|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
(birine bir duygu) beslemek |
bear v.
|
|
General |
|
2 |
General |
kontrolsüz duygu |
affect n.
|
|
3 |
General |
duygu sezgisi |
empathy n.
|
|
4 |
General |
güçlü duygu |
passion n.
|
|
|
5 |
General |
duygu sömürüsü |
emotional abuse n.
|
|
6 |
General |
duygu kaynaklı tutumlar |
affectively based attitudes n.
|
|
7 |
General |
gizli duygu |
undertone n.
|
|
8 |
General |
üzücü duygu |
painful sensation n.
|
|
9 |
General |
yazı veya eylemde sezilen duygu |
undertone n.
|
|
10 |
General |
gösterme (bir duygu veya niteliği) |
exhibition n.
|
|
11 |
General |
duygu paylaşımı |
fellowship n.
|
|
12 |
General |
rahatsız eden duygu |
shadow n.
|
|
13 |
General |
aşırı duygu sergileyen |
emoter n.
|
|
14 |
General |
duygu boşalması |
affect n.
|
|
15 |
General |
duygu sömürüsü |
emotional blackmail n.
|
|
16 |
General |
duyular ve duygu |
senses and sensation n.
|
|
17 |
General |
gerçek duygu |
soul n.
|
|
18 |
General |
duygu ortaklığı |
communion n.
|
|
19 |
General |
içgüdüsel duygu |
gut feeling n.
|
|
20 |
General |
çocuklarda duyular ve duygu |
senses and sensation in children n.
|
|
21 |
General |
duygu sömürüsü |
emotional exploitation n.
|
|
22 |
General |
duygu bastırma (bilinçli olarak) |
suppression n.
|
|
23 |
General |
duygu yapısı |
structure of feeling n.
|
|
24 |
General |
aşırı duygu sergileme |
emoting n.
|
|
|
25 |
General |
duygu ile muamele etme davranışı |
sentimentalisation n.
|
|
26 |
General |
(duygu) sertlik |
virulence n.
|
|
27 |
General |
güçlü duygu |
heartstring n.
|
|
28 |
General |
güçlü duygu |
emotion n.
|
|
29 |
General |
şiddetli duygu |
emotion n.
|
|
30 |
General |
duygu seli |
a flood of emotions n.
|
|
31 |
General |
duygu seli |
rush of emotions n.
|
|
32 |
General |
duygu patlaması |
burst of emotion n.
|
|
33 |
General |
duygu çelişmesi |
ambivalence n.
|
|
34 |
General |
duygu ikilemi |
ambivalence n.
|
|
35 |
General |
duygu tezatlığı |
ambivalence n.
|
|
36 |
General |
duygu uyarma |
titillation n.
|
|
37 |
General |
duygu kargaşası |
tumult of emotions n.
|
|
38 |
General |
duygu karmaşası |
ambivalence n.
|
|
39 |
General |
duygu patlaması/yoğunlaşması |
groundswell n.
|
|
40 |
General |
duygu ile muamele etme davranışı |
sentimentalization n.
|
|
41 |
General |
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma |
loaded language n.
|
|
42 |
General |
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma |
emotive language n.
|
|
43 |
General |
duygu odaklı/yüklü dil/konuşma |
high-inference language n.
|
|
44 |
General |
duygu modeli |
emotion pattern n.
|
|
45 |
General |
duygu/sevgi seli |
flood of emotions n.
|
|
46 |
General |
güçlü duygu |
strong emotion n.
|
|
47 |
General |
yoğun duygu |
strong emotion n.
|
|
48 |
General |
duygu yüklü sözler |
emotionally charged words n.
|
|
49 |
General |
yere has duygu |
sense of place n.
|
|
50 |
General |
mantıktan ziyade duygu üzerine söylemlerle destek kazanmaya çalışan siyasi lider |
demagogue n.
|
|
51 |
General |
milli duygu |
national sentiment n.
|
|
52 |
General |
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu |
razbliuto [russian] n.
|
|
53 |
General |
içten duygu |
regard n.
|
|
54 |
General |
(duygu, düşünce) açığa vurma |
release n.
|
|
55 |
General |
doğal duygu ve davranışlar |
naturalness [obsolete] n.
|
|
56 |
General |
dostça duygu |
neighborhood n.
|
|
57 |
General |
dostça duygu |
neighbourhood n.
|
|
58 |
General |
duygu seli |
tide n.
|
|
59 |
General |
geçici duygu |
touch n.
|
|
60 |
General |
duygu kasırgası |
ardor n.
|
|
61 |
General |
duygu kasırgası |
ardour n.
|
|
62 |
General |
(görünen duygu veya anlamın altındaki) düşünce |
undercurrent n.
|
|
63 |
General |
(görünen duygu veya anlamın altındaki) duygu |
undercurrent n.
|
|
64 |
General |
gizli duygu |
undernote n.
|
|
|
65 |
General |
yazı veya eylemde sezilen duygu |
undernote n.
|
|
66 |
General |
iyi duygu |
eupathy n.
|
|
67 |
General |
aşırı duygu |
extacy n.
|
|
68 |
General |
yoğun duygu |
extacy n.
|
|
69 |
General |
duygu bulanıklığı |
vague n.
|
|
70 |
General |
başka kimselerin deneyimlerine hayali katılım ile duygu hissetme |
vicariousness n.
|
|
71 |
General |
duygu yoğunluğu |
voltage n.
|
|
72 |
General |
duygu ikilemi |
bipolarity n.
|
|
73 |
General |
yoğun duygu |
white heat n.
|
|
74 |
General |
aşırı dramatik duygu veya davranış |
melodrama n.
|
|
75 |
General |
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
mensal line n.
|
|
76 |
General |
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
line of heart n.
|
|
77 |
General |
acı veren duygu |
bruise n.
|
|
78 |
General |
yanlış duygu |
mispassion [obsolete] n.
|
|
79 |
General |
hakim olan duygu |
mood music n.
|
|
80 |
General |
anneden miras kalan şefkat gibi duygu |
mother n.
|
|
81 |
General |
anneye özgü şefkat gibi duygu |
mother n.
|
|
82 |
General |
duygu yoğunluğu |
glow n.
|
|
83 |
General |
duygu odağı |
object n.
|
|
84 |
General |
duygu patlaması |
gust n.
|
|
85 |
General |
duygu hissetmeme |
impersonality n.
|
|
86 |
General |
duygu ortaklığı |
commune n.
|
|
87 |
General |
duygu paylaşımı |
communion n.
|
|
88 |
General |
ahlaki veya manevi bir mükafattan kaynaklanan duygu |
compensation n.
|
|
89 |
General |
yüksek düzeyde duygu, yoğunluk veya parlaklık |
incandescence n.
|
|
90 |
General |
duygu aktarımı |
infection n.
|
|
91 |
General |
tekinsiz vadi, robotik bir nesnenin insan benzeri görünümü ile hissettirdiği duygu |
uncanny valley n.
|
|
92 |
General |
duygu ortaklığı |
commerce n.
|
|
93 |
General |
hareket sergilenemeyen duygu nöbeti |
palsy n.
|
|
94 |
General |
hızla yayılan etki, öğreti veya duygu |
contagion n.
|
|
95 |
General |
hissedilen duygu |
cup n.
|
|
96 |
General |
duygu patlaması |
fervor n.
|
|
97 |
General |
duygu patlaması |
fervour n.
|
|
98 |
General |
duygu yoğunluğu |
saturnalia n.
|
|
99 |
General |
duygu yoğunluğu |
fever n.
|
|
100 |
General |
kafa karıştıran tatsız duygu |
discombobulation n.
|
|
101 |
General |
duygu patlaması |
fever n.
|
|
102 |
General |
duygu patlaması |
outflush n.
|
|
103 |
General |
şiddetli duygu değişimlerinin yaşandığı durum |
rollercoaster n.
|
|
104 |
General |
içe dönük olarak kendi duygu ve düşüncelerini değerlendirme |
self-examination n.
|
|
105 |
General |
duygu ve düşünceleri paylaşma |
sharing n.
|
|
106 |
General |
bastırılmış duygu seli |
sluice n.
|
|
107 |
General |
duygu sömürüsü amacı taşıyan hikaye |
sob story n.
|
|
108 |
General |
duygu patlaması |
spurt n.
|
|
109 |
General |
duygu fırtınası |
spurt n.
|
|
110 |
General |
ani gelişen yoğun duygu |
stab n.
|
|
111 |
General |
birden etkisi altına alan yoğun duygu |
stab n.
|
|
112 |
General |
aniden saran duygu |
stab n.
|
|
113 |
General |
aniden beliren duygu |
surprise n.
|
|
114 |
General |
bir kimseyi aniden ele geçiren duygu |
surprise n.
|
|
115 |
General |
ani duygu seli |
surprise [obsolete] n.
|
|
116 |
General |
aniden beliren duygu |
surprize n.
|
|
117 |
General |
bir kimseyi aniden ele geçiren duygu |
surprize n.
|
|
118 |
General |
ani duygu seli |
surprize n.
|
|
119 |
General |
duygu ve düşüncelerde ortaklaşan kimse |
sympathiser n.
|
|
120 |
General |
duygu ve düşüncelerde ortaklaşan kimse |
sympathist n.
|
|
121 |
General |
duygu ve düşüncelerde ortaklaşan kimse |
sympathizer n.
|
|
122 |
General |
yok etmek (duygu/umut vb'ni) |
quash v.
|
|
123 |
General |
bir duygu veya niteliği göstermek |
exhibit v.
|
|
124 |
General |
yiyip bitirmek (bir duygu) |
devour v.
|
|
125 |
General |
ile dolmak (gözyaşı/bir duygu) |
well up v.
|
|
126 |
General |
ile dolmak (gözyaşı/bir duygu) |
well in v.
|
|
127 |
General |
ile dolmak (gözyaşı/bir duygu) |
well within v.
|
|
128 |
General |
pekişmek (bir duygu) |
stiffen v.
|
|
129 |
General |
uyandırmak (bir duygu/tepki) |
excite v.
|
|
130 |
General |
yok etmek (duygu/umut vb'ni) |
quench v.
|
|
131 |
General |
uyandırmak (duygu) |
recall v.
|
|
132 |
General |
duygu uyandırmak |
awaken a feeling in someone v.
|
|
133 |
General |
duygu katmak |
add feeling v.
|
|
134 |
General |
duygu uyandırmak |
excite a feeling in someone v.
|
|
135 |
General |
duygu uyandırmak |
arouse a feeling in someone v.
|
|
136 |
General |
duygu vermek |
give a feeling to v.
|
|
137 |
General |
(gerçek duygu/düşüncelerini) gizlemek |
dissemble v.
|
|
138 |
General |
beslenmek (duygu) |
fuel v.
|
|
139 |
General |
(duygu, düşünce) açığa vurmak |
release v.
|
|
140 |
General |
(duygu, tepki) koy vermek |
let fly v.
|
|
141 |
General |
duygu uyandırmak |
unbenumb v.
|
|
142 |
General |
duygu uyandırmak |
enmove [obsolete] v.
|
|
143 |
General |
duygu uyandırmak |
emmove v.
|
|
144 |
General |
(duygu, fikir) dışa vurmak |
unpen v.
|
|
145 |
General |
(duygu, fikir) belli etmek |
unpen v.
|
|
146 |
General |
(duygu, fikir) göstermek |
unpen v.
|
|
147 |
General |
(duygu, fikir) açığa vurmak |
unpen v.
|
|
148 |
General |
(duygu veya düşünceyi) bastırmak |
harbor v.
|
|
149 |
General |
(ortak amaç veya duygu dolayısıyla) bir araya getirmek |
bond v.
|
|
150 |
General |
(duygu) beslemek |
have v.
|
|
151 |
General |
(fikir, duygu) yayılmak |
breathe v.
|
|
152 |
General |
fazladan anlam veya duygu yüklemek |
load v.
|
|
153 |
General |
(duygu) uyandırmak |
gas v.
|
|
154 |
General |
(belirli bir duygu) hissetmek |
owe v.
|
|
155 |
General |
(duygu, heyecan) uyandırmak |
chafe [obsolete] v.
|
|
156 |
General |
(duygu/düşünce) fark edilebilmek |
surface into consciousness v.
|
|
157 |
General |
duygu yoğunluğuyla ölümün eşiğine gelmek |
die v.
|
|
158 |
General |
(birkaç duygu aracılığıyla) hafızasına kazınmak |
drink v.
|
|
159 |
General |
duygu seli yaşamak |
slobber v.
|
|
160 |
General |
duygu patlaması yaşamak |
slobber v.
|
|
161 |
General |
duygu durumunu etkilemek |
strike v.
|
|
162 |
General |
(atmosfere, konuşmaya) belirli bir duygu yüklemek |
supercharge v.
|
|
163 |
General |
(duygu) tutmak |
bear v.
|
|
164 |
General |
(duygu) beslemek |
develop v.
|
|
165 |
General |
(duygu) kaplamak |
flood v.
|
|
166 |
General |
(duygu) kaplamak |
sweep v.
|
|
167 |
General |
(duygu ile) içi kavrulmak |
smoulder v.
|
|
168 |
General |
(duygu, deneyim) yaşamak |
have v.
|
|
169 |
General |
(duygu) içini kaplamak |
overtake v.
|
|
170 |
General |
şiddetli (duygu) |
strong adj.
|
|
171 |
General |
zaptedilemeyen (duygu vb) |
overpowering adj.
|
|
172 |
General |
bastırılmış (duygu) |
pent-up adj.
|
|
173 |
General |
söndürülmemiş (duygu) |
undamped adj.
|
|
174 |
General |
aşırı duygu sergilemiş |
emoted adj.
|
|
175 |
General |
duygu odaklı |
emotion-focused adj.
|
|
176 |
General |
çelişik duygu taşıyan |
ambivalent adj.
|
|
177 |
General |
zıt duygu taşıyan |
ambivalent adj.
|
|
178 |
General |
heyecan veren ama hoş olmayan (duygu) |
soul-stirring adj.
|
|
179 |
General |
duygu yüklü |
filled with emotion adj.
|
|
180 |
General |
duygu dolu |
full of emotion adj.
|
|
181 |
General |
duygu dolu |
emotional adj.
|
|
182 |
General |
duygu yüklü |
full of emotion adj.
|
|
183 |
General |
duygu yüklü |
emotional adj.
|
|
184 |
General |
duygu dolu |
filled with emotion adj.
|
|
185 |
General |
duygu yüklü |
affectuous adj.
|
|
186 |
General |
herhangi bir duygu sergilemeyen |
throbless adj.
|
|
187 |
General |
duygu yüklü |
tumescent adj.
|
|
188 |
General |
duygu yüklü |
electric adj.
|
|
189 |
General |
saklanmayan (duygu) |
unconfined adj.
|
|
190 |
General |
gizlenmeyen (duygu) |
unconfined adj.
|
|
191 |
General |
duygu ile ilgili |
emotionable adj.
|
|
192 |
General |
duygu veren |
emotionable adj.
|
|
193 |
General |
yok edilemez (duygu, umut) |
unquenchable adj.
|
|
194 |
General |
önceki kuşakların duygu veya fikirlerinden dolayı olan |
hereditary adj.
|
|
195 |
General |
bastırılmış (duygu, eylem) |
muted adj.
|
|
196 |
General |
(dürtü, duygu, niyet) açıkça sergileyen |
obvious adj.
|
|
197 |
General |
(dürtü, duygu, niyet) basitçe sergileyen |
obvious adj.
|
|
198 |
General |
duygu yüklü |
great adj.
|
|
199 |
General |
duygu uyandıran |
heart-warming adj.
|
|
200 |
General |
duygu dışı |
impersonal adj.
|
|
201 |
General |
(duygu, fikir) sözlü olarak ifade edilmeyen |
dumb adj.
|
|
202 |
General |
(hareket, duygu) yoğun |
ferocious adj.
|
|
203 |
General |
eylem veya duygu açısından şiddetli |
fierce adj.
|
|
204 |
General |
duygu yüklü |
fiery adj.
|
|
205 |
General |
duygu taşıyan |
sensiferous adj.
|
|
206 |
General |
duygu yüklü |
emotionally charged adj.
|
|
207 |
General |
duygu uyandıran |
poignant adj.
|
|
208 |
General |
duygu dışı |
poker-faced adj.
|
|
209 |
General |
duygu uyandırmayan |
pokey adj.
|
|
210 |
General |
duygu uyandırmayan |
poky adj.
|
|
211 |
General |
duygu uyandıran |
subtitle adj.
|
|
212 |
General |
duygu uyandıran |
subtle adj.
|
|
213 |
General |
duygu bakımından |
emotionally adv.
|
|
214 |
General |
yok edilemeden (duygu, umut) |
unquenchably adv.
|
|
215 |
General |
dönemin hakim duygu, atmosfer veya ruh halinde |
in the air adv.
|
|
216 |
General |
duygu belli etmeksizin |
flatly adv.
|
|
Phrasals |
|
217 |
Phrasals |
birinde birşey/bir duygu uyandırmak |
inspire something in someone v.
|
|
218 |
Phrasals |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over someone v.
|
|
219 |
Phrasals |
(duygu) belirginleşmek |
crop out v.
|
|
220 |
Phrasals |
(duygu) fark edilir olmak |
crop out v.
|
|
221 |
Phrasals |
bir duygu patlaması yaşamak |
dissolve into (something) v.
|
|
222 |
Phrasals |
(birine bir duygu/his) göndermek |
go out to (someone) v.
|
|
223 |
Phrasals |
içine (bir duygu) salmak |
strike (something) into v.
|
|
224 |
Phrasals |
içine bir duygu salmak |
strike into v.
|
|
225 |
Phrasals |
(birini) bir duygu durumundan çıkarmak/kurtarmak |
snap (one) out of (something) v.
|
|
226 |
Phrasals |
(birinin) duygu durumunu bozmak |
pinch at (someone) v.
|
|
227 |
Phrasals |
(bir duygu) patlaması yaşamak |
burst with v.
|
|
228 |
Phrasals |
(bir duygu) patlaması yaşamak |
burst with (an emotion) v.
|
|
229 |
Phrasals |
(bir duygu içinde) ellerini kollarını savurmak |
fling something up (in something) v.
|
|
230 |
Phrasals |
(duygu) geçmek |
go off v.
|
|
231 |
Phrasals |
(duygu) hissedilmemeye başlamak |
go off v.
|
|
232 |
Phrasals |
(bir şey/bir duygu) uyandırmak |
inspire in v.
|
|
233 |
Phrasals |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over v.
|
|
234 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) içini bir duygu sarmak/kaplamak |
sweep over (someone or something) v.
|
|
235 |
Phrasals |
kendini uç bir duygu durumuna getirmek |
work oneself up into something v.
|
|
236 |
Phrasals |
bir duygu durumunu tırmandırmak |
work oneself up into something v.
|
|
Phrases |
|
237 |
Phrases |
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin |
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.
|
|
Colloquial |
|
238 |
Colloquial |
duygu karmaşası |
emotional whiplash n.
|
|
239 |
Colloquial |
duygu belirtisi göstermemek |
blow cold v.
|
|
240 |
Colloquial |
duygu yüklü bir sesle konuşmak |
croak out v.
|
|
241 |
Colloquial |
(düşünce, duygu tarafından) ele geçirilmek |
drown v.
|
|
Idioms |
|
242 |
Idioms |
duygu seline kapılma |
all the feels n.
|
|
243 |
Idioms |
duygu yüklü bir sahne/görüntü |
heavy scene n.
|
|
244 |
Idioms |
duygu sömürüsü |
a guilt trip n.
|
|
245 |
Idioms |
içgüdüsel bir duygu |
a gut feeling n.
|
|
246 |
Idioms |
duygu değişimi |
change of heart n.
|
|
247 |
Idioms |
(bir duygu birine) geçmek |
be touched with (something) v.
|
|
248 |
Idioms |
(bir duygu) içine işlemek |
be touched with (something) v.
|
|
249 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
pile on the agony [uk] v.
|
|
250 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
pile on the gloom [uk] v.
|
|
251 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
pile on the agony v.
|
|
252 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
play on someone's heartstrings v.
|
|
253 |
Idioms |
farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on different wavelengths v.
|
|
254 |
Idioms |
(bir duygu/öfke vb) hakim olmak |
(a feeling/curiosity/anger) get the better of someone v.
|
|
255 |
Idioms |
(bir duygu/öfke vb) ele geçirmek |
(a feeling/curiosity/anger) get the better of someone v.
|
|
256 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
cry the blues v.
|
|
257 |
Idioms |
(duygu, his) ezip geçmek |
walk all over v.
|
|
258 |
Idioms |
(duygu, his) hiçe saymak |
walk all over v.
|
|
259 |
Idioms |
(birine) duygu sömürüsü yapmak |
lay a (heavy) trip on (one) v.
|
|
260 |
Idioms |
birine duygu sömürüsü yapmak |
lay a (heavy) trip on someone v.
|
|
261 |
Idioms |
birine duygu sömürüsü yapmak |
lay a guilt trip on someone v.
|
|
262 |
Idioms |
bir duygu belirtisi göstermemek |
look blank v.
|
|
263 |
Idioms |
(duygu yoğunluğu sebebiyle) konuşmakta zorluk/güçlük çekmek |
be (all) choked up v.
|
|
264 |
Idioms |
(bir şey/duygu) tarafından ele geçirilmek |
be devoured by (something) v.
|
|
265 |
Idioms |
(bir şey/duygu) her yanını sarmak |
be devoured by (something) v.
|
|
266 |
Idioms |
bir şey/duygu tarafından ele geçirilmek |
be devoured by something v.
|
|
267 |
Idioms |
bir şey/duygu her yanını sarmak |
be devoured by something v.
|
|
268 |
Idioms |
aynı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on the same wavelength v.
|
|
269 |
Idioms |
farklı duygu ve düşüncelere sahip olmak |
be on different wavelengths v.
|
|
270 |
Idioms |
(bir şey, duygu) dolmak |
brim with (something) v.
|
|
271 |
Idioms |
(birine) duygu sömürüsü yapmak |
lay a guilt trip on (one) v.
|
|
272 |
Idioms |
'-e duygu sömürüsü yapmak |
lay a trip on v.
|
|
273 |
Idioms |
duygu sömürüsü yapmak |
pile the agony on [uk] v.
|
|
274 |
Idioms |
(bir tür) duygu/fikir belirtmek |
sound a note (of something) v.
|
|
275 |
Idioms |
(bir tür) duygu/fikir belirtmek |
strike a note (of something) v.
|
|
276 |
Idioms |
duygu yoğunluğundan tıkanmış |
choked with emotion adj.
|
|
277 |
Idioms |
duygu yoğunluğundan konuşamayan |
choked with emotion adj.
|
|
278 |
Idioms |
duygu yoğunluğundan pek konuşamayan |
choked with emotion adj.
|
|
279 |
Idioms |
duygu özürlü |
emotional cripple adj.
|
|
280 |
Idioms |
duygu yoksunu |
emotional cripple adj.
|
|
281 |
Idioms |
duygu belirtisi göstermeyen |
beyond some emotional response expr.
|
|
282 |
Idioms |
içindeki duygu yoğunluğuyla |
the fullness of (one's) heart expr.
|
|
283 |
Idioms |
içindeki duygu yoğunluğuyla |
the fullness of your (or the) heart expr.
|
|
Speaking |
|
284 |
Speaking |
duygu ya da heyecan ifade eden bir ünlem |
arrah interj.
|
|
285 |
Speaking |
bıçaklanmak nasıl bir duygu? |
what's it like being stabbed? expr.
|
|
286 |
Speaking |
doktor olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a doctor? expr.
|
|
287 |
Speaking |
özgürlük nasıl bir duygu? |
how does freedom feel? expr.
|
|
288 |
Speaking |
öğretmen olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a teacher? expr.
|
|
289 |
Speaking |
nasıl bir duygu? |
how's it feel? expr.
|
|
290 |
Speaking |
nasıl bir duygu |
how does it feel to expr.
|
|
291 |
Speaking |
öğrenci olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a student? expr.
|
|
292 |
Speaking |
profesör olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a professor? expr.
|
|
293 |
Speaking |
vurulmak nasıl bir duygu? |
what's it like being shot? expr.
|
|
294 |
Speaking |
ünlü olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a celebrity? expr.
|
|
295 |
Speaking |
ünlü olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be famous? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
296 |
Trade/Economic |
bir eşya, mal veya fikre karşı uzun süreli duygu, düşünce ve tepki |
attitudes n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
bağış yapmanın verdiği hoş duygu |
warm-glow giving n.
|
|
Law |
|
298 |
Law |
ahlaki duygu |
conscience n.
|
|
299 |
Law |
duygu açıklamaları |
declaration of sentiment n.
|
|
Politics |
|
300 |
Politics |
halkın duygu ve önyargılara hitap ederek destek arayan siyasi lider |
rabble-rouser n.
|
|
Media |
|
301 |
Media |
tv programlarında karakterlerin tek başlarına kamera karşısına geçip duygu ve düşüncelerini aktardıkları kısım |
confessional n.
|
|
Informatics |
|
302 |
Informatics |
hedef tabanlı duygu analizi |
aspect-based sentiment analysis n.
|
|
Medical |
|
303 |
Medical |
narkoanalizde narkotik ilaçlar yardımıyla bastırılmış duygu ve anıları ortaya çıkarmaya yarayan bir teknik |
narcocatharsis n.
|
|
304 |
Medical |
duygu sağırlığı |
alexithymia n.
|
|
305 |
Medical |
duygu koordinasyonu olmayan (kimse, eylem) |
uncoordinated adj.
|
|
Anatomy |
|
306 |
Anatomy |
ikincil duygu hücresi |
secondary sensorial cell n.
|
|
307 |
Anatomy |
davranışlarında duygu, yaratıcılık, sezgi, sözsüz iletişim ve muhakeme yetenekleri baskın olan |
right-brained adj.
|
|
Psychology |
|
308 |
Psychology |
duygu durum bozukluğu |
affective disorder n.
|
|
309 |
Psychology |
duygu yatırımı |
cathexis n.
|
|
310 |
Psychology |
önemli bir duygu ya da heyecanın açığa vurulması |
cathexis n.
|
|
311 |
Psychology |
ani duygu değişimi |
rapid mood swing n.
|
|
312 |
Psychology |
cannon-bard duygu teorisi |
cannon-bard theory of emotion. n.
|
|
313 |
Psychology |
duygu yansıtması |
reflection of feeling n.
|
|
314 |
Psychology |
duygu patlaması |
emotional outburst n.
|
|
315 |
Psychology |
duygu açlığı |
affect hunger n.
|
|
316 |
Psychology |
duygu analizi |
sentiment analysis n.
|
|
317 |
Psychology |
duygu dışavurumu düzeyi |
level of expressed emotion n.
|
|
318 |
Psychology |
duygu-odaklı terapi |
emotion-focused therapy n.
|
|
319 |
Psychology |
duygu tonu |
feeling tone n.
|
|
320 |
Psychology |
duygu boğulması |
strangulated affect n.
|
|
321 |
Psychology |
duygu fantazisi |
affect fantasy n.
|
|
322 |
Psychology |
duygu hezeyanı |
sensorial delirium n.
|
|
323 |
Psychology |
duygu bloğu |
affect block n.
|
|
324 |
Psychology |
duygu atfetme |
attribution of emotion n.
|
|
325 |
Psychology |
duygu sığlığı |
blunted affect n.
|
|
326 |
Psychology |
duygu odaklı başa çıkma |
emotion-focused coping n.
|
|
327 |
Psychology |
duygu transpozisyonu |
transposition of affect n.
|
|
328 |
Psychology |
iki faktörlü duygu teorisi |
two-factor theory of emotion n.
|
|
329 |
Psychology |
mevsimsel duygu durum bozukluğu |
seasonal depression n.
|
|
330 |
Psychology |
mevsimsel duygu durum bozukluğu |
seasonal affective disorder (sad) n.
|
|
331 |
Psychology |
oynak duygu |
labile affect n.
|
|
332 |
Psychology |
pozitif duygu genişletme ve İnşa etme teorisi |
broaden-and-build theory of positive emotions n.
|
|
333 |
Psychology |
talamik duygu teorisi |
thalamic theory of emotion n.
|
|
334 |
Psychology |
uyarılma-duygu modeli |
arousal-affect model n.
|
|
335 |
Psychology |
uygun duygu |
appropriate affect n.
|
|
336 |
Psychology |
vasküler duygu teorisi |
vascular theory of emotion n.
|
|
337 |
Psychology |
uygunsuz duygu |
inappropriate affect n.
|
|
338 |
Psychology |
üç boyutlu duygu teorisi |
tridimensional theory of feeling n.
|
|
339 |
Psychology |
duygu durum bozukluğu |
emotional disorder n.
|
|
340 |
Psychology |
duygu durumu |
emotional state n.
|
|
341 |
Psychology |
duygu patlaması |
extacy n.
|
|
342 |
Psychology |
hızla değişen duygu durumları |
hysteria n.
|
|
343 |
Psychology |
şiddetli duygu patlamaları ve duyusal ve motor işlev bozuklukları ile karakterize bir ruhsal bozukluk |
hysterical neurosis n.
|
|
344 |
Psychology |
duygu-durum tutarlılığı |
mood congruence n.
|
|
345 |
Psychology |
duygu yatırımı ile ilgili |
cathectic adj.
|
|
346 |
Psychology |
akıl ve ahlaktan ziyade duygu ve hislere yönelik |
thymocentric adj.
|
|
347 |
Psychology |
duygu odaklı |
emotion-oriented adj.
|
|
348 |
Psychology |
duygu koordinasyonu olmayan (kimse, eylem) |
uncoordinated adj.
|
|
349 |
Psychology |
yüzeye çıkarılmamış (duygu, düşünce) |
unsurfaced adj.
|
|
350 |
Psychology |
gizli (duygu, düşünce) |
unsurfaced adj.
|
|
351 |
Psychology |
korku, duygu veya duygusal şok nedeniyle mantıksız olan |
hysterical adj.
|
|
352 |
Psychology |
duygu durumla tutarlı |
mood-congruent adj.
|
|
Pathology |
|
353 |
Pathology |
kapan duygu |
idiopathy n.
|
|
Pharmaceutics |
|
354 |
Pharmaceutics |
duygu veya tepkileri bastırma etkisi gösteren (ilaç) |
repressed adj.
|
|
Biology |
|
355 |
Biology |
böceklerde duygu alıcı bölüm |
palp n.
|
|
356 |
Biology |
duygu alıcı bölümü olan |
palpate adj.
|
|
Zoology |
|
357 |
Zoology |
birincil duygu hücresi |
primary sensorial cell n.
|
|
Literature |
|
358 |
Literature |
(harry potter evreni) bir başka insanın zihninden duygu ve anıları bulup çıkarma yeteneği |
legilimancy n.
|
|
359 |
Literature |
(harry potter evreni) bir başka insanın zihninden duygu ve anıları bulup çıkarma yeteneği |
occlumency n.
|
|
360 |
Literature |
olağandışı duygu yoğunluğuna sahip şiir veya düzyazı parçası |
rhapsody n.
|
|
Linguistics |
|
361 |
Linguistics |
duygu analizi |
sentiment analysis n.
|
|
Religious |
|
362 |
Religious |
tanrı'yı düşünmekten kaynaklanan dini duygu |
theopathy n.
|
|
Philosophy |
|
363 |
Philosophy |
düşünce, duygu ve iradeyle karakterize zihin yetileri |
consciousness n.
|
|
364 |
Philosophy |
duygu belirten |
evaluative adj.
|
|
Sport |
|
365 |
Sport |
duygu-durum ölçer |
profiler of mood state (poms) n.
|
|
Art |
|
366 |
Art |
eserde duygu ve düşünceler yerine nesnelere vurgu yapma |
objectivism n.
|
|
367 |
Art |
duygu betimlemesi |
impressionism n.
|
|
Music |
|
368 |
Music |
duygu yüklü performans stilinde olan |
hot adj.
|
|
Archaic |
|
369 |
Archaic |
duygu patlaması |
excursion n.
|
|
370 |
Archaic |
duygu patlaması |
gale n.
|
|
371 |
Archaic |
duygu uyandırmak |
emove v.
|
|
372 |
Archaic |
duygu hissettirmek |
emove v.
|
|
373 |
Archaic |
duygu uyandırmak |
hoop v.
|
|
374 |
Archaic |
kişisel (duygu) |
homefelt adj.
|
|
375 |
Archaic |
samimi (duygu) |
homefelt adj.
|
|
376 |
Archaic |
özel (duygu) |
homefelt adj.
|
|
377 |
Archaic |
kişisel (duygu) |
homefelt adj.
|
|
378 |
Archaic |
içsel (duygu) |
homefelt adj.
|
|
Entomology |
|
379 |
Entomology |
duygu alıcı bölümler |
palpi n.
|
|
380 |
Entomology |
duygu alıcı bölümlü |
palpigerous adj.
|
|
Slang |
|
381 |
Slang |
duygu içeren sevişme |
honey fuck n.
|
|
382 |
Slang |
iyi bir duygu/his |
kick n.
|
|
383 |
Slang |
duygu belirtisi göstermeyen kimse |
dead fish n.
|
|
384 |
Slang |
hiçbir duygu belli etmeyen kimse |
dead fish n.
|
|
Modern Slang |
|
385 |
Modern Slang |
birine karşı arkadaşlıkla aşk arasında beslenen bir duygu/sevgi |
alterous attraction n.
|
|
386 |
Modern Slang |
biriyle arkadaşlıkla romantik bir ilişki arasında yakın olma isteği uyandıran bir duygu |
alterous attraction n.
|
|
387 |
Modern Slang |
hiçbir duygu hissetmeyen |
aemotional adj.
|
|