daha küçük - Turkish English Dictionary
History

daha küçük



Meanings of "daha küçük" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
daha küçük weensier adj.
daha küçük under adj.
daha küçük weenier adj.
daha küçük less adj.
daha küçük lesser adj.
daha küçük smaller adj.
daha küçük minor adj.
Technical
daha küçük minor adj.

Meanings of "daha küçük" with other terms in English Turkish Dictionary : 201 result(s)

Turkish English
General
daha çok filipinler'de görülen küçük otobüs jeepney n.
kıtadan daha küçük, geniş kara parçası subcontinent n.
dört yaşından daha küçük boğalarla güreşen boğa güreşçisi novillero n.
genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler minibus n.
ağın ana gövdesini daha küçük alt ağlarla birleştiren parça backhaul n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope bag n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhoosh n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhuzh n.
bir başkasının daha küçük veya daha genç haline benzeyen kimse mini-me n.
zamanın saatlik ve daha küçük birimlerde ölçüm yöntemi horometry n.
kadınların saçlarını daha gür ve hacimli göstermek için kullandıkları küçük yastık mouse n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock-boat [obsolete] n.
özellikle ayrımsal damıtma sırasında kullanılan, daha küçük şişelerin bağlanabileceği çok borulu şişe pig n.
köyden daha küçük yerleşim yeri crossroads n.
belirli bir hayvan grubunun daha küçük veya önemsiz üyeleri people n.
bütünün geri kalanından daha küçük ve dar olan kısım sma [scotland] n.
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça bearer n.
küçük bir çizimin karelere ayrılarak daha geniş alana aktarılması işlemi squaring n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
çevresindeki bitkilere kıyasla daha küçük ve bodur olan bitkiler ekmek underplant v.
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak play a smaller role v.
ana ağdan daha küçük alt ağlara iletmek backhaul v.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek zhoosh v.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirmek zhuzh v.
çim topu oyununda küçük topu iki yüzü olan daha büyük toplarla çevrelemek wood v.
daha küçük bir eve taşınmak downsize v.
daha küçük bileşenlerine ayırmak disassociate v.
ikiye katlanarak daha düz veya küçük hale gelmek fold v.
normalden daha küçük undersize adj.
-den daha küçük smaller than adj.
normalden daha küçük undersized adj.
normal boydan daha küçük undersized adj.
çok daha küçük far smaller adj.
nispeten küçük olup daha çok sosyal ve şahsi yazışmalarda kullanılan (zarf)mal zarflardan daha küçük ve kare şeklinde bir zarf baronial adj.
(bir şeyden) daha küçük boyutta olan downsize adj.
(bir şeyin) daha küçük versiyonu olan downsize adj.
akşam yemeğinden daha küçük porsiyonlu (yemek) sandwich [us] adj.
bir karakterin yanına eklenen (daha küçük karakter) superscript adj.
ikilik notalardan daha küçük entervallere ait olacak şekilde enharmonically adv.
daha küçük ölçüde ise although to a lesser extent adv.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek mio- pref.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek mi- pref.
daha az veya daha küçük anlamlarını veren bir ön ek meio- pref.
daha küçük olan anlamına gelen son ek -idion suf.
daha küçük olan anlamına gelen son ek -idium suf.
Phrasals
bir şeyi daha küçük/kısa bir şey haline getirmek condense (something) to (something) v.
çocukları daha küçük gruplara ayırmak divide the kids into smaller groups v.
çocukları daha küçük gruplara ayırmak separate the kids into smaller groups v.
bilgisayar dosyasını daha küçük bir pakete dönüştürmek zip up v.
(bir şeyi) daha küçük bölmelere ayırmak partition (something into something) v.
daha küçük parçalara bölmek/ayırmak chop up v.
bir şeyi kendinden küçük/daha genç birine vermek/bırakmak/devretmek hand something down v.
kovanın çapını (daha küçük kalibreli bir mermiye göre) ayarlamak neck down v.
daha küçük (gruplara/parçalara) ayrılmak/bölünmek separate into (something) v.
daha küçük (gruplara/parçalara) ayırmak/bölmek separate into (something) v.
(daha küçük parçalara) ayrılmak subdivide into (something) v.
(daha küçük parçalara) ayırmak subdivide into (something) v.
sıkıştırıp daha kısa/küçük bir hale getirmek telescope into v.
Colloquial
1 dolardan daha küçük değerdeki kağıt para shinplaster n.
ortalamadan daha küçük half-pint adj.
boyutu büyük olan bir şey küçük olandan daha iyidir size matters expr.
Idioms
daha büyük, istenmeyen bir duruma yol açabilecek küçük, zararsız eylem a camel's nose (under the tent) n.
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz tinhorn gambler n.
(belli bir yaştan) daha küçük olmak be (on) the right side of (an age) v.
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish v.
küçük tasarruflar etmeye çalışırken daha büyük bir girişimi riske atmak spoil the ship for a ha'p'orth of tar v.
Trade/Economic
bir şirketin daha küçük bir bölümünün ayrılmasıyla ile kurulan yeni şirketler spin-off n.
Law
daha küçük sivil ve cezai meselelerle ilgilenen mahkeme magistrates court n.
daha küçük sivil ve cezai meselelerle ilgilenen mahkeme magistrate's court n.
bir veya daha küçük yaştaki çocuğun sahip olduğu yasal statü infancy n.
Politics
daha büyük bir oluşumun içinde yer alıp bütünden kopan ve bütünü temsil ettiğini iddia eden küçük grup rump n.
(hükümeti, sanayiyi) daha küçük ve otonom birimlere ayırmak decentralize [us] v.
(hükümeti, sanayiyi) daha küçük ve otonom birimlere ayırmak decentralise [uk] v.
(çift meclisli parlamentoda) daha küçük ve daha az temsilcisi olan meclise ilişkin upper adj.
Industry
hassas ölçümlerle bir milimetreden daha küçük bir ölçekte üretim yapmak micromachine v.
hassas ölçümlerle bir milimetreden daha küçük bir ölçekte makine ile işlemek micromachine v.
Technical
daha büyük bir motoru veya türbini çevirmekte kullanılan küçük motor turning engine n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası central station n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası electric plant n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası generating station n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası power plant n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası powerhouse n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası power station n.
daha az donanımlı küçük elektrik fabrikası power unit n.
iki veya daha fazla küçük dairenin birbirine geçmesiyle oluşmuş çember gimmal n.
küçük uçağın dikey olarak tırmanışa geçip daha sonra durarak aşağı doğru yaptığı manevra whipstall n.
daha büyük bir tünelin başında yapılan nispeten küçük kazı pilot n.
(lojistikte) daha küçük parçaya bölünemeyecek öğe part n.
küçük bir mekanik hareketi daha çok güç gerektiren harekete dönüştüren bir kontrol sistemi servosystem n.
daha küçük yapmak diminish v.
ortalamadan daha küçük diminutive adj.
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) interstitial adj.
küçük ametal atom veya iyonlarının daha büyükler arasına yerleşik bulunduğu (katı yapısı) intersticial adj.
Computer
dünya çapındaki daha küçük bilgisayar ağlarını bağlayan geniş bilgisayar ağı the internet n.
Mechanic
yükün asıldığı küçük bir tamburu olup aynı aks üzerinde halat etrafında döndürülerek yükün çıkarıldığı daha büyük bir tamburu olan bir basit vinç whip crane n.
Textile
kumaşı incelemek ve kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi tuber n.
kumaşı inceleyerek kusurları gidermek için büyük rulolardan çözüp daha küçük rulolara geri saran tekstil işçisi winder n.
Architecture
astragaldan daha küçük bir silme baguet n.
astragaldan daha küçük bir silme baguette n.
iyon ve korint düzeninde sütunların altında yer alan ve yatay olarak kaideden daha küçük olan ikinci bir kaide scamillus n.
Petrol
petrolü daha küçük moleküllere ayıran alet hydrocracker n.
petrolün daha küçük moleküllere ayrıştırılması hydrocracking n.
petrolü daha küçük moleküllere ayırarak dönüştürmek hydrocrack v.
Mining
maden çalışmasında normalden küçük ve daha ileride yapılan kazı sump n.
Medical
dört haftalıktan daha küçük bebeklerdeki ölüm oranı neonatal mortality rate n.
çapı 5 mikron veya daha küçük eritrosit microcyte n.
daha iyi görüntü elde etmek için damarlara veya fallop tüplerine verilen, küçük gaz kabarcıklarından oluşan ve ultrason ile kullanılan bir kontrast madde microbubbles n.
Anatomy
daha büyük bir damarı besleyen küçük toplardamar tributary n.
Psychology
küçük bir objenin aynı ağırlıktaki büyük bir objeden daha ağır geldiği yanılsaması size-weight illusion n.
Dentistry
normalden daha küçük diş microdont n.
Pathology
cisimlerin gerçekte olduklarından daha küçük göründükleri patolojik bir durum micropsia n.
cisimlerin gerçekte olduklarından daha küçük göründükleri patolojik bir durum micropsy n.
kırmızı kan hücrelerinin normalden daha küçük ve küresel formda olduğu ve genellikle konjenital hemolitik sarılığa eşlik eden ırsi bir anemi spherocytosis n.
Math
küçük sayıları daha büyük birimlere çevirme reduction ascending n.
büyük sayıları daha küçük birimlere çevirme reduction descending n.
belirli bir sayı ile aralarında asal olup o sayıdan daha küçük olan sayılar totient n.
belirli bir sayı ile aralarında asal olup o sayıdan daha küçük olan sayı totitive n.
her bir terimin bir öncekinden sayıca daha küçük olduğu seri descending series n.
daha küçük birimler içeren nonatomic adj.
Geometry
paralelkenarın köşesinden daha küçük bir paralelkenar çıkarılması ile ortaya çıkan geometrik şekil complement of a parallelogram n.
Physics
kimyasal bir bileşiğin ısıyla daha küçük bileşenlere ayrılması thermal decomposition n.
kimyasal bir bileşiğin ısıyla daha küçük bileşenlere ayrılması thermal dissociation n.
Chemistry
bir molekülün daha küçük moleküllere ayrılması fission n.
aynı bileşenlerin ötektik bileşimindekinden daha az miktarda küçük bileşene sahip olan hypoeutectic adj.
ötektoide göre daha az miktarda küçük bileşen içeren hypoeutectoid adj.
Biology
en küçük bakterilerin çapından daha küçük olan kalsifiye kristal bir patojenik partikül nanobacterium n.
boyutu 50-100 nm arasında değişen, bilinen en küçük bakteriden daha küçük bir mikrop nanobe n.
küçük lenfositlerin mitoz geçirebilen daha büyük hücrelere dönüşümü blastogenesis n.
ait olduğu gruptaki sıradan veya geleneksel tipten çok daha küçük boyuttaki hayvan veya bitki türü miniature n.
hidrolizle daha küçük şekerlere ayrışamayan şeker monosaccharose n.
daha büyük bölümün birleştiği küçük bazal yapı pedicel n.
(anizogam canlılarda) eşey hücrelerinden daha küçük ve daha hareketli olanına dair male adj.
(anizogam canlılarda) eşey hücrelerinden daha küçük ve daha hareketli olanı belirten male adj.
Marine Biology
birçok balığın iç kulağında bulunan iki denge taşından daha küçük olanı asteriscus n.
kirpi balığına benzeyen daha küçük bir balık balloonfish (diodon holocanthus) n.
somona benzeyip daha küçük ve ince olan bir avrupa balığı brown trout (salmo trutta) n.
kolyozdan daha küçük yavru veya gelişmemiş uskumru blink n.
kolyozdan daha küçük yavru veya gelişmemiş uskumru blinker n.
Astronomy
küçük bir gök cisminin veya gölgesinin daha büyük bir gök cisminin diski üzerinden geçişi transit n.
başka bir gezegenin hareketine tabi ve ondan daha küçük olan gök cismi undersphere n.
güneşin yörüngesindeki kuiper kuşağı'nda yer alan plüton'dan daha küçük boyuttaki donmuş cisim kuiper belt object n.
daha büyük bir galaksinin etrafında dönen küçük galaksi satellite galaxy n.
Zoology
saimiri cinsine benzeyen, ancak başı daha ön tarafta ve kuyruğu kalın olan küçük bir güney amerika maymunu teetee (callicebus) n.
saimiri cinsine benzeyen, ancak başı daha ön tarafta ve kuyruğu kalın olan küçük bir güney amerika maymunu titi n.
güney ve güneydoğu asya'ya özgü, afrika fillerinden daha küçük kulakları olan bir fil asian elephant (elaphas maximus) n.
güney ve güneydoğu asya'ya özgü, afrika fillerinden daha küçük kulakları olan bir fil asiatic elephant n.
çin ve güneydoğu asya'ya özgü, siyah benekli kırçıl kürkü olan ve afrika misk kedisinden daha küçük bir misk kedisi malacca weasel (viverricula malaccensis) n.
çin ve güneydoğu asya'ya özgü, siyah benekli kırçıl kürkü olan ve afrika misk kedisinden daha küçük bir misk kedisi malacca weasel (viverricula indica) n.
çin ve güneydoğu asya'ya özgü, siyah benekli kırçıl kürkü olan ve afrika misk kedisinden daha küçük bir misk kedisi rasse (viverricula malaccensis) n.
çin ve güneydoğu asya'ya özgü, siyah benekli kırçıl kürkü olan ve afrika misk kedisinden daha küçük bir misk kedisi lesser civet (viverricula malaccensis) n.
çin ve güneydoğu asya'ya özgü, siyah benekli kırçıl kürkü olan ve afrika misk kedisinden daha küçük bir misk kedisi lesser civet (viverricula indica) n.
kahverengi ayıdan daha küçük ve daha az vahşi olan siyah kürklü bir kuzey amerika ayısı black bear n.
kahverengi ayıdan daha küçük ve daha az vahşi olan siyah kürklü bir kuzey amerika ayısı american black bear n.
kahverengi ayıdan daha küçük ve daha az vahşi olan siyah kürklü bir kuzey amerika ayısı euarctos thibetanus n.
kafası kuzey amerika bizonundan daha küçük olan, avrupa'ya özgü bir bizon wisent n.
mandrilden daha küçük olan ve renkleri onun kadar parlak olmayan bir babun drill (mandrillus leucophaeus) n.
brachiosauridae familyasından, uzun boyunlu, küçük kafalı ve ön bacakları arka bacaklarından daha uzun olan çeşitli otçul büyük dinozorlara verilen ad brachiosaurid n.
daha büyük bir çöküntü veya yükseltinin ortasında küçük papillası olan papillulate adj.
Botanic
kuzey amerika ve grönland'ın daha soğuk kısımlarında yetişen küçük bir çalı newfoundland dwarf birch n.
kuzey amerika ve grönland'ın daha soğuk kısımlarında yetişen küçük bir çalı american dwarf birch n.
gün güzelinden daha küçük koyu sarı renkli çiçekleri olan tek yıllık bir bitki bush nasturtium (tropaeolum minus) n.
gün güzelinden daha küçük koyu sarı renkli çiçekleri olan tek yıllık bir bitki dwarf nasturtium n.
kuzey amerika ve grönland'ın daha soğuk kısımlarında yetişen küçük bir çalı resin birch (betula glandulosa) n.
kuzey amerika ve grönland'ın daha soğuk kısımlarında yetişen küçük bir çalı shrub birch n.
bazı bulaşıcı bitki virüslerinin daha büyük rna'ları ile ilişkili küçük bir rna parçacığı virusoid n.
daha küçük ve ikincil dalları budayıp ana dallara farklı türden filiz aşılama refurnish v.
büyük uç lobu ve daha küçük yanal lobları bulunan (yaprak) lyrated adj.
Social Sciences
kabileden daha büyük devletten daha küçük bir topluluk chiefdom n.
Education
bir okula ek olarak hizmet veren veya onun bir uzantısı olan daha küçük okul minischool n.
daha geniş bir dersin parçası olup ayrı eğitim alan küçük öğrenci sınıfı discussion section n.
Literature
tolkien'in insan benzeri ama daha küçük hayal kahramanları hobbit n.
History
makedonya savaş birliğinin daha küçük, alt birimlerinden birinin komutanı tetrarch n.
daha büyük bir kulenin tepesinde bulunan küçük kule biçimindeki arma sembolü turret n.
roma idari sisteminde ana eyalet bağlı daha küçük eyalet eparchies n.
Religious
başka bir ülkedeki büyük bir manastıra bağlı olan daha küçük ibadethane alien priory n.
Geography
küçük bir vadiden daha büyük bir vadiye akmak debouch v.
Military
savaşa karışmaları halinde daha büyük bir kuvvetin kullanımını tetikleyecek küçük bir kuvvet tripwire n.
filoya eşlik etmek için tasarlanmış, muhripten daha küçük olan hafif zırhlı savaş gemisi destroyer escort n.
Hunting
genelde iki yahut daha fazla namlulu küçük cep tabancası derringer n.
herhangi bir silahta daha küçük bir mermi atılmasını sağlayan parça adapter n.
Sport
ince çizgilere sahip ve daha fazla yelkeni olan küçük yelkenli raceabout n.
vuruş açısı, 5 numaralı demir golf sopasınınkinden daha büyük ve 6 numaralı demir golf sopasından daha küçük olan demir uçlu bir golf sopası mashy n.
Music
yarım sesten daha küçük bir ses aralığı microtone n.
alman flütünden daha yüksek oktav aralığına sahip ses çıkaran küçük flüt octave flute n.
normal flütten daha yüksek oktav aralığına sahip ses çıkaran küçük flüt octave flute n.
Theatre
(vodvil sahnelenen tiyatroda) ortak yönetilen ve günde iki veya daha fazla gösteri sergileyen küçük tiyatrolar small time n.
Photography
(negatif, diyapozitif, vb.) daha küçük boyutta bastırma reduction n.
Printery
büyük bir yaprağın kenarına iliştirilmiş daha küçük kağıt parçası flyer n.
Ornithology
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek troop duck (aythya marila nearctica) n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup duck n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek scaup duck n.
güney avrupa, kuzey afrika ve güney asya'da dişisinden daha küçük olan şahin lanneret n.
avrasya'ya özgü bayağı serçeden daha küçük olan bir serçe white cap (passer montanus) n.
Reptiles
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan asp (vipera aspis) n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan asp viper n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan european asp n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan aspic viper n.
Modern Slang
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome n.