştırma hareketiyle daha ağır bir karışıma yedirmek |
fold v.
|
|
113 |
General |
birkaç tane |
one or two adj.
|
|
114 |
General |
bir ya da birkaç |
one or several adj.
|
|
115 |
General |
birkaç bölüm ya da üyeden oluşan |
severalfold adj.
|
|
116 |
General |
birkaç parçadan oluşan |
built-up adj.
|
|
117 |
General |
birkaç gün öncesinin |
days-old adj.
|
|
118 |
General |
alkıştan oyunun (örn. bir piyesin) birkaç saniyeliğine durmasına neden olan (çok güzel bir hareket ya da söz) |
show-stopping adj.
|
|
119 |
General |
("birkaç" veya belli bir sayının önüne) … daha |
another adj.
|
|
120 |
General |
birkaç firmanın tekel oluşturmak üzere birleşimini içeren |
trusty [obsolete] adj.
|
|
121 |
General |
(birkaç hanedan arması) iç içe geçmiş |
braced adj.
|
|
122 |
General |
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyona ait |
horse-and-buggy adj.
|
|
123 |
General |
otomobilin icadı öncesinde kalan son birkaç jenerasyon ile ilgili |
horse-and-buggy adj.
|
|
124 |
General |
ismi genellikle birkaç yunan harfinden oluşturulan bir kardeşlik birliğine ait veya ilgili |
greek-letter adj.
|
|
125 |
General |
birkaç bin yıl ile ilişkili |
multimillennial adj.
|
|
126 |
General |
birkaç bin yılı kapsayan |
multimillennial adj.
|
|
127 |
General |
birkaç noktadan erişilebilir olan halka şeklinde bir araya gelmiş (bağlantı uçları) |
multiple adj.
|
|
128 |
General |
birkaç tonluk |
multiton adj.
|
|
129 |
General |
birkaç nesilden miras kalmış serveti olan (kimse) |
old-money adj.
|
|
130 |
General |
birkaç hareketi olan |
compound adj.
|
|
131 |
General |
birkaç işlevi olan |
compound adj.
|
|
132 |
General |
birkaç yiyecekten oluşan |
panache adj.
|
|
133 |
General |
alacalı (birkaç renk) |
discolor [us] adj.
|
|
134 |
General |
alacalı (birkaç renk) |
discolour [uk] adj.
|
|
135 |
General |
birkaç dakika sonra |
after a couple of minutes adv.
|
|
136 |
General |
birkaç sözle |
in a nutshell adv.
|
|
137 |
General |
birkaç günde bir |
every few days adv.
|
|
138 |
General |
birkaç kez |
a few times adv.
|
|
139 |
General |
birkaç saatte bir |
every few hours adv.
|
|
140 |
General |
birkaç günde bir |
in every few days adv.
|
|
141 |
General |
birkaç tane daha |
a few more adv.
|
|
142 |
General |
birkaç gün önce |
the other day adv.
|
|
143 |
General |
son birkaç sene zarfında |
of late years adv.
|
|
144 |
General |
son birkaç on yıllık zaman zarfında |
over the last decades adv.
|
|
145 |
General |
son birkaç on yıl içinde |
over the last decades adv.
|
|
146 |
General |
birkaç yıldan beri |
for several years adv.
|
|
147 |
General |
birkaç gün |
a few days adv.
|
|
148 |
General |
birkaç günde bir |
every several days adv.
|
|
149 |
General |
birkaç günde bir |
once per several passing days adv.
|
|
150 |
General |
birkaç yıl önce |
a few years ago adv.
|
|
151 |
General |
birkaç yıldır |
for several years adv.
|
|
152 |
General |
birkaç gün içerisinde |
within a few days adv.
|
|
153 |
General |
birkaç gün içinde |
within a few days adv.
|
|
154 |
General |
birkaç gün içinde |
a few days adv.
|
|
155 |
General |
geçen birkaç hafta içinde |
in the past couple of weeks adv.
|
|
156 |
General |
birkaç gün içinde |
in a few days adv.
|
|
157 |
General |
(birkaç) gün ara ile |
a few days apart adv.
|
|
158 |
General |
birkaç yıl önce |
a number of years ago adv.
|
|
159 |
General |
birkaç sefer |
a number of times adv.
|
|
160 |
General |
birkaç dakika sonra |
few minutes later adv.
|
|
161 |
General |
birkaç dakika önce |
a few minutes ago adv.
|
|
162 |
General |
birkaç kelimeyle |
in a few words adv.
|
|
163 |
General |
birkaç sözcükle |
in a few words adv.
|
|
164 |
General |
birkaç ay önce |
a few months ago adv.
|
|
165 |
General |
birkaç hafta önce |
a few weeks ago adv.
|
|
166 |
General |
birkaç saat önce |
a few hours ago adv.
|
|
167 |
General |
birkaç gün önce |
a few days ago adv.
|
|
168 |
General |
birkaç günlüğüne |
for a few days adv.
|
|
169 |
General |
birkaç dakika içinde |
in a matter of minutes adv.
|
|
170 |
General |
birkaç saat içinde |
in a few hours adv.
|
|
171 |
General |
birkaç vesilede/vakada |
on a few occasions adv.
|
|
172 |
General |
itibaren birkaç gün içinde |
within a few days from adv.
|
|
173 |
General |
itibaren birkaç gün içerisinde |
within a few days from adv.
|
|
174 |
General |
birkaç defa |
a few times adv.
|
|
175 |
General |
son birkaç gün içinde |
in the last few days adv.
|
|
176 |
General |
birkaç kere |
a few times adv.
|
|
177 |
General |
haftada birkaç kez |
few times a week adv.
|
|
178 |
General |
birkaç hafta sonra |
after a few weeks adv.
|
|
179 |
General |
birkaç hafta sonra |
after a couple of weeks adv.
|
|
180 |
General |
birkaç saat sonra |
a few hours later adv.
|
|
181 |
General |
birkaç yıllığına |
for a couple of years adv.
|
|
182 |
General |
birkaç kez |
several times adv.
|
|
183 |
General |
önümüzdeki birkaç gün |
the next couple of days adv.
|
|
184 |
General |
birkaç istisnaya karşın |
on the whole adv.
|
|
185 |
General |
birkaç aylığına |
for a few months adv.
|
|
186 |
General |
birkaç kişi |
some few pron.
|
|
Phrasals |
|
187 |
Phrasals |
birkaç kişi arasından seçmek |
pick out v.
|
|
188 |
Phrasals |
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak |
strip someone or something down to something v.
|
|
189 |
Phrasals |
birini üzerinde sadece bir veya birkaç kıyafeti (iç çamaşırı) kalana kadar soymak |
strip someone or something down v.
|
|
190 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
|
|
191 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
|
|
192 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek |
judge between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
193 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
194 |
Phrasals |
(bir şeyi) birkaç öğün yemek |
dine off (something) v.
|
|
195 |
Phrasals |
(bir şeyi) birkaç öğün yemek |
dine off v.
|
|
Phrases |
|
196 |
Phrases |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in brief adv.
|
|
197 |
Phrases |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in short adv.
|
|
198 |
Phrases |
birkaç sözcükle/kelimeyle |
in a word adv.
|
|
199 |
Phrases |
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
what's (something) between friends? expr.
|
|
200 |
Phrases |
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
what's (something) between friends? expr.
|
|
201 |
Phrases |
birkaç konu dışında |
except a few issues expr.
|
|
202 |
Phrases |
birkaç hafta sonra |
after several weeks expr.
|
|
203 |
Phrases |
birkaç yıl sonra |
a few years after expr.
|
|
204 |
Phrases |
birkaç isim vermek gerekirse |
to name but a few expr.
|
|
205 |
Phrases |
birkaç istisna hariç |
with a few exceptions expr.
|
|
206 |
Phrases |
birkaç gündür |
for days on end expr.
|
|
207 |
Phrases |
birkaç isim vermek gerekirse |
to name a few expr.
|
|
208 |
Phrases |
birkaç yıl öncesine kadar |
until a few years ago expr.
|
|
209 |
Phrases |
birkaç yıllığına |
for a couple of years expr.
|
|
210 |
Phrases |
birkaç istisna dışında |
with a few exceptions expr.
|
|
211 |
Phrases |
önümüzdeki birkaç yıl |
next couple of years expr.
|
|
212 |
Phrases |
önümüzdeki birkaç sene |
next couple of years expr.
|
|
213 |
Phrases |
(birkaç) gün ara ile |
several days apart expr.
|
|
214 |
Phrases |
omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir |
you've got to crack a few eggs to make an omelet expr.
|
|
215 |
Phrases |
sadece birkaç kez |
rarely ever expr.
|
|
216 |
Phrases |
'-den birkaç kuruş fazla |
and change expr.
|
|
217 |
Phrases |
ve birkaç kuruş |
and change expr.
|
|
218 |
Phrases |
'-den birkaç kuruş fazla |
and some change expr.
|
|
Colloquial |
|
219 |
Colloquial |
birkaç şişe şarap |
a couple bottles of wine n.
|
|
220 |
Colloquial |
birkaç günden beri |
for a couple/few of days n.
|
|
221 |
Colloquial |
birkaç kişi |
a couple of guys n.
|
|
222 |
Colloquial |
birkaç adımlık mesafe |
two whoops and a holler n.
|
|
223 |
Colloquial |
birkaç adımlık mesafe |
two hoops and a holler n.
|
|
224 |
Colloquial |
birkaç gün |
a day or two n.
|
|
225 |
Colloquial |
hafta sonu veya birkaç günle sınırlı kısa tatil |
mini-break n.
|
|
226 |
Colloquial |
belirli bir rolün tek oyuncuya yüklenmeyip birkaç oyuncu arasında paylaşıldığı takım oyuncusu grubu |
committee [us] n.
|
|
227 |
Colloquial |
birkaç satır yazmak |
drop a line v.
|
|
228 |
Colloquial |
birkaç yeni numara öğrenmek |
learn a few new tricks v.
|
|
229 |
Colloquial |
birkaç şeyi çözmeye çalışmak |
try to work a few things out v.
|
|
230 |
Colloquial |
birkaç delik açmak |
pop in some holes v.
|
|
231 |
Colloquial |
birkaç kilo almak |
put on a few pounds v.
|
|
232 |
Colloquial |
birkaç adam göndermek |
send some guys/men v.
|
|
233 |
Colloquial |
bir iki/birkaç kadeh içmek |
have a few v.
|
|
234 |
Colloquial |
birkaç tahtası eksik |
touched in the head adj.
|
|
235 |
Colloquial |
birkaç (kişi/şey) |
a couple of (people or things) adj.
|
|
236 |
Colloquial |
birkaç (bir şey) |
a number of (something) adj.
|
|
237 |
Colloquial |
bir/birkaç şey hariç normal |
otherwise normal adj.
|
|
238 |
Colloquial |
birkaç aydır |
for a few months adv.
|
|
239 |
Colloquial |
birkaç yıl sonra |
a few years later expr.
|
|
240 |
Colloquial |
birkaç yıl önce |
a few years back expr.
|
|
241 |
Colloquial |
birkaç aylığına |
for a couple of months expr.
|
|
242 |
Colloquial |
birkaç sene önce |
a couple of years ago expr.
|
|
243 |
Colloquial |
birkaç seneden beri |
for a few years now expr.
|
|
244 |
Colloquial |
birkaç ay içerisinde |
in a few months expr.
|
|
245 |
Colloquial |
birkaç gece önce |
a few nights ago expr.
|
|
246 |
Colloquial |
birkaç yıl önce |
a few years ago expr.
|
|
247 |
Colloquial |
birkaç saatliğine |
for a couple of hours expr.
|
|
248 |
Colloquial |
birkaç yıl sonra |
some years later expr.
|
|
249 |
Colloquial |
birkaç günden bu yana |
for a couple/few of days expr.
|
|
250 |
Colloquial |
birkaç yıl sonra |
several years later expr.
|
|
251 |
Colloquial |
birkaç kez |
a bunch of times expr.
|
|
252 |
Colloquial |
birkaç sene önce |
a few years ago expr.
|
|
253 |
Colloquial |
birkaç saatliğine |
for a couple hours expr.
|
|
254 |
Colloquial |
birkaç sene önce |
a few years back expr.
|
|
255 |
Colloquial |
birkaç saattir |
for a couple of hours expr.
|
|
256 |
Colloquial |
doktorum bana birkaç kilo verirsem iyi olacağını söyledi |
my doctor told me I could stand to lose a few pounds expr.
|
|
257 |
Colloquial |
ilk birkaç saat içerisinde |
in the first few hours expr.
|
|
258 |
Colloquial |
oraya ulaşmamız birkaç gün sürer |
it'll take us a couple days to get down to there expr.
|
|
259 |
Colloquial |
sadece birkaç söz |
just a few words expr.
|
|
260 |
Colloquial |
sadece birkaç |
just a few of expr.
|
|
261 |
Colloquial |
sadece birkaç gün |
just a few days expr.
|
|
262 |
Colloquial |
sonraki birkaç dakikada |
in the next few minutes expr.
|
|
263 |
Colloquial |
sadece birkaç saniyeliğine |
just for a few seconds expr.
|
|
264 |
Colloquial |
son birkaç saattir |
over the last few hours expr.
|
|
265 |
Colloquial |
birkaç tane |
half a dozen expr.
|
|
266 |
Colloquial |
arka arkaya/üst üste birkaç ay |
months on end expr.
|
|
267 |
Colloquial |
birkaç gün |
a day or two expr.
|
|
268 |
Colloquial |
birkaç dakika |
a moment or two expr.
|
|
269 |
Colloquial |
birkaç dakika içinde |
any minute now expr.
|
|
270 |
Colloquial |
birkaç dakikaya |
any minute now expr.
|
|
271 |
Colloquial |
birkaç dakika içinde |
(at) any minute/moment (now) expr.
|
|
272 |
Colloquial |
birkaç dakikaya |
(at) any minute/moment (now) expr.
|
|
273 |
Colloquial |
birkaç tahtası eksik |
several bricks short of a (full) load expr.
|
|
274 |
Colloquial |
arka arkaya birkaç hafta |
weeks on end expr.
|
|
275 |
Colloquial |
aramızda (paranın, birkaç kuruşun) lafı olmaz/hiç önemi yok |
what's ... between friends? expr.
|
|
276 |
Colloquial |
aramızda (paranın/birkaç kuruşun) lafı mı olur/ne önemi var |
what's ... between friends? expr.
|
|
Idioms |
|
277 |
Idioms |
seçilmiş birkaç kişi |
a chosen few n.
|
|
278 |
Idioms |
birkaç ufak tavsiye/görüş |
a thing or two n.
|
|
279 |
Idioms |
birkaç dakikaya/saniyeye |
a few ticks n.
|
|
280 |
Idioms |
birkaç çürük elma |
a few bad apples n.
|
|
281 |
Idioms |
seçilmiş birkaç kişi |
the chosen few n.
|
|
282 |
Idioms |
bir/birkaç konuda güçlü fikirlerini koruyan veya sürekli dile getiren kimse |
johnny one-note [us/canada] n.
|
|
283 |
Idioms |
birkaç iş arasındaki dengeyi sağlama |
a balancing act n.
|
|
284 |
Idioms |
birkaç dakika |
a few ticks n.
|
|
285 |
Idioms |
birkaç saniye |
a few ticks n.
|
|
286 |
Idioms |
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum |
a juggling act n.
|
|
287 |
Idioms |
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak bilgi |
thing or two (about someone or something) n.
|
|
288 |
Idioms |
(biri/bir şey) hakkında birkaç ufak tavsiye/görüş/eleştiri |
thing or two (about someone or something) n.
|
|
289 |
Idioms |
aynı anda yürütülen birkaç değişik faaliyet |
several irons in the fire n.
|
|
290 |
Idioms |
birkaç adımlık mesafe |
striking distance n.
|
|
291 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
be missing some of (one's) buttons v.
|
|
292 |
Idioms |
birkaç tahtasını kaybetmek |
lose (one's) buttons v.
|
|
293 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
not have all (one's) buttons v.
|
|
294 |
Idioms |
futbolda bir maçta ya da peş peşe birkaç maçta hiç gol yememek |
keep a clean sheet v.
|
|
295 |
Idioms |
(isterse) birkaç şey anlatmak |
could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
296 |
Idioms |
(isterse) birkaç şey anlatmak |
could tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
297 |
Idioms |
birkaç şey anlatmak |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
298 |
Idioms |
birkaç şey göstermek |
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
|
|
299 |
Idioms |
birkaç şey anlatmak |
can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
|
|
300 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
301 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.
|
|
302 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
can tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
|
|
303 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
could tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.
|
|
304 |
Idioms |
(biri veya bir şey hakkında) birkaç şey öğrenmek |
find out a thing or two (about someone or something) v.
|
|
305 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
|
|
306 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
tell someone a thing or two v.
|
|
307 |
Idioms |
birkaç şey öğretebilmek |
teach someone a thing or two v.
|
|
308 |
Idioms |
birkaç iyi espri yapmak |
get off a few good ones v.
|
|
309 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a screw missing v.
|
|
310 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a screw loose v.
|
|
311 |
Idioms |
birkaç içki içmek |
hang a few on v.
|
|
312 |
Idioms |
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek |
have several irons in the fire v.
|
|
313 |
Idioms |
birkaç bira içmek |
hang a few on v.
|
|
314 |
Idioms |
birkaç şeyden birini seçmek durumunda kalmak |
be at a crossroad v.
|
|
315 |
Idioms |
birisi için/birine birkaç kapı açmak |
open some doors for someone v.
|
|
316 |
Idioms |
birkaç kadeh içmek |
hoist a few v.
|
|
317 |
Idioms |
birkaç kadeh içmek |
throw back a few pints v.
|
|
318 |
Idioms |
birkaç bira içmek |
throw back a few pints v.
|
|
319 |
Idioms |
birkaç/iki ödeme yapmak |
make a couple of payments v.
|
|
320 |
Idioms |
(birkaç olasılık arasından) seçim yapmak |
take one's choice v.
|
|
321 |
Idioms |
(birkaç) yarım kalmış işi tamamlamak |
send (one) to glory v.
|
|
322 |
Idioms |
(birkaç) eksik kalmış şeyi tamamlamak |
send (one) to glory v.
|
|
323 |
Idioms |
(birkaç) göze batan işi halletmek |
send (one) to glory v.
|
|
324 |
Idioms |
(birkaç) küçük ayrıntıyla ilgilenmek |
send (one) to glory v.
|
|
325 |
Idioms |
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi edinmek |
find out a thing or two (about someone or something) v.
|
|
326 |
Idioms |
(biri/bir şey hakkında) birkaç bilgi toplamak |
find out a thing or two (about someone or something) v.
|
|
327 |
Idioms |
birkaç şey öğrenmek |
find out a thing or two v.
|
|
328 |
Idioms |
birkaç bilgi edinmek |
find out a thing or two v.
|
|
329 |
Idioms |
birkaç bilgi toplamak |
find out a thing or two v.
|
|
330 |
Idioms |
birkaç kere final yapmak |
do a melba [australia] v.
|
|
331 |
Idioms |
birkaç kere veda etmek |
do a melba [australia] v.
|
|
332 |
Idioms |
melba misali birkaç kere jübile yapmak |
do a melba [australia] v.
|
|
333 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
have a few kangaroos loose in the top paddock v.
|
|
334 |
Idioms |
birkaç rolü/görevi birden olmak |
wear several hats v.
|
|
335 |
Idioms |
birkaç çalışanı kovmak |
make heads roll v.
|
|
336 |
Idioms |
birkaç çalışanı işten atmak |
make heads roll v.
|
|
337 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
be missing some of (one's) marbles v.
|
|
338 |
Idioms |
farklı parçaları birkaç farklı şekilde eşleştirmek/bir araya getirmek |
mix and match v.
|
|
339 |
Idioms |
farklı parçaları birkaç farklı kombinasyonla eşleştirmek |
mix and match v.
|
|
340 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several bricks short of a (full) load v.
|
|
341 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several cards short of a (full) deck v.
|
|
342 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik olmak |
be several cards short of a full deck v.
|
|
343 |
Idioms |
birine birkaç şey göstermek |
can/could teach/tell somebody a thing or two v.
|
|
344 |
Idioms |
birine birkaç şey anlatmak |
can/could teach/tell somebody a thing or two v.
|
|
345 |
Idioms |
iki veya birkaç dil arasında geçiş yaparak konuşmak |
code-switch v.
|
|
346 |
Idioms |
iki veya birkaç dili karıştırarak konuşmak |
code-switch v.
|
|
347 |
Idioms |
birkaç satır yazmak |
drop a line v.
|
|
348 |
Idioms |
birkaç satır yazmak |
drop a few lines v.
|
|
349 |
Idioms |
birkaç satır yazmak |
drop a note v.
|
|
350 |
Idioms |
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
351 |
Idioms |
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
352 |
Idioms |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
keep balls in the air v.
|
|
353 |
Idioms |
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek |
juggle balls in the air v.
|
|
354 |
Idioms |
bir/birkaç tahtası eksik olmak |
not have all marbles v.
|
|
355 |
Idioms |
birkaç şey söylemek |
say a few words v.
|
|
356 |
Idioms |
birkaç şey anlatmak |
tell a thing or two v.
|
|
357 |
Idioms |
elde birkaç parça bir şey yıkamak |
wash a few things out v.
|
|
358 |
Idioms |
birkaç şeyle ilgilenmek |
wash a few things out v.
|
|
359 |
Idioms |
birkaç işi bitirmek/tamamlamak |
wash a few things out v.
|
|
360 |
Idioms |
birkaç işi çözmek |
wash a few things out v.
|
|
361 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik/noksan |
bricks shy of a load adj.
|
|
362 |
Idioms |
birkaç günde bir |
every few days adv.
|
|
363 |
Idioms |
ve birkaç kuruş |
and some change [us] expr.
|
|
364 |
Idioms |
birkaç adımlık mesafe |
howdy and a half expr.
|
|
365 |
Idioms |
birkaç adımlık mesafe |
two whoops and a holler expr.
|
|
366 |
Idioms |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop, skip, and a jump expr.
|
|
367 |
Idioms |
birkaç adımlık mesafe |
two hoops and a holler expr.
|
|
368 |
Idioms |
birkaç adım mesafede |
within spitting distance expr.
|
|
369 |
Idioms |
birkaç tahtası eksik |
got wiring loose inside one's head expr.
|
|
370 |
Idioms |
birkaç adım mesafede |
in spitting distance expr.
|
|
371 |
Idioms |
birkaç adım mesafede |
in striking distance expr.
|
|
372 |
Idioms |
birkaç adım mesafede |
within striking distance expr.
|
|
373 |
Idioms |
hiçbir derdi kalmamak (özellikle birkaç kadeh attıktan sonra) |
feel no pain expr.
|
|
374 |
Idioms |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop, skip, and a jump expr.
|
|
375 |
Idioms |
birkaç adım mesafe/mesafede |
a hop and a skip expr.
|
|
376 |
Idioms |
arka arkaya (birkaç) gün |
for (some) days running expr.
|
|
377 |
Idioms |
arka arkaya (birkaç) ay |
for (some) months running expr.
|
|
378 |
Idioms |
arka arkaya (birkaç) hafta |
for (some) weeks running expr.
|
|
379 |
Idioms |
arka arkaya (birkaç) yıl |
for (some) years running expr.
|
|
380 |
Idioms |
birkaç saniye |
half a tick expr.
|
|
381 |
Idioms |
birkaç saniye |
half a second expr.
|
|
382 |
Idioms |
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede |
in spitting distance (of someone or something) expr.
|
|
383 |
Idioms |
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede |
in striking distance (of someone or something) expr.
|
|
384 |
Idioms |
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen |
on the hush expr.
|
|
385 |
Idioms |
birkaç kişi/küçük bir grup arasında bilinen |
on the hush-hush expr.
|
|
Speaking |
|
386 |
Speaking |
birkaç dakikaya orada olacaklar |
they'll be there in a few minutes n.
|
|
387 |
Speaking |
birkaç sıra arkada oturmak |
sit a couple of rows behind v.
|
|
388 |
Speaking |
birkaç dakika oturun lütfen |
take a seat for a few minutes please interj.
|
|
389 |
Speaking |
benim birkaç toplantım var |
I've got a few meetings expr.
|
|
390 |
Speaking |
birkaç ay önce ayrıldık |
we broke up a few months ago expr.
|
|
391 |
Speaking |
birkaç günlüğüne burdayım |
I'm here for a couple of days expr.
|
|
392 |
Speaking |
birkaç gün oldu |
it's been a couple of days expr.
|
|
393 |
Speaking |
birkaç yıl önce |
some years earlier expr.
|
|
394 |
Speaking |
birkaç yıl içinde |
in a couple of years expr.
|
|
395 |
Speaking |
birkaç yıl önce bahsetmişti |
he mentioned it a few years ago expr.
|
|
396 |
Speaking |
birkaç fotoğrafa ne dersin? |
how about a couple shots? expr.
|
|
397 |
Speaking |
bil bakalım birkaç gün önce kime rastladım |
you'll never guess who I ran across a few days ago expr.
|
|
398 |
Speaking |
ben birkaç günlüğüne uzak doğuda olacağım |
I shall be in the far east for a few days expr.
|
|
399 |
Speaking |
birkaç hafta önce öldü |
she/he died a couple of weeks ago expr.
|
|
400 |
Speaking |
birkaç kez denedik |
we tried a few times expr.
|
|
401 |
Speaking |
bu sadece birkaç dakika sürer |
it takes just a few minutes expr.
|
|
402 |
Speaking |
birkaç gün sonra |
a few days later expr.
|
|
403 |
Speaking |
birkaç işim var |
I got a couple of things to do expr.
|
|
404 |
Speaking |
birkaç saat sonra |
give it a couple of hours expr.
|
|
405 |
Speaking |
benimki birkaç yaş küçük/genç |
mine's a few years younger expr.
|
|
406 |
Speaking |
birkaç şey ters gitti |
a couple of things fell through expr.
|
|
407 |
Speaking |
birkaç sene önce bir kaza geçirdim |
I had an accident a few years back expr.
|
|
408 |
Speaking |
birkaç gün önce bitti |
it ran out a couple days ago expr.
|
|
409 |
Speaking |
bu sadece birkaç dakika sürer |
it just takes a few minutes expr.
|
|
410 |
Speaking |
birkaç sene önce bir kaza geçirdim |
I had an accident a few years ago expr.
|
|
411 |
Speaking |
birkaç işim var |
there are a few names expr.
|
|
412 |
Speaking |
birkaç gün önce kime rastladım tahmin bile edemezsin |
you'll never guess who i ran across a few days ago expr.
|
|
413 |
Speaking |
benim de birkaç tane olmuştu |
I've got a few of those myself expr.
|
|
414 |
Speaking |
biraz araştırma ve birkaç arama yap |
do some research and make some calls expr.
|
|
415 |
Speaking |
birkaç gün beklemesi sorun yaratmayacaktır |
it can wait a couple of days expr.
|
|
416 |
Speaking |
haftada birkaç kez çoktur |
few times a week's a lot expr.
|
|
417 |
Speaking |
ona birkaç dakika ver |
give him a few minutes expr.
|
|
418 |
Speaking |
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü? |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
|
419 |
Speaking |
ona birkaç dakika ver |
give her a few minutes expr.
|
|
420 |
Speaking |
kuyrukta birkaç arkadaş edindim |
I made friends in the line expr.
|
|
421 |
Speaking |
onunla birkaç iş yapmıştım |
I did a few jobs with him expr.
|
|
422 |
Speaking |
neden birkaç hafta bizimle kalmıyorsun? |
why don't you stay with us for a few weeks? expr.
|
|
423 |
Speaking |
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
|
424 |
Speaking |
masanız birkaç dakika içinde hazır olacak |
your table will be ready in a few minutes expr.
|
|
425 |
Speaking |
son birkaç sene |
the past couple of years expr.
|
|
426 |
Speaking |
seni tanıştırmak istediğim birkaç kişi var |
there are some people I want you to meet expr.
|
|
427 |
Speaking |
size birkaç sorum olacak |
I got a few questions for you expr.
|
|
428 |
Speaking |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a couple of questions? expr.
|
|
429 |
Speaking |
sonraki birkaç hafta |
for the next few weeks expr.
|
|
430 |
Speaking |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a few questions? expr.
|
|
431 |
Speaking |
tabi ki, burada birkaç arkadaşım var, ancak gerçek bir arkadaşım yok |
of course, I have a few friends here, but I don't have a true friend expr.
|
|
432 |
Speaking |
tanışmanı istediğim birkaç kişi var |
there are some people I want you to meet expr.
|
|
433 |
Speaking |
yapmam gereken birkaç şey var |
there's a couple of things i gotta do expr.
|
|
434 |
Speaking |
yılda birkaç kez |
a few times in a year expr.
|
|
Chat Usage |
|
435 |
Chat Usage |
birkaç dakikaya dönerim |
bbiaf (be back in a few minutes) expr.
|
|
436 |
Chat Usage |
birkaç dakikaya dönerim |
bbiafm (be back in a few minutes) expr.
|
|
Trade/Economic |
|
437 |
Trade/Economic |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler |
line of credit n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
belli bir ekonomik varlığın bugün belirlenen sabit bir fiyattan gelecekte birkaç aylık süre sonunda teslim edilmek kaydıyla satılması konusunda yapılan sözleşme |
forward contract n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
birkaç bankanın birleşerek bir firmaya açtıkları kredi |
consortium credit n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
birkaç kişinin birlikte sorumlu olma durumu |
joint liability n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik |
business trust n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
birkaç bankanın birlikte verdiği büyük meblağlı kredi |
participation financing n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
bir veya birkaç şirketin denetimini elinde tutan şirket |
controlling company n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
birkaç alıcının tekelindeki piyasa |
oligopsony market n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
birkaç büyük firmanın pazarı ve fiyatları elinde tutması durumu |
oligopoly n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
birkaç alıcının verdiği tekel fiyatı |
oligopsony price n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
birkaç kişilik farklı gruplar üzerinde bölümler halinde yapılan tahminlerin birleştirilmesinden elde edilen toplam veya birleşik tahmin |
composite estimate n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
birkaç kişi tarafından taahhüt edilen sermaye |
underwriting capital n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
birkaç alıcı tarafından verilen tekel fiyatı |
oligopsony price n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
faturanın ödenme tarihine birkaç gün ilave etme |
extra dating n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
hisse senetleri birkaç kişinin elinde bulunan ve borsada alım satımı yapılmayan şirket |
close corporation n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
satıcılar çok sayıda iken birkaç büyük alıcının piyasaya egemen olduğu ve fiyat üzerinde belirli bir denetim gücüne sahip bulunduğu piyasa yapısı |
oligopsony n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
farklı zamanlarda ödenecek birkaç meblağın ortalama ödeme zamanını bulma |
equation of payments n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
bir hisse senedinde kısa ila orta vadeli kazançları birkaç gün ile birkaç hafta arasında tutmaya çalışan bir ticaret biçimi |
swing trade n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
bankanın müşterisine açtığı belirli bir üst sınırı olan ve birkaç defada kullanılabilen krediler |
overdraft n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması |
contagion n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
(kar, ganimet) birkaç kişi arasında paylaştırma |
dividend [obsolete] n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
aynı türden birkaç ticari kuruluşu grup haline getirmek |
syndicate v.
|
|
460 |
Trade/Economic |
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak |
double-dip [us] v.
|
|
461 |
Trade/Economic |
(işletme için) finansman sağlayan birkaç kuruluştan biri olmak |
cofinance v.
|
|
Law |
|
462 |
Law |
birkaç şartı içeren rapor |
majority report n.
|
|
463 |
Law |
bir sanığın suçsuz olduğunun birkaç tanığın şahadeti ile kabul edilmesi |
compurgation n.
|
|
464 |
Law |
birkaç şartı içeren sertifika |
majority certificate n.
|
|
465 |
Law |
bir kimsenin tüm mirasını bir ya da birkaç kişiye bırakması |
universal legacy n.
|
|
466 |
Law |
birkaç yasayı tek bir yasa halinde birleştirmek amacıyla hazırlanan kanun tasarısı |
omnibus bill n.
|
|
467 |
Law |
(rekabet piyasasında) yalnızca birkaç alıcının olması |
oligopsony n.
|
|
468 |
Law |
sadece bir veya birkaç kişiyi etkileyen yasa |
private law n.
|
|
Politics |
|
469 |
Politics |
kanunun sadece bir veya birkaç maddesini veto etme |
item veto n.
|
|
470 |
Politics |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium n.
|
|
471 |
Politics |
(modern yunanistan'da) bir kenti veya birkaç köyü kapsayan idari bölge |
demos n.
|
|
472 |
Politics |
(filipinler'de) birkaç mahalleden oluşan idari bölge |
municipality n.
|
|
473 |
Politics |
seçme hakkının bir veya birkaç sorumlu insana devri |
compromise n.
|
|
474 |
Politics |
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme |
spill [australia] n.
|
|
Industry |
|
475 |
Industry |
metal işlemede tel çekmenin ilk birkaç aşamasında elde edilen büyük blok |
ripper n.
|
|
476 |
Industry |
birkaç departmanı içeren (ticaret) |
multidivisional adj.
|
|
477 |
Industry |
birkaç departmandan oluşan (ticaret) |
multidivisional adj.
|
|
Insurance |
|
478 |
Insurance |
birkaç alanda çalışan (sigorta şirketi) |
multiline adj.
|
|
Tourism |
|
479 |
Tourism |
birkaç yere uğayan gezi |
tour n.
|
|
Media |
|
480 |
Media |
hafta başında yayınlanan birkaç programdan oluşan yayın |
omnibus n.
|
|
481 |
Media |
birkaç gazete veya dergide aynı anda yayınlanmayan |
nonsyndicated adj.
|
|
Technical |
|
482 |
Technical |
gece yarısını izleyen ilk birkaç saat |
small hours n.
|
|
483 |
Technical |
elyafların taranmasında ayırıcı silindirlerle birlikte kullanılan tel şeritlerle kaplı birkaç silindirden biri |
worker n.
|
|
484 |
Technical |
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu |
multiplet n.
|
|
485 |
Technical |
aynı eksen üzerinde farklı çalışan birkaç vidayı içeren bileşik vida |
compound screw n.
|
|
486 |
Technical |
kare şekilli ve birkaç kesme yüzeyi olan delgi |
drift n.
|
|
487 |
Technical |
osmoz işlemini gerçekleştirmek için kenarları parşömen kağıdından olan birkaç hücreden oluşan bir cihaz |
osmogene n.
|
|
488 |
Technical |
frekansı ana frekansın birkaç katı olan harmonik ses |
partial tone n.
|
|
489 |
Technical |
yangın hortumundaki basıncı arttırmak için birkaç motordan (su) pompalamak |
relay v.
|
|
490 |
Technical |
birkaç çizgiyi kesen |
transversal adj.
|
|
491 |
Technical |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan |
off the grid adj.
|
|
492 |
Technical |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan |
off the grid adj.
|
|
493 |
Technical |
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off the grid adj.
|
|
494 |
Technical |
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan |
off the grid adj.
|
|
495 |
Technical |
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off-grid adj.
|
|
496 |
Technical |
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan |
off-grid adj.
|
|
497 |
Technical |
birkaç kullanımı olan (makine) |
combi adj.
|
|
498 |
Technical |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumuna bağlı olmayan |
off the grid adv.
|
|
499 |
Technical |
(elektrik, su) birkaç kamu hizmet kurumunu kullanmayan |
off the grid adv.
|
|
500 |
Technical |
(hücresel hizmettde) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan |
off the grid adv.
|
|