sit on - Turkish English Dictionary
History

sit on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "sit on" in Turkish English Dictionary : 18 result(s)

English Turkish
General
sit on v. üye olmak (heyete)
sit on v. oturmak
sit on v. haşlamak
sit on v. azarlamak
sit on v. alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi)
sit on v. toplanmak
sit on v. üzerine düşünmek
sit on v. (bir konuda) görüşmeler yapmak
sit on v. kararı ertelemek
sit on v. işlemi ötelemek
sit on v. sessiz kalmak
sit on v. görüş alanının dışında kalmak
sit on v. gündem dışı kalmak
Colloquial
sit on v. (birini) baskı altında tutmak
sit on v. (birini) zapt etmek
sit on v. (birini) kısıtlamak
Idioms
sit on v. bir şeyi bir süre için elde tutmak
sit on v. üye olmak

Meanings of "sit on" with other terms in English Turkish Dictionary : 119 result(s)

English Turkish
General
sit on the bench n. bankta oturmak
sit on the fence v. tarafsız kalmak
sit in on v. dinleyici olarak bir toplantıya katılmak
sit on somebody's lap v. kucağına oturmak
sit on the fence v. kararsız olmak
sit on the edge of something v. eğreti oturmak
sit on the bed v. yatağa uzanmak
sit on (someone's) lap v. kucağına oturmak
sit on the throne v. tahtta oturmak
sit down on the floor v. yere oturmak
sit on the beach and read a book v. plajda oturup kitap okumak
sit on heels v. dizleri üzerine oturmak
sit on heels v. diz çökmek
sit down on v. susturmak
sit down on v. lafı ağzına tıkmak
sit down on v. kınamak
sit down on v. azarlamak
sit down on v. paylamak
Phrasals
sit down on v. -e oturmak
sit down on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine oturmak
sit down on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine oturtmak/koymak
sit in on (something) v. (bir şeye) dinleyici/izleyici/katılımcı/ziyaretçi olarak katılmak
sit on (something) v. (bir meclisin) üyesi olmak
sit on (something) v. (bir kurulun/konseyin üyesi olmak
sit on (something) v. (bir şeyi) saklamak
sit on (something) v. (bir şeyi) ortadan kaldırmak
sit on (something) v. (bir şeyi) baskılamak/bastırmak
sit on (something) v. (bir şeyi) tartışmak için toplanmak
sit on (something) v. (bir şeyi) müzakere etmek/konuşmak için bir araya gelip oturmak
sit on (something) v. (bir konu) üzerine toplanmak
sit on (something) v. (bir şeyin) üzerine yatmak
sit on (something) v. (bir şey) üzerine düşünmek
Phrases
where you stand depends on where you sit expr. nerede durduğunuz nerede oturduğunuza bağlıdır
Idioms
sit on brood v. düşünüp taşınmak
sit on brood v. kafa yormak
sit on brood v. iyice düşünmek
sit on hot cockles v. sabırsızlanmak
sit on hot cockles v. aceleci olmak
sit on hot cockles v. sabırsız olmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. sap gibi ortada kalmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. dımdızlak ortada kalmak
sit like piffy on a rock cake [uk] v. bir kenarda, kendi başına oturmak
sit in judgment on someone v. biri hakkında hüküm vermek
sit on a powder keg v. bıçak sırtında olmak
sit on the fence v. bir karar vermekten kaçınmak
sit on the fence about something v. bir konuda kararsız kalmak
sit in judgment on someone v. birini yargılamak
sit on top of the world v. dünyalar onun olmak
sit on a powder keg v. çok riskli bir durumda olmak
sit on a powder keg v. diken üzerinde olmak
sit in judgment on/over v. hüküm vermek
sit on one's hands v. hiçbir şey yapmamak
sit on the edge of one's seat v. hop oturup hop kalkmak
sit on the fence v. herhangi bir karar almaktan kaçınmak
sit on one's hands v. hiçbir eylemde bulunmamak
sit on the fence v. ortada olmak
sit on the fence v. muallakta kalmak
sit heavy on someone's stomach v. midesine oturmak
sit on its hands v. kayıtsız kalmak
sit on the fence v. kararsız kalmak
sit on one's hands v. kılını kıpırdatmamak
sit on the fence v. şaibeye düşmek
sit on one's hands v. parmağını kıpırdatmamak
sit on a powder keg v. topun ağzında olmak
sit on the fence v. taraf olmamak
sit on the fence v. taraf tutmamak
sit on its hands v. (seyirci) alkışlamamak
sit on the fence v. yan tutmamak
sit on their hands v. (seyirci) alkışlamamak
sit heavy on the stomach v. mideye oturmak
sit heavy on the stomach v. mideyi rahatsız etmek
sit heavy on the stomach v. midede sindirememek
sit heavy on the stomach v. sindirimi zor olmak
sit (heavy) on the stomach v. sindirimi uzun sürmek
sit (heavy) on the stomach v. uzun süre sindirilememek
sit on (one's) tail v. (birini) yakın takipte olmak
sit on (one's) tail v. (birini) yakın takibe almak
sit on (one's) tail v. (birinin) kuyruğuna/kıçına yapışmak (arabayla)
sit on someone's tail v. yakın takibe almak
sit on someone's tail v. yakın takip etmek
sit on someone's tail v. kuyruğuna/kıçına yapışmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. sap gibi kalmak/oturmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. sap gibi ortada kalmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. dımdızlak ortada kalmak
sit like piffy on a rock bun [uk] v. bir kenarda, kendi başına oturmak
sit on a gold mine v. altın madeninin üzerinde oturmak
sit on a gold mine v. bir hazinenin üzerinde oturmak
sit on a gold mine v. bir hazineye sahip olmak
sit on a gold mine v. çok değerli bir şeyin sahibi olmak
sit on a gold mine v. farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği bir hazineye sahip olmak
sit on a gold mine of (something) v. (bir şey) zenginliğine sahip olmak
sit on a gold mine of (something) v. farkında olmadığı/henüz değerlendirmediği (bir şey) hazinesine sahip olmak
sit on a gold mine of (something) v. (bir şey) hazinesinin üzerinde oturmak
sit on the edge of (one's) chair v. hop oturup hop kalkmak
sit on the edge of (one's) chair v. diken üstünde oturmak
sit on your hands v. hiçbir eylemde bulunmamak
sit on your hands v. hiçbir şey yapmamak
sit on your hands v. kılını kıpırdatmamak
sit on your hands v. parmağını kıpırdatmamak
sit on your hands v. kayıtsız kalmak
sit on your hands v. harekete geçmek için doğru zamanı beklemek
sit on your hands v. aceleye getirmemek
sit on the lid v. galeyanı önlemek
sit on the lid v. isyanı bastırmak
sit on the lid v. protestoları kontrol altında tutmak
Sport
sit on the splice v. (krikette) sayı vermemek için oynamak
Football
sit on bench v. yedek soyunmak
Slang
sit on (one's) butt v. kıç/göt üstünde oturmak
sit on (one's) butt v. kıçını/götünü kaldırmamak
sit on (one's) butt v. tembellik/aylaklık yapmak
sit on (one's) butt v. aylak aylak dolaşmak/dolanmak
sit on (one's) butt v. işsiz güçsüz dolanmak
sit on one's ass v. boş boş oturmak
sit on one's ass v. (herkes çalışırken) öylece oturmak
sit on one's arse v. (herkes çalışırken) öylece oturmak
sit on it expr. defolup gitsin
sit on it expr. defol git
sit on it expr. siktir git
sit on it expr. siktirsin gitsin