evinde - Turkish English Dictionary
History

evinde



Meanings of "evinde" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
evinde chez prep.
evinde with prep.
evinde by [dialect] prep.
Idioms
evinde under your roof expr.

Meanings of "evinde" with other terms in English Turkish Dictionary : 125 result(s)

Turkish English
General
yaşlılar evinde yaşayan yatalak olmayan kişiler ambulant residents n.
yaşlılar evinde yaşayan yatalak durumdaki kişiler bed-bound resident n.
hastaya kendi evinde verilen bakım hizmeti domiciliary care n.
hastaya kendi evinde verilen bakım hizmeti home care n.
sayfiye evinde oturan kimse cottager n.
kendi evinde oturan kimse home owner n.
kendi evinde oturan kimse owner-occupant n.
kendi evinde oturan kimse owner-occupier n.
müşterisini kendi evinde kabul eden escort kız incall escort n.
ölen bir kişinin cenazesi öncesi merhumun evinde toplanılması wake n.
cenaze evinde cenaze işlerinin yürütüldüğü oda chapel n.
düşkünler evinde kalan kimse beadsman n.
düşkünler evinde kalan kimse bedesman n.
fakirlere yardım için arkadaşlarını fakir birinin evinde içkiye davet etmek bidale n.
yeni evli çiftin kadının ailesinin evinde yaşaması matrilocality n.
kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer home away from home n.
kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer home from home n.
şef ve tebaasının kiracıların evinde kalma hakkı coshery [ireland] n.
sayfiye evinde oturan kimse cotman [scotland] n.
köy evinde yaşayan kimse cottage dweller n.
otelde kalmak yerine web sitesi üzerinden anlaşarak başkalarının evinde kalma couchsurfing n.
önemli birinin evinde verdiği sosyetik davet saloon n.
evinde kalmak (pansiyoner/kiracı) lodge with v.
bir başkasının evinde uyumak crash out v.
birini birinin evinde tanıştırmak have over v.
evinde hissetmek make oneself at home v.
evinde bulunmayan bir tanıdığın evine göz kulak olmak housesit v.
evinde bulunmayan bir tanıdığın evine göz kulak olmak house-sit v.
dayısının evinde saklanmak hide at one’s uncle's house v.
amcasının evinde saklanmak hide at one’s uncle's house v.
evinde ölü bulunmak be found dead in her/his house v.
evinde ölü bulunmak be found dead at her/his home v.
evinde ölü bulunmak be found dead at her/his house v.
evinde ölü bulunmak be found dead in her/his home v.
ceza evinde yargılanmayı beklemek await trial in prison v.
birinin evinde geçici olarak konaklayıp yemek yemek board v.
birinin evinde misafir olarak kalmak guesten v.
(astroloji evinde) gezegen konumunu belirlemek domify [obsolete] v.
evinde titiz house-proud adj.
evinde titiz houseproud adj.
insana evinde gibi hissettiren homely adj.
kendi evinde rahat under one's vine and fig tree adv.
kendi evinde at home adv.
Phrasals
evinde ağırlamak welcome someone into something v.
evinde ağırlamak welcome someone in v.
birini evinde yaşamasına izin vermek take somebody in v.
birisinin evinde kalmak crash with someone v.
geceyi başkasının evinde geçirmek sleep over v.
geceyi bir başkasının evinde geçirmek crash with someone v.
(birini) evinde (bir şeye) davet etmek/çağırmak have (someone) over (for something) v.
birinin evinde kalmak lodge with v.
bir süreliğine birinin evinde konaklamak lodge with v.
-in evinde kalmak crash with v.
geceyi bir başkasının evinde geçirmek crash with v.
(birini) evinde/iş yerinde bulmak find (one) in v.
(birini) yerinde (ofisinde, evinde) bulmak find (one) in v.
(birinin) evinde kalmak/yaşamak shack up (with someone) v.
Colloquial
geceyi bir başkasının evinde geçirmek shack v.
başkasının evinde kalmak spend the night v.
geceyi başkasının evinde geçirmek spend the night v.
başkasının evinde yatıya kalmak spend the night v.
başkasının evinde kalmak stay the night v.
geceyi başkasının evinde geçirmek stay the night v.
başkasının evinde yatıya kalmak stay the night v.
(köy evinde) basma kumaşla yapılan dekora özgü chintzy [uk] adj.
(birinin) evinde kalan/yaşayan shacked up adj.
kendi evinde hisset mi casa(,) (es) su casa expr.
ile evinde at home with expr.
biriyle/bir şeyle evinde at home with someone or something expr.
Idioms
(bir takımın) evinde oynanan oyun/yapılan maç home game n.
birinin evinde misafir kalmak crash at someone's place v.
birinin evinde istenilenden daha uzun süre kalmak outstay one's welcome v.
birinin evinde yiyip içip eğlenmek have around v.
birinin evinde eğlenmek have around v.
evinde oynamak be at home v.
evinde gibi güvenli/güvende olmak be as safe as houses [uk/australia] v.
yoksullar/düşkünler evinde kalmak be in the poorhouse [dated] v.
(birinin) evinde kalmak eat salt with (someone) [uk] v.
evinde yaşamak live next door (to one) v.
birini/bir şeyi evinde istememek not give somebody/something houseroom [uk] v.
evinde sözü geçen kişi olmak wear the pants in the house v.
evinde sözü geçen kişi olmak wear the pants in one's house v.
kendi evinde on one's home ground expr.
(birinin) kendi evinde on (one's) home patch expr.
(birinin) kendi evinde on (one's) home turf expr.
(birinin) evinde under (one's) roof expr.
düşkünler evinde in the poorhouse [dated] expr.
fakirler evinde in the poorhouse [dated] expr.
yoksullar evinde in the poorhouse [dated] expr.
(birinin) kendi evinde on (one's) own ground expr.
kendi evinde on (your) home ground expr.
kendi evinde on own ground expr.
kendi evinde on your own ground expr.
yoksullar/düşkünler evinde yaşamak end up in the poorhouse
yoksullar/düşkünler evinde yaşamak live in the poorhouse
Speaking
evinde kaç oda? how many rooms are there in your house? expr.
evinde kaç oda var? how many rooms does your house have? expr.
kendini evinde hisset make yourself feel at home expr.
kendini evinde hisset make yourself comfortable expr.
Law
mahkeme kararıyla suç işlemiş bir çocuğun ıslah evinde tutulması detention in a reformatory n.
feodal sistemde toprak sahibine kiracısının evinde barınıp yemek yeme hakkı veren bir ayrıcalık coshering n.
Tourism
misafir yabancı öğrencinin ev sahibi bir ailenin evinde yaşadığı dönem homestay [us] n.
Architecture
japon evinde çiçek aranjmanı sergilemekte kullanılan niş tokonoma n.
eski romalıların evinde bulunan bir tarafı açık oda tablinum n.
(antik roma evinde havuz suyu için kullanılan) su deposu impluvium n.
Medical
uzun süreli bakıma ihtiyacı olan hastaya evinde yardım eden kimse home health aide n.
Agriculture
(yün deposu veya kırkım evinde) kesilen yünleri taşımakta kullanılan bir el arabası dobbin [new zealand] n.
(avustralya'da) yün kırkım evinde çalışan işçi shedhand n.
Education
postayla gönderilip öğrencinin evinde yürütülen eğitim programı home study n.
okul müdürünün evinde yatılı kalan bir grup erkek öğrenci schoolhouse n.
History
göl evinde yaşayan kimse lake dweller n.
göl evinde yaşayan kimse lake-dweller n.
düşkünler evinde yaşamayan fakirlere verilen para out-relief n.
düşkünler evinde yaşamayan fakirlere verilen para outdoor relief n.
Religious
düşkünler evinde kalan kadın beadswoman n.
(budizm'de) birçok japon evinde bulunan ve genellikle aile tanrısı ve atalara ait isim tabletlerini bulunduran küçük sunak rafı butsudan n.
Art
1820 ve 1830'larda sör walter scott’ın abbotsford'daki evinde bulunan gotik mobilyalar için kullanılan terim abbotsford period n.
Archaic
başkasının evinde yaşayan inmate adj.
Slang
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü j-cat n.
ceza evinde ruhsal tedaviye ihtiyaç duyan hükümlü cat-j n.
ceza evinde akıl hastalarının tutulduğu bölüm ding wing n.
ceza evinde cinsel tacize uğrayan güçsüz kimse catcher n.
otel yerine tanıdıkların evinde kalma couch surfing n.
British Slang
kira vermeyip arkadaşlarının evinde kalma sofa surfing n.
düşkünler evinde kalan kimse dorser n.