spoken

Meanings of "spoken" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	spoken adj.	sözlü
The Italian Prime Minister's spoken contribution added nothing, but was highly counter-productive. İtalya Başbakanı'nın sözlü katkısı hiçbir şey katmadığı gibi son derece ters etki yarattı. More Sentences
2	General	spoken adj.	konuşma
These structures would rarely, if ever, occur in spoken English. Bu yapılar, konuşma İngilizcesinde görülse bile nadirdir. More Sentences
3	General	spoken adj.	konuşulan
Their language deserves as much attention and support as do spoken minority languages. İşaret dilleri, konuşulan azınlık dilleri kadar ilgi ve desteği hak etmektedir. More Sentences

Meanings of "spoken" with other terms in English Turkish Dictionary : 93 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	spoken english n.	konuşulan ingilizce
If you travel to the US, you'll learn spoken English. ABD'ye seyahat ederseniz, konuşulan İngilizceyi öğrenirsiniz. More Sentences
2	General	be spoken v.	konuşulmak
What they are is never spoken aloud. Ne oldukları asla yüksek sesle konuşulmuyor. More Sentences
3	General	soft-spoken adj.	tatlı dilli
Tom is soft-spoken and polite. Tom tatlı dilli ve kibar. More Sentences
Linguistics
4	Linguistics	spoken language n.	konuşma dili
These words aren't used in spoken language. Bu kelimeler, konuşma dilinde kullanılmaz. More Sentences
General
5	General	spoken turkish n.	konuşulan türkçe
6	General	spoken word n.	işitilecek şekilde söylenen kelime
7	General	spoken word n.	yüksek sesle söylenen kelime
8	General	fifth mostly spoken language n.	en çok konuşulan beşinci dil
9	General	be spoken for v.	satılık bir şey biri için ayrılmak
10	General	spoken in response v.	karşılık vermek
11	General	be spoken about v.	konuşulmak
12	General	fair spoken adj.	nazik konuşan
13	General	soft spoken adj.	tatlı dilli
14	General	smooth spoken adj.	düzgün konuşan
15	General	plain spoken adj.	açık sözlü
16	General	fair spoken adj.	kibar konuşan
17	General	smooth spoken adj.	tatlı dilli
18	General	foul-spoken adj.	ağzı bozuk
19	General	foul-spoken adj.	küfürbaz
20	General	free-spoken adj.	sözünü esirgemeyen
21	General	civil-spoken adj.	nazik
22	General	free-spoken adj.	açık sözlü
23	General	short-spoken adj.	sert
24	General	soft-spoken adj.	ağızsız
25	General	smooth-spoken adj.	kendini açıkça etkili olarak ifade eden
26	General	short-spoken adj.	kaba
27	General	pleasant-spoken adj.	tatlı dilli
28	General	short-spoken adj.	nezaketsiz
29	General	soft-spoken adj.	tatlı sesli
30	General	soft-spoken adj.	dudu dilli
31	General	smooth-spoken adj.	tatlı dilli
32	General	soft-spoken adj.	yumuşak sesli (kimse)
33	General	well-spoken adj.	güzel konuşan
34	General	well-spoken adj.	konuşması düzgün
35	General	well-spoken adj.	hoşsohbet
36	General	civil-spoken adj.	terbiyeli
37	General	widely spoken adj.	yaygın konuşulan
38	General	rough-spoken adj.	(konuşma tarzı) kaba
39	General	rough-spoken adj.	(konuşma tarzı) nezaketsiz
40	General	rough-spoken adj.	(konuşma tarzı) özensiz
41	General	plain-spoken adj.	içten
42	General	plain-spoken adj.	samimi
43	General	plain-spoken adj.	açık sözlü
44	General	pretty-spoken adj.	tatlılıkla söylenmiş
45	General	pretty-spoken adj.	tatlı dilli
46	General	pretty-spoken adj.	güzellikle konuşan
47	General	slow-spoken adj.	yavaş konuşan
48	General	soft-spoken adj.	(sözcükler) ikna edici
49	General	soft-spoken adj.	(sözcükler) kibarca söylenen
50	General	one spoken to prep.	muhatap
Phrases
51	Phrases	truer words were never spoken expr.	yerden göğe haklısınız
Proverb
52	Proverb	there is many a true word spoken in jest	her şakada bir gerçek payı vardır
53	Proverb	there is many a true word spoken in jest	çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
54	Proverb	there is many a true word spoken in jest	her şakanın altında bir gerçek yatar
55	Proverb	many a true word is spoken in jest	her şakada bir doğruluk payı vardır
56	Proverb	many a true word is spoken in jest	her şakada bir gerçek payı vardır
57	Proverb	there's many a true word spoken in jest	her şakada bir doğruluk payı vardır
58	Proverb	there's many a true word spoken in jest	her şakada bir gerçek payı vardır
59	Proverb	word spoken is past recalling	laf ağızdan bir kere çıkar
60	Proverb	word once spoken is past recalling	söz ağızdan bir kez çıkar
61	Proverb	word once spoken is past recalling	laf ağızdan bir kez çıkar
62	Proverb	word once spoken is past recalling	laf ağızdan bir kere çıkar
63	Proverb	word spoken is past recalling	laf ağızdan bir kez çıkar
64	Proverb	word spoken is past recalling	söz ağızdan bir kez çıkar
65	Proverb	word once spoken is past recalling	söz ağızdan bir kere çıkar
66	Proverb	word spoken is past recalling	söz ağızdan bir kere çıkar
67	Proverb	never a truer word spoken	doğru söze ne denir
68	Proverb	many a true word is spoken in jest	her şakada bir gerçeklik payı vardır
69	Proverb	there's many a true word spoken in jest	her şakada bir gerçeklik payı vardır
70	Proverb	spoken words fly away, written words remain	söz uçar yazı kalır
71	Proverb	a word (once) spoken cannot be recalled	laf ağızdan bir kez çıkar
72	Proverb	a word (once) spoken cannot be recalled	söz ağızdan bir kez çıkar
73	Proverb	a word (once) spoken cannot be recalled	söz ağızdan bir kere çıkar
74	Proverb	a word (once) spoken cannot be recalled	laf ağızdan bir kere çıkar
75	Proverb	a word (once) spoken is past recalling	laf ağızdan bir kez çıkar
76	Proverb	a word (once) spoken is past recalling	söz ağızdan bir kez çıkar
77	Proverb	a word (once) spoken is past recalling	söz ağızdan bir kere çıkar
78	Proverb	a word (once) spoken is past recalling	laf ağızdan bir kere çıkar
Idioms
79	Idioms	be spoken for v.	sevgilisi/nişanlısı/çıktığı/evli olmak
80	Idioms	spoken for adj.	rezerve/ayrılmış
Speaking
81	Speaking	my son hasn't spoken to me in years expr.	oğlum benimle senelerdir konuşmuyor
82	Speaking	my daughter hasn't spoken to me in years expr.	kızım benimle senelerdir konuşmuyor
83	Speaking	my son hasn't spoken to me in years expr.	oğlum benimle yıllardır konuşmuyor
84	Speaking	my daughter hasn't spoken to me in years expr.	kızım benimle yıllardır konuşmuyor
Law
85	Law	spoken evidence n.	sözlü kanıt
Chemistry
86	Chemistry	spoken word n.	söylenen söz
Linguistics
87	Linguistics	spoken language n.	sözlü dil
88	Linguistics	spoken-written discourse n.	sözlü-yazılı söylem
Military
89	Military	spoken language manuals n.	pratik yabancı dil talimnameleri
Music
90	Music	sprechgesang ( spoken singing) n.	konuşur gibi okunan şarkı
91	Music	sprechstimme (spoken voice) n.	konuşur gibi okunan şarkı
Latin
92	Latin	roma locuta est, causa finita est (rome has spoken, the cause is ended) expr.	roma'dan/papa'dan talimat geldi, dava/mesele bitti
93	Latin	roma locuta est, causa finita est (rome has spoken, the cause is ended) expr.	roma'dan gelen hükümler/papa'nın hükümleri esastır