end - Turkish English Dictionary
History

end

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "end" in Turkish English Dictionary : 104 result(s)

English Turkish
Common Usage
end n.
end n. son
end v. sona ermek
end v. son vermek
end v. son bulmak
end v. sona erdirmek
end v. bitirmek
end v. bitmek
General
end n. nihayet
end n. sonuç
end n. baş
end n. kafa
end n. taraf
end n. akıbet
end n. hedef
end n. gaye
end n. meram
end n. art
end n. erek
end n. encam
end n. kalıntı
end n. niyet
end n. amaç
end n. maksat
end n. ölüm
end n. izmarit
end n. bitme
end n. son
end n. bitim
end n. bitiş
end n. başlık duvarı
end n. arka
end n. dip
end n. bitiş noktası
end n. komisyon
end n. hitam
end n. netice
end n. akibet
end n. yok olma
end n. sonlanma
end n. artık
end n. kısım
end n. bölüm
end n. parça
end n. dış
end n. en önemli nitelik
end n. sabır taşıran
end n. sorumluluk paylaşımı
end n. yükümlülük payı
end n. mesuliyet alanı
end n. sorumluluk alanı
end n. dış bölge
end n. dış semt
end v. yok etmek
end v. mahvetmek
end v. ölmek
end v. sonuca ulaşmak
end v. neticeleşmek
end v. kalkmak
end v. sonuçlanmak
end v. nokta koymak
end v. nihayete ermek
end v. tamam olmak
end v. öldürmek
end v. neticelenmek
end v. hitama ermek
end v. hitam bulmak
end v. yok etmek
end v. ortadan kaldırmak
end v. tamamlamak
end v. tamamlanmak
end v. geride bırakmak
end v. üstün gelmek
end v. depoya koymak
end v. amabara koymak
end v. aşmak
end v. geçmek
end v. üstün gelmek
end v. yenmek
Colloquial
end v. intihar etmek
end v. canına kıymak
Technical
end n. bitim
end n.
end v. bitmek
Computer
end n. bitiş
end n. son
end n.
end expr. bitir
end expr. durdur
end expr. dur
end expr. son ver
Textile
end n. (brüksel halısında) bukle
Math
end n. ideal nokta
end n. özlek nokta
Agriculture
end v. (samanı veya tahılı) ahıra koymak
Sport
end n. (ragbide) yarı sahaların uç noktalarından her biri
end n. (çim topunda) set
end n. (körling) oyun sonu
Football
end n. yarı sahada kalenin bulunduğu uç noktaların her biri
end n. (amerikan futbolu) kanat
end n. (amerikan futbolu) dizilme çizgisinin en dışındaki oyunculardan biri
Slang
end n. en iyisi
end n. en üst düzey
end n. en yüksek

Meanings of "end" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
the beginning and the end n. başlangıç ve son
end up v. sonuçlanmak
put an end v. son vermek
dead-end adj. çıkmaz
General
dead end n. küldösak
means to an end n. vasıta
box end wrench n. yıldız anahtarı
closed end question n. ucu kapalı soru
end of life n. hayatın sonu
dead end n. açmaz
end organ n. uç organ
end table n. sehpa
tail end n. son uç
tragic end n. acı son
lag end n. son
loose end n. yarım kalmış iş
end in smoke n. beyhude/sonuçsuz kalma
end of the shoulder n. omuz başı
end dump truck n. arkadan döker kamyon
dead end street n. çıkmaz sokak
end product n. ürün
tail end n. son
dirty end of the stick n. işin kötü tarafı
lag end n. geç kalan
butt end n. dipçik
the end of time n. kıyamet günü
end table n. küçük masa
extreme end n. aşırı uç
dog end n. izmarit
tag end n. sarkık uç
end of the world n. ahir zaman
the end of the world n. kıyamet
end rhyme n. uyak
latter end n. ölüm
short end of the stick n. işin kötü tarafı
top end n. son
front end n. başlangıç aşaması
far end n. dip
end user programmes n. son kullanıcı programları
end product n. uçürün
no end of talk n. sonu gelmez laf
end in smoke n. sonuçsuz kalma
end of record n. kayıt sonu
gable end n. yan duvar sonu
fag end n. artık şey
end of an era n. bir devrin sonu
end of life vehicle n. hurda
end of period n. dönem sonu
end of the war n. savaşın sonu
dead end n. çıkmaz
end grain n. makta
end result n. sonuçta olan
bitter end n. ölüm
end man n. komedyen
lo end n. alt uç
means to an end n. araç
end plate n. son plak
end goal n. nihai hedef
the far end of the world n. dünyanın öbür ucu
wrong end of the stick n. işin kötü tarafı
bottom end n. taban
end result n. son ürün
cigarette end n. izmarit
dead end n. çıkmaz sokak
end product n. bitmiş ürün
end of a fiscal year n. mali yıl sonu
end of year n. yıl sonu
end of life n. ahir zaman
end of the world n. dünyanın sonu
end of day n. gün bitimi
end of the shift n. mesai bitimi
the far end of the world n. dünyanın bir ucu
the other end of world n. dünyanın diğer ucu
far end of the world n. dünyanın bir ucu
far end of the world n. dünyanın diğer ucu
end buyer n. son alıcı
abnormal end n. olağandışı son
dramatic end n. hazin son
dead end n. kör baca
dead end n. kör uç
dead end n. boru son ucu
book end n. kitap desteği
end of the century n. asrın sonu
bell end n. çanak uç
bell end n. çan
end customer n. son müşteri
days on end n. birbiri ardınca geçen günler
end point n. son nokta
end of n. sonu
end grain n. başağaç
end grain n. suyuna dik kenar
end user n. son kullanıcı
end user n. uçtaki kullanıcı
end grain n. sokoro
front end n. ön uç
end-all n. son
end-all n. esas amaç
dead-end kid n. sokak çocuğu
dead-end street n. çıkmaz sokak
fag-end n. dip
front-end loader n. önden yükleyici
low-end goods n. düşük kaliteli ve ucuz ürünler
fag-end n. izmarit
high-end goods n. yüksek kaliteli ve pahalı ürünler
candle-end n. pılı pırtı
end alarm-operating box n. imdat freni uç kutusu
end of n. -in sonu
candle-end n. süprüntü
fag-end n. artık
end-user certificate n. son kullanıcı sertifikası
week-end n. hafta sonu
week-end n. hafta tatili
tail end n. arka kısım
tail end n. kıç
upset end n. şişirilmiş uç
head end business n. eşya taşıma işi
open end classes n. açık uçlu sınıflar
means to an end n. hedefe yönelik davranış
means to an end n. sonuca götüren adım
means to an end n. başarıyı getiren hamle
means to an end n. amaca ulaştıran adım
end of the world n. kıyamet günü
end of the world n. mahşer günü
lighted end of a cigarette n. sigaranın yanan ucu
the voice on the end of the line n. telefonun ucundaki ses
end of summer n. yaz sonu
the voice on the end of the line n. telefonun diğer ucundaki ses
the voice on the end of the line n. telefonun öteki ucundaki ses
far end of the world n. dünyanın öteki ucu
end of year party n. yıl sonu partisi
high-end flea market n. sosyete pazarı
the other end of the world n. dünyanın diğer ucu
the other end of the world n. dünyanın bir ucu
south end n. güney ucu
north-end n. kuzey uç
north-end n. kuzey ucu
north end n. kuzey ucu
north end n. kuzey uç
south-end n. güney uç
south end n. güney uç
south-end n. güney ucu
loose end n. bitirilmemiş iş
loose end n. yarım bırakılmış iş
high-end goods n. lüks ve pahalı ürünler
a journey without end n. sonsuz yolculuk
expected end date n. tahmini (beklenen) bitiş tarihi
the shallow end of the pool n. havuzun sığ kenarı
the credits at the end of a movie n. film sonunda çıkan yazılar
start off as a waiter and end up as the owner of the restaurant n. restoranda garson olarak çalışmaya başlayıp sonunda restoranın sahibi olmak
bitter end n. acı son
candle end n. mum artığı
candle end n. pılı pırtı
candle end n. süprüntü
tag end n. son kısım
high-end sector n. lüks/pahalı/marka/(yüksek) kaliteli mal sektörü
high-end sector n. alım gücü yüksek kesime hitap eden sektör
the end of days n. kıyamet
end time n. bitiş süresi
tail end n. kuyruk sokumu
end of holiday n. tatilin bitişi
front end n. ön yüz
front end n. önyüz
end of mankind n. insanlığın sonu
end of humankind n. insanlığın sonu
end result n. sonuç
end result n. sonuç
end result n. sürecin/işlemin sonucu
the end of the cold war n. soğuk savaş'ın sonu
tail-end n. bi şeyin en arkasındaki bölüm
tail-end n. arka kısım
tag end n. en son kısım
tail-end n. kıç
tag end n. son
tail-end n. son
tag end n. en son bölüm
end matter n. arka bölüm
end matter n. arka kısım
end matter n. kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım
receving end n. maruz kalma
receving end n. maruz kalma durumu
town end [dialect] n. kasaba veya köyün sokaklarının bittiği yer
town's end n. kasaba veya köyün sokaklarının bittiği yer
arm's end n. kol mesafesi
arm's end n. hatırı sayılır uzaklık
end for end n. ters yüz
end game n. son evre
end game n. son aşama
end man n. sıranın sonundaki kimse
end man n. kuyruğun sonundaki kimse
end of the line n. bitiş
end of the line n. sonuca varma
end of the line n. sonlandırma
end point n. son hedef
year-end n. takvim yılının sonu
end-run n. tehlike veya zor durumdan kurtulmak için yapılan zekice hamle
end-run n. hızla ilerlemek
world without end n. sonu olmama
world without end n. sonrasızlık
fag end n. kumaşın son parçası
fag end n. kumaşın kaba ucu
fag end n. ipin burulmamış ucu
fag end n. bir şeyin kötü haldeki uç kısmı
fag end n. yıpranmış, kötü halde veya işe yaramaz artık
end time n. ahir zaman
hind end n. arka kısım
hind end n. arkadan gelen kısım
hind end n. arka
loose end n. asılı duran parça
loose end n. serbest parça
loose end n. kullanılmayan bölüm
business end n. (bir şeyin) iş gören ucu
but end n. (kütüğün, tüfeğin,) geniş veya kalın ucu
by-end n. ikincil amaç
by-end n. çıkarcı gerekçe
by-end n. bencilce dürtü
by-end n. kısım
by-end n. bölüm
by-end n. kısa parça
gold-end man n. eski altın veya mücevheratı satın alan kimse
gold-end man n. kuyumcu çırağı
gold-end man n. seyyar kuyumcu
ord and end n. başlangıç ve son
rope's end n. kamçı olarak kullanılan halat parçası
rope's end n. yağlı urgan
rope's end n. cellat düğümü
single-end [dialect] [scotland] n. tek odalı yerleşim yeri
single-end [dialect] [scotland] n. tek odalı ev
coming to an end n. tükenme
dead-end n. çıkmaz sokak
dead-end n. durma noktası
end up in prison v. hapsi boylamak
end up like somebody v. akıbetine uğramak
come to an end v. bitmek
go off the deep end v. öfkelenmek
end something v. ilişiğini kesmek
put an end to v. son vermek (bir konuşmaya)
stand on end v. tüyleri diken diken olmak (saç)
end up in jail v. hapishaneyi boylamak
get hold the wrong end of the stick v. ters anlamak
be at the end of one's tether v. son kozunu oynamış olmak
be at one's wits end v. eli ayağı dolaşmak
be at an end v. bitmek
end off v. bitirmek
come to an end v. sonuna gelmek
perform to the end v. sonuna kadar yapmak
for one's period of suffering to end v. çilesi dolmak
put an end to v. sona erdirmek
go off the deep end v. ağzını açıp gözünü yummak
be at the end of one's tether v. dayanacak gücü kalmamak
come to an end v. nihayet bulmak
end up v. düşmek
end off v. bitmek
end up owing somebody something v. borçlu çıkmak
end up in v. düşmek
end up in v. boylamak
end in failure v. fiyasko vermek
put end to v. nokta koymak (bir konuya vb)
be at an end v. sona ermek
bring to an end v. sona erdirmek
make an end of v. bitirmek
stand on end v. tüyleri diken diken olmak
end up v. bağlamak
bring to an end v. nokta koymak
bring to an end v. bitirmek
keep one's end up v. kendine düşen payı ödemek
come to an end v. tükenmek
reach the end of v. sonuçlandırmak
put an end to v. bitirmek
end in v. varmak
reach the end of v. sonucuna ulaşmak
end up v. bitirmek
make an end of v. son vermek
make an end of v. sona erdirmek
come to an end v. son bulmak
end in something v. sonuçlanmak
gain one's end v. amaca ulaşmak
end up in court v. mahkemelik olmak
reach dead end v. çözümsüzlüğe ulaşmak
bring to an end v. sonuçlamak
have one's hair stand on end v. ürpermek
end up v. bitmek
keep one's end up v. kendine düşen görevi yerine getirmek
put an end to v. son vermek
be at a loose end v. boşta olmak
be at the end of one's rope v. çaresiz kalmak
come to an end v. sona ermek
put an end to v. bitirmek (bir konuyu)
end off v. sona ermek
come to a dead end v. çıkmaza girmek
bring to an end v. neticelendirmek
fall out in the end v. külahları değişmek
end up v. sonuçlanmak
set something on end v. bir şeyi dikine koymak
go off the deep end v. ayranı kabarmak
end up v. son bulmak
cause to end v. bitmesine neden olmak
make somebody's hair stand on end v. tüylerini ürpertmek
end in v. sonuçlanmak
end off v. son vermek
end up a loser v. zararlı çıkmak
be at an end v. sonuçlanmak
come to dead end v. açmaza sürüklemek
come to dead end v. açmaza düşmek
come to dead end v. açmaza getirmek
come to dead end v. açmaza girmek
put an end v. son noktayı koymak
lead into a dead end v. çıkmaza sokmak
reach a dead end v. açmaza girmek
come to a dead end v. açmaza girmek
lead into a dead end v. açmaza sürüklemek
lead into a dead end v. açmaza getirmek
end up in victory v. zaferle sonuçlanmak
come to an end v. yolun sonuna gelmek
reach the end of the road v. yolun sonuna gelmek
end up getting nothing v. hava almak
not end up as one had hoped v. fos çıkmak
end up deaf v. sağır olmak
put an end v. bir son vermek
end in success v. başarıyla sonuçlanmak
be at the end v. arkada kalmak
end up in police station v. karakolluk olmak
end an urgent message to v. haber uçurmak
end up with v. ile sonuçlanmak
reach the end of one's journey v. yolu almak
end in divorce v. boşanmayla sonuçlanmak
stand on end v. dikine koymak
have a bitter end end in a calamity v. acı sonla bitmek
end in a tragedy v. acı son ile bitmek
end in a tragedy v. acı sonla bitmek
have a bitter end end in a calamity v. acı son ile bitmek
end up v. neticelenmek
be at an end v. neticelenmek
be at the end of one's tether v. sabrı taşmak
be at the end of one's rope v. sabrı taşmak
meet one's end v. sona ulaşmak
put an end v. son vermek
make one's hair stand on end v. korkutmak
make one's hair stand on end v. dehşete düşürmek
make one's hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
end in v. -de bitmek
end a friendship v. arkadaşlığı bitirmek
come to an end v. yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
end in v. -de sona ermek
bring to a dead end v. ölü noktaya getirmek
improve the end product v. son ürünü geliştirmek
improve the end product v. nihai ürünü geliştirmek
come to an end v. sona yaklaşmak
come to a bad end v. sonu kötü bitmek
near the end v. sona yaklaşmak
have neither beginning nor end v. başı sonu olmamak
rear-end something v. arkadan çarpmak
end up badly v. kötü bitmek
end up badly v. sonu kötü olmak
rear-end v. (bir arabaya) arkadan çarpmak
end up at something v. (bir yolculuk vb) bir yerde bitmek
end his goalless streak v. gol orucunu bozmak
end up in the wrong prison v. yanlış cezaevine düşmek
end with something v. -ile bitmek/bitirmek
end up by doing something v. bir şey yaparak bitirmek/sonuçlandırmak
end one’s affair with someone v. biriyle olan ilişkisini bitirmek
end one’s affair with someone v. biriyle ilişkisini bitirmek
run to the end of the road v. yolun sonuna kadar koşmak
end up homeless v. evsiz barksız kalmak
end up homeless v. evsiz kalmak
end up in a court of law v. sonu mahkemede bitmek
end up in a court of law v. soluğu mahkemede almak
end up in davy jones's locker v. denizin dibini boylamak
put an end to all the madness v. tüm bu çılgınlığa bir son vermek
end up having a nervous breakdown v. sonunda sinir krizi geçirmek
pay by the end of the month v. ay sonunda/ay sonuna kadar ödemek
end up being wrong v. haksız duruma düşmek
end up being the one in the wrong v. haksız duruma düşmek
stay to the end v. sonuna kadar kalmak
stick to the plan till the end v. sonuna kadar plana bağlı kalmak
rear-end v. bir şeye arkadan çarpmak
end before it began v. başlamadan bitmek
end up in the hospital v. hastaneyi boylamak
end up in the hospital v. kendini hastanede bulmak
end up in the hospital v. gözünü hastanede açmak
end up on a desert island v. ıssız adaya düşmek
swap shirts at the end v. maç sonunda formalarını değiştirmek
wet the end of a cigarette v. sigaranın filtresini ıslatmak
end/finish automatically v. kendiliğinden sona ermek
end/finish by itself v. kendiliğinden sona ermek
end up discovering v. keşfedivermek
end up discovering v. beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak
to read the koran from start to finish (or from beginning to end) v. hatim indirmek
end/terminate membership v. üyeliği sonlandırmak
end/terminate membership v. üyeliğe son vermek
come to an end v. sona gelmek
end up badly v. kötü sonla bitmek
end badly v. (film/kitap) kötü sonla bitmek
end up being wrong although you are right v. haklıyken haksız duruma düşmek
end a friendship v. irtibatını kesmek
end a friendship v. görüşmemek
read from beginning to end v. hatmetmek
put an end to one's life v. hayatına son vermek
end the hostility v. düşmanlığı bitirmek
go off the deep end v. kan beynine sıçramak
rear end v. bir arabanın arkasına doğru sürmek
rear end v. bir arabaya arkadan çarpmak
come to an end v. sona erdirmek
go off the deep end v. havuzun derin tarafına atlamak/girmek
go off the deep end v. havuzun boyunu geçen derinlikteki yerine atlamak/girmek
go off the deep end v. havuzun zeminine ayak basamayacak derinlikteki yerine atlamak/girmek
jump off the deep end v. havuzun derin tarafına atlamak/girmek
jump off the deep end v. havuzun boyunu geçen derinlikteki yerine atlamak/girmek
jump off the deep end v. havuzun zeminine ayak basamayacak derinlikteki yerine atlamak/girmek
end up v. (uzun yoldan, seferden) gelmek
end up v. dikiltmek
end up v. dikleştirmek
come to an end v. sonlanmak
put an end to v. noktalamak (bir konuyu)
dead end v. çıkmaza girmek
rope's end v. kırbaçlamak
rope's end v. kırbaçla cezalandırmak
rope's-end v. kırbaçlamak
rope's-end v. kırbaçla cezalandırmak
no end of adj. büyük
without end adj. ebedi
end to end adj. uç uca
no end of adj. bitmek bilmeyen
no end adj. pek çok
without end adj. bitmez tükenmez
without end adj. sonsuz
year end adj. yıl sonu
brought to an end adj. sona erdirilmiş
no end of adj. sonsuz
on end adj. dik
no end of adj. sayısız
no end adj. sayısız
no end of adj. bitip tükenmez
open end adj. açık uçlu
dead-end adj. sefil
dead-end adj. geleceği olmayan
high-end adj. en yüksek kalitede
dead-end adj. perişan
year-end adj. yıl sonu
pointed end adj. keskin uçlu
top-end adj. üst kalite
top-end adj. üst düzey
blind-end adj. tek tarafı kapalı
end-stopped adj. noktalama işaretleriyle biten
end-to-end adj. bir uçtan diğer uca
back-end adj. bir projenin veya sürecin son aşamasıyla ilgili
back-end adj. genellikle yalnızca programcılar veya yöneticiler tarafından erişilebilen bir yazılım sistemi ile ilgili
back-end adj. bir kuruluşun kamuya açık olmayan veya görülemeyen iç faaliyetleriyle ilgili
back-end adj. bir proje tamamlandıktan sonra ihtiyaç duyulan
high-end adj. yüksek donanımlı
end-to-end adj. uç uca dizilmiş
high-end adj. lüks
high-end adj. pahalı
open-end adj. (süre, miktar) sınırsız
open-end adj. (davranış, görüş, niyet) kesin bir yanıtı olmayan
open-end adj. gelecekteki düzenleme veya eklemeler için yeri olan
high-end adj. üst düzey
end to end adv. sıra ile
end to end adv. ucu ucuna
to the end adv. sonuna kadar
from end to end adv. boydan boya
to that end adv. bu maksatla
from end to end adv. baştan başa
from end to end adv. boylu boyunca
in the end adv. nihayet
in the end adv. sonunda
at a loose end adv. gayesiz
at the far end of the street adv. caddenin öbür ucunda
to that end adv. bu niyetle
from end to end adv. bir uçtan bir uca
till the end of time adv. ebediyyen
in the end adv. sonuçta
no end adv. boş yere
to that end adv. bu amaçla
no end adv. boşuna
world without end adv. sonsuza dek
at the end of the day adv. her şeyi göz önünde tutarak
at the latter end adv. en sonunda
no end adv. büyük
from beginning to end adv. başından sonuna kadar
by the end adv. sonuna kadar
at the end adv. nihayet
at the end adv. sonunda
at a loose end adv. boşlukta
in the end adv. en sonunda
from beginning to end adv. baştan sona
by the end of the day adv. uzun bir günün sonunda
at the end of adv. sonunda
in the end adv. eninde sonunda
at an end adv. sona ermiş
from beginning to end adv. baştan sona kadar
to the bitter end adv. en sonuna kadar
to the bitter end adv. kötü sona
end to end adv. uç uca
world without end adv. ebediyen
at an end adv. amaçsız
up to the end adv. sonuna kadar
till the end adv. sonuna dek
by the end of year adv. yıl sonunda
at one's wits' end adv. şaşırmış bir durumda
at one's wits' end adv. ne yapacağını bilmez bir durumda