kendisini - Turkish English Dictionary
History

kendisini



Meanings of "kendisini" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
kendisini herself pron.

Meanings of "kendisini" with other terms in English Turkish Dictionary : 153 result(s)

Turkish English
General
karısının kendisini aldattığını bilen ve buna ses çıkarmayan kişi wittol n.
kendisini ilgilendirmeyen işlere burnunu sokan saucebox n.
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması the willing suspension of disbelief n.
dini nedenlerden çok maddi menfaatler için kendisini hıristiyan olarak gösteren kimse rice christian n.
kendisini oluşturan parçalarından birini büyük ölçekte gösteren sistem macrocosm n.
kendisini oluşturan parçalarından birini büyük ölçekte gösteren sistem megacosm [obsolete] n.
kendisini bir yönteme adamış kimse methodist n.
kendisini garantiye alan kimse hedger n.
kendisini entelektüel veya duygusal doyuma ulaştıracak şekilde hareket eden kimse onanist n.
iyi göstermek (kendisini vb) flatter v.
kendisini değerlendirmek take stock of v.
normalden iyi göstermek (kendisini vb) flatter v.
kendisini küçük düşürmek make oneself cheap v.
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek call someone back v.
kendisini vermek devote oneself v.
kendi kendisini tuzağa düşürmek paint oneself into a corner v.
kendisini geliştirmek improve oneself v.
kendisini şanslı saymak consider oneself lucky v.
kendisini göstermek show oneself v.
kendisini avutmak console oneself v.
kendisini ödüllendirmek reward oneself v.
kendisini kandırmak deceive oneself v.
(kendisini veya) başkasını tehlike ile karşı karşıya bırakmak endanger v.
kendisini adamak devote oneself v.
yanlışlıkla kendisini vurmak shoot oneself by mistake v.
(kişinin kendisini) alçalmak lower oneself v.
kendisini araba tutan carsick adj.
kendi kendisini kandıran self-deluding adj.
kendi kendisini kandırmaya yönelik self-deluding adj.
kendisini farklı tanımlayan heteropathic adj.
kendisini karşıdaki insanın yerine koyarak empathically adv.
Phrasals
kendisini beklemek lie ahead of v.
kendisini beklemek lie ahead v.
kendisini beklemek lie before v.
kendisini adamak commit oneself to something v.
daha önce kendisini ağırlayan birini evine davet etmek ask someone back v.
sadece kendisini ve kendi sorunlarını düşünmek contemplate your navel v.
Proverb
suçluluk duygusu içindeki bir zihnin kendisini suçlayan birisine ihtiyacı yoktur a guilty conscience needs no accuser
kendisini övenin ipi çürük olur self-praise is no praise (at all)
Colloquial
daima kendisini yücelten erkek sendromu mansplaining n.
kocası sık sık golf oynamaya gidip kendisini yalnız bırakan kadın golf widow n.
başka bir ağa atak yapan kullanıcının kendisini atak yaptığı sistemin yetkili bir üyesi olarak göstermesi phishing n.
kendisini bir vatansever olarak görmek consider oneself a patriot v.
Idioms
kendisini dev aynasında gören cüce paper tiger n.
kendisini dev aynasında gören cüce a paper tiger n.
fakirlere yardım ederek kendisini zengin göstermeyi seven kadın lady bountiful n.
kendisini bilgili gibi gösteren ancak cahil olan kimse a piss-artist n.
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart alec n.
kendisini dev aynasında gören a little tin god n.
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart aleck n.
kendisini helak etmek burn the candle at both ends v.
kendisini savunma fırsatı bulmak get one's day in court v.
kendisini birinin kollarına atmak throw oneself into one's arms v.
kendisini iki arada bir derede bulmak find oneself in a double bind v.
kendisini paralamak burn the candle at both ends v.
kendisini içkiye vermek take to drink v.
kendisini değersiz görmek feel insignificant v.
kendisini tehlikeye atmak place one's head in the lion's mouth v.
kendisini çok iyi hissetmek be in a transport of delight v.
kendisini öldürmek end it all v.
kendisini çok iyi hissetmek be in a transport of joy v.
kendisini aslanın ağzına atmak place one's head in the lion's mouth v.
kendisini aslanın ağzına atmak put one's head in the lion's mouth v.
kendisini küçük görmek feel small v.
kendisini helak etmek hold the rope at both ends v.
kendisini yenilemek clean one's act up v.
kendisini yenilemek clean up one’s act v.
kendisini değersiz görmek feel small v.
kendisini paralamak hold the rope at both ends v.
kendisini yenilemek blow the cobwebs away v.
kendisini savunma fırsatı bulmak have one's day in court v.
kendisini tehlikeye atmak tempt fate v.
sürekli olarak kendisini övmek have calluses from patting one's own back v.
sadece kendisini ve kendi sorunlarını düşünmek gaze at one's navel v.
sürekli olarak kendisini övmek have calluses from patting own back v.
sadece kendisini ve kendi sorunlarını düşünmek contemplate one's navel v.
sürekli olarak kendisini övmek break one's arm patting oneself on the back v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek give someone a hard time v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek make someone feel guilty v.
yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek lay a guilt trip on someone v.
(özellikle başkalarını güldürmek için) kendisini komik duruma düşürmek act the goat v.
(özellikle başkalarını güldürmek için) kendisini komik duruma düşürmek play the goat v.
kendi kendisini tuzağa düşürmek paint yourself into a corner v.
kendi kendisini tuzağa düşürmek box yourself into a corner v.
kendisini aslanın ağzına atmak put your head in the lion's mouth v.
kendisini aslanın ağzına atmak put your head into the lion's mouth v.
kendisini aslanın ağzına atmak put your head in the lion's mouth v.
iyi mal kendisini belli eder good wine needs no bush expr.
Speaking
beni mi yoksa kendisini mi suçluyor bilmiyorum I don't know if she blamed me or if she blamed herself expr.
kendisini sizin için feda etti she sacrificed herself for you expr.
kendisini çok hoş buluyorum I find him very likeable expr.
kendisini çok hoş buluyorum I find her very likeable expr.
vicdanı kendisini rahatsız etti her conscience pricked her expr.
masanın etrafındaki herkes kendisini sırayla tanıtsın let’s go round the table and introduce ourselves expr.
Trade/Economic
görüşmecinin kendisini alıcı yerine koyarak ilgili pazarlama sorunu hakkında veri toplaması shopper study n.
hedef şirketin gösterişli varlıklarını satarak kendisini savunması scorched-earth policy n.
Law
davalının duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi general appearance n.
davalının duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi special appearance n.
kendisini sakatlama self-harm n.
kendisini sakatlama self mutilation n.
kişinin kendisini yüksek mahkeme üyesi vb gibi tanıtarak telefonla aradığı şahsın kişisel (kimlik) bilgilerini ve sosyal sigorta numarasını alarak yaptığı dolandırıcılık jury duty scam n.
kendisini sakatlama self-injury n.
kendisini sakatlama self inflicted injury n.
sanığı kendisini suçlayanla yüzleştirme confrontation n.
şahsın kendisini alakalandıran hükümler personal law n.
tanığın kendisini celbeden tarafça sorguya çekilmesi examination in-chief n.
(kendisini suçlayanla) yüzleştirme confrontation n.
dolandırıcılık amacıyla kendisini başka bir şahıs olarak tanıtmak personate v.
kendisini temsilen pro se expr.
Politics
rakip istihbarat örgütü personelinin kendisini dost ülke veya örgüt kimliği altında yanlış tanıtarak sergilediği yaklaşım false flag n.
kendisini diğer tüm ırklardan üstün tutan ırk herrenvolk n.
kendisini diğer ırklardan üstün tutan ve azınlıkların üzerinde hakimiyet kuracağına inanan milliyetçi grup herrenvolk n.
kendisini kontrol eden ulusa malzeme sağlayan bölge hinterland n.
siyasi yelpazenin her iki ucunun da mantıksız veya aşırı olduğuna inandığı için kendisini merkezci olarak tanımlayan kişi enlightened centrist n.
Technical
kendi kendisini sınama power on self test n.
kendisini tamamlayan herhangi bir şey integer n.
Computer
başka bir ağa atak yapan kullanıcının kendisini atak yaptığı sistemin yetkili bir üyesi olarak göstermesi spoofing n.
başka bir ağa atak yapan kullanıcının kendisini atak yaptığı sistemin yetkili bir üyesi olarak göstermesi masquerading n.
bir kişinin kendisini fotoğraflaması selfie n.
internette yayınlamak amacıyla kişinin kendisini çektiği fotoğraf selfie n.
deneyimsiz oyuncuları kolayca yenebilmek amacıyla yeni bir hesap oluşturan ve kendisini amatör gibi gösteren deneyimli oyuncu smurf n.
(video oyunlarında) bir oyuncunun düşmanlarını kendisini bir çete oluşturarak takip edecek şekilde kızdırması mob n.
Traffic
kendisini çevreleyen mülke ulaşmak için kullanılan sokak local street n.
Medical
gebeliğin ikinci yarısında gelişebilen hipertansiyon ve proteinüri ile kendisini gösteren rahatsızlık preeclampsia n.
gebeliğin ikinci yarısında gelişebilen hipertansiyon ve proteinüri ile kendisini gösteren rahatsızlık pre-eclampsia n.
hastanın kendisini iyileşmiş gibi hissetmesi euphoria n.
kendisini toksinle nötralize eden anti-toksin karışım toxin-antitoxin n.
kompleks bir karbohidratın kendisini oluşturan basit monosakkaritlerine dönüştürülmesi işlemi saccharifying n.
Psychology
rehin alınan kişinin kendisini rehin alan kişiye itaat etmesi stockholm syndrome n.
Mental Health
insanın kendisini kurt sanmasına yol açan hezeyan lycanthropia n.
Chemistry
serbest elementin kendisini oluşturan bileşiklerden birine dönüşmesi fixation n.
Biology
molekülün kendisini tamamlayan başka bir molekülle etkileşime girebilirliği recognition n.
parazit hayvanın kendisini konakçısına sabitlediği organı hold fast n.
cinsin kendisini oluşturan türlere ayrılması division n.
Biochemistry
kendisini tamamlayan bir maddeye bağlanmak recognize v.
kendisini tamamlayan bir maddeye bağlanmak recognise v.
Astronomy
dünya'nın kendisini dev bir teleskop olarak kullanma fikri terrascope n.
Zoology
parazit hayvanın kendisini konakçısına sabitlediği organı holdfast n.
Social Sciences
atanmış cinsiyetinden bağımsız kendisini genelde feminen şekilde ifade eden kişi femme n.
dominant bir kültürün diğer bir kültürü kullanarak kendisini öteki üstünden yüceltip, pekiştirmesi acculturation n.
birisinin ırkı, cinsiyeti, inançları gibi bir takım özelliklerinden dolayı kendisini sürekli savunmada hissetmesi emotional tax n.
kendisini lgbti çatısı altında tanımlayıp şu ya da bu sebepten açılmamış veya açılmayan in the closet adj.
Literature
içeriğine odaklanmak yerine şiirin kendisini nesne olarak gören bir modernist şiir ekolü objectivism n.
yazarın, kendisini kurgusal bir karakter olarak hikayeye eklemesi self-insert n.
Linguistics
(ünsüz harf) kalın bir ünlüyle telaffuz edildiğinde kendisini karakterize eden bir alofonu olan broad adj.
Religious
2. yüzyılda frigyalı montanus'un kutsal ruh'un bedeninde barındığını ve insanları yönlendirme konusunda kendisini aracı seçtiğini ileri sürdüğü öğretilerine verilen ad montanism n.
her cemaatin kendi kendisini yönetmesi gerektiğini savunan protestanlık mezhebi congregational church n.
Environment
kendisini çevresel konulara adamış kimse ecofreak n.
Football
arka direkte kendisini unutturmak be unmarked at the back post v.
arka direkte kendisini unutturmak stole in unmarked at the back post v.
Art
kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel rilievo n.
kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel sculptural relief n.
Slang
öfkeli, kendisini her durumda haklı gören ve hafif ırkçı orta yaşlı beyaz kadınlar için kullanılan aşağılayıcı argo terim karen n.