tehdit eden - Turkish English Dictionary
History

tehdit eden



Meanings of "tehdit eden" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
General
tehdit eden minacious adj.
tehdit eden minatory adj.
tehdit eden threatening adj.
tehdit eden thundery adj.
tehdit eden impendent adj.
tehdit eden incumbent [obsolete] adj.
tehdit eden orgulous adj.

Meanings of "tehdit eden" with other terms in English Turkish Dictionary : 36 result(s)

Turkish English
General
tehdit eden şey menace n.
sağlığı tehdit eden risk health risk n.
tehdit eden unsurlar factors that threaten n.
tehdit eden unsurlar threatening factors n.
biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörler factors threatening the biological diversity n.
biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörler threats to biological diversity n.
tehdit eden kimse threatener n.
tehdit eden kimse menacer n.
tehdit eden kimse denunciator n.
tehdit eden şey impendency n.
tehdit eden dört kuvvet four horsemen n.
yaşamı tehdit eden life threatening adj.
savaşla tehdit eden warlike adj.
hayatı tehdit eden life-threatening adj.
gizlice tehdit eden darkling adj.
Colloquial
askeri güç ile tehdit eden sabre-rattling adj.
Law
toplumun refahını tehdit eden maddelerin tüketimini yasaklayan kanunlar sumptuary laws n.
toplumun refahını tehdit eden maddelerin tüketimini yasaklayan kanunlar sumptuariae leges n.
ihlal edilen veya tehdit edilen bir hakkın mahkemece hak arayan lehine sonuçlandırılmasını talep eden bir tür dava declarator n.
(13. ve 15. yüzyıllarda) toplum refahını tehdit eden lüks tüketime koyulan yasaklar sumptuary law n.
Medical
hayatı tehdit eden alerjik reaksiyon life-threatening allergic reaction n.
hayatı tehdit eden klinik bir komplikasyon/durum a life-threatening clinical condition n.
hayatı tehdit eden bakteriyel hastalık life-threatening bacterial disease n.
hayatı tehdit eden yaralanma life-threatening injury n.
hayatı tehdit eden karaciğer hastalığı life-threatening liver disease n.
hayatı tehdit eden klinik komplikasyon life-threatening clinical complication n.
hayatı tehdit eden komplikasyon life-threatening complication n.
hayatı tehdit eden hastalık life-threatening illness n.
insan hayatını tehdit eden tıbbi acil life threatening medical emergency n.
yaşamı tehdit eden fizyopatolojik değişiklikler life-threatening physiopathological changes n.
yaşamı tehdit eden ağır metabolik dekompansasyon life-threatening severe metabolic decompensation n.
yaşamı tehdit eden bir tablo a life threatening clinical entity n.
yaşamı tehdit eden durumlar life-threatening conditions n.
Biochemistry
genellikle imalatçılardan para sızdırma amacıyla tüketim mallarına sağlığı tehdit eden maddeler katma consumer terrorism n.
Environment
yaşamı tehdit eden şeyler existential threat n.
Modern Slang
hayatı tehdit eden durumlar dışında ateist olan kimse airport atheist n.