History

gel gel

Meanings of "gel gel" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

	Category	Turkish	English
Colloquial
1	Colloquial	gel gel	come to papa expr.

Meanings of "gel gel" with other terms in English Turkish Dictionary : 349 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	yarın gel	come tomorrow interj.
General
2	General	denizin gel-git hareketlerinde kabarmasının vardığı en yüksek nokta	high water n.
3	General	gel-git eğrisi	co-tidal line n.
4	General	gel-git pompa	positive-displacement pump n.
5	General	içkini al gel partisi	bottle party n.
6	General	(eskiden) gel-git ırmaklarının çamurundaki ıvır zıvırları toplayarak geçim sağlayan kimse	mudlark n.
7	General	yumuşak gel-git düzlüğünde midyelerin gizlendiği bölüm	clam-flat [new england] n.
8	General	süratli gel-git akıntısı	run n.
9	General	gel zaman git zaman	a long time afterwards adv.
10	General	gel gör ki	but adv.
11	General	gel gör ki	however adv.
12	General	gel gelelim	on the other hand adv.
13	General	gel gitle	tidally adv.
14	General	gel gelelim	on the contrary adv.
15	General	gel gör ki	neverthelater [obsolete] conj.
16	General	bize gel	come to us interj.
17	General	(evcil hayvana) gel!	coop [dialect] interj.
18	General	içkini al gel	bring a bottle [uk] expr.
Phrasals
19	Phrasals	akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek	swim with (something) v.
20	Phrasals	akıntı/gel-git yönünde yüzmek	swim with (something) v.
Phrases
21	Phrases	buraya gel. alalım seni artık. görelim seni artık	let's be having you expr.
22	Phrases	çabuk buraya gel	let's be having you expr.
23	Phrases	gel vatandaş gel!	come one, come all! expr.
24	Phrases	gel gör ki	as luck would have it expr.
25	Phrases	gel zaman git zaman	as the time goes by expr.
Proverb
26	Proverb	gel ne olursan ol gel	come, come whoever you are
27	Proverb	ne olursan ol yine gel	come again whoever you are
Colloquial
28	Colloquial	gel gitler	changes n.
29	Colloquial	gel git yaşamak	be of two minds v.
30	Colloquial	gel git yaşamak	be in two minds v.
31	Colloquial	kucağa gel	come to papa expr.
32	Colloquial	gel babana	come to papa expr.
33	Colloquial	gel kucağıma	come to papa expr.
34	Colloquial	gel babana	come to papa expr.
35	Colloquial	bana bunlarla gel!	now you are talking! expr.
36	Colloquial	dön gel nolur	come back please expr.
37	Colloquial	dön gel lütfen	come back please expr.
38	Colloquial	dön gel	come back expr.
39	Colloquial	gel otur	come and take a seat expr.
40	Colloquial	gel sana kahvaltı ısmarlayayım	come on I'll buy you breakfast expr.
41	Colloquial	gel de anla	go figure expr.
42	Colloquial	hadi gel oyun oynayalım	come on let's play expr.
43	Colloquial	gel bize katıl	come and join us expr.
44	Colloquial	kendine gel	pull yourself together expr.
45	Colloquial	sabah erken gel	come early in the morning expr.
46	Colloquial	sadede gel!	cut to the chase! expr.
47	Colloquial	topla gel	straighten up and drive expr.
48	Colloquial	yatağa gel	come to bed expr.
49	Colloquial	uzaktan bakma yakına gel	step right up expr.
50	Colloquial	yavaş gel	not so fast expr.
51	Colloquial	silkin ve kendine gel!	cowboy up! expr.
52	Colloquial	gel vazgeçip yaptık sayalım	let's not and say (that) we did expr.
53	Colloquial	(bir şey) çabuk gel!	roll on (something)! expr.
54	Colloquial	sadede gel	and your point is? expr.
55	Colloquial	(fakat) gel gör ki	(but) still and all expr.
56	Colloquial	gel kapışalım	(do) (you) want to make something of it? expr.
57	Colloquial	erkeksen al, yap, gel	(you) wanna make something of it? expr.
58	Colloquial	çıkışa/dışarı gel	(you) wanna step outside? expr.
59	Colloquial	çıkışa/dışarı gel	(you) want to step outside? expr.
60	Colloquial	beni görmeye yine/tekrar gel	come back and see me expr.
61	Colloquial	işte bana bunlarla gel	now we're talking expr.
62	Colloquial	… çabuk gel/gelsin!	roll on...! [uk] expr.
63	Colloquial	gel gör ki	still and all expr.
64	Colloquial	sen onu gel de bana sor	who are you telling? expr.
65	Colloquial	kendine gel	come, come exclam.
66	Colloquial	hemen/derhal buraya gel!	get your tail here fast! exclam.
67	Colloquial	derhal kıçını kaldırıp buraya gel!	get your tail here fast! exclam.
68	Colloquial	çabuk/hızlıca buraya gel!	get your tail here fast! exclam.
69	Colloquial	hemen/derhal buraya gel!	get your tail here immediately! exclam.
70	Colloquial	derhal kıçını kaldırıp buraya gel!	get your tail here immediately! exclam.
71	Colloquial	çabuk/hızlıca buraya gel!	get your tail here immediately! exclam.
72	Colloquial	hemen/derhal buraya gel!	get your tail here now! exclam.
73	Colloquial	derhal kıçını kaldırıp buraya gel!	get your tail here now! exclam.
74	Colloquial	çabuk/hızlıca buraya gel!	get your tail here now! exclam.
Idioms
75	Idioms	git-gel	in and out n.
76	Idioms	gel git yaşamak	be in/of two minds v.
77	Idioms	bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili gel git yaşamak	be in two minds about something/about doing something [uk] v.
78	Idioms	bir şeyle/bir şeyi yapmakla ilgili gel git yaşamak	be of two minds about something/about doing something) [us] v.
79	Idioms	gel gitli olmak	be touch-and-go v.
80	Idioms	silkelen ve kendine gel	give your head a shake expr.
81	Idioms	kendine gel	give your head a shake expr.
82	Idioms	gel bir de ağzıma biber sür	well, wash my mouth out with soap (wwmmows) expr.
83	Idioms	gel su güzel!	come on in, the water's fine! expr.
84	Idioms	gel sen de yapmaya başla!	come on in, the water's fine! expr.
85	Idioms	hadi sen de gel/yap!	come on in, the water's fine! expr.
86	Idioms	kendine gel	cool your jets! exclam.
Speaking
87	Speaking	gel buraya	come here n.
88	Speaking	bana gel	come to me interj.
89	Speaking	buraya geri gel	come back here interj.
90	Speaking	benimle eve gel	come home with me interj.
91	Speaking	bizimle gel	come with us interj.
92	Speaking	bugün işten çıkınca direkt eve gel	when you get off work today come right home interj.
93	Speaking	benim evime gel	come to my home interj.
94	Speaking	buraya gel	come over here interj.
95	Speaking	benimle gel	come with me interj.
96	Speaking	bana gel	come to my home interj.
97	Speaking	beri gel!	come near! interj.
98	Speaking	buraya gel	come here interj.
99	Speaking	gel	come interj.
100	Speaking	bana gel	come to my place expr.
101	Speaking	bir ara öğle yemeğine gel	come by for lunch sometime expr.
102	Speaking	büyü de gel	grow up expr.
103	Speaking	benim evime gel	come to my place expr.
104	Speaking	gel benimle	come with me expr.
105	Speaking	gel de işin içinden çık	how do we get out of this mess expr.
106	Speaking	gel sana etrafı gezdireyim	let me give you the grand tour expr.
107	Speaking	gel de inan!	If you believe that, you'll believe anything! expr.
108	Speaking	haydi gel seni temizleyelim	let's get you cleaned up expr.
109	Speaking	gel yanımda uzan, gel yanıma uzan	come and lie next to me expr.
110	Speaking	gel su güzel	come on in the water's fine expr.
111	Speaking	gel de işin içinden çık	how do I get out of this mess expr.
112	Speaking	gel sen de yapmaya başla	come on in the water's fine expr.
113	Speaking	hazır oldugunda gel ve onu al	when you ready come and get it expr.
114	Speaking	gel katıl bana	come join me expr.
115	Speaking	eve zamanında gel	get home on time expr.
116	Speaking	eve zamanında gel	come home on time expr.
117	Speaking	gel bana	come to me expr.
118	Speaking	görmezden gel	pay no mind expr.
119	Speaking	gel orta yolu bulalım	meet me halfway here expr.
120	Speaking	içeri gel	come on in expr.
121	Speaking	içeri gel otur	come in and take a pew expr.
122	Speaking	içeri gel ve kendini evindeymiş gibi hisset	come in and make yourself at home expr.
123	Speaking	kendine gel	snap out of it expr.
124	Speaking	okula zamanında gel	come to school on time expr.
125	Speaking	kendine gel	behave yourself expr.
126	Speaking	kendine gel	get a hold of yourself expr.
127	Speaking	olduğun gibi gel	come as you are expr.
128	Speaking	onunla gel	come with him expr.
129	Speaking	onunla gel	come with her expr.
130	Speaking	kendine gel	pull yourself together expr.
131	Speaking	sadede gel	don't beat around the bush expr.
132	Speaking	sadede gel	get to the point expr.
133	Speaking	sadede gel	come to the point expr.
134	Speaking	tahtaya gel	come to the board expr.
135	Speaking	yarın beni görmeye gel	come see me tomorrow expr.
136	Speaking	buraya geri gel	get back over here exclam.
Tourism
137	Tourism	gel-al	take-away n.
Technical
138	Technical	gel git trafiği	tidal traffic n.
139	Technical	gel-git nehri	tidal river n.
140	Technical	git-gel tipi deney levhası metodu	reciprocating test panel method n.
141	Technical	sol-gel	sol-gel n.
142	Technical	sol-gel işleme	sol-gel processing n.
143	Technical	sol-gel camı	sol-gel glass n.
144	Technical	yüksek frekanslı git-gel tezgah testi	high frequency reciprocating rig n.
Construction
145	Construction	gel-git barajı	tidal barrage n.
Marine
146	Marine	gel-gitle oluşan su yükseltisi	aegir n.
147	Marine	alçak gel-git	neap n.
148	Marine	anormal gel-git	abnormal tide n.
149	Marine	anormal gel-git	unusual tide n.
150	Marine	atmosferik gel-git	atmospheric tide n.
151	Marine	ay gel-gitiyle oluşan düşük suların ortalama aralığı	mean low water lunitidal interval n.
152	Marine	ay gel-gitleri arasındaki aralık	lunitidal interval n.
153	Marine	ay hilal konumunda iken gözlenen küçük gel-git	neap tide n.
154	Marine	ayın dünyaya en uzak konumda meydana gelen gel-git	apogean tide n.
155	Marine	ayın fazlarından kaynaklanan gel-git akıntılarındaki değişim	phase inequality n.
156	Marine	ayın hareketiyle oluşan gel-git	lunar tide n.
157	Marine	ayın hilal halinde olduğu zamanlarda görünen küçük gel-git	neap tide n.
158	Marine	ayın yeryüzüne en yakın noktada olmasından oluşan gel-git	perigean tide n.
159	Marine	bahar gel-gitiyle oluşan minimum su seviyesi	low water of ordinary spring tides n.
160	Marine	bahar gel-gitleri ile denizin yükseldiği seviye	high water of ordinary spring tides n.
161	Marine	bahar dönemi gel-git aralığı	spring range n.
162	Marine	bahar gel-giti	spring tide n.
163	Marine	bir günlük gel-git	single day tide n.
164	Marine	bir önceki gün başlayan gel-gitin gecikerek oluşması	daily retardation of tide n.
165	Marine	ekvatoral gel git	equatorial tide n.
166	Marine	ektra yüksek gel git	extra-high tide n.
167	Marine	gel-git akıntı kuvveti	tidal current force n.
168	Marine	gel-git havuzu	tidal pool n.
169	Marine	gel-git kuyusu	tide well n.
170	Marine	gel-git havuzu	tide tank n.
171	Marine	gel-git haritası	tidal chart n.
172	Marine	gel-git’den kaynaklanan taşkın deltası	flood tide delta n.
173	Marine	gel-git gözlemi	tidal observation n.
174	Marine	gel-git oluşma kuvveti	tide generating force n.
175	Marine	gel-git periyodu	tidal period n.
176	Marine	gel-git  yönü	tidal front n.
177	Marine	gel-git tablosu	tidal table n.
178	Marine	gel gitin ikincil dalgalanması	secondary undulation of tide n.
179	Marine	gel-git sonrası su seviyesinde artma	tidal rise n.
180	Marine	gel-git akıntı hızı	tidal current velocity n.
181	Marine	gel-gitten arta kalan akıntı	tidal residual current n.
182	Marine	gel-gitle oluşan doğal ağız	tidal inlet n.
183	Marine	gel-git enerji üretimi	tidal power generation n.
184	Marine	gel-git enerji üretim sistemi	tidal power generation system n.
185	Marine	gel-gitin girişini engelleme savağı	tide-weir n.
186	Marine	gel-gitten etkilenen su alanı	tidal compartment n.
187	Marine	gel-git seviye farkı	tidal difference n.
188	Marine	gel-git denge seviyesi	equilibrium tide level n.
189	Marine	gel-git kabarması	storm surge n.
190	Marine	gel-gitin denge teorisi	equilibrium theory of tide n.
191	Marine	gel-git ile oluşan su değişimi	tidal exchange n.
192	Marine	gel-git ulaşma noktası	tidal reach n.
193	Marine	gel-git	tide n.
194	Marine	gel-git eğrisi	tide curve n.
195	Marine	gel-gitle oluşan su yükseltisi	eager n.
196	Marine	gel-git sabiti	tidal constant n.
197	Marine	gel-git düzlükleri	tidal flats n.
198	Marine	gel-git akıntı diyagramı	tidal current diagram n.
199	Marine	gel-git dönemi	age of tide n.
200	Marine	gel-git enerjisinden yararlanma sistemi	tidal power utilising system n.
201	Marine	gel-git arasında kalan kısım	littoral zone n.
202	Marine	gel-git sırasında yapının arkasında kalan hidrolik basınç	residual hydraulic pressure n.
203	Marine	gel-gitin durgun hali	stand of tide n.
204	Marine	gel-git sırasında yapının arkasında kalan su basıncı	residual water pressure n.
205	Marine	gel-git büyüklüğü	tidal range n.
206	Marine	gel-git alanı	tidal area n.
207	Marine	gel-git oyuğu	tidal bore n.
208	Marine	gel-git değişiminin olmadığı nokta	amphidromic point n.
209	Marine	gel-git akıntı tankı	tidal current tank n.
210	Marine	gel-gitle ile meydana gelen yüksek su seviyesi	high water line n.
211	Marine	gel-git bendi	tide embankment n.
212	Marine	gel-git kaydı	tide record n.
213	Marine	gel-gitin çekilme fazı	ebb tide n.
214	Marine	gel-git akıntısı değişimi	change of tidal current n.
215	Marine	gel-git bariyeri	tide barrier n.
216	Marine	gel-git yönü	tidal day n.
217	Marine	gel-gitle oluşan en düşük su seviyesi	lowest low water level n.
218	Marine	gel-git bileşenleri sonrası akıntı	residual current n.
219	Marine	gel git ile meydana gelen maksimum su seviyesi	high water n.
220	Marine	gel-git için referans hattı	tidal-datum n.
221	Marine	gel-git prizması	tidal prism n.
222	Marine	gel-git sırasında yapının arkasında kalan su düzeyi	residual water level n.
223	Marine	gel-git baskını	tidal flush n.
224	Marine	gel-git ölçer	tide gage n.
225	Marine	gel-git deltası	tidal delta n.
226	Marine	gel-git düzlüğünün yapay olarak oluşturulması	artificial formation of tideland n.
227	Marine	gel-git oluşma potansiyeli	tide generating potential n.
228	Marine	gel-git seviyesi	tide sea level n.
229	Marine	gel-gitle oluşan en düşük su seviyesi	low tide n.
230	Marine	gel-git akımı	tidal stream n.
231	Marine	gel-git akıntısı yol eğrisi	tidal current hodograph n.
232	Marine	gel-git enerjisi	tidal power n.
233	Marine	gel-git enstitüsü yöntemi	tidal institute method n.
234	Marine	gel-git sırasında göl halinde kalan su bölgesi	retarding basin n.
235	Marine	gel-gitin çekilmesi	ebb tide n.
236	Marine	gel-git çizelgesi	tide table n.
237	Marine	gel-git akıntı elipsi	tidal current ellipse n.
238	Marine	gel-gitle oluşan rip akıntısı	tide rip n.
239	Marine	gel-git düzlüğü	tidal flat n.
240	Marine	fırtına gel-giti	storm tide n.
241	Marine	gel-gitin gel fazı taşkını	flood tide n.
242	Marine	gel-git bölgesi ile kıta sahanlığı arasında kalan derinlik	neritic zone n.
243	Marine	gel-git akıntısı	tidal current n.
244	Marine	gel-git bileşenleri sonrası dolaşım	residual circulation n.
245	Marine	gel-git kapağı	tide gate n.
246	Marine	gel-git akıntı kontrolü	tidal current control n.
247	Marine	gel-git gözlem istasyonu	tide station n.
248	Marine	gel-gitin gel bölümü taşkını	flood tide n.
249	Marine	gel-git dalgaları	tide waves n.
250	Marine	gel-git bölgesi	tidal zone n.
251	Marine	gel-git bölgesi	tideland n.
252	Marine	gel-git bileşenleri sonrası akış	residual flow n.
253	Marine	gel-git istasyonu	tide station n.
254	Marine	gel-git unsuru	tidal constituent n.
255	Marine	gel-git ırmağı	tidal river n.
256	Marine	gel-git genişliği	tidal range n.
257	Marine	günlük gel-git	diunal tide n.
258	Marine	günlük gel-git	diurnal tide n.
259	Marine	ıslah edilmiş gel-git sahası	reclaimed tideland n.
260	Marine	karışık gel-git	mixed tide n.
261	Marine	kendiliğinden kayıt yapabilen gel-git ölçer	self registering tide gage n.
262	Marine	kırmızı gel-git plankton	red tide plankton n.
263	Marine	kutup gel-giti	pole tide n.
264	Marine	küçük ölçekli gel git aralığı	neap range n.
265	Marine	okyanus gel git ölçer	ocean tide gage n.
266	Marine	sığ su gel-giti	shallow water tide n.
267	Marine	sönük gel-git	slack tide n.
268	Marine	solar gel-git	solar tide n.
269	Marine	yarı günlük gel-git	semidiurnal tide n.
270	Marine	yarı günlük gel-git	semi-diurnal tide n.
271	Marine	yüzeysel gel-git	surface tide n.
272	Marine	yıllık güneşsel gel-git	solar annual tide n.
273	Marine	gel-git yüksekliği	stand n.
274	Marine	gel-git olayının geminin seyri üzerindeki etkisi	the heave of the sea expr.
Food Engineering
275	Food Engineering	gel-git pompa	positive displacement pump n.
Marine Biology
276	Marine Biology	gel-git	high tide–low tide n.
277	Marine Biology	ingiltere'de thames nehri'ndeki gel-git düzlükleri boyunca hayatta kalmak için toprağı kazan bir deniz kestanesi	mud lark [dialect] n.
Astronomy
278	Astronomy	ayın gel-git zamanları	lunar time period n.
279	Astronomy	ayın yarattığı gel-gitler ile ilgili olan	lunicurrent adj.
280	Astronomy	ayın yarattığı gel-gitler ile ilgili olan	lunitidal adj.
281	Astronomy	gel-git olayına ait	lunitidal adj.
282	Astronomy	ay gel-gitsel	lunitidal adj.
Literature
283	Literature	gel gelelim	ne'ertheless adv.
Environment
284	Environment	gel-git olayından etkilenen geniş ırmak ağzı	aestuary n.
285	Environment	astronomik gel-git seviyesi	astronomical tide level n.
286	Environment	astronomik gel-git	astronomical tide n.
287	Environment	çok yüksek gel-git	extra-high tide n.
288	Environment	en yüksek gel-git seviyesi	highest tidal level n.
289	Environment	gel-git olayından etkilenen geniş ırmak ağzı	estuary n.
290	Environment	gel-git dalgası	tidal wave n.
291	Environment	gel-git gözleme	tidal observation n.
292	Environment	gel-git akıntısı değişimi	change of tidal current n.
293	Environment	gel-git kapısı	tide gate n.
294	Environment	gel-git ölçüm istasyonu	tide gauge station n.
295	Environment	okyanus gel-giti	ocean tide n.
Geography
296	Geography	çekilen gel-git	ebb tide n.
297	Geography	gel-git esnasında suyun çekilmeye başladığı zaman	slack water n.
298	Geography	gel-git tesirindeki bölgenin üzerindeki saha	supratidal n.
299	Geography	gel-git	tide n.
300	Geography	yükselen gel-git	flood tide n.
301	Geography	kendiliğinden kayıt yapabilen bir gel-git ölçer	marigraph n.
302	Geography	kendiliğinden kayıt yapabilen bir gel-git ölçer	mareograph n.
303	Geography	gel-gitlerin ölçümü	marigraphy n.
304	Geography	gel-git ölçümü	hydrography n.
305	Geography	güçlü gel-git	rost [scotland] n.
306	Geography	bahar gel-gitleri sırasında denizin altında kalan arazi	sea green n.
Meteorology
307	Meteorology	atmosferik gel-gitler	atmospheric tides n.
308	Meteorology	bahar gel giti	spring tide n.
309	Meteorology	gel-git rüzgarı	tidal wind n.
310	Meteorology	kızıl gel-git	red tide n.
311	Meteorology	ufuk çizgisinin alt seviyesinde gerçekleşen gel-git	inferior tide n.
Military
312	Military	arkamdan gel aracı	follow me vehicle n.
313	Military	hizaya gel! komutu	dress left/right expr.
Archaic
314	Archaic	gel	cometh n.
315	Archaic	hızlıca git-gel yapan gezgin	poster n.
Slang
316	Slang	git-gel	in-and-out n.
317	Slang	buraya gel	c'mere interj.
318	Slang	erkeksen gel	knuck if you buck expr.
319	Slang	dışarıya gel	knuck if you buck expr.
320	Slang	aklın varsa gel	be there or be square expr.
321	Slang	buraya gel!	get your ass down there! expr.
322	Slang	buraya gel hemen	get your behind down here expr.
323	Slang	büyü de gel	grow the hell up expr.
324	Slang	çabuk buraya gel!	get your ass out here! expr.
325	Slang	çabuk buraya gel!	get your buns over here! expr.
326	Slang	çabuk buraya gel!	get your butt over here! expr.
327	Slang	çabuk buraya gel!	get your ass over here! expr.
328	Slang	hemen buraya gel!	get your butt in here! expr.
329	Slang	kendine gel	pull your shit together expr.
330	Slang	kıçını kaldırıp buraya gel!	get your butt over here! expr.
331	Slang	kendine gel	get your shit together expr.
332	Slang	kendine gel	check yourself expr.
333	Slang	kıçını kaldırıp buraya gel!	get your ass over here! expr.
334	Slang	kıçını kaldırıp buraya gel!	get your buns over here! expr.
335	Slang	kendine gel	shit yourself together expr.
336	Slang	kendine gel	get your shit straight expr.
337	Slang	sadede gel	bring it home expr.
338	Slang	tamam kendine gel	cool it expr.
339	Slang	(agresif bir tavırla) erkeksen gel buraya	come at me bro expr.
340	Slang	yiyosa gel	come at me expr.
341	Slang	erkeksen gel	come at me expr.
342	Slang	sıkıyosa gel	come at me expr.
343	Slang	öğren de gel	l2p (learn to play) expr.
344	Slang	elden gel	work it exclam.
345	Slang	kıçını kaldırıp buraya gel	get your ass over here [us] exclam.
346	Slang	çabuk/derhal buraya gel	get your ass over here [us] exclam.
347	Slang	kıçını kaldırıp buraya gel	get your ass in here [us] exclam.
348	Slang	çabuk/derhal buraya gel	get your ass in here [us] exclam.
Modern Slang
349	Modern Slang	git gel (seks yapma anlamında)	a bit of the old n.