Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | tedavi edilemez | irremediable adj. | ||
Genetic diseases are mostly irremediable. Genetik hastalıklar çoğunlukla tedavi edilemez. More Sentences |
||||
General | tedavi edilemez | incurable adj. | ||
This cancer is incurable. Bu kanser tedavi edilemez. More Sentences |
||||
General | tedavi edilemez | untreatable adj. | ||
Prevention of stillbirth is very difficult, as many causes of stillbirth remain either unknown or untreatable. Ölü doğumun önlenmesi çok zordur, çünkü birçok ölü doğum vakasının nedeni ya bilinmemekte ya da tedavi edilememektedir. More Sentences |
||||
General | tedavi edilemez | immedicable adj. | ||
General | tedavi edilemez | remediless adj. | ||
General | tedavi edilemez | irrecured [obsolete] adj. | ||
Medical | ||||
Medical | tedavi edilemez | recureless [obsolete] adj. | ||
Archaic | ||||
Archaic | tedavi edilemez | uncurable adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | tedavi edilemez kimse | incurable n. |
General | tedavi edilemez bir şekilde | irremediably adv. |
General | tedavi edilemez bir şekilde | remedilessly adv. |
General | tedavi edilemez bir şekilde | uncurably adv. |
Medical | ||
Medical | tedavi edilemez cinnet | acromania n. |
Medical | şiddetli veya tedavi edilemez zihinsel bozukluk | acromania n. |
Archaic | ||
Archaic | tedavi edilemez olduğunu söylemek | give over v. |
Archaic | tedavi edilemez olduğunu bildirmek | give over v. |
Archaic | ilaçla tedavi edilemez | unmedicinable adj. |