hükümdar - Turkish English Dictionary
History

hükümdar



Meanings of "hükümdar" in English Turkish Dictionary : 35 result(s)

Turkish English
Common Usage
hükümdar ruler n.
hükümdar sovereign n.
hükümdar emperor n.
General
hükümdar throne n.
hükümdar suzerain n.
hükümdar lord n.
hükümdar crown n.
hükümdar dynast n.
hükümdar potentate n.
hükümdar sultan n.
hükümdar rex n.
hükümdar prince n.
hükümdar wielder n.
hükümdar monarch n.
hükümdar archon n.
hükümdar decreer n.
hükümdar crowned head n.
hükümdar magister n.
hükümdar gubernator n.
hükümdar dominator n.
hükümdar padishah n.
hükümdar paramount n.
hükümdar potent [obsolete] n.
hükümdar sovereignty n.
hükümdar sovran n.
hükümdar sovranty n.
Law
hükümdar overruler n.
Politics
hükümdar reigner n.
hükümdar sovereign n.
hükümdar crown n.
hükümdar regent n.
hükümdar potentate n.
hükümdar prince n.
hükümdar monarch n.
Latin
hükümdar princeps n.

Meanings of "hükümdar" with other terms in English Turkish Dictionary : 97 result(s)

Turkish English
General
hükümdar makamına ait mücevherat crown jewels n.
başında tek bir hükümdar olan devlet veya ülke monarchy n.
hükümdar ve maiyeti court n.
zalim hükümdar tyrant n.
zorba hükümdar tyrant n.
hükümdar mührü privy signet n.
mutlak hükümdar monarch n.
hükümdar asası sceptre n.
hükümdar asası scepter n.
hükümdar vekili olarak görev yapan kimse vice regent n.
ulu hükümdar dread sovereign n.
kadın hükümdar monarchess [obsolete] n.
M.Ö. 4. yüzyılda sirakuza'da hükümdar olan dionysios'un sarayında yaşamış ve dünyaca ünlü damokles'in kılıcı deyiminin zamanımıza kadar gelmesine sebep olmuş kişi damocles n.
kadın hükümdar gouvernante [obsolete] n.
kadın hükümdar governante [obsolete] n.
hükümdar giysileri robes n.
ortak hükümdar cosovereign n.
eş hükümdar cosovereign n.
ortak hükümdar cosupreme n.
eş hükümdar cosupreme n.
geçici hükümdar interrex n.
hükümdar tebaası people n.
hükümdar veya devlet eliyle verilen itibara sahip bir grup insan order n.
selef hükümdar preregnant n.
kadın hükümdar queen n.
çıkmak (hükümdar tahta) accede to v.
hükümdar olmak monarch (it) v.
hükümdar işlevi görmek monarchize v.
hükümdar olarak yönetmek monarchize v.
hükümdar işlevi görmek monarchise v.
hükümdar olarak yönetmek monarchise v.
hükümdar asası olmayan unsceptered adj.
hükümdar asasından edilmiş unsceptered adj.
hükümdar asası olmayan unsceptred adj.
hükümdar ve tebaa arasındaki ilişkiyi belirten bir edat of prep.
Proverb
cehennemde hükümdar olmak cennette hizmetçi olmaktan iyidir better to reign in hell than serve in heaven
Idioms
herhangi bir hükümdar king or kaiser [old-fashioned] n.
herhangi bir fani hükümdar/hükmeden king or kaiser [old-fashioned] n.
Law
hükümdar katili regicide n.
hükümdar adına çıkarılan ve herhangi bir imtiyaza sahip olduğunu iddia eden şahıstan iddiasının mesnedini soran karar quo warranto n.
hükümdar ile tebaası arasında karşılıklı faydaya dayalı ilişki liegance n.
hükümdar ile tebaası arasında bulunan karşılıklı faydaya dayalı ilişki liegiancy n.
hükümdar ile tebaası arasında karşılıklı faydaya dayalı ilişki ligeance n.
(eskiden fransız mahkemesi'nde yüksek rütbelilerin eşlerine tanınan) hükümdar huzurunda tabureye oturma ayrıcalığı right of the tabouret n.
hükümdar ve maiyetinin huzuruna çıkma presentation n.
Politics
kadın hükümdar regentess n.
hükümdar katli regicidism n.
hükümdar veya naibin iktidarda olduğu dönem regency n.
(islam ülkelerinde) hükümdar ameer n.
bir hükümdar veya hükumetin yönetimi altındaki topraklar domain n.
hükümdar yönetimindeki özel meclis privy council n.
hükümdar onayı royal assent n.
hükümdar bütçesi civil list n.
hükümdar ve maiyeti court n.
hükümdar hazinesi privy purse n.
hükümdar ve maiyeti royal court n.
hükümdar hazinesi fisk n.
hükümdar hazinesi fisc n.
mutlak hükümdar potentate n.
yasal hükümdar legal sovereign n.
bağımsız ve mutlak güç sahibi bir kadın hükümdar autocratrix n.
kralın emri altındaki hükümdar underking n.
krala bağlı hükümdar underking n.
erkek hükümdar male monarch n.
(arnavutluk'ta) hükümdar mpret n.
hükümdar destekçisi royalist n.
hükümdar eşi consort n.
formalist hükümdar pedantocrat n.
dogmatik hükümdar pedantocrat n.
hükümdar ve tebaası arasında toplum sözleşmesi bulunduğu fikrine dayanan bir siyaset teorisi contractualism n.
ortak hükümdar co-regent n.
hükümdar oğlu prince n.
hükümdar torunu prince n.
kraliyet onayını belirtmek için hükümdar asasını dokundurmak touch v.
hükümdar yetkilerine sahip olup hükümdar unvanı olmayan uncrowned adj.
History
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar nabob n.
geçmişte afganistan'da hükümdar ameer n.
(geçmişte türkiye'de) hükümdar ameer n.
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar nawab n.
çing hanedanından çinli hükümdar ch'ien-lung n.
çing hanedanından çinli hükümdar qianlong n.
(hindistan'da) özellikle büyük bir eyaleti yöneten hükümdar maharajah [india] n.
hannover hanedanı'na mensup ingiliz hükümdar hanoverian n.
(feodalizmde) bir hükümdar veya prensin bir diğerine bağlılığını bildirmesi liege homage n.
konstantinopolis'in fethi sonrasında osmanlı'ya tabi olan önemsiz hristiyan hükümdar despot n.
(hint imparatoru olarak) ingiliz hükümdar padishah n.
hükümdar sofralarına nezaret edip yemekleri kontrol eden saray görevlisi food taster n.
(safevilerde) hükümdar sophi n.
(eski yunanistan'da) hükümdar ile ilgili archontic adj.
Archaeology
hükümdar alexander severus'un mezarında bulunan ünlü bir vazo portland vase n.
Religious
(gnostisizm'de) yüksek hükümdar ve oğlunun hükümdarlığı ogdoad n.
Ottoman Turkish
müslüman hükümdar, yargıç veya valilere verilen bir unvan hakeem n.
müslüman hükümdar hakim n.
Archaic
hükümdar cüppesi pluvial n.
otoriter bir hükümdar gibi tyrannically adv.
Star Wars
hükümdar-sınıfı sovereign-class n.
hükümdar-sınıfı süper yıldız destroyeri sovereign-class super star destroyer n.