one-up - Turkish English Dictionary
History

one-up

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "one-up" in Turkish English Dictionary : 14 result(s)

English Turkish
General
one-up v. birisine avantaj sağlamak
one-up v. (rakibin, düşmanın) bir adım önünde olmak
one-up adj. birer
one-up adj. bir bir berabere olan
Colloquial
one-up adj. avantaj elde etmiş
one-up adj. avantajlı olan
one-up adj. üstünlük sağlamış
one-up adj. birisine veya bir şeye karşı üstün olan
Computer
one-up n. (video oyunlarında) kazanılan ilave can
one-up n. (video oyunlarında) oyuncuya bir can kazandıran nesne
one-up expr. bir yukarı
Literature
one-up adv. yazı tipinden bir sütun daha fazla boşluk kullanarak
Printery
one-up adv. sayfa başına tek kopya ile
one-up adv. belirtilen sayfaya tek bir kopya yerleştirerek

Meanings of "one-up" with other terms in English Turkish Dictionary : 167 result(s)

English Turkish
General
one up v. bir adım önde olmak
one up v. '-e karşı avantajlı duruma geçmek
one up v. '-e karşı üstünlük sağlamak
one up adj. bir adım önde
one up on adj. bir adım önde
Phrasals
pull (one) up on (something) v. (birini bir şeyden) sorumlu tutmak
pull (one) up on (something) v. (birini bir şeyden) mesul tutmak
mix (one) up in (something) v. (birini bir şeye) dahil etmek
mix (one) up in (something) v. (birini bir şeye) katmak
allow (one) up v. (birinin) kalkmasına izin vermek
allow (one) up v. (birinin) kalkmasına izin vermek
chalk one up for (someone) v. (birine) sayı yazmak
chalk one up for (someone) v. (birine) puan yazmak
cross (one) (up) v. (birini) küçümsemek
cross (one) (up) v. (birine) meydan okumak
cross (one) (up) v. (birine) kafa tutmak
cross (one) (up) v. (birine) ters gitmek
cross (one) (up) v. (birini) kızdırmak
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar idare etmek
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar tok tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birinin) midesini (bir şeye) kadar tutmak
last (one) (up) until (something) v. (birine bir şeye) kadar yetmek
last (one) (up) until (something) v. (birine bir süre boyunca) yetecek olmak
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar götürmek
last (one) (up) until (something) v. (birini bir şeye) kadar bozulmadan idare etmek
last (one) (up) until (something) v. (biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak
last (one) (up) until (something) v. (bir şeye) kadar (birine) dayanmak
last (one) (up) until (something) v. (biri için bir şeye) kadar bozulmadan dayanmak
last (one) (up) until (something) v. (bir şeye) kadar (birinin) kullanabileceği durumda kalmak
look (one) up and down v. (birini) baştan aşağı süzmek
look (one) up and down v. (birini) baştan aşağı incelemek
mix (one) up with (someone) v. (birini biriyle) karıştırmak
mix (one) up with (someone) v. (birini birine) benzetmek
mix (one) up with (someone) v. (birini birine) bulaştırmak
mix (one) up with (someone) v. (birinin) başını (biriyle) belaya sokmak
open (one) up v. (birini) ameliyat etmek
open (one) up v. (birine) açık ameliyat yapmak
permit (one) up (something or some place) v. (birinin bir yere/bir şeye) çıkmasına izin vermek
permit (one) up (something or some place) v. (birinin bir şeye/bir yere) tırmanmasına izin vermek
put (one) up against (someone) v. (birini birinin) karşısına (rakip olarak) çıkarmak/koymak
put (one) up against (someone) v. (bir müsabakada) (birini) (başka birisinin) karşısına çıkarmak
put (one) up for (something) v. (birini bir pozisyon, iş) için önermek
put (one) up for (something) v. (birini bir pozisyon, iş) için aday göstermek
put (one) up for (something) v. (birini bir pozisyon, iş) için sunmak/öne sürmek
put (one) up to (something) v. (birine bir şey) için gaz vermek
put (one) up to (something) v. (birini bir şey) için gaza getirmek
put (one) up to (something) v. (birini bir şeye) teşvik etmek
put (one) up to (something) v. (birini bir şey) yapmaya itmek/zorlamak
set (one) up with (something) v. (birine bir iş) bulmak
set (one) up with (something) v. (birine bir fırsat) sağlamak
set (one) up with (something) v. (birini bir işe) sokmak
set (one) up with (something) v. (birine bir iş) imkanı sağlamak
set (one) up with (someone) v. (birinin biriyle) arasını yapmak
set (one) up with (someone) v. (birini biriyle) bir araya getirmek/ tanıştırmak
take (one) up on (something) v. (birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
Colloquial
be one up on somebody v. birinden üstün olmak
be one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
be one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
be one up on somebody v. birinden önde olmak
get one up on somebody v. birinden üstün olmak
get one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
get one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
get one up on somebody v. birinden önde olmak
have one up on somebody v. birinden üstün olmak
have one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
have one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
have one up on somebody v. birinden önde olmak
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
have one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
have one up on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
be one up on someone v. birinden üstün olmak
be one up on someone v. birinden bir adım önde olmak
be one up on someone v. birinden avantajlı durumda olmak
be one up on someone v. birinden önde olmak
have (one) up v. bir adım önde olmak
have (one) up v. üstün olmak
have (one) up v. avantajlı durumda olmak
have (one) up v. önde olmak
have (one) up v. avantaj elde etmek/kazanmak
have (one) up v. üstünlük elde etmek
have (one) up v. üstünlük sağlamak
one up (on someone) expr. (birinden) üstün
one up (on someone) expr. (birinden) bir adım önde
one up (on someone) expr. (birinden) avantajlı durumda
one up (on someone) expr. (birinden) önde
Idioms
bring (one) up for (something) v. bir pozisyon için (birini) önermek
bring (one) up for (something) v. bir pozisyon için (birini) aday göstermek
bring (one) up for (something) v. bir pozisyona (birinin) adını önermek
bring (one) up on (something) v. çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring (one) up on (something) v. bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
bring (one) up on (something) v. çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
bring (one) up on charges v. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges v. (birini bir şeyle) suçlamak
screw one up to concert pitch v. olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak
screw one up to concert pitch v. her ihtimale hazırlıklı olmak
bring (one) up on charges v. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges v. (birini) mahkemeye vermek
bring (one) up on charges v. (birini) hakim önüne çıkarmak
lead (one) up the aisle v. biriyle evlenmek
fatten (one) up with (something) v. (birini bir şeyle) şişmanlatmak
fatten (one) up with (something) v. (birine bir şeyle) kilo aldırmak
fatten (one) up with (something) v. (birine bir şey) yedirerek kilo aldırmak
get one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
get one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
get one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
get one up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
get one up on (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
have one up on somebody v. birinden üstün olmak
have one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
have one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
have one up on somebody v. birinden önde olmak
get one up on somebody v. birinden üstün olmak
get one up on somebody v. birinden bir adım önde olmak
get one up on somebody v. birinden avantajlı durumda olmak
get one up on somebody v. birinden önde olmak
bring (one) up sharply v. (birinin) donakalmasına neden olmak
bring (one) up sharply v. (birinin) donup kalmasına neden olmak
bring (one) up sharply v. (birini) ansızın durdurmak
bring (one) up sharply v. (birinin) aniden durmasına sebep olmak
bring (one) up short v. (birinin) donakalmasına neden olmak
bring (one) up short v. (birinin) donup kalmasına neden olmak
bring (one) up short v. (birini) ansızın durdurmak
bring (one) up short v. (birinin) aniden durmasına sebep olmak
bring (one) up with a start v. (birinin) donakalmasına neden olmak
bring (one) up with a start v. (birinin) donup kalmasına neden olmak
bring (one) up with a start v. (birini) ansızın durdurmak
bring (one) up with a start v. (birinin) aniden durmasına sebep olmak
drive (one) up the wall v. (birini) çileden çıkarmak
drive (one) up the wall v. (birini) deli etmek
drive (one) up the wall v. (birini) sinir etmek
drive (one) up the wall v. (birinin) tepesini attırmak
drive (one) up the wall v. (birini) uyuz etmek
give (one) up as a bad job v. (birinden) umudu kesmek
give (one) up as a bad job v. (birini) değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmek
give (one) up as a bad job v. (birini) olduğu gibi kabul etmek
lead (one) up the garden path v. (birini) üçkağıda getirmek
lead (one) up the garden path v. (birini) aldatmak
lead (one) up the garden path v. (birini) kandırmak
lead (one) up the garden path v. (birine) karşı dürüst olmamak
one-up (someone) v. (birinin dediğinin/yaptığının) üstüne çıkmak
one-up (someone) v. (birinin) önüne geçmek
one-up (someone) v. (birinden) üstün olmak
one-up (someone) v. (birini) geçmek
one-up (someone) v. (birini) geride bırakmak
one-up (someone) v. (birini) sönük bırakmak
one-up (someone) v. (birini) bastırmak
pull (one) up short v. (birini) birden bire durdurmak
pull (one) up short v. (birini) şaşırtıp durdurmak
pull (one) up with a start v. (birini) birden bire durdurmak
pull (one) up with a start v. (birini) şaşırtıp durdurmak
tie (one) (up) in knots v. (birinin) aklını karıştırmak
tie (one) (up) in knots v. (birini) endişelendirmek/kaygılandırmak
tie (one) (up) in knots v. (birini) telaşlandırmak
tie (one) (up) in knots v. (birini) üzmek
tie (one) (up) in knots v. (birini) çıkmaza sokmak
Computer
one up n. (video oyunlarında) kazanılan ilave can
one up n. (video oyunlarında) oyuncuya bir can kazandıran nesne
Literature
one up adv. yazı tipinden bir sütun daha fazla boşluk kullanarak
Sport
one up adj. bir puanla veya skorla önde olan
one up adj. bir bir berabere olan
Printery
one up adv. sayfa başına tek kopya ile
one up adv. belirtilen sayfaya tek bir kopya yerleştirerek
Slang
hit (one) up for (something) v. (birinden bir şey) istemek
hit (one) up for (something) v. (birinden para) istemek