içeride - Turkish English Dictionary

içeride

Meanings of "içeride" in English Turkish Dictionary : 17 result(s)

Turkish English
Common Usage
içeride in adv.
Today, after mature consideration and in complete accord with my conscience, I have voted 'no'.
Bugün, olgun bir değerlendirmenin ardından ve vicdanımla tam bir uyum içerisinde 'hayır' oyu kullandım.

More Sentences
içeride inside adv.
They have been fully debated inside all the political groups and different committees.
Bu değişiklikler tüm siyasi gruplar ve farklı komiteler içerisinde tamamen tartışılmıştır.

More Sentences
General
içeride indoors adv.
I prefer to stay indoors.
Ben içeride kalmayı tercih ederim.

More Sentences
içeride inwards [obsolete] adv.
Erasmus World is now going one step further, both inwards and outwards.
Erasmus Dünyası şimdi hem içeride hem de dışarıda bir adım daha ileri gidiyor.

More Sentences
içeride within doors adv.
içeride inland adv.
içeride ben adv.
içeride withindoors adv.
içeride withinforth adv.
içeride inby [scotland] adv.
içeride inbye [scotland] adv.
içeride inne adv.
içeride inward [obsolete] adv.
içeride inwith [scotland] adv.
içeride within prep.
Technical
içeride inboard adj.
Baseball
içeride tight adj.

Meanings of "içeride" with other terms in English Turkish Dictionary : 55 result(s)

Turkish English
General
içeride kalmak stay in v.
Let's stay in tonight.
Bu gece içeride kalalım.

More Sentences
Phrasals
içeride kalmak stay inside v.
Stay inside.
İçeride kal.

More Sentences
Colloquial
içeride olmak be in v.
Shouldn't you be in there?
Senin içeride olman gerekmiyor mu?

More Sentences
General
içeride olma durumu internality n.
içeride olma durumu interiority n.
içeride olma durumu internity n.
(diğerine göre) daha içeride olan öğe internality n.
içeride kalmak keep in v.
içeride yemek yemek dine in v.
içeride tutmak keep in v.
içeride alıkoymak keep in v.
içeride üç mahkumu öldürmek kill three prisoners inside v.
içeride rekor kırmak break a domestic record v.
kapalı vana sayesinde bir şeyi içeride tutmak gate v.
içeride bulunan inward adj.
içeride tutulan kept in adj.
içeride olan in adj.
içeride bulunan innerly [scotland] adj.
içeride bulunan inside adj.
içeride kullanılan inside adj.
içeride çalışan inside adj.
içeride hizmet veren inside adj.
içeride olan inwith [scotland] adj.
içeride olan subtegulaneous adj.
kah içeride in and out adv.
en içeride innermostly adv.
Phrasals
içeride tutmak keep in v.
içeride/bir yerde kilitli bırakmak lock in v.
olumsuz hava koşullarından dolayı içeride tıkılıp kalmak weather in v.
olumsuz hava koşulları bir şeyi içeride mahsur bırakmak weather in v.
yağmurdan dolayı içeride kalmak rain in v.
yağmurdan dolayı içeride olmak rain in v.
içeride yol göstermek see into v.
içeride mahsur bırakmak block in v.
içeride kalmak/durmak keep inside v.
içeride tutmak keep inside v.
Colloquial
içeride olmak be in for v.
yağmurdan dolayı içeride mahsur kalmak be rained in v.
içeride (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] adj.
yağmurdan dolayı içeride mahsur kalmış rained in adj.
içeride biri var somebody's in there expr.
Speaking
içeride olduğunu bilmediğimi sanıyordu he thought I didn't know he was in there expr.
içeride kaldığı süre ile birlikte with the time that he's already served expr.
içeride misin? are you in there? expr.
içeride başka biri var mı? is anybody else inside? expr.
içeride olduğunu biliyorum I know you're in there expr.
Trade/Economic
içeride ve dışarıda teslim free in and out n.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme reshoring n.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme onshoring n.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme inshoring n.
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme backshoring n.
Computer
içeride geri arama inside ringback n.
Aeronautic
burnu içeride/dışarı çekilen nose-in/push out expr.
Dentistry
içeride kalmış diş kökünün cerrahi yolla çıkarılması odontectomy n.
Slang
(bir miktar para) içeride in the hole for (something) expr.