mutlaka - Turkish English Dictionary
History

mutlaka



Meanings of "mutlaka" in English Turkish Dictionary : 34 result(s)

Turkish English
Common Usage
mutlaka absolutely adv.
General
mutlaka obvious adj.
mutlaka necessarily adv.
mutlaka certainly adv.
mutlaka definitely adv.
mutlaka assuredly adv.
mutlaka in all conscience adv.
mutlaka really adv.
mutlaka sure adv.
mutlaka at discretion adv.
mutlaka regardless adv.
mutlaka agreed adv.
mutlaka certie adv.
mutlaka certy adv.
mutlaka needs adv.
mutlaka but adv.
mutlaka decisively adv.
mutlaka implicitly adv.
mutlaka parde adv.
mutlaka sicker [scotland] adv.
mutlaka sure thing adv.
mutlaka bound to prep.
Phrases
mutlaka no mistake adv.
mutlaka without fail expr.
Colloquial
mutlaka yea adv.
mutlaka yeah adv.
mutlaka needs must expr.
mutlaka shizzle exclam.
Technical
mutlaka absolutely adv.
Archaic
mutlaka certes adv.
mutlaka needfully adv.
Slang
mutlaka my bloody oath [australia/new zealand] interj.
mutlaka fo shizzle expr.
mutlaka def (definitely) abrev.

Meanings of "mutlaka" with other terms in English Turkish Dictionary : 41 result(s)

Turkish English
General
mutlaka görülmesi gereken şey must-see n.
mutlaka görülmesi gereken must-see adj.
mutlaka gerekli olan necessary adj.
mutlaka uyulması gereken hard and fast adj.
mutlaka uyulması gereken hard-and-fast adj.
mutlaka (cevap olarak) absolutely adv.
mutlaka (cevap olarak) agreed adv.
Phrases
piyangoya/çekilişe mutlaka katılmalısın you've got to be in it to win it expr.
Proverb
yükselmek için mutlaka öncelikle en alttan başlamak gerekir he who would climb the ladder must begin at the bottom
istenirse mutlaka bir yol bulunur where there's a will there's a way
mutlak güç mutlaka insanı bozar absolute power corrupts absolutely
mutlak güç mutlaka insanı bozar power corrupts, and absolute power corrupts absolutely
Colloquial
mutlaka okunması gereken yazı must-read n.
mutlaka birileri bir şey görmüştür somebody must've seen something expr.
mutlaka! you betcha! expr.
bir ara mutlaka görüşelim we must do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka birlikte bir öğlen yemeği yiyelim we must do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka buluşalım we must do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka görüşelim we have to do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka birlikte bir öğlen yemeği yiyelim we have to do lunch sometime expr.
bir ara mutlaka buluşalım we have to do lunch sometime expr.
Idioms
mutlaka yapılması gereken a must do n.
mutlaka görülmesi gereken kişi, şey veya olay a sight to behold n.
mutlaka gerekli olan şeyler bare necessities n.
mutlaka görülmesi/gidilmesi gereken kişi/yer/olay a sight to behold n.
(bir şey için) mutlaka aranılan şart a sine qua non (of/for something) [us] n.
bir şeyin ters gitme olasılığı varsa mutlaka ters gidecektir bread always falls on the buttered side expr.
herkes mutlaka cezasını çekecek and your little dog, too expr.
Formal
resmi görevlerde açıklanacak gizli bilginin ilgili görevli tarafından iş için mutlaka bilinmesi gerektiğini ifade eden güvenlik kriteri need to know n.
Speaking
beni ara ama mutlaka call me I mean it expr.
mutlaka görmelisin you must see expr.
sizinle mutlaka görüşmek istiyorum I really want to meet you expr.
yalanlar mutlaka ortaya çıkar lies will always catch up with you expr.
mutlaka görürsün you can't miss it expr.
Trade/Economic
hukuk belgelerinde mutlaka olması gereken koşul sine qua non n.
Law
mutlaka aranılan şart sine qua non n.
Social Sciences
erkeklerle cinsel ilişkiye giren ama kendini mutlaka eşcinsel olarak tanımlamayan erkek men who have sex with men n.
erkeklerle yatan ama kendini mutlaka eşcinsel olarak tanımlamayan erkek men who have sex with men n.
erkeklerle seks yapan ama kendini mutlaka eşcinsel olarak tanımlamayan erkek men who have sex with men n.
Music
mutlaka çalarak obbligato adv.
Slang
mutlaka dinlenmesi gereken şarkı certified hood classic n.