time for (something) - Turkish English Dictionary

time for (something)

Meanings of "time for (something)" in Turkish English Dictionary : 2 result(s)

English Turkish
Idioms
time for (something) n. (bir şey) zamanı
time for (something) n. (bir şey) vakti

Meanings of "time for (something)" with other terms in English Turkish Dictionary : 47 result(s)

English Turkish
Idioms
time for (someone or something) n. (birine/bir şeye) ayıracak zaman
We Communists have no time for Saddam Hussein's bloody dictatorship.
Biz Komünistlerin Saddam Hüseyin'in kanlı diktatörlüğüne ayıracak zamanı yoktur.

More Sentences
General
do something for the first time v. bir şeyi ilk kez yapmak
have enough life/time for something v. ömrü yetmek
try something for the first time v. bir şeyi ilk kez denemek
Phrasals
set time aside (for somebody/something) v. zaman bırakmak
get something together (for a particular time) v. (belirli bir zamanda) bir şey ayarlamak/organize etmek
guarantee (something) against (something) for (some length of time) v. (bir şeye) bozulmaya, kırılmaya, eskimeye karşı (bir süreliğine) garanti vermek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir şeyi/işi) yapamaz duruma getirmek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz kılmak
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmaktan) aciz bırakmak
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir şeyi/işi) yapamaz hale getirmek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v. (birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz düşürmek/bırakmak
Colloquial
save (something) for another time v. (bir şeyi) bir başka zamana saklamak
arrange something for some time v. belirli bir zaman için bir şey ayarlamak/düzenlemek
arrange something for some time v. belirli bir zaman için bir şey planlamak
there's a time and a place (for something) expr. (bir şeyin) bir zamanı ve yeri var
there's a time and a place (for something) expr. (bir şeyin) doğru bir zamanı ve yeri var
with (someone or something) for (some amount of time) expr. (bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) çalışan
with (someone or something) for (some amount of time) expr. (bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) iş yapan
Idioms
time for (someone or something) n. (biri/bir şey) için zaman
keep something for another time v. başka bir zamana bırakmak
leave something for another time v. başka bir zamana bırakmak
get time for (someone, something, or oneself) v. (biri/bir şey/kendi) için vakit bulmak
get time for (someone, something, or oneself) v. (birine/bir şeye/kendine) vakit ayırmak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birini/bir şeyi çok sevmek
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye çok saygı duymak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye hayran olmak
have a lot of time for somebody/something [uk] v. birine/bir şeye gıpta etmek
have no time for somebody/something v. birine/bir şeye ayıracak vakti olmamak
have no time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle harcayacak vakti olmamak
have no time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle işi olmamak
have no time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle uğraşacak zamanı olmamak
have no time for somebody/something v. birini/bir şeyi sevmemek
have no time for somebody/something v. birine/bir şey) saygı duymamak/saygısı olmamak
not have much time for somebody/something v. birine/bir şeye ayıracak vakti olmamak
not have much time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle harcayacak vakti olmamak
not have much time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle işi olmamak
not have much time for somebody/something v. biriyle/bir şeyle uğraşacak zamanı olmamak
not have much time for somebody/something v. birini/bir şeyi sevmemek
not have much time for somebody/something v. birine/bir şey) saygı duymamak/saygısı olmamak
keep (something) for another time/day/week v. (bir şeyi) başka bir zaman, gün, hafta için saklamak/tutmak
keep (something) for another time/day/week v. (bir şeyi) başka bir zamana, güne, haftaya saklamak
keep (something) for another time/day/week v. (bir şeyi) ileri bir tarihe ertelemek/saklamak
keep (something) for another time/day/week v. (bir şeyi) ilerisi için elinde tutmak
leave (something) for another time/day/week v. (bir şeyi) başka bir zamana, güne, haftaya bırakmak
make time for (someone or something) v. (biri/bir şey) için zaman yaratmak
make time for (someone or something) v. (birine/bir şeye) zaman ayırmak