rahat - Turkish English Dictionary
History

rahat



Meanings of "rahat" in English Turkish Dictionary : 119 result(s)

Turkish English
Common Usage
rahat comfort n.
rahat ease n.
rahat comfy adj.
rahat easy adj.
rahat comfortable adj.
General
rahat comfort n.
rahat ease n.
rahat peace n.
rahat repose n.
rahat welfare n.
rahat composure n.
rahat unconstrained adj.
rahat unlabored adj.
rahat sweet adj.
rahat contented adj.
rahat equable adj.
rahat restful adj.
rahat unconventional adj.
rahat homelike adj.
rahat easeful adj.
rahat cosy adj.
rahat content adj.
rahat undisturbed adj.
rahat unhurried adj.
rahat luxurious adj.
rahat cavalier adj.
rahat snugger adj.
rahat calm adj.
rahat unembarassed adj.
rahat quiet adj.
rahat cushy adj.
rahat cozy adj.
rahat canny adj.
rahat leisure adj.
rahat rakish adj.
rahat tranquil adj.
rahat relieved adj.
rahat commodious adj.
rahat affable adj.
rahat peaceful adj.
rahat untroubled adj.
rahat homely adj.
rahat easy going adj.
rahat at rest adj.
rahat at ease adj.
rahat homey adj.
rahat complacent adj.
rahat snug adj.
rahat cosey adj.
rahat facile adj.
rahat convenient adj.
rahat serene adj.
rahat easygoing adj.
rahat in comfort adj.
rahat smooth adj.
rahat cushioned adj.
rahat free and easy adj.
rahat comfortable adj.
rahat unmoved adj.
rahat fine adj.
rahat fluent adj.
rahat unlaboured adj.
rahat unvexed adj.
rahat acquaintable adj.
rahat relaxed adj.
rahat remiss [obsolete] adj.
rahat easygoing adj.
rahat unbraced [obsolete] adj.
rahat undiscomfited adj.
rahat unexacting adj.
rahat unflapped adj.
rahat large adj.
rahat equable adj.
rahat unrushed adj.
rahat leisured adj.
rahat bein adj.
rahat bien [scotland] adj.
rahat bland adj.
rahat homish adj.
rahat homy adj.
rahat lived-in adj.
rahat loungy adj.
rahat loungey adj.
rahat glancing adj.
rahat devil-may-care adj.
rahat incoact adj.
rahat cosh [scotland] adj.
rahat douth adj.
rahat indeterminate adj.
rahat outgiving adj.
rahat roomy adj.
rahat shaggy adj.
rahat fortunate adj.
rahat free-and-easy adj.
rahat slippered adj.
rahat sonsie [dialect] adj.
rahat springy adj.
rahat easily adv.
rahat undisturbedly adv.
Colloquial
rahat chill adj.
rahat worry-free adj.
rahat at (one's) ease expr.
rahat at (your) ease expr.
rahat at (your) ease expr.
Idioms
rahat comfortable circumstances n.
rahat comfortable circumstances n.
rahat fat of the land n.
rahat free and easy adj.
rahat high off the hog adj.
rahat snug as a bug adj.
rahat snug as a bug (in a rug) adj.
Speaking
rahat all right interj.
Technical
rahat comfortable adj.
Archaic
rahat rug adj.
rahat sober adj.
Slang
rahat hyggelig [us] adj.
rahat mellow adj.
rahat mick adj.
British Slang
rahat cushy adj.

Meanings of "rahat" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
içi rahat olma ease n.
rahat vermemek get in somebody's hair v.
rahat bırakmamak get in somebody's hair v.
General
rahat yer snuggery n.
erkeklerin evde giydiği rahat ve zarif ceket smoking jacket n.
rahat oturamayan kimse fidget n.
rahat koşu lope n.
kendini rahat hisseden (bir yerde) at home in n.
rahat mevki bed of roses n.
yerinde rahat oturamama fidget n.
rahat bir nefes alma sigh of relief n.
içi rahat olma ease n.
rahat koltuk easy chair n.
rahat kımıldanacak yer leeway n.
rahat ettirme easing n.
rahat koltuklu vagon parlor car n.
işyerine uygun rahat giyim business casual n.
iş yerinde rahat giyim business casual n.
işyerine uygun rahat giyim smart casual n.
şık rahat giyim smart casual n.
rahat giyim casual wear n.
çok güzel ve rahat bir yer shangri-la n.
rahat koltuk lounge-chair n.
rahat koltuklu lüks vagon pullman n.
rahat ve sıkıntısız hayat an easy and pleasant life n.
en rahat gidilen yol royal road n.
rahat yaşam tarzı laid-back lifestyle n.
rahat kanepeler comfy couches n.
rahat bir yer a comfortable place n.
rahat tavırlar easy manner n.
rahat zafer blowout n.
rahat zafer easy victory n.
rahat zafer blow-out n.
rahat sınıf leisure class n.
yiddişçede çekici ve rahat kadın tchotchkeleh n.
rahat vermeme teasing n.
gündelik rahat giysiler casuals n.
rahat ve spor kıyafetler giyen, işçi sınıfından genç kimse charver n.
(yahudi almancasında) çekici ve rahat kadın tsatske n.
(yahudi almancasında) çekici ve rahat kadın tshatshke n.
(yahudi almancasında) çekici ve rahat kadın tchotchke n.
(yahudi almancasında) çekici ve rahat kadın chachka n.
evde giymeye uygun gündelik, rahat kıyafetler loungewear n.
içi rahat olmama unease n.
rahat olmama unease n.
içi rahat olmama uneasiness n.
rahat vermeyen kimse besetter n.
rahat ve gündelik kullanım için tasarlanmış şey knockabout n.
rahat nefes alabilme breath n.
sırtı yatırılıp kaldırılabilen bir tür rahat koltuk morris-chair n.
rahat koşu lop [rare] n.
rahat hissetme comfiness n.
rahat ettiren kadın comfortress n.
içi rahat olma douth n.
kolay ve rahat konum feather-bed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş feather-bed n.
kolay ve rahat konum featherbed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş featherbed n.
rahat ve ince şilte pad n.
rahat ilerleme plane sailing n.
rahat ev kıyafeti playclothes n.
rahat ve sıcak sığınak cocoon n.
için rahat olması conviction n.
rahat durum rose n.
rahat tavır freedom n.
hafif bol pantolon üzerine ceket veya spor gömlekten oluşan rahat takım elbise slack suit n.
telefonu daha rahat tutmak için arkasına yapıştırılan aparat phone grip n.
rahat kazanılan başarı romp n.
içi rahat etmek feel at ease v.
rahat vermemek harass v.
rahat ettirmek snug v.
kendini rahat hissetmek feel at home v.
rahat bırakmamak bother v.
rahat ettirmek comfort v.
rahat bırakmamak persecute v.
rahat ettirmek ease v.
rahat etmek rest v.
rahat vermemek badger v.
rahat durmak behave oneself v.
rahat etmek make oneself comfortable v.
rahat bırakmamak prey on someone's mind v.
rahat vermemek beleaguer v.
rahat durmamak wiggle v.
rahat vermek reprieve v.
rahat bırakmak let alone v.
rahat etmek be at ease v.
rahat oturamamak fidget v.
rahat ettirmek make comfortable v.
rahat yüzü görmemek have no peace v.
rahat bırakmak leave alone v.
rahat durmamak (bir yerde) wriggle v.
rahat vermemek disturb v.
rahat vermemek persecute v.
uzun ve rahat adımlarla koşmak lope v.
rahat vermemek pester v.
hiç rahat bırakmamak badger v.
rahat bırakmamak harass v.
rahat bırakmamak prey on v.
rahat bırakmamak pester v.
rahat vermemek beset v.
birini (rahat bir yere) oturtmak settle someone down in v.
rahat vermemek mobbing v.
rahat bırakmamak badger v.
rahat bir şekilde oturmak settle down v.
rahat koşmak lope v.
rahat uyumak sleep soundly v.
rahat rahat yürümek amble v.
rahat vermemek bother v.
rahat uyumak sleep well v.
rahat bırakmamak tease v.
içi rahat etmek be relieved v.
rahat olmak feel free v.
rahat yüzü görmemek fail to reach a state of comfort and harmony v.
rahat yüzü görmemek not to have a moment of peace v.
rahat yüzü görmemek be constantly plagued by troubles v.
rahat hissetmek feel comfortable v.
rahat hissetmek feel relaxed v.
rahat hissetmek feel at ease v.
içi rahat olmak feel comfortable v.
içi rahat olmak feel at ease v.
içi rahat olmak feel relaxed v.
daha rahat konuşmak open out v.
rahat konuşmak open up v.
rahat bir nefes almak heave a sigh of relief v.
rahat hissetmek feel comforted v.
rahat bırakmamak beset v.
rahat bırakmamak (bir isteğin üstüne düşerek) dog v.
rahat bir nefes almak breathe a sigh of relief v.
başını yastığa rahat koymak sleep with peace of mind v.
vicdanı rahat etmemek have a guilty conscience v.
vicdanı rahat etmemek feel guilty v.
başını yastığa rahat koymak sleep with a clear conscience v.
vicdanen rahat olmak sleep with a clear conscience v.
vicdanen rahat olmak sleep with peace of mind v.
ile rahat olmak be comfortable with v.
üzerine rahat bir şeyler giymek put on something more comfortable v.
rahat olmak feel free to v.
birisini rahat bırakmak leave somebody alone v.
bir yerde rahat etmek be comfortable in somewhere v.
rahat bir koltuğa kurulmak/yerleşmek ensconce oneself in a comfortable chair v.
üzerine rahat bir şeyler giymek change into comfortable clothes v.
üzerine rahat bir şeyler giymek put on something comfortable v.
(bir konu(m)da) rahatsız hissetmek/rahat hissetmemek feel out of depth v.
rahat olmak rest at ease v.
rahat bırakmak free v.
birisine rahat bir hayat sağlamak provide a comfortable living for someone v.
rahat davranmak being relaxed v.
rahat davranmak feel comfortable around v.
rahat davranmak behave in a relaxed manner v.
rahat davranmak behave loosely v.
rahat davranmak behave in an easy fashion v.
rahat vermemek annoy v.
yeniden rahat ettirmek reconfort [obsolete] v.
yeniden rahat ettirmek reconsolate [obsolete] v.
rahat vermemek chase [obsolete] v.
kalça ve omuzları abartılı hareket ettirerek gösterişli ve rahat bir şekilde yürümek chassé v.
rahat duramamak nestle [dialect] v.
yerinde rahat oturamamak tiddle v.
rahat bırakmak let be v.
rahat bırakmak let slide v.
fazla rahat giysiler giymek underdress v.
hızlı, rahat ve pervasızca hareket etmek skip v.
rahat durmamak widdle [dialect] v.
rahat vermemek brace v.
rahat vermemek herry v.
şakacı bir şekilde rahat vermemek mouse v.
rahat vermemek bullirag v.
hiç rahat bırakmamak heckle v.
bir türlü rahat vermemek overpester v.
rahat vermemek impester [obsolete] v.
rahat ettirmek nuzzle [uk] v.
rahat konuşmak develop v.
rahat etmek cose v.
rahat olmak cose v.
daha rahat ve sıcak bir hale getirmek cozy (up) v.
kendini rahat ettirmek cozy v.
rahat bir köşeye çekilmek curl up v.
rahat vermemek inleaguer v.
rahat bırakmamak pelt v.
rahat bırakmamak pelter v.
rahat oturamamak fidge v.
rahat oturamamak fike v.
rahat ve dostane şekilde konuşmak shmoose v.
rahat ve dostane şekilde konuşmak schmoose v.
en rahat snuggest adj.
alışılmışın dışında ve rahat rakish adj.
rahat bir şekilde oturmuş ensconced adj.
rahat ettirilmiş eased adj.
davranışları rahat olmayan angular adj.
içi rahat olmayan ill at ease adj.
derin ve rahat (uyku) sound adj.
rahat olmayan uncomfortable adj.
rahat (giysi) casual adj.
daha rahat snugger adj.
rahat bırakılmış unmolested adj.
rahat olmayan labored adj.
rahat (meslek vb) cushy adj.
hoş tavırlı ve rahat suave adj.
çok rahat luxurious adj.
rahat ve kendinden emin suave adj.
içi rahat etmiş relieved adj.
rahat durmayan fidgety adj.
içi rahat at ease adj.
rahat ve iyi konuşan glib adj.
çok rahat/kolayca görünen/görülebilen distinctly visible adj.
çok rahat so comfortable adj.
çok rahat very comfortable adj.
rahat olmayan laboured adj.
yabancılarla rahat comfortable with strangers adj.
rahat hissettiği durumlarda dışa dönük, rahat hissetmediği durumlada içe dönük olan kişi omnivert adj.
rahat bir tarzda olmayan noncasual adj.
rahat ettiren amenity adj.
mali açıdan çok rahat deep pocket adj.
rahat vermeyen easeless adj.
içi rahat undiscomfited adj.
rahat edici ungracious adj.
rahat olmayan unsubdued adj.
rahat olmayan untranquil adj.
rahat ve açık görüşlü bindaas [india] adj.
çok rahat breezy adj.
(hareket) yumuşak ve rahat liquid adj.
rahat ve geniş mobilyaları olan barlara ait veya ilişkin loungy adj.
rahat ve geniş mobilyaları olan barlara ait veya ilişkin loungey adj.
aşırı rahat şekilde söylenmiş glib adj.
rahat (giyim) odd adj.
çok fazla rahat overeasy adj.
gösterişsiz ama rahat olan old-shoe adj.
yastık gibi rahat cushiony adj.
rahat olan domestic [obsolete] adj.
rahat hisseden domestic [obsolete] adj.
rahat yaşam sunan independent adj.
(yastık gibi) yumuşak ve rahat padded adj.
kafası rahat clear adj.
rahat ve doğal cursive adj.
rahat duramayan figent adj.
içi rahat olmayan self-conscious adj.
rahat nefes almaya müsait bir hava basıncında sürdürülen pressurized adj.
rahat nefes almaya müsait bir hava basıncında sürdürülen pressurised adj.
(davranış) rahat smooth adj.
parasal bakımdan rahat olan snug adj.
kafası rahat sorrowless adj.
rahat (iş) cushy adj.
rahat bir şekilde freely adv.
rahat rahat easily adv.
kendi evinde rahat under one's vine and fig tree adv.
içi rahat bir şekilde relievedly adv.
rahat bir şekilde comfortably adv.
rahat bir şekilde unconventionally adv.
içi rahat olmayan bir şekilde unrelievedly adv.
rahat bir şekilde soft adv.
güvende ve rahat hissetmeye yetecek şekilde snugly adv.
beni rahat bırak! leave me alone! interj.
rahat bırak! hands-off interj.
koltuk rahat değil the seat is uncomfortable expr.
koltuk rahat değil the seat is uncomfy expr.
Phrasals
rahat giyinmek bundle up v.
rahat bırakmamak dangle about v.
rahat oturamamak fidget around v.
yerinde rahat oturamamak fidget around v.
rahat rahat kazanmak clean up v.
rahat oturamamak fidget about v.
hazır pozisyondan rahat pozisyona geçmek stand down v.
(boğazını temizlemek/bir şeyi rahat yutmak için) üstüne su/bir içecek içmek rinse down v.
rahat olmak take (something) down a thousand v.
(birine bir şey) için rahat vermemek devil (someone or something) for (something) v.
(birine/bir hayvana bir şey) için rahat vermemek devil (someone or an animal) for something v.
birini rahat bırakmak get off v.
birini rahat bırakmamak get on someone v.
(birini) rahat bırakmamak gnaw (away) at (someone) v.
(birini) rahat bırakmamak gnaw on (someone) v.
rahat bırakmamak gnaw at v.
rahat bırakmamak gnaw on v.
bir şey yaptırmak için rahat vermemek badger into v.
bir şey yaptırmak için birine rahat vermemek badger someone into something v.
rahat rahat (bir yere) girmek waltz into (some place) v.
rahat rahat (bir yere) girmek waltz in (some place) v.
rahat bir tavırla (bir yere) girmek waltz into (some place) v.
rahat bir tavırla (bir yere) girmek waltz in (some place) v.
rahat rahat içeri girmek waltz in v.
(bir rolde, işte, konumda) daha rahat hareket etmek relax into (something) v.
daha rahat bir şekil almak relax into something v.
daha rahat bir duruma gelmek relax into something v.
rahat bırakmak lay off v.
birine bir şeyi yaptırana kadar taciz etmek/rahat vermemek worry something out of someone v.
birinden bir şeyi alana kadar taciz etmek/rahat vermemek worry something out of someone v.
birinden bir şeyi alana kadar onu taciz etmek/rahat vermemek worry something out of someone v.
pervasızca/rahat bir tavırla yürüyüp gitmek waltz off v.
(bir şeyle) rahat rahat yürüyüp gitmek waltz off (with something) v.
rahat bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek breeze up to (someone or something) v.
rahat rahat atıp tutmak bandy around v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat bırakmamak bother about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat vermemek bother about (someone or something) v.
rahat rahat gelmek breeze in v.
rahat hareket etmek breeze into v.
rahat hareket etmek breeze out v.
(birine) rahat vermemek crowd (one) v.
(birini/bir şeyi) rahat bırakmak ease off on (someone or something) v.
(birini) rahat bırakmak ease up (something) v.
birine/bir şeye rahat vermemek fuss (around) with someone or something v.
(birini/bir şeyi) rahat bırakmamak get on (someone or something) v.
rahat bırakmak keep off back v.
(birini/bir şeyi) rahat bırakmak lay off (someone/something) v.
(birini) rahat bırakmamak prey upon (someone) v.
(birini) rahat bırakmamak prey on (someone) v.
-de rahat bir duruma gelmek relax into v.
(birini) rahat bırakmak slack up (on someone) v.
(bir şeyde) rahat oturamamak/duramamak squirm in v.
(bir şeyden dolayı) yerinde rahat duramamak squirm with (something) v.
(bir karardan/seçimden) dolayı içi rahat olmamak/suçluluk hissetmek struggle with (something) v.
rahat rahat yürüyüp gitmek tootle off v.
(birine bir şey yaptırana) kadar rahat vermemek torment (one) into (doing something) v.
alana kadar taciz etmek/rahat vermemek worry out of v.
Phrases
vicdanı rahat olarak with a clear conscience adv.
hayat boyu rahat yüzü yok the first hundred years are the hardest expr.
vicdanı rahat biçimde in allconscience expr.
vicdanı rahat biçimde in good conscience expr.
vicdanı rahat biçimde in conscience expr.
Proverb
vicdanı temiz olan rahat uyur a clean conscience is a good pillow
iyi bir vicdan en rahat yastıktır a clean conscience is a good pillow
vicdanı rahat olanın uykusu da rahat olur a clean conscience is a good pillow
yüz yaşından sonrası rahat the first hundred years are the hardest
yüz yaşından sonrası rahat first hundred years are the hardest
vicdanı temiz olan rahat uyur a clean conscience makes a soft pillow
vicdanı temiz olan başını yastığa rahat koyar a clean conscience makes a soft pillow
vicdanı rahat olan rahat uyur a clean conscience makes a soft pillow
vicdanı rahat olanın uykusu da rahat olur a clean conscience makes a soft pillow
Colloquial
rahat giyim normcore n.
işlevsel ve rahat giyim normcore n.
rahat ve sıkıntısız hayat a life of riley n.
içi rahat olmayan kimse hog in armour n.
çoğunlukla orta yaşlı annelerin giydiği yüksek bel, rahat kesim kot pantolon mom jeans n.
rahat iş soft job n.
uzun etek, bol/salaş kıyafetler ve rahat ayakkabılar giyen makyajsız tarz boheme n.
bolluk içinde, rahat ve sıkıntısız hayat life of riley n.
(yahudi almancasında) çekici ve rahat kadın chotchke n.
rahat bırakmamak bird-dog v.
rahat bırakmak let well alone v.
rahat bırakmak leave well alone v.
rahat bir nefes almak be able to breath again v.
rahat içinde yaşamak live high v.
vicdanı rahat bir şekilde gezmesini sağlamak let someone walk by with a clean conscience v.
(maçı) rahat kazanmak ease past v.
(birini) rahat bırakmak ease off on someone v.
rahat durumda olmak have it easy v.
rahat bir pozisyonda/konumda olmak have it easy v.
şartları rahat olmak have it easy v.
rahat şartlara sahip olmak have it easy v.
sakin ve rahat olmak be grooving v.
rahat olmak take it easy v.
rahat takılmak take it easy v.
yeri rahat, elverişli, yakın olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
rahat olmak be laughing v.
rahat olmak be oneself v.
rahat vermemek bullyrag v.
için rahat vermemek devil for v.
birini rahat bırakmamak hound someone v.
rahat bırakmak let it be v.
kendini rahat bırakmak let yourself go v.
içi rahat olmayan ill-at-ease adj.
hepten/tümüyle rahat loose as a goose adj.
rahat olmayan unleisurely adj.
rahat ve geniş loosey adj.
bir rahat/huzur ver get off my bumper! interj.
bir rahat bırak adamı get off my bumper! interj.
beni rahat bırak let me off expr.
beni rahat bırak! stay out of my hair! expr.
beni rahat bırak bolt ya rocket expr.
insanın evi gibi rahat a home away from home expr.
insanın evi gibi rahat a home from home expr.
rahat dur! be still! expr.
rahat ol! take it down a thou! expr.
rahat ol! take it down a thousand! expr.
rahat ver get a life expr.
rahat bırak get a life expr.
beni rahat bırak! give me a break! expr.
bir rahat ver! give me a break! expr.
beni rahat bırak! gimme a break! expr.
bir rahat ver! gimme a break! expr.
içi rahat bir şekilde with a light heart expr.
için rahat at (your) ease expr.
biriyle/bir şeyle ilgili çok rahat at home with someone or something expr.
beni rahat bırak bag your face expr.
için rahat olsun dw (don't worry) expr.
bir rahat bırak! (why don't you) give it a rest! [uk] expr.
bir rahat ver! (why don't you) give it a rest! [uk] expr.
kendini rahat bırak let yourself go expr.
sen rahat ol no stress exclam.
rahat ol no stress exclam.
beni rahat bırak beat it exclam.
beni rahat bırak! don't bother me! exclam.
Idioms
rahat iş/görev a soft berth n.
rahat iş/görev soft berth n.
rahat koşullar comfortable circumstances n.
rahat koşullar comfortable circumstances n.
rahat kıyafet casual dress n.
rahat bir yaşam charmed existence n.
çok rahat koşullar bed of roses n.
rahat ve mutlu bir yaşam a bed of roses n.
rahat ve sorunsuz iş smooth sailing n.
rahat ve sorunsuz iş plain sailing n.
rahat bir nefes a breath of a fresh air n.
rahat ve sıkıntısız hayat the life of riley n.
rahat bir yer a bed of roses n.
rahat bir yaşam charmed existence n.
derin ve rahat uyku the sleep of the just n.
(birinin) kendini rahat hissettiği alan (one's) comfort zone n.
insan vücudunun kendini rahat/konforlu hissettiği sıcaklık aralığı (one's) comfort zone n.
(birinin) kendini rahat hissettiği yer, durum, etkinlik (one's) scene n.
zor/rahat dönem a rough ride n.
zor/rahat dönem an easy ride n.
çok rahat an old shoe n.
eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat an old shoe n.
çok rahat an old shoe n.
eski/gösterişsiz/iddiasız ama rahat an old shoe n.
rahat nefes alma alanı breathing room n.
rahat hareket alanı breathing room n.
rahat bir yaşam charmed life n.
kafası rahat tip jack the lad [uk] n.
(bir şeye) giden en rahat/kolay/sorunsuz yol royal road (to something) n.
-in rahat/kolay/sorunsuz yolu royal road to n.
rahat yaşam soft life n.
kendini rahat hissetmek be (one's) scene v.
rahat bırakmak fly a kite v.
rahat bırakmak fly one's kite v.
elde etmesi/ulaşması rahat/kolay olmak be there for the taking v.
rahat bir nefes almak catch a break v.
rahat bir nefes almak catch a break v.
rahat bir nefes almak get a break v.
rahat bir nefes almak get a break v.
rahat bırakmak get off (one's) bumper v.
bir rahat/huzur vermek get off (one's) bumper v.
rahat bırakmak get off (one's) tail v.
bir rahat/huzur vermek get off (one's) tail v.
üstüne rahat bir şeyler almak slip into something more comfortable v.
üstüne rahat bir şeyler alıp gelmek slip into something more comfortable v.
üstüne rahat bir şeyler giymek slip into something more comfortable v.
içi rahat etmemek not sit comfortably (with one) v.
rahat bir yaşam sürdürmek have a charmed existence v.
rahat bir yaşam sürdürmek lead a charmed existence v.
rahat bir yaşam sürdürmek live a charmed existence v.
(biri veya bir şey hakkında) vicdanı rahat etmemek have (some/any) qualms about (something or someone) v.
birini rahat bırakmak leave someone in peace v.
birine hiç rahat vermemek badger someone to death v.
birisini rahat bırakmak keep off someone's back v.
birini rahat bırakmak keep someone loose v.
birini rahat bırakmak leave someone be v.
birisini rahat bırakmak cut someone a break v.
birisini rahat bırakmak cut someone some slack v.
başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak go out of your way to do something v.
birisini rahat bırakmak keep off someone's case v.
birini rahat hissettirmek put one at ease v.
birini rahat hissettirmek put one at one's ease v.
çok rahat bir yaşam sürmek live high off the hog v.
çok rahat bir yaşam sürmek eat high on the hog v.
çok rahat bir yaşam sürmek live high on the hog v.
çok rahat ve gamsız olmak not have a care in the world v.
kısa/az/rahat çalışma saatlerine sahip olmak keep banker's hours v.
maddi yönden ömür boyu rahat olmak/hiç sorun yaşamamak set for life v.
kendini rahat hissetmek be at ease v.
kendini rahat hissetmek be in one's element v.
rahat bir nefes almak be able to breathe freely again v.
rahat hareketleriyle dikkat çekmek make free with v.
rahat bırakmak get off someone's back v.
rahat olmak rest easy v.
rahat hissetmek be at ease v.
rahat bir nefes almak be able to breathe again v.
rahat bir nefes almak be able to breathe easily again v.
rahat bırakmak leave well enough alone v.
rahat vermemek pull one's leg v.
rahat bir yaşam sürmek live off the fat of the land v.
rahat bırakmak let well enough alone v.
rahat yaşamak take things easy v.
rahat bir yaşam sürmek live on the fat of the land v.
(birini) rahat bırakmak ease off on someone v.
(zor günlerden sonra) rahat etmek breathe easy v.
vicdanı rahat olmak have a clean conscience about something v.
(rahat bir yerden) kalıcı olarak göç etmek/ayrılmak pull up roots v.
(birini) rahat bırakmak get off somebody's case v.
(özellikle yabancı bir ortamda olduğu için) kendini rahat hissetmemek be out of one's element v.
vicdanı rahat olmak have a clear conscience about something v.
(birini) rahat bırakmak give (one) some slack v.
bir durumla ilgili çok rahat olmak have an easy time of it v.
bir konuda/bir konumda çok rahat olmak have an easy time of it v.
rahat bir konumda olmak have an easy time of it v.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak lay out the welcome mat (for somebody) v.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak put out the welcome mat (for somebody) v.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak roll out the welcome mat (for somebody) v.
yüksekte kendini rahat hissetmek have a head for heights v.
yüksekte kendini rahat hissetmek have a (good) head for heights v.
eli ayağı rahat durmamak have roman hands and russian fingers v.
(birinin) içi rahat etmek sit comfortably (with something) v.
(birinin) içi rahat etmek sit easily (with something) v.
(birinin) içi rahat etmek sit well (with something) v.
(birinin) içi rahat etmemek not sit easily (with one) v.
(birini) rahat bırakmamak give (one) the gears v.
birini rahat bırakmak be off someone's back v.
içi rahat olmak have a light heart v.
(birini) rahat bırakmamak (doğa üstü varlıklar) come back to haunt (one) v.
(birini) rahat bırakmamak (doğa üstü varlıklar) return to haunt (one) v.
rahat edeceği/güzel günlere doğru yol almak ride off into the sunset v.