close in - Turkish English Dictionary
History

close in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "close in" in Turkish English Dictionary : 25 result(s)

English Turkish
General
close in v. kuşatmak
close in v. ortalık kararmak
close in v. sarmak
Phrasals
close in v. etrafını sarmak
close in v. çember içine almak
close in v. çevresini sarmak
close in v. bir yerde kapalı kalmak
close in v. mahsur kalmak
close in v. mahsur bırakmak
close in v. kapalı bırakmak
close in v. çok yakında olmak
close in v. eli kulağında olmak
close in v. an meselesi olmak
close in v. (duygular, düşünceler) üstüne çökmek
close in v. (duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak
close in v. içeri girmek
close in v. içeri dalmak
close in v. sıkıştırmak
close in v. kıstırmak
close in v. her yandan hücum etmek
close in v. yaklaşmak
close in v. eli kulağında olmak
close in v. (günler) kısalmak
close in v. yaklaşmayı veya çıkışı engelleyecek şekilde kaplamak
Petrol
close in v. (kuyunun) akışını durdurmak

Meanings of "close in" with other terms in English Turkish Dictionary : 48 result(s)

English Turkish
General
close in on v. etrafını çevirmek
be locked in a close embrace v. sarmaş dolaş olmak
take a close interest in v. yakından ilgilenmek
close in on v. kuşatmak
pull someone in close v. birisini kendine doğru/yakınına çekmek
close-in adj. (özellikle şehrin) merkezine yakın
close-in adj. yakın menzilde çalışan
close-in adj. yakın menzilden atılan
in a close embrace adv. sarmaş dolaş
in close connection with adv. ile işbirliği halinde
in a close future adv. yakın bir gelecekte
in close connection to prep. ile işbirliği halinde
Phrasals
close in on (one) v. etrafını sarmak
close in on (one) v. çember içine almak
close in on (one) v. çevresini sarmak
close in on (one) v. (duygular, düşünceler) üstüne çökmek
close in on (one) v. (duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak
close in on (one) v. yaklaşmak
close in on (one) v. eli kulağında olmak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) çevresini sarmak
close in around (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ablukaya almak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını çevirmek/sarmak
close in around (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını kuşatmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) kapatmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeyin) içine kapatmak
close someone or something in (something) v. birini/bir şeyi (bir şeye) hapsetmek
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) çevresini sarmak
close in on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ablukaya almak
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını çevirmek/sarmak
close in on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) etrafını kuşatmak
close in on (someone or something) v. (birine/bir şeye bir his) basmak
close in on (someone or something) v. (birini/bir şeyi bir his) sarmak
close in on (someone or something) v. hızla yaklaşmak
close in on (someone or something) v. (teslim tarihi) hızla yaklaşmak
close in (upon) v. etrafını sarma amacıyla yaklaşmak
Colloquial
in close quarters expr. (sıkışık ve küçük bir yerde) iç içe/tıkış tıkış bir vaziyette
Idioms
close in for the kill v. bir işin son ama en önemli kısmını yapmak üzere harekete geçmek
close in around someone v. çevresini sarmak
close in for the kill v. son/öldürücü darbeyi vurmak için yaklaşmak/hareket etmek
close only counts in horseshoes and hand grenades v. sonuna kadar gelip de başaramamak
close only counts in horseshoes v. sonuna kadar gelip de başaramamak
close only counts in horseshoes v. at başı da kaybetsen kaybetmiş sayılırsın
Politics
in close contact with expr. ile yakın ilişkide olarak
Military
close-in weapon system (ciws) n. bir tür kısa menzilli gemi hava savunma sistemi
close in minefield n. kapalı mayın tarlası
close-in protection n. yakın savunma
close in security n. yakın emniyet
close-in sentry n. yakın nizamiye nöbetçisi