Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | temkinli bir şekilde | cautiously adv. | ||
They entered cautiously. Temkinli bir şekilde girdiler. More Sentences |
||||
General | temkinli bir şekilde | poisedly adv. | ||
General | temkinli bir şekilde | circumspectively adv. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | temkinli bir şekilde ilerlemek | toe v. |
Phrasals | ||
Phrasals | temkinli bir şekilde anlamaya çalışmak | feel out v. |
Phrasals | cesaret edip temkinli bir şekilde (bir yere) dalmak | venture into (some place) v. |
Idioms | ||
Idioms | temkinli bir şekilde bir şeyi dene | dip your toe into something expr. |
Idioms | meseleyi temkinli bir şekilde çözme/halletme | softly, softly, catchee monkey expr. |