brazen - Turkish English Dictionary
History

brazen

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "brazen" in Turkish English Dictionary : 21 result(s)

English Turkish
General
brazen v. cesur bir şekilde yüzleşmek
brazen v. kendine cesaret vermek
brazen v. kendini cesaretlendirmek
brazen adj. utanmaz
brazen adj. pirinç gibi
brazen adj. yüzsüz
brazen adj. pirinç
brazen adj. sarı
brazen adj. pirinçten yapılmış
brazen adj. şımarık
brazen adj. pirinçten
brazen adj. pişkin
brazen adj. arsız
brazen adj. tunçtan
brazen adj. küstah
brazen adj. çınlayan
brazen adj. aşırı
brazen adj. yoğun
brazen adj. edepsiz
Archaic
brazen adj. aşırı derecede güçlü
brazen adj. geçilmez

Meanings of "brazen" with other terms in English Turkish Dictionary : 48 result(s)

English Turkish
General
brazen it out v. yüzsüzlüğe vurmak
be brazen v. yüzsüz olmak
be brazen-faced v. yüzsüz olmak
brazen-faced adj. (surat) mahkeme duvarı
brazen-faced adj. pişkin
brazen-faced adj. yırtık
brazen-browed adj. yüzünün astarı kalmamış
brazen-browed adj. hayasız
brazen-browed adj. arsız
Phrasals
brazen out v. yüzsüzlüğe vurmak
brazen out v. pişkinliğe vurmak
brazen out v. arsızlığa vurmak
brazen out v. geçiştirmek
brazen out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek
brazen out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşme cesareti göstermek
brazen out v. (tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak
brazen out v. cesurca göğüs germek
brazen out v. cesurca dayanmak/katlanmak
brazen out v. arsızca/yüzsüzce üstünü kapatmak
brazen out v. arsızca/yüzsüzce geçiştirmek
brazen (out) v. (suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek
brazen (out) v. bir şeyin hakkından cesur ve ağırbaşlı bir şekilde gelmek
brazen (through) v. (suçlamayla) kararlı, cesur veya küstah bir şekilde yüzleşmek
brazen (through) v. bir şeyin hakkından cesur ve ağırbaşlı bir şekilde gelmek
Colloquial
brazen it out v. (uygunsuz bir duruma rağmen) kasıla kasıla/kurum kurum kurumlanarak yapmaya devam etmek
brazen it out v. işi pişkinliğe vurmak
brazen it out v. işi yüzsüzlüğe vurmak
brazen it out v. işi arsızlığa vurmak
brazen it out v. aldırmayarak geciktirmek
brazen it out v. geçiştirmek
brazen it out v. üzerinde durmamak
brazen it out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek
brazen it out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşme cesareti göstermek
brazen it out v. (tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak
brazen it out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşmek
brazen it out v. (tehlikeyle/zorlukla) yüzleşme cesareti göstermek
brazen it out v. (tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak
brazen and pushy adj. yüzsüz ve pişkin
Idioms
brazen something out v. pişkinliğe vurmak
brazen-faced adj. arsız
brazen-faced adj. yüzsüz
Trade/Economic
brazen law of wages n. ücretlerin tunç kanunu
brazen law of wages n. ücreti belirli bir sınırın altına düşürmenin olanaksızlığını açıklayan teori
Aeronautic
hydrogen brazen n. hidrojen kaynağı
History
brazen sea n. rahiplerin kullanımı için süleyman'ın tapınağına konulan pirinçten yapılmış büyük su teknesi
Mythology
brazen age n. gümüş çağdan sonra gelen savaş ve hukuksuzluk çağı
Slang
brazen hussy n. (aşağılayıcı) katmerli aşüfte
brazen hussy n. (aşağılayıcı) oynak kadın