korunmuş - Turkish English Dictionary
History

korunmuş



Meanings of "korunmuş" in English Turkish Dictionary : 14 result(s)

Turkish English
General
korunmuş screened adj.
korunmuş sheltered adj.
korunmuş preserved adj.
korunmuş conserved adj.
korunmuş clad adj.
korunmuş maintained adj.
korunmuş privy adj.
korunmuş shielded adj.
korunmuş saved adj.
korunmuş brought through adj.
korunmuş enshield [obsolete] adj.
korunmuş mothball adj.
korunmuş safe from prep.
Computer
korunmuş protected adj.

Meanings of "korunmuş" with other terms in English Turkish Dictionary : 77 result(s)

Turkish English
General
korunmuş bellek protected memory n.
korunmuş bölge protected zone n.
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları heartland n.
korunmuş şey preserve n.
hakkı korunmuş vindicated adj.
güvenle korunmuş warded adj.
iyi korunmuş well kept adj.
zarar görmekten veya yaralanmaktan tamamen korunmuş invulnerable adj.
iyi korunmuş well preserved adj.
kötü ve tatsız şeylerden korunmuş sheltered adj.
iyi korunmuş well-preserved adj.
iyi korunmuş well-maintained adj.
iyi korunmuş well-tended adj.
soğuktan korunmuş cocooned adj.
hakkı korunmuş olarak vindicatedly adv.
Colloquial
tuzda korunmuş bitek salt horse [dated] n.
Idioms
dört bir yandan korunmuş armed at all points adj.
her taraftan korunmuş armed at all points adj.
Trade/Economic
korunmuş yatırım immunised investment n.
korunmuş yatırım immunized investment n.
korunmuş sanayi protected industry n.
korunmuş imtiyazlı hisse senedi protected preferred stock n.
korunmuş ayrıcalıklı hisse senedi protected preferred stock n.
serbest bölge gibi etrafı korunmuş alan guarded area n.
Technical
buğuya karşı korunmuş kızgın plaka deneyi sweating guarded-hotplate test n.
korunmuş bir alan a protected space n.
korunmuş donanım protected equipment n.
korunmuş sözcük reserved word n.
karbonlanmış veya sertleştirilmiş metalde korunmuş iç bölüm core n.
amonyakla korunmuş ammonia-preserved adj.
çinko ile ısıtılarak korunmuş sherardised adj.
çinko ile ısıtılarak korunmuş sherardized adj.
güneş radyasyonundan korunmuş protected from solar radiation adj.
rüzgara karşı korunmuş dead-air pocket adj.
paslanmaya karşı korunmuş anti-corrosive adj.
yazılmaya korunmuş write-protected adj.
Computer
korunmuş bellek protected memory n.
kopyalanmaya korunmuş program copy protected program n.
kopyalanmaya karşı korunmuş program copy protected program n.
korunmuş metin protected text n.
korunmuş alan protected field n.
yazmaya karşı korunmuş write protected n.
yazılmaya korunmuş write protected n.
kopyalanmaya korunmuş copy-protected program adj.
kopyalanmaya korunmuş copy protected adj.
kriptoyla korunmuş cryptographically protected adj.
yazmaya karşı korunmuş yazma-korumalı write protected adj.
Informatics
korunmuş bellek yeri protected location n.
Textile
doğal yağları korunmuş ve boyanmamış kalın yünden imal edilen aran adj.
Lighting
korunmuş ışıklık protected luminaire n.
Aeronautic
korunmuş uçuş bölgesi protected flight zone n.
korunmuş havasahası protected airspace n.
Medical
kimyasal ve biyolojik etkenlere karşı korunmuş hava yolu ile nakledilebilir hastane birimi chemically biologically hardened air transportable hospital n.
kimyasal ve biyolojik etkenlere karşı korunmuş hava yolu ile nakledilebilir hastane birimi chemically-biologically hardened air transportable hospital n.
kimyasal etkenlere karşı korunmuş hava yolu ile nakledilebilir hastane birimi chemically hardened air transportable hospital n.
Food Engineering
korunmuş yemek preserved food n.
Biology
korunmuş tür protected species n.
Botanic
turba bataklıklarında korunmuş halde bulunan çam ağacı odunu bog deal n.
turba bataklıklarında korunmuş halde bulunan ağaç odunu bogoak n.
turba bataklıklarında korunmuş halde bulunan odun bogwood n.
Apiculture
korunmuş olma durumu sheltered situation n.
korunmuş yer sheltered site n.
Linguistics
erken ön hint-avrupa dil ailesinde görülen ve anadolu dillerinde de kısmen korunmuş h sesine benzer ses laryngeal n.
erken ön hint-avrupa dil ailesinde görülen ve anadolu dillerinde de kısmen korunmuş h sesine benzer ses laryngal n.
Archaeology
angkor harabelerinin arasındaki en büyük ve en iyi korunmuş khmer tapınağı angkor wat n.
angkor harabelerinin arasındaki en büyük ve en iyi korunmuş khmer tapınağı angkor vat n.
kayaların içinde korunmuş çok eski solucan deliği arenicolite n.
bataklıkta korunmuş halde bulunan insan cesedi bogman n.
Environment
korunmuş sığınak protected shelter n.
yarı korunmuş semi-preserved adj.
Geology
çok sayıda fosil içeren, genellikle ince detaylarına kadar korunmuş ve yumuşak vücut parçalarının göründüğü bir kaya yatağı lagerstätte n.
Military
düşman ateşinden korunmuş bölge defiladed area n.
ikaz edilmiş korunmuş warned protected n.
korunmuş frekanslar protected frequencies n.
korunmuş dağıtım sistemi protected distribution system n.
Archaic
zarar görmekten korunmuş unvulnerable adj.
yaralanmaktan korunmuş unvulnerable adj.