düzenek - Turkish English Dictionary
History

düzenek



Meanings of "düzenek" in English Turkish Dictionary : 24 result(s)

Turkish English
General
düzenek contrivance n.
düzenek machinery n.
düzenek mechanism n.
düzenek contraption n.
düzenek motion n.
düzenek hookup n.
Technical
düzenek apparatus n.
düzenek setting n.
düzenek machinery n.
düzenek setup n.
düzenek mechanics n.
düzenek hookup n.
düzenek hook-up n.
Computer
düzenek mechanism n.
Construction
düzenek set up n.
Automotive
düzenek mechanism n.
Medical
düzenek assembly n.
Food Engineering
düzenek apparatus n.
Biochemistry
düzenek manifold n.
düzenek device n.
Linguistics
düzenek code n.
düzenek device n.
düzenek mechanism n.
Cinema
düzenek rig n.

Meanings of "düzenek" with other terms in English Turkish Dictionary : 88 result(s)

Turkish English
General
geniş düzenek elaborated code n.
kişinin kara batmadan yürümesini sağlayan bir ayakkabı veya ayakkabıya iliştirilen bir düzenek snowshoe n.
incelikli düzenek elaborated code n.
dışmerkezli düzenek eccentric n.
yeni yürümeyi öğrenen çocukların düşmesini engellemek için tasarlanmış düzenek gocart n.
uzar düzenek extension device n.
saati çalıştıran düzenek clockwork n.
emniyet sağlayıcı düzenek safety device n.
maharetli düzenek enginery [rare] n.
16. ve 17. yüzyıl iskoçyası'nda suçluların başını uçurmak için kullanılan giyotine benzer bir düzenek maiden n.
ana düzenek master n.
bir kurdele tezgahında mekik raflarını harekete geçiren bir düzenek marionette n.
tenis sahasının çizgilerini yapmaya yarayan bir düzenek marker n.
aksamları 1 milimetreden küçük olan cihaz veya düzenek micromachine n.
mücevher için tasarlanmış düzenek monture n.
eskiden tatar yayını çekerek esnetmek için kullanılan düzenek mouline n.
düzenek şeması hookup n.
düzenek planı hookup n.
(kuşları kovmak için kullanılan) alkış sesi çıkaran düzenek clapper n.
bir şeyin hareketini yönlendirmeye yarayan düzenek guide n.
kağıt, ahşap gibi materyallerin üzerine çizgi çizen düzenek ruler n.
dilbilgisel düzenek grammatical device n.
içine konduğu paket açıldığında infilak eden ince patlayıcı düzenek package bomb n.
(panayır) sopa veya toplarla düşürülmeye çalışılan dengede duran hedeflerden oluşan düzenek cockshy [uk] n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-abreast n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-horse string out n.
destekleyici düzenek preventer n.
portatif çatı oluşturan mafsallı çubuk düzenek stretcher n.
yapay düzenek subtlety n.
birimlere ayrılmış kompakt donanım/düzenek pack n.
düzenek veya makine ile çalışan mechanical adj.
düzenek veya makine ile işletilen mechanical adj.
Phrasals
birine (bir şey için) bir düzenek kurmak set someone up (for something) v.
Technical
tazyikli hava kuvvetiyle su jeti üreten düzenek air fountain n.
buhar kazanlarında buhar basıncının çok yükseldiğini veya suyun çok düştüğünü gösteren düzenek alarm gauge n.
dalga yapıcı düzenek wave making apparatus n.
torna ve dink makinesi gibi takım tezgahındaki bir aleti veya iş tezgahını taşımaya yarayan sürgülü düzenek saddle n.
dişli çubuk ve pinyon yardımıyla sürekli bir dairesel hareketi ileri- geri yapan doğrusal harekete dönüştüren düzenek mangle rack n.
düzenek planı hookup n.
düzenek şeması hook-up n.
düzenek planı hook-up n.
tüp içindeki elektron ışınlarının tarama hareketine neden olup onu kontrol eden elektromanyetik bir düzenek yoke n.
iki yatay kol arasından sarkan şakul ile oluşturulan bir düzenek pendulum level n.
orgda tuş gibi hareketli parçaların direncini kıran düzenek pneumatic action n.
Computer
düzenek kurulum setup n.
Informatics
bilişsel düzenek cognitive mechanism n.
Electric
(çok fazlı sistemde) her bir fazın ucunun bir sonrakine temas ederek bir halka oluşturup her birleşim noktasının bir terminalle bağlantılı olduğu düzenek mesh connection n.
sürtünme ile elektrik üreten düzenek friction machine n.
Mechanic
düzenek kullanımı machination [obsolete] n.
düzenek inşası machination [obsolete] n.
(düzenek) serbest arka tekerlek gibi çalışmak freewheel v.
Textile
iplik üretmeye yarayan dairesel çelik bantlı düzenek ring n.
Construction
bağlantı parçası olarak kullanılan çivili bir düzenek markası gangnail® n.
Automotive
servo düzenek servo mechanism n.
sıkışmaönler düzenek anti-trap mechanism n.
yaşlı ve engelli yolcuların otobüse binebilmeleri için kapıya eklenmiş düzenek kneeler n.
Aeronautic
uçağı uçak gemisinden fırlatmaya yarayan düzenek catapult n.
Physics
yüksek miktarda alçak gerilimli elektrik üreten levhalı galvanik düzenek magnetomotor n.
Astronomy
dünyanın güneş ve kendi ekseni etrafında dönerken, gecenin, gündüzün ve mevsimlerin nasıl oluştuğunu gösteren düzenek tellurian n.
dünyanın güneş ve kendi ekseni etrafında dönerken, gecenin, gündüzün ve mevsimlerin nasıl oluştuğunu gösteren düzenek tellurion n.
Apiculture
güneş enerjisiyle mum eritilen düzenek solar wax extractor n.
Linguistics
bilişsel düzenek yaklaşımı cognitive code approach n.
düzenek çözme decoding n.
düzenek seçimi code selection n.
düzenek kaydırma code switching n.
düzenek değiştirimi code switching n.
geniş düzenek elaborated code n.
incelikli düzenek elaborated code n.
kaba düzenek restricted code n.
kişi yönelimli geniş düzenek person oriented elaborated code n.
kısıtlı düzenek restricted code n.
konu yönelimli geniş düzenek topic oriented elaborated code n.
resmi düzenek formal code n.
sınırlı düzenek restricted code n.
yalınlaştırılmış düzenek simplified code n.
History
ahşap bir kol ve konteynerden meydana gelen, orta çağ'da taş ve diğer şeyleri fırlatmak için kullanılan askeri bir düzenek mangan n.
Military
(deniz mayını savaşında) hatalı bir düzenek sebebiyle ağırlığından kurtulamayan deniz yatağındaki demirli mayın married failure n.
birbirinden bağımsız iki ateşleme sisteminden oluşup hem elektrikle hem de elektriksiz çalışabilen düzenek dual-firing circuit n.
Hunting
birden fazla namluyu hep aynı sırayla ateşleyen tek tetikli düzenek single trigger n.
çifteli silahlarda sadece atılmış kovanı dışarı atan düzenek selective ejector n.
hazneden yatağa fişeği taşıyan düzenek feed mechanism n.
silahın atışa hazır olduğunu gösteren düzenek cocking indicator n.
şarjörü devreden çıkartıp silahın her atış için tek tek doldurulmasını sağlayan düzenek magazine cut-off -disconnector n.
Sport
(kriket) kale benzeri küçük düzenek wicket n.
(krikette) vuruş yapan oyuncunun topu daha iyi görmesi için saha kenarlarına yerleştirilen yan düzenek screen n.
Cinema
yansıtılan filmi istenildiğinde durdurmayı sağlayan düzenek freeze frame n.
yansıtılan görüntüyü istenildiğinde durdurmayı sağlayan düzenek freeze-frame n.
Engineering
aşırı küçük ölçekte yapılmış (elektronik düzenek) micromini adj.