dik olarak - Turkish English Dictionary
History

dik olarak



Meanings of "dik olarak" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
dik olarak perpendicularly adv.
dik olarak straight adv.
dik olarak upright adv.
dik olarak endways adv.
dik olarak endwise adv.
dik olarak vertically adv.
Phrases
dik olarak on end expr.

Meanings of "dik olarak" with other terms in English Turkish Dictionary : 36 result(s)

Turkish English
General
uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta cross spar n.
yüzeye dik olarak uzanan direct [obsolete] adj.
Textile
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise cheongsam n.
çinli kadınların geleneksel olarak giydiği dik yakalı, eteği yırtmaçlı, pamuk ya da ipekten elbise qipao n.
komünist çin'de yaygın olarak giyilen, bol pantolon ve gömleğe benzer, dik yakalı ve düz bir ceketten oluşan basit bir giyim tarzı mao suit n.
Woodworking
yaş halkaları yüzeye dik olacak şekilde kütükten radyal olarak (odun) kesmek rift v.
Automotive
dingile tutturulmuş ve çerçeveye bağlı olarak salınan ve dingili şaşı çerçevesine göre dik konumda tutan rotlar radius rods n.
Aeronautic
dik olarak tırmanan ve rule yapmadan inebilen hava aracı autogyro n.
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter autogyro n.
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter gyrocopter n.
Marine
denizden dik olarak yükselen kara parçası bold coast n.
dik olarak gelen dalga normally incident wave n.
gemilerin teknesine dikilen ve tüm güvertelerin içinden dik olarak yukarı çıkan yüksek direk mast n.
geminin omuzluklarından baş kıç hattına dik olarak verilen koltuk halatı breast n.
geminin omuzluklarından baş kıç hattına dik olarak verilen koltuk halatı breast line n.
gemideki bir nokta ile uçağa dik olarak ölçülen üç referans düzlemi arasındaki uzaklığı offset n.
gemilerin teknesine dikilen ve tüm güvertelerin içinden dik olarak yukarı çıkan yüksek direği sökmek unmast v.
omurgaya dik olarak abeam adv.
omurgaya dik olarak beam adv.
Math
yüzeye dik olarak normally adv.
Chemistry
iki eğik olarak kesişip üçüncüye dik olan üç adet eşit olmayan kristal eksenine ait hemiorthotype adj.
iki eğik olarak kesişip üçüncüye dik olan üç adet eşit olmayan kristal ekseniyle ilgili hemiorthotype adj.
Biology
vücudun uzun ekseni yere dik olarak yürüyen orthograde adj.
Botanic
ağırlıklı olarak güney abd ve batı hint adaları’nda yetişen, dik ve dikenli kabuklu, beyaz-kırmızımsı çiçekli büyük kaktüslerden oluşan cins cereus n.
köksap ve sürgünleri yenebilen, nemli ve sıcak iklimlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen büyük dik yapraklı bir bitki giant taro (alocasia macrorrhiza) n.
köksap ve sürgünleri yenebilen, nemli ve sıcak iklimlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen büyük dik yapraklı bir bitki giant alocasia n.
köksap ve sürgünleri yenebilen, nemli ve sıcak iklimlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen büyük dik yapraklı bir bitki biga n.
köksap ve sürgünleri yenebilen, nemli ve sıcak iklimlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen büyük dik yapraklı bir bitki pia n.
köksap ve sürgünleri yenebilen, nemli ve sıcak iklimlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen büyük dik yapraklı bir bitki cunjevoi n.
dik olarak aynı yerden çıkan dört adet (çim) tetrastichous adj.
Forestry
(newfoundland ve labrador'da) kütüklerin dik olarak saklandığı kabin tilt n.
Geology
kaya parçacıklarının depremin ana yayılım yönüne dik olarak sağlı sollu hareketine neden olan sismik yüzey dalgası love wave n.
kaya parçacıklarının depremin ana yayılım yönüne dik olarak sağlı sollu hareketine neden olan sismik yüzey dalgası l wave n.
etkilenen kayaların doğrultusuna paralel veya dik olmayıp eğik olarak uzanan bir fay oblique fault n.
Photography
kameranın optik ekseni dünya yüzeyine dik olarak çekilen hava fotoğrafı vertical air photograph n.
Engineering
bir yüzü eksenine dik olarak döndürmek için kullanılan bir torna aleti facer n.