parçalanmış - Turkish English Dictionary
History

parçalanmış



Meanings of "parçalanmış" in English Turkish Dictionary : 34 result(s)

Turkish English
General
parçalanmış disjoined adj.
parçalanmış fragmented adj.
parçalanmış broken adj.
parçalanmış tattered adj.
parçalanmış shivered adj.
parçalanmış shredded adj.
parçalanmış shattered adj.
parçalanmış weathered adj.
parçalanmış lacerate adj.
parçalanmış betorn adj.
parçalanmış chopped-up adj.
parçalanmış chopped up adj.
parçalanmış riven adj.
parçalanmış confract adj.
parçalanmış dissolute [obsolete] adj.
parçalanmış distract [obsolete] adj.
parçalanmış distraught [obsolete] adj.
parçalanmış cut adj.
parçalanmış fissioned adj.
parçalanmış rip (ripped) abrev.
Colloquial
parçalanmış bunged up adj.
Idioms
parçalanmış in shreds expr.
Politics
parçalanmış Balkanized adj.
parçalanmış balkanised adj.
Technical
parçalanmış decomposed adj.
parçalanmış comminuted adj.
parçalanmış ripped adj.
parçalanmış weathered adj.
Computer
parçalanmış tokenised adj.
parçalanmış tokenized adj.
Food Engineering
parçalanmış parted adj.
parçalanmış divided adj.
Math
parçalanmış fractal adj.
Slang
parçalanmış scronched [dated] adj.

Meanings of "parçalanmış" with other terms in English Turkish Dictionary : 35 result(s)

Turkish English
General
parçalanmış aile fragmented family n.
parçalanmış aile broken family n.
parçalanmış toplum fragmented society n.
daha parçalanmış shiverer adj.
patlama nedeniyle parçalanmış blown adj.
kabaca parçalanmış hewn adj.
Colloquial
parçalanmış aile broken home n.
füzeyle) vurulup parçalanmış shot away adj.
kendi içerisinde parçalanmış divided against itself adj.
Idioms
yırtılıp parçalanmış in shreds expr.
içi parçalanmış to pieces expr.
Technical
parçalanmış kaya decomposed rock n.
parçalanmış vinç kit crane n.
parçalanmış sözcük işlemi split-word operation n.
Computer
(video oyunları) genellikle ateşli silah oyunlarında parçalanmış bir karakterin parçaları gib n.
Construction
makadamda kullanılan parçalanmış göztaşı blue metal n.
makadamda kullanılan parçalanmış bazalt blue metal n.
(inşaat) tünelin patlama ile açılan ucundaki parçalanmış moloz muck pile n.
Medical
parçalanmış kırık comminuted fracture n.
parçalanmış (kırık) comminute adj.
Gastronomy
üzerine parçalanmış buz konularak servis edilen, limon kabuğu ile süslenmiş bir likör mist n.
(hindistan'da) parçalanmış tahıl dal n.
Chemistry
termal parçalanmış nafta ve gaz yağı thermal cracked naphtha and gas oil n.
parçalanmış alkali selüloz crumb n.
buhar ile parçalanmış steam-cracked adj.
hidrojenle parçalanmış hydrocracked adj.
Biology
enzimatik olarak parçalanmış enzymatically degraded adj.
hayvansal salgıyla parçalanmış secretitious adj.
Environment
parçalanmış dağ devastated mountain n.
Art
parçalanmış vücut temsili anatomy [obsolete] n.
Printery
parçalanmış eski kağıt parçaları shreds n.
Slang
tost ekmeği üzerinde kremalı parçalanmış sığır eti (genelde askeri gazinolarda bulunan bir yemek) shit on a shingle [us] n.
tost ekmeği üzerinde kremalı parçalanmış sığır eti (genelde askeri gazinolarda bulunan bir yemek) something on a shingle n.
tost ekmeği üzerinde kremalı parçalanmış sığır eti (genelde askeri gazinolarda bulunan bir yemek) stew on a shingle n.
Star Wars
parçalanmış kaya the shattered rock n.