|
Category |
English |
Turkish |
|
General |
|
1 |
General |
in the month of may adv.
|
mayıs ayında |
|
2 |
General |
in the month of may adv.
|
mayısta |
|
Phrases |
|
3 |
Phrases |
one may not be a judge in one’s own cause expr.
|
kimse kendi davasının hakimi olamaz |
|
4 |
Phrases |
may the odds be ever in your favor (hunger games quote) expr.
|
şans sonsuza dek sizinle olsun |
|
5 |
Phrases |
may he/she rest in peace expr.
|
ruhu şad olsun |
|
Idioms |
|
6 |
Idioms |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
toz olmak |
|
7 |
Idioms |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
ortadan kaybolmak |
|
8 |
Idioms |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
hızla ortamı terk etmek |
|
9 |
Idioms |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
kaçmak |
|
10 |
Idioms |
e boff like a prom dress (in may) v.
|
bir anda/aniden çıkıp gitmek |
|
11 |
Idioms |
be off like a prom dress (in may) v.
|
kaçıp gitmek |
|
12 |
Idioms |
be off like a prom dress (in may) v.
|
hemen gitmek |
|
13 |
Idioms |
be off like a prom dress (in may) v.
|
çıkıp gitmek |
|
14 |
Idioms |
be off like a prom dress (in may) v.
|
bir yerden aniden ayrılmak |
|
15 |
Idioms |
off like a prom dress (in may) adj.
|
kaçıp gitmiş |
|
16 |
Idioms |
off like a prom dress (in may) adj.
|
hemen gitmiş |
|
17 |
Idioms |
off like a prom dress (in may) adj.
|
çıkıp gitmiş |
|
18 |
Idioms |
off like a prom dress (in may) adj.
|
toz olmuş |
|
|
19 |
Idioms |
off like a prom dress (in may) adj.
|
bir anda ortadan kaybolmuş/yok olmuş |
|
20 |
Idioms |
sell in may and stay away expr.
|
mayıs'ta sat ve uzaklaş |
|
21 |
Idioms |
sell in may and stay away expr.
|
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması |
|
Speaking |
|
22 |
Speaking |
may rest in peace expr.
|
huzur içinde yatsın |
|
23 |
Speaking |
may I come in? expr.
|
gelebilir miyim? |
|
24 |
Speaking |
may you be in heaven a full half hour before the devil knows you're dead expr.
|
irlanda'da ölenin arkasından şeytan son bir şans bulup ruhunu çağırmadan cennette huzur içinde uyu anlamında söylenen bir ifade |
|
25 |
Speaking |
at that point we started to think there may be something in this expr.
|
o noktada bunda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladık |
|
26 |
Speaking |
may he rest in peace expr.
|
nur içinde yatsın |
|
27 |
Speaking |
may he/she sleep in heavenly light expr.
|
nur içinde yatsın |
|
28 |
Speaking |
may he/she rest in peace expr.
|
toprağı bol olsun |
|
Trade/Economic |
|
29 |
Trade/Economic |
sell in may and go away n.
|
mayısta sat ve git |
|
30 |
Trade/Economic |
contracts that may be settled in shares or cash n.
|
ödemesi hisse alımı ya da nakitle yapılabilen sözleşmeler |
|
31 |
Trade/Economic |
sell in may and go away n.
|
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması |
|
32 |
Trade/Economic |
sell in may expr.
|
(borsada mayıs-ekim arası yaşanan istikrarsızlıktan etkilenmemek için) mayıs'ta sat |
|
Politics |
|
33 |
Politics |
the enemies conspiring against your independence and your republic, may have behind them a victory unprecedented in the annals of the world n.
|
istiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler |
|
34 |
Politics |
committee for the adaptation to technical progress of the directives on the removal of technical barriers to trade in colouring matters which may be added to medicinal products n.
|
tıbbi ürünlere katılabilecek renklendirici maddelerin ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin direktiflerin teknik ilerlemeye uyarlanması komitesi |
|
35 |
Politics |
and sadder and graver than all these circumstances, those who hold power within the country may be in error, misguided and may even be traitors expr.
|
bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler |
|
History |
|
36 |
History |
in the future, too, there may be malevolent people at home and abroad who will wish to deprive you of this treasure expr.
|
istikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır |
|