siyasal - Turkish English Dictionary
History

siyasal



Meanings of "siyasal" in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

Turkish English
Common Usage
siyasal political adj.
General
siyasal political adj.
siyasal politic adj.
Politics
siyasal diplomatic adj.
siyasal political adj.

Meanings of "siyasal" with other terms in English Turkish Dictionary : 296 result(s)

Turkish English
General
siyasal zulum political persecution n.
siyasal coğrafya political geography n.
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offenses n.
siyasal sosyoloji political sociology n.
siyasal davranış political behaviour n.
güçlü tepki (siyasal/toplumsal bir gelişmeye karşı) backlash n.
karışık siyasal durum unsettled political situation n.
siyasal iktisat political economy n.
siyasal bilimciler political scientists n.
siyasal bireycilik political individualism n.
siyasal parti political party n.
siyasal kültür political culture n.
siyasal kampanyalar political campaigns n.
siyasal bilgiler government n.
siyasal suistimal political corruption n.
ayrılma (siyasal/dinsel bir örgütten/bir devletten/federasyondan) secession n.
siyasal planlama political planning n.
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offences n.
siyasal süreç political process n.
siyasal kalkınma political development n.
siyasal sosyalleşme political socialization n.
siyasal faaliyet political activity n.
siyasal bilim political science n.
siyasal danışmanlar political consultants n.
siyasal mahkumlar political prisoners n.
siyasal ekoloji political ecology n.
türkiye’den siyasal ve sosyal görünüş political and social views on turkey n.
siyasal yükümlülükler political obligation n.
siyasal tarih political history n.
siyasal şiir political poetry n.
amerikan siyasal şiir american political poetry n.
federal bir cumhuriyetin bir parçasını oluşturan örgütlü siyasal toplum state n.
siyasal roman political fiction n.
siyasal psikoloji political psychology n.
siyasal katılım political participation n.
siyasal ahlak political ethics n.
siyasal partiler political parties n.
siyasal istikrar political stability n.
siyasal teori political theory n.
siyasal bilgiler political sciences n.
ayrılma yanlısı (siyasal/dinsel bir örgütten/bir devletten/federasyondan) secessionist n.
siyasal mezalim political atrocity n.
siyasal liderlik political leadership n.
tek yönetim altında bulunan örgütlü siyasal toplum state n.
siyasal kararsızlık political instability n.
siyasal reklamcılık political advertising n.
siyasal uygulamalar political practices n.
siyasal egemenlik political sovereignty n.
siyasal sınırlar political boundaries n.
kadın siyasal mahkumlar women political prisoners n.
siyasal ağırlığı olan kişi powerbroker n.
siyasal ağırlığı olan kişi power broker n.
siyasal olmayan nonpolitical n.
siyasal sahne political scene n.
siyasal görüş political view n.
siyasal nüfuzunu kullanıp liderleri iktidara getirebilme kapasitesine sahip olan kimse kingmaker n.
siyasal sorun political trouble n.
siyasal belirsizlik political uncertainty n.
siyasal model political pattern n.
siyasal olarak uç görüşlere sahip olan kesim lunatic fringe n.
siyasal destek politicial support n.
siyasal iltica political asylum n.
siyasal terbiye/ahlak political decency n.
siyasal destek political support n.
siyasal olmayan non-political n.
yıkıcı siyasal faaliyet zap n.
ayrılmak (siyasal/dinsel bir örgütten/bir devletten/federasyondan) secede v.
siyasal/siyasi çalkantı/huzursuzluk yaratmak foment a political unrest v.
(bölge veya halkı) roma'nın siyasal, kültürel veya ticari etkisi altına almak romanize v.
(bölge veya halkı) roma'nın siyasal, kültürel veya ticari etkisi altına almak romanise v.
kendi ayakları üzerinde durabilen (toplumsal/siyasal/ekonomik açıdan) viable adj.
siyasal ve sosyal eşitliğe inanan egalitarian adj.
siyasal ve sosyal eşitliliğe ait egalitarian adj.
Colloquial
işçi sınıfının iyileştirilmesi için devlet yardımı yapılması gerektiğini savunan bir grup alman siyasal iktisatçı socialism of the chair n.
Idioms
siyasal olarak doğru pc (politically correct) n.
yoğun siyasal bağ kurmak ally with v.
toplumsal/siyasal hiyerarşinin en altında at the bottom of the food chain adv.
toplumsal/siyasal hiyerarşinin en üstünde at the top of the food chain expr.
Trade/Economic
ekonomik ve siyasal ilişkilerde kişisel özgürlükleri savunan ekonomik felsefe libertarianism n.
ekonomik, sosyal ve siyasal gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimi aristocracy n.
kapalı siyasal sistem closed political system n.
mahalli siyasal otorite local political authority n.
özel mülkiyet, fiyat mekanizması ve demokratik hakların geçerli olmadığı, ekonomik kararların merkezi planlama tarafından alındığı ekonomik ve siyasal rejim communism n.
siyasal eylem komitesi political action committee n.
siyasal aritmetik political arithmetic n.
siyasal bilgiler political science n.
siyasal bölümlenme political fragmentation n.
siyasal iktisat political economy n.
siyasal ekonomi political economy n.
siyasal risk sovereign risk n.
siyasal risk political risk n.
siyasal iktisat dismal science n.
siyasal ekonomi dismal science n.
Law
siyasal danışman parliamentary secretary n.
siyasal ilginin zayıflaması decay of political interest n.
yasaklanan bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadı ile açıklama disclosure of prohibited information for political or military espionage n.
siyasal suça karşı açılmış dava state trial n.
siyasal hususlara ait political adj.
siyasal hususlar ile ilgili political adj.
Politics
vergilerin ve devlet harcamalarının azaltılmasını savunan amerikan siyasal hareketi tea party n.
toplumdaki siyasal ve sosyal kurumların dinlere karşı tarafsız ve dini baskı olmadan idare edilmesi laicism n.
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket antifa n.
avrupa siyasal topluluğu projesi european political community project n.
aşırı uç siyasal görüşleri savunan grup veya insan far-right n.
bir bölgede asli unsur olamayan iki veya daha çok topluluğun ortaklaşa hareket etmelerini öneren bir siyasal sistem consociationalism n.
çağdaş siyasal düşünceler contemporary political ideas/thoughts n.
devlet öncesi siyasal sistemler pre-state political systems n.
federalist siyasal parti federalist political party n.
federe topluluklara dayalı siyasal sistem communalism n.
göçü ve göçmen girişini engelleyerek yerel halkın etkilenmesini engelleme temeline dayanan siyasal akım nativism n.
ılımlı siyasal görüşü olan middle of the roader n.
japon siyasal ve ekonomik dinamikleri japanese political and economic dynamics n.
ılımlı siyasal görüşü olan moderationist n.
işçi egemenliğini savunan siyasal bir doktrin laborism n.
işçi egemenliğini savunan siyasal bir doktrin labourism n.
karma siyasal rejim mixed policy regime n.
kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi international covenant on civil and political rights n.
kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesine ek seçmeli protokol optional protocol to the international covenant on civil and political rights n.
muhalif siyasal parti dissident political party n.
siyasal mekanizma political mechanism n.
siyasal zemin political grounds n.
siyasal ilişkilerin kesilmesi nonintercourse n.
siyasal masuniyet diplomatic inviolability n.
siyasal huzursuzluk political disturbance n.
siyasal eğitim political education n.
siyasal yandaşlık logrolling n.
siyasal ihanet knifing n.
siyasal ardıllık political succession n.
siyasal iletişim political communication n.
siyasal bağımsızlık political freedom n.
siyasal sürdürülebilirlik political sustainability n.
siyasal katılma political participation n.
siyasal suistimal political corruption n.
siyasal yargı political judgement n.
siyasal davranış political behaviour n.
siyasal irtica political reaction n.
siyasal sosyalleşme political socialization n.
siyasal sistem regime n.
siyasal olarak abd'nin egemenliğinde olup vatandaşlarının anayasanın sağladığı hakların bütününden yararlanmadıkları toprak parçası unincorporated territory n.
siyasal partiler political parties n.
siyasal haklar political rights n.
siyasal konvansiyonlar political conventions n.
siyasal araç political tool n.
siyasal rejim political regime n.
siyasal entegrasyon politcal integration n.
siyasal iktidar political power n.
siyasal olarak uygulanma political implementation n.
siyasal yükümlülük political obligation n.
siyasal öznellik political subjectivity n.
siyasal bilim political science n.
siyasal partilerin işlevleri functions of political parties n.
siyasal olarak muadil colleague n.
siyasal eğilimler political tendencies n.
siyasal irade political will n.
siyasal teori political theory n.
siyasal davranış political behavior n.
siyasal ekonomi political economy n.
siyasal bir anlaşmazlıkta rakip olan taraflar case parties n.
siyasal eylem komitesi political action committee n.
siyasal ortam political environment n.
siyasal reklam political advertising n.
siyasal dayanışma political solidarity n.
siyasal ayrışma hatları political cleavages n.
siyasal öngörüsüzlük political short-sightedness n.
siyasal göstergeler political indicators n.
siyasal toplumsallaşma political socialization n.
siyasal kalkınma political development n.
siyasal sorunlar ve hukuki güç political questions and judicial power n.
siyasal yozlaşmanın hakim olduğu devlet düzeni kleptocracy n.
siyasal katılım political participation n.
siyasal özne political agent n.
siyasal yapı political structure n.
siyasal yerindelik political correctness n.
siyasal çıkarım policy implication n.
siyasal tercih political preference n.
siyasal planlama political planning n.
siyasal parti bloc n.
siyasal kuşaklar political generations n.
siyasal yönden farkındalık yaratma politicization n.
siyasal antropoloji political anthropology n.
siyasal erk political power n.
siyasal ilişkilerin kesilmesi non intercourse n.
siyasal baskı political repression n.
siyasal uğraşı political engagement n.
siyasal cüce political dwarf n.
siyasal tercih political choice n.
siyasal birlik political association n.
siyasal mit political myth n.
siyasal partilerin gelişimi development of political parties n.
siyasal yönden farkındalık yaratma politicisation n.
siyasal kültür political culture n.
siyasal bağlar political affiliations n.
siyasal baskı political oppression n.
siyasal düşünce political thought n.
siyasal demografi political demography n.
siyasal gelişmeler political developments n.
siyasal sistem political system n.
siyasal öngörüsüzlük political shortsightedness n.
siyasal tutum political attitudes n.
siyasal yerindelik political appropriateness n.
siyasal eylem komiteleri political action committees n.
siyasal devşirme political recruitment n.
siyasal ekoloji political ecology n.
siyasal suçlar ve suçlular political crimes and offenses n.
siyasal araç political device n.
siyasal reklamcılık political advertising n.
siyasal çekişme political debate n.
siyasal yozlaşmanın hakim olduğu devlet düzeni cleptocracy n.
siyasal iktisat political economics n.
siyasal mahkumlar political prisoners n.
siyasal kampanyalar political campaigns n.
siyasal bilimler political sciences n.
siyasal ahlak political ethics n.
siyasal soğukluk political apathy n.
siyasal yapı body politic n.
siyasal mücadele political struggle n.
siyasal liderlik political leadership n.
siyasal olmaktan çıkarma depoliticisation n.
siyasal ikna political persuasion n.
siyasal birlik political unity n.
siyasal baskı political pressure n.
siyasal çıkmaz political impasse n.
siyasal kördüğüm political impasse n.
siyasal bölüm political division n.
siyasal bölge/bölüm political division n.
siyasal çözüm political solution n.
siyasal coğrafya political geography n.
siyasal istikrar political stability n.
siyasal istatistikler political statistics n.
siyasal pazarlama political marketing n.
siyasal kuruluş body politic n.
siyasal şiddet political violence n.
siyasal sistemin yeniden yapılanması anlamına gelen rus ifadesi perestroika n.
siyasal tarih political history n.
siyasal eylemciler political activists n.
siyasal gericilik political reaction n.
siyasal erk political force n.
siyasal hassaslık political fragility n.
siyasal finans political finance n.
siyasal felsefe political philosophy n.
siyasal nüfuz political influence n.
siyasal huzursuzluk political unrest n.
siyasal tepki political reaction n.
siyasal özgürlük political freedom n.
siyasal hakları olmadan vatandaşlığa kabul edilme denization n.
siyasal metafor political metaphor n.
siyasal görev political duty n.
siyasal rant political gain n.
siyasal sosyoloji political sociology n.
siyasal islam political islam n.
siyasal erk governing power n.
siyasal iktidar the government n.
siyasal süreç yaklaşımı political process approach n.
siyasal gelişim political development n.
siyasal çözümler political solutions n.
siyasal yozlaşma political corruption n.
siyasal psikoloji political psychology n.
siyasal suikast political assassination n.
sürpriz yapabilme olasılığına sahip siyasal parti veya lider dark horse n.
türk siyasal hayatı turkish political life n.
ulusal siyasal koşullar national political conditions n.
(siyasal) partisiz seçim nonpartisan election n.
bir siyasal partinin, yönetimin, kurumun içindeki ahlaksızlık x factor n.
siyasal bir birliğin şubesi veya bu birliğe bağlı unsur member n.
siyasal teori metapolitics n.
sosyal ve siyasal yapının çökmesi üzerine hükümetin kontrolü yitirdiği zayıf devlet failed state n.
federe topluluklara dayalı siyasal sistem communism n.
siyasal islamcılık political islamism n.
siyasal islamcı political islamist n.
siyasal olarak doğru politically correct adj.
(siyasal anlamda vb) tanınmayan derecognized adj.
(siyasal anlamda vb) tanınmayan derecognised adj.
federe topluluklara dayalı siyasal sistem ile ilişkili communalistic adj.
Advertising
siyasal reklamcılık political advertising n.
Computer
bilginin özgür dolaşımını sağlamak amacıyla "hacker"lar tarafından gerçekleştirilen siyasal internet saldırısı hacktivism n.
"hacking" ile "activism" terimlerinin birleşiminden türetilmiş siyasal amaçlı hack eylemlerini ifade eden bir terim hacktivism n.
Social Sciences
dört kentin birleşiminden oluşan siyasal birlik tetrapolis n.
dört kentin birleşiminden oluşan siyasal birliğe ait tetrapolitan adj.
dört kentin birleşiminden oluşan siyasal birlikle ilgili tetrapolitan adj.
Education
çağdaş siyasal ideolojiler contemporary political ideologies n.
edebiyatta amerikan toplumu ve siyasal yasamı american politics and society through literature n.
karşılaştırmalı siyasal sistemler comparative political systems n.
karşılaştırmalı siyasal sistemler comparative politics n.
osmanlı siyasal ve toplumsal kurumları ottoman political and social institutions n.
siyasal davranış political behavior n.
siyasal bilgiler fakültesi faculty of political sciences n.
siyasal düşünceler tarihi history of political thought n.
siyasal ve toplumsal teoride güncel tartışmalar current debates in social and political theory n.
türk siyasal yaşamında güncel sorunlar problems and issues in turkish politics n.
(abd) siyasal bilgiler okulu school of government n.
(abd) siyasal bilgiler fakültesi school of government n.
History
siyasal veya toplumsal tarih araştırmalarında grup biyografisi olarak bilinen bir araştırma yaklaşımı prosopography n.
siyasal hak ve ayrıcalıklara imparatorluk tarafından kısıtlama getirilmesi ban of the empire n.
(siyasal) roma imparatorluğu rome n.
Environment
siyasal sınırları biyolojik sınırlarla eşleştirmeyi amaçlayan çevre hareketi bioregionalism n.
Geography
siyasal coğrafya political geography n.