Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hatırlanmak | be remembered v. | ||
The fire is remembered in history. Yangın, tarihte hatırlanıyor. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | hatırlanmak | come to v. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (bir şey) olarak hatırlanmak | be remembered as (something) v. | ||
Kabul Skydiving Club will be remembered as an iconic black comedy of withdrawing occupiers and the tragedy of their local supporters. Kabil Paraşütle Atlama Kulübü, geri çekilen işgalcilerin ikonik bir kara komedisi ve yerel destekçilerinin trajedisi olarak hatırlanacak. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | (bir şeyiyle) hatırlanmak | be remembered for (something) v. | ||
A great man will be remembered for his achievements. Büyük bir adam başarılarıyla hatırlanacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bir şeyiyle hatırlanmak | be best remembered for v. | ||
General | kötü hatırlanmak | remembered notoriously v. | ||
General | saygıyla hatırlanmak | be remembered with respect v. | ||
General | (bir şey) olarak hatırlanmak | be remembered as/for something v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | (özellikle gelecekte) hatırlanmak | go down v. | ||
Phrasals | olarak hatırlanmak | go down (as) v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | (bir şey) olarak hatırlanmak/anımsanmak | be remembered for (something) v. |