make with - Turkish English Dictionary
History

make with



Meanings of "make with" in Turkish English Dictionary : 10 result(s)

English Turkish
Phrasals
make with v. -i kullanmak
make with v. ile gezmek
make with v. ile ilgilenmek
make with v. '-in üzerine eğilmek
Slang
make with v. halletmek
make with v. yapmak
make with v. icra etmek
make with v. ortaya koymak
make with v. yumurtlamak
make with v. üretmek

Meanings of "make with" with other terms in English Turkish Dictionary : 240 result(s)

English Turkish
General
make friends with v. ahbap olmak
make friends with v. dostluk kurmak
make a pact with each other v. ahitleşmek
make one's peace with v. barışmak
make away with v. ortadan kaldırmak
make signs with eye and brow v. kaş göz etmek
make away with v. yürütmek
make friends with v. arkadaşlık etmek
make friends with v. arkadaş olmak
make something go with v. yakıştırmak
make friends with v. dost olmak
make away with v. yok etmek
make up with v. barışmak
make a hit with somebody v. olumlu bir izlenim bırakmak
make friendship with v. arkadaşlık kurmak
make go with v. yakıştırmak
make free with v. izin almadan kullanmak (başkasının malı olan bir şeyi)
make away with v. alıp götürmek
make away with v. öldürmek
make acquainted with v. öğrenmek
make common cause with v. bir uğurda birisiyle birlikte hareket etmek
make common cause with v. tarafını tutmak
make off with v. çalmak
make friends with v. ile arkadaş olmak
make an appointment with somebody v. randevu vermek
make away with v. kurtulmak
make do with v. ile idare etmek
make off with v. aşırmak
make an agreement with v. bağlantı yapmak
make free with v. fazla samimi davranmak (bir kadına)
make peace with v. ile barışmak
make friends with v. arkadaşlık kurmak
make time with v. biriyle flört etmek
make oneself acquainted with v. öğrenmek
make do with v. ile yetinmek
make common cause with v. işbirliği yapmak
make shift with v. ile idare etmek
make acquainted with v. tanışmak
make do with something v. ile idare etmek
make an appointment with somebody v. randevu saptamak
make up with v. gönlünü almak
make an effort with difficulty (or reluctantly) due one's shyness v. ıkınıp sıkınmak
make a hole in something with a nail v. çivi ile delmek
make a purchase with payments by installments v. taksitle almak
make a deal with v. ile anlaşmak
make a bet with each other (about) v. iddiaya tutuşmak
make a hit with someone v. birinin gönlünü hoş etmek
make off with v. -i çalıp kaçmak
make up with v. ile arayı düzeltmek
make a deal with v. karşılıklı anlaşmaya varmak
make peace with v. barış yapmak
make green with envy v. imrendirmek
make green with envy v. düşman çatlatmak
make contact with v. ile temasa geçmek
make contact with v. iletişim kurmak
make contact with v. iletişime geçmek
make contact with v. ile temas kurmak
make contact with v. ile irtibat kurmak
make friends with all the people he/she work with v. (birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek
make love with v. cinsel ilişkiye girmek
with make-up adj. makyajlı
Phrasals
make away with v. öldürmek
make away with v. hakkından gelmek
make away with v. harcamak
make away with v. araklamak
make off with someone or something v. (biriyle veya bir şeyi) çalıp kaçmak
make off with someone or something v. (biriyle veya bir şeyi) kaptı kaçtı yapmak
make off with someone or something v. aşırmak
make off with v. aşırmak
make off with v. çalmak
make off with v. kaçırmak
make off with v. kaptı kaçtı yapmak
make something with something v. bir şeyi bir şeyle yapmak
make with something v. bir şeyi teslim etmek
make with something v. bir şeyi vermek
make with something v. bir şeyi söylemek
make with something v. bir şeyi iletmek
make with something v. bir şeyi temin etmek
Colloquial
make free with v. laubali olmak
make play with v. alaya almak
make away with v. çalıp götürmek
make play with v. dalga geçmek
make away with v. çalıp kaçmak
make away with v. ile ortadan kaybolmak
make free with v. kendi malı gibi kullanmak
make play with v. makara yapmak
make away with v. kaldırıp götürmek
make strange (with one) v. (birinden) utanmak
make strange (with one) v. (birini) yabancılamak
make strange (with one) v. (birinden) çekinmek
make with the (something) v. (bir şeyi) hemen vermek
make with the (something) v. (bir şeyi) hemen söylemek
make with the (something) v. (bir şeyi) hemen yapmak
make with the (something) v. (bir şeyi) hemen teslim etmek
make with the (something) v. (bir şeyi) hemen temin etmek
Idioms
make way with v. ortadan kaldırmak
make way with v. hakkından gelmek
make way with v. harcamak
make way with v. saçmak
make way with v. yok etmek
make way with v. ortadan kaldırmak
make way with v. tüketmek
make way with v. yiyip bitirmek
make way with v. silip süpürmek
make way with v. araklamak
make away with v. altından girip üstünden çıkmak
make one's peace with v. aradaki sorunu çözmek
make away with v. birini satmak
make common cause with someone v. birisiyle birlikte hareket etmek
make your peace with something v. bir şeyi kabullenmek/ile barışık olmak
make one's peace with v. barışmak
make away with v. birini ekmek
make away with v. birinden kurtulmak
make a hit with v. gönlünü kazanmak
make a hit with v. gönlünü fethetmek
make free with v. fazla samimi davranmak
make free with v. izin almadan kullanmak
make common cause with somebody v. ortak bir amaç için biriyle işbirliğine girmek
make common cause with someone v. ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak
make free with v. kendi malı gibi kullanmak
make free with v. rahat hareketleriyle dikkat çekmek
make away with v. tüketmek
make away with v. yok etmek
make free with v. yüz göz olmak
make a hit with v. (birinin) gözüne girmek
make do with v. yasak savmak
make great play of/with something v. çok vurgulamak
make great play of/with something v. üzerinde çok durmak
make great play of/with something v. şiddetle/önemle vurgulamak
make great play of/with something v. bir şeyi önemle belirtmek
make much play of/with something v. çok vurgulamak
make much play of/with something v. üzerinde çok durmak
make much play of/with something v. şiddetle/önemle vurgulamak
make much play of/with something v. bir şeyi önemle belirtmek
make (something) with (one's) own fair hands v. (bir şeyi) kendi elleriyle yapmak
make (something) with (one's) own fair hands v. elcağızıyla yapmak
make (something) with (one's) own fair hands v. (bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) with (one's) own fair hands v. (bir şeyi) kimseden yardım almadan yapmak
make (something) with (one's) own fair hands v. (bir şeyi) kendi kendine yapmak
make (something) with (one's) own fair hand v. (bir şeyi) kendi elleriyle yapmak
make (something) with (one's) own fair hand v. elcağızıyla yapmak
make (something) with (one's) own fair hand v. (bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) with (one's) own fair hand v. (bir şeyi) kimseden yardım almadan yapmak
make (something) with (one's) own fair hand v. (bir şeyi) kendi kendine yapmak
be/make a (big, large, great) hit with somebody v. (biri) tarafından (çok) beğenilmek
be/make a (big, large, great) hit with somebody v. (birileri) arasında (büyük) bir hit olmak
make free with someone or something v. birini/bir şeyi özgürce kullanmak
make free with someone or something v. birini/bir şeyi bedavadan kullanmak
make free with someone or something v. birini/bir şeyi elini koluna sallayarak kullanmak
make free with someone or something v. birini/bir şeyi suistimal etmek
make free with someone or something v. birini/bir şeyi taciz etmek
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) dokunmak
make contact with (someone or something) v. (birine/bir şeye) temas etmek
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişim kurmak
make contact with (someone) v. (biriyle) iletişime geçmek
make contact with (someone) v. (biriyle) haberleşmek
make contact with (something) v. bilinmeyen (bir şeyle) temasa geçmek
make much play with (something) v. (bir şeye) önemle dikkat çekmek
make arrangements (with someone) (for something) v. (biriyle bir şey için) planlama yapmak
make arrangements (with someone) (for something) v. (biriyle bir şey için) hazırlık yapmak
make arrangements (with someone) (for something) v. (biriyle bir şey için) düzenleme yapmak
make a (big, great) hit with somebody v. birinde olumlu bir izlenim bırakmak/yaratmak
make a (big, great) hit with somebody v. biri tarafından çok beğenilmek
make a (big, great) hit with somebody v. biri tarafından tutulmak
make a hit with somebody v. biri tarafından çok beğenilmek
make a hit with somebody v. birileri arasında büyük bir hit olmak
make a hit with somebody v. birini çok etkilemek
make a hit with somebody v. birinde olumlu bir izlenim bırakmak
make a (big, great) hit with somebody v. biri tarafından çok beğenilmek
make a (big, great) hit with somebody v. birileri arasında büyük bir hit olmak
make a (big, great) hit with somebody v. birini ilk görüşte çok etkilemek
make a (big, great) hit with somebody v. birinde olumlu bir izlenim bırakmak
make (one's) peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) barışmak
make (one's) peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aradaki sorunu çözmek
make a clean break (from/with someone or something) v. (biri/bir şey) defterini kapamak
make a clean break (from/with someone or something) v. (birini/bir şeyi) geride bırakmak
make a clean break (from/with someone or something) v. (birini/bir şeyi) geçmişte bırakmak
make a deal (with one) v. (biriyle) anlaşmak
make a deal (with one) v. (biriyle) anlaşmaya varmak
make a deal (with one) v. (biriyle) mutabakat sağlamak
make a deal (with one) v. (biriyle) uzlaşmak
make a hit with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) gönlünü fethetmek
make a hit with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) gözüne girmek
make a hit with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) beğenisini kazanmak
make a hit with (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) olumlu bir izlenim bırakmak
make away with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) alıp/çalıp kaçmak
make away with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) alıp/çalıp götürmek
make away with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ortadan kaybolmak
make common cause with (someone or something) v. bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte hareket etmek
make common cause with (someone or something) v. bir uğurda (biriyle/bir şeyle) birlikte çalışmak
make common cause with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
make common cause with (someone or something) v. ortak bir amaç için (biriyle/bir şeyle) iş birliğine girmek
make free with something v. bir şeyi özgürce kullanmak
make free with something v. bir şeyi sınırsızca kullanmak
make free with something v. bir şeyi suistimal etmek
make free with something v. bir şeyi bedavadan kullanmak
make friends (with one) v. (biriyle) ahbap olmak
make friends (with one) v. (biriyle) arkadaş olmak
make friends (with one) v. (biriyle) dostluk kurmak
make friends (with one) v. (biriyle) dost olmak
make friends (with one) v. (biriyle) arkadaşlık kurmak
make peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) barışmak
make peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) barış yapmak
make peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aradaki sorunu çözmek
make peace with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) arası düzelmek
make peace with somebody v. biriyle barışmak
make peace with somebody v. biriyle barış yapmak
make peace with somebody v. biriyle aradaki sorunu çözmek
make peace with somebody v. biriyle arası düzelmek
make points (with someone) v. (birinin) gözüne girecek bir şey yapmak
make points (with someone) v. (birinin) gözünde puan toplayacak bir şey yapmak
make points (with someone) v. (birinin) hoşuna gidecek bir şey yapmak
make points (with someone) v. (birinin) gözündeki değerini artıracak bir şey yapmak
make points (with someone) v. (birinin) gözüne girmek
make points (with someone) v. (birinden) artı puan almak
make time with (someone) v. (biriyle) flört etmek
make time with (someone) v. (biriyle) birlikte vakit geçirmek
make something with your own fair hand v. bir şeyi kendi eliyle/elleriyle yapmak
make something with your own fair hand v. bir şeyi elinde yapmak
make something with your own fair hand v. bir şeyi kendisi yapmak
Speaking
try to make do with this for now expr. bununla idare ediver şimdilik
try to make do with this expr. bununla idare ediver işte
what would make me happy has nothing to do with money expr. beni mutlu edecek şeyin parayla ilgisi yok
I wanna make love with you expr. seninle sevişmek istiyorum
I want to make love with you expr. seninle sevişmek istiyorum
make peace with your past expr. geçmişin ile barış
we will make dessert with you expr. bugün sizlerle tatlı yapacağız
we will make dessert with you expr. bugün sizinle tatlı yapacağız
Trade/Economic
make away with valuables v. değerli şeyleri çalıp gitmek
Politics
make unofficial contacts with somebody v. biriyle gayri resmi temaslarda bulunmak
Slang
make the beast with two backs v. sevişmek (ingiliz argosu)
make it with v. cinsel ilişkiye girmek
make it with v. sevişmek
make it with v. seks yapmak
make it with (someone) [us] v. (biriyle) cinsel ilişkiye girmek
make it with (someone) [us] v. (biriyle) sevişmek
make it with (someone) [us] v. (biriyle) seks yapmak
make it with somebody [us] v. biriyle cinsel ilişkiye girmek
make it with somebody [us] v. biriyle sevişmek
make it with somebody [us] v. biriyle seks yapmak