Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | duyuran | proclaimer n. |
General | duyuran | annunciative adj. |
General | duyuran | posted adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | başkasını fikirlerini ifade eden veya duyuran kimse | meg n. |
General | eskiden turnuvada bildiri yapıp meydan okumaları duyuran görevli | herald n. |
General | duyuran kimse | denunciator n. |
General | duyuran kimse | dispreader n. |
General | gelecek birini ya da bir şeyi duyuran kimse | foreshadower n. |
General | düşüncesini hep duyuran | vocal adj. |
General | günahtan pişmanlık duyuran | attritive adj. |
General | önceden duyuran | prenuncious adj. |
General | kendi isteği ile duyuran | self-imparting adj. |
Idioms | ||
Idioms | haberi duyuran ilk kanal/gazete olmak | break a story v. |
Idioms | haberi duyuran ilk kanal/gazete olmak | break the story v. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | işyerinde yönetimle ilgili bir usulsüzlüğü iç ve dış kaynaklara duyuran işçi | whistle-blower n. |
Religious | ||
Religious | incil ve öğretilerini duyuran | gospel adj. |
Music | ||
Music | sürdürerek duyuran | sostenuto adj. |