|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
dantele benzer kanatları olan böcek türü |
lacewing n.
|
|
2 |
General |
sayfa kenarlarındaki girintilerde harf etiketi bulunan bir indeks türü |
thumb index n.
|
|
3 |
General |
amerikalı siyahilerin yarattığı bir ilahi türü |
spiritual n.
|
|
4 |
General |
trafik işaretli göbeklerin içinde ilave şerit bulunan bir kavşak türü |
hamburger junction n.
|
|
5 |
General |
bir altyazı türü |
closed caption n.
|
|
6 |
General |
bir yılan türü |
elapid n.
|
|
7 |
General |
çaygillerden bir ağaççık türü |
stream n.
|
|
8 |
General |
zehirli bir deniz yosunu türü |
dinoflagellate n.
|
|
9 |
General |
hızla çıkarılabilen bir kemer türü |
quick release n.
|
|
10 |
General |
bir yunus türü |
delphinus n.
|
|
11 |
General |
brezilya palmiyesinden elde edilen sağlam bir iplik türü |
tecum n.
|
|
12 |
General |
bir tür böğütlen türü |
youngberry n.
|
|
13 |
General |
ödeme türü |
mode of payment n.
|
|
14 |
General |
bilgisayar programı türü |
dataperfect n.
|
|
15 |
General |
bir erkek şapkası türü |
kelly n.
|
|
16 |
General |
deneme (bir düzyazı türü) |
essay n.
|
|
17 |
General |
sirkengiller familyasına ait tuzcul bitki türü |
salicornia n.
|
|
18 |
General |
yaprakları bahar olarak kullanılan bir geyikotu türü |
winter savory n.
|
|
19 |
General |
renkli bir güve türü |
saturniid n.
|
|
|
20 |
General |
yuvarlak ve tuzlu bir ekmek türü |
corn muffin n.
|
|
21 |
General |
sığırcık familyasından olan bir kuş türü |
myna n.
|
|
22 |
General |
ödenen paraların tümünü bir ya da birkaç kişinin kazanabileceği bir bahis türü |
sweepstakes n.
|
|
23 |
General |
siyah amerikalılara özgü dini müzik türü |
gospel music n.
|
|
24 |
General |
serçeye benzeyen bir kuş türü |
accentor n.
|
|
25 |
General |
alçak, düz alt kısmı ve gri renkli bulut türü |
stratus n.
|
|
26 |
General |
müziği varolan hareketleri bilinmeyen 13.yüzyılda napoli'de yaygın olan hareketli bir dans türü |
saltarello n.
|
|
27 |
General |
harf türü |
character n.
|
|
28 |
General |
kokulu bir gül türü |
sweetbriar n.
|
|
29 |
General |
yumuşakça türü |
glaucus n.
|
|
30 |
General |
çok dayanıklı bir seramik türü |
stoneware n.
|
|
31 |
General |
elma şarabından damıtılmış sert bir konyak türü |
applejack n.
|
|
32 |
General |
doğu rusya ve sibirya bölgelerinde yaşayan koyun benzeri bir antilop türü |
saiga n.
|
|
33 |
General |
asya'ya özgü bir çalı türü |
hydrangea n.
|
|
34 |
General |
yeni zelandalı bir kuş türü |
wrybill n.
|
|
35 |
General |
bir yılan türü |
elapidae n.
|
|
36 |
General |
zehirli bir bitki türü |
wolfsbane n.
|
|
37 |
General |
asya ve kuzey afrika'ya özgü bir şahin türü |
saker n.
|
|
38 |
General |
bir ökaliptüs türü |
woollybutt n.
|
|
39 |
General |
bir kuş türü |
whydah n.
|
|
|
40 |
General |
türk tütün türü |
latakia n.
|
|
41 |
General |
tatlı bir mısır türü |
sweet corn n.
|
|
42 |
General |
deniz balığı türü |
labroid n.
|
|
43 |
General |
bir domuz türü |
razorback n.
|
|
44 |
General |
kırlarda yetişen beyaz çiçekli bir havuç türü |
queen anne's lace n.
|
|
45 |
General |
bir antilop türü |
eland n.
|
|
46 |
General |
Toprakta veya gübrede bulunan bir mantar türü |
aspergillus n.
|
|
47 |
General |
alçak, yoğun, koyu gri renkli ve sıklıkla yağış bırakan bulut türü |
nimbostratus n.
|
|
48 |
General |
insan türü |
hominid line n.
|
|
49 |
General |
alman cinsi bir köpek türü |
schnauzer n.
|
|
50 |
General |
bir karanfil türü |
campion n.
|
|
51 |
General |
yeni zeland adalarına özgü büyük bir çam türü |
kauri n.
|
|
52 |
General |
otsu bitki türü |
welwitschia n.
|
|
53 |
General |
kısa kalın tüyleri olan bir kedi türü |
shorthair n.
|
|
54 |
General |
bir mersin balığı türü |
shovelnose n.
|
|
55 |
General |
avrupa'da yaşayan bir balık türü |
shanny n.
|
|
56 |
General |
avrupa ve kuzey amerika'ya ait olan bir yıl yaşayan ot türü |
shadflower n.
|
|
57 |
General |
mesken türü |
type of domicile n.
|
|
58 |
General |
şarap türü |
wine type n.
|
|
59 |
General |
kalkan türü bir balık |
birt n.
|
|
60 |
General |
sözleşme türü |
agreement type n.
|
|
61 |
General |
şarap türü no |
wine type id n.
|
|
62 |
General |
harcama türü |
expense type n.
|
|
63 |
General |
geceleri ortaya çıkan bir güve türü |
noctuid n.
|
|
64 |
General |
bir yarasa türü |
noctule n.
|
|
65 |
General |
kısa roman türü |
novelettish n.
|
|
66 |
General |
güneydoğu asyaya özgü bir palmiye türü |
nipa frutescens n.
|
|
67 |
General |
mavi ve siyah arası renklerde bir boya türü |
nigrosine n.
|
|
68 |
General |
güneydoğu asyaya özgü bir palmiye türü |
nipa n.
|
|
69 |
General |
güneydoğu asyaya özgü bir palmiye türü |
nipah n.
|
|
70 |
General |
vergi türü |
tax type n.
|
|
71 |
General |
video türü |
video attribute n.
|
|
72 |
General |
amerika kıtasına özgü bir yengeç türü |
calling crab n.
|
|
73 |
General |
çiçek türü |
flower type n.
|
|
74 |
General |
şirket türü |
company type n.
|
|
75 |
General |
müzik türü |
music genre n.
|
|
76 |
General |
elma şarabından damıtılmış sert bir konyak türü |
apple-jack n.
|
|
77 |
General |
asya'da çim türü |
job's-tears n.
|
|
78 |
General |
bir küçük harp türü |
jew's-harp n.
|
|
79 |
General |
güney-orta asya'da yaşayan sırtı siyah yüzü ise gri tüylü bir maymun türü |
wanderoo n.
|
|
|
80 |
General |
çin cinsi küçük uzun tüylü bir köpek türü |
shih-tzu n.
|
|
81 |
General |
geyik türü |
elk n.
|
|
82 |
General |
virüs türü |
strains of virus n.
|
|
83 |
General |
canlı türü |
species n.
|
|
84 |
General |
kurmaca olmayan yazın türü |
non-fiction n.
|
|
85 |
General |
sözcük türü |
part of speech n.
|
|
86 |
General |
şirket türü |
kind of corporation n.
|
|
87 |
General |
renk türü |
tint n.
|
|
88 |
General |
uzun ve geniş bir kayık türü |
tirhandil n.
|
|
89 |
General |
bir dil sürçmesi türü |
spoonerism n.
|
|
90 |
General |
eskiden ingiltere'de zenginlerin ve soyluların kullandığı bir yaka türü |
piccadilly n.
|
|
91 |
General |
lousiana bataklıklarında yaşayan cajunların dizayn ettikleri düz tabanlı bir kayık türü |
pirogue n.
|
|
92 |
General |
beysbolda bir atış türü |
knuckleball n.
|
|
93 |
General |
caz müzik türü |
bebop n.
|
|
94 |
General |
çiçeksiz bir bitki türü |
cryptogam n.
|
|
95 |
General |
kurmaca olmayan yazın türü |
nonfiction n.
|
|
96 |
General |
misafirlere kanape gibi ordövr türü ikramların yapıldığı davet |
canape reception n.
|
|
97 |
General |
italyan film türü |
peplum n.
|
|
98 |
General |
eski yunan ve roma'da hamamda kullanılan, ciltten ter ve kiri kazımaya yarayan kıvrımlı ve keskin olmayan bir bıçak türü |
strigil n.
|
|
99 |
General |
ağaç türü |
tree specie n.
|
|
100 |
General |
gelişmiş teknolojiden ziyade buharla çalışan makinaların değişik yorumlamalarını içeren bir bilim-kurgu türü |
steampunk n.
|
|
101 |
General |
avustralya yarra bölgesinde yapılan bir şarap türü |
yarrayering n.
|
|
102 |
General |
avının izini kokusu ile süren bir tür köpek türü |
rach n.
|
|
103 |
General |
pencap bölgesi çıkışlı bir ingiliz-asya halk müziği türü |
bhangra n.
|
|
104 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
chill out n.
|
|
105 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
downbeat n.
|
|
106 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
chill n.
|
|
107 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
trip-hop n.
|
|
108 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
downtempo n.
|
|
109 |
General |
temposu düşük bir elektronik müzik türü |
triphop n.
|
|
110 |
General |
bir kırmızı şarap türü |
merlot n.
|
|
111 |
General |
bir içecek türü |
lassi n.
|
|
112 |
General |
iyi hissetmek için yenen gıda türü |
comfort food n.
|
|
113 |
General |
bir elektronik dans müziği türü |
dubstep n.
|
|
114 |
General |
görev türü |
task type n.
|
|
115 |
General |
numune türü |
sample type n.
|
|
116 |
General |
numune türü |
type of sample n.
|
|
117 |
General |
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü |
bull riding n.
|
|
118 |
General |
şapal (hindistan'da kullanılan bir terlik türü) |
chappal n.
|
|
119 |
General |
etkinlik türü |
event type n.
|
|
120 |
General |
küçük mısır türü |
cornlettes n.
|
|
121 |
General |
bazı ülkelerde belediyeler tarafından konaklama sırasında turistlerden alınan vergi türü |
city tax n.
|
|
122 |
General |
kümeler halinde büyüyen bir çimen türü |
bunch grass n.
|
|
123 |
General |
ismini domuz turtasından alan 1850'lerde popüler olmuş bir şapka türü |
pork pie hat n.
|
|
124 |
General |
antik çin'e ait, kaplumbağa kabukları kullanıldığı bir kehanet türü |
plastromancy n.
|
|
125 |
General |
kaliteli bir hint ipeği türü |
cabeca n.
|
|
126 |
General |
tropik doğu pasifik denizinde yaşayan yenilebilir bir balık türü |
cabrilla n.
|
|
127 |
General |
babasu çekirdeklerinden elde edilen hindistan cevizi yağına benzer bir yağ türü |
babacu oil n.
|
|
128 |
General |
en yaygın akne türü |
acne vulgaris n.
|
|
129 |
General |
yumuşak etli bir zeytin türü |
calamata olive n.
|
|
130 |
General |
16.yy' da üretilmiş bir tüfek türü |
caliver n.
|
|
131 |
General |
önceden belirlenen dönemden sonra kalan tüm borçların ödenmesini gerektiren bir kredi türü |
balloon mortgage n.
|
|
132 |
General |
salon dansı için bestelenmiş popüler müzik türü |
ballroom music n.
|
|
133 |
General |
zoisit mineralinin mor ve menekşe renkli bir türü |
tanzanite n.
|
|
134 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü |
tanzanite n.
|
|
135 |
General |
bir devlet kurumu tarafından belirlenmiş, nesli tükenmekte olan bitki ya da hayvan türü |
candidate species n.
|
|
136 |
General |
kitap türü |
book genre n.
|
|
137 |
General |
benekli sırdan yapılan çok dayanıklı bir seramik türü |
tigerware n.
|
|
138 |
General |
biletlerin döner bir tamburdan çekildiği bir piyango türü |
tombola [brit] n.
|
|
139 |
General |
uzun ve sığ bir sepet türü |
trug [brit] n.
|
|
140 |
General |
kırmızı şarap yapımında kullanılan bir üzüm türü |
cabarnet sauvignon n.
|
|
141 |
General |
çok kaliteli bir incir türü |
eleme figs n.
|
|
142 |
General |
yansıtıcı bir mikroskop türü |
engiscope [obsolete] n.
|
|
143 |
General |
eskrimde kullanılan en ağır kılıç türü |
épée n.
|
|
144 |
General |
bakır madenlerinde bulunan bir su türü |
ziment-water n.
|
|
145 |
General |
bir kişi veya grubu kınamak veya övmek amacıyla yapılan bir belagat türü |
epideictic oratory n.
|
|
146 |
General |
küre çikolatalı bir şekerleme türü |
jaffa n.
|
|
147 |
General |
insan türü |
man n.
|
|
148 |
General |
orta çağ'da giysilerde kullanılan en zengin malzeme türü |
baudekin n.
|
|
149 |
General |
bir kızak türü |
jumper n.
|
|
150 |
General |
bir elma türü |
queen apple n.
|
|
151 |
General |
avustralyalı aborijinlerin kullandığı sivri uçlu ağır bir silah türü |
leeangle n.
|
|
152 |
General |
incilerle bakılan bir fal türü |
margaritomancy n.
|
|
153 |
General |
ayurveda tıbbına göre vücutta 107 adet bulunan marma noktalarına baskı uygulayarak yapılan bir masaj türü |
marma massage n.
|
|
154 |
General |
iskenderiye misketinden yapılan bir beyaz şarap türü |
haanepoot [south africa] n.
|
|
155 |
General |
bir elma türü |
queening n.
|
|
156 |
General |
dağıtılan tedavi miktarı ve türü |
measure n.
|
|
157 |
General |
bir kıyafet türü |
harness n.
|
|
158 |
General |
bir düğüm türü |
hawser bend n.
|
|
159 |
General |
kayakçıları helikopter ile tepelere bırakılıp oradan aşağı kaymalarını sağlayan bir spor türü |
heliskiing n.
|
|
160 |
General |
hayvan türü veya grubu ile varsayılan ataları arasındaki evrimsel ara form |
missing link n.
|
|
161 |
General |
klasik baleden daha gayri resmi olan bir modern bale türü |
modern dance n.
|
|
162 |
General |
salon dansı adımlarını çeşitli farklı dansların temeli olarak kullanan bir dans türü |
modern sequence dancing n.
|
|
163 |
General |
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü |
lifer n.
|
|
164 |
General |
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü |
life bird n.
|
|
165 |
General |
hafif yemeklerin servis edildiği restoran türü |
lunchroom n.
|
|
166 |
General |
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ'a ait bir piyes türü |
mystery n.
|
|
167 |
General |
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü |
gantlet n.
|
|
168 |
General |
modern bir roma arşını türü |
geometric pace n.
|
|
169 |
General |
dönerek ışık saçan bir havai fişek türü |
girandola n.
|
|
170 |
General |
iskoç menşeli yünlü bir başlık türü |
glengarry cap n.
|
|
171 |
General |
pamuk tarağını çalıştırmak için gerekli olan beygir gücü türü |
gin power n.
|
|
172 |
General |
(mülkün) kullanım türü |
occupancy n.
|
|
173 |
General |
ses tonu türü |
clang n.
|
|
174 |
General |
pedalsız bir bisiklet türü |
hobby-horse n.
|
|
175 |
General |
(buza benzer şeffaf kristalleri olan) bir feldspat türü |
ice spar n.
|
|
176 |
General |
eski bir lahit türü |
mummiform n.
|
|
177 |
General |
fluorspattan yapılan ve renkli metal parçalar ile süslenen, doğu'ya özgü bir cam eşya türü |
murrhine glass n.
|
|
178 |
General |
altıgen şeklinde bir japon uçurtma türü |
rokkaku n.
|
|
179 |
General |
şahinlere takılan bir başlık türü |
rufterhood n.
|
|
180 |
General |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxford n.
|
|
181 |
General |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxford tie n.
|
|
182 |
General |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxfords n.
|
|
183 |
General |
sergilenen önemli hizmet karşılığı atfedilen bir madalya türü |
distinguished service medal n.
|
|
184 |
General |
(pers mitolojisinde) bir iblis türü |
div n.
|
|
185 |
General |
afro-amerikalıların yarattığı bir müzik türü |
soul music n.
|
|
186 |
General |
kretase döneminin sonlarında kuzey amerika'nın batısında yaşamış bir dinozor türü |
albertosaurus n.
|
|
187 |
General |
16. ve 17. yüzyıllara özgü bir beste türü |
concert [obsolete] n.
|
|
188 |
General |
her misafirin ev sahibine hediye getirdiği kutlama türü |
donation party n.
|
|
189 |
General |
tenis ve hentbol öğelerinin birleştirildiği bir oyun türü |
paddle tennis n.
|
|
190 |
General |
tavlaya benzer eski bir oyun türü |
parchisi n.
|
|
191 |
General |
para ile çalışan bir piyano türü |
pianino n.
|
|
192 |
General |
17. yüzyıla özgü yüksek sert bir yaka türü |
piccadill n.
|
|
193 |
General |
kalın tabanlı bağcıklı bir ayakkabı türü |
polish n.
|
|
194 |
General |
(ayurveda tıbbında) bir detoks türü |
panchakarma n.
|
|
195 |
General |
küçük bir antrasit türü |
pea n.
|
|
196 |
General |
içerisine çapraz parça yerleştirilen tek tip merdiven türü |
peg ladder n.
|
|
197 |
General |
ölçülü eski bir bardak türü |
peg tankard n.
|
|
198 |
General |
18. yüzyıl sonlarına özgü süslemeli bir saat türü |
pendule n.
|
|
199 |
General |
penisilyum cinsi bir küf türü |
penicillia n.
|
|
200 |
General |
önüne madeni para veya aksesuar yerleştirilebilen bağcıksız bir ayakkabı türü |
penny loafer n.
|
|
201 |
General |
souchong çayının kaliteli bir türü |
pouchong n.
|
|
202 |
General |
ipekli kalın bir kumaş türü |
sarsnet n.
|
|
203 |
General |
dönen güneşe benzer görüntü yaratan bir havai fişek türü |
saxon n.
|
|
204 |
General |
otlatılan boynuzlu büyükbaş sayısına göre sabitlenen kira türü |
cornage n.
|
|
205 |
General |
pipo veya mum yakmak için kullanılan bir kibrit türü |
fidibus n.
|
|
206 |
General |
yangın söndürmede kullanılan bir kanca türü |
fire hook n.
|
|
207 |
General |
bir fıstık türü |
fistinut n.
|
|
208 |
General |
bir büyük bir de küçük tekerleği bulunan ilkel bir bisiklet türü |
ordinary n.
|
|
209 |
General |
paralel olarak söylenen polifonik bir şarkı türü |
organum n.
|
|
210 |
General |
tanıtılmadan önce yatı saklamak için gerilen bir astar türü |
petticoat n.
|
|
211 |
General |
katlanabilir tavanlı klasik bir araba türü |
phaeton n.
|
|
212 |
General |
eski bir zoetrop türü |
phenakistoscope n.
|
|
213 |
General |
katoliklerin kullandığı tespih türü |
prayer beads n.
|
|
214 |
General |
yönetimi sendika üyelerine çeşitli alanlarda imtiyaz sunan bir dükkan türü |
preferential shop n.
|
|
215 |
General |
(petrol arıtma işlemlerinde) ön ısıtma için atık ısı kullanan bir cihaz türü |
preheater n.
|
|
216 |
General |
insana benzer nesli tükenmiş bir primat türü |
prehominid n.
|
|
217 |
General |
nesli tükenmiş bir primat türü |
prehuman n.
|
|
218 |
General |
erken dönem hominin türü |
prehuman n.
|
|
219 |
General |
engel atlama temelli bir at yarışı türü |
puissance n.
|
|
220 |
General |
engel atlama temelli bir at yarışı türü |
puissaunce n.
|
|
221 |
General |
pikeden yatay uçuşa geçilen bir manevra türü |
pullout n.
|
|
222 |
General |
dalağa ait sünger doku türü |
pulp n.
|
|
223 |
General |
geniş bir alanı etkileyen bir hastalık türü |
scourge n.
|
|
224 |
General |
ayın gözlemlenmesine dayalı bir fal türü |
selenomancy n.
|
|
225 |
General |
kısa bir papaz elbisesi türü |
semicope n.
|
|
226 |
General |
galaya benzer düşük bütçeli etkinlik türü |
semigala n.
|
|
227 |
General |
oksijen atomunun bir hidrojen ve bir döteryuma bağlı olduğu ağır su türü |
semiheavy water n.
|
|
228 |
General |
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü |
sermocination [obsolete] n.
|
|
229 |
General |
(patladıktan sonra) yılan gibi sürünen havai fişek türü |
serpent n.
|
|
230 |
General |
cıva (ii) tiyosiyanat tepkimesi ile çalışan bir havai fişek türü |
serpent n.
|
|
231 |
General |
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü |
serpentine n.
|
|
232 |
General |
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü |
service flat [uk] n.
|
|
233 |
General |
ev işçiliği hizmetlerinin sağlandığı daire türü |
serviced flat n.
|
|
234 |
General |
dansçı gölgelerinin ekrana yansıtıldığı bir dans türü |
shadow dance n.
|
|
235 |
General |
mizah unsurunun en vurucu cümlenin anlamsızlığında yattığı gülünç bir hikaye türü |
shaggy-dog story n.
|
|
236 |
General |
içinde bir hayvanın konuşturulduğu fıkra türü |
shaggy-dog story n.
|
|
237 |
General |
parmaklarla hafif baskı uygulayarak yapılan bir aküpresür türü |
shen tao n.
|
|
238 |
General |
bir makosen türü |
shoe pac n.
|
|
239 |
General |
bileği kapatan şık bir ayakkabı türü |
shootie n.
|
|
240 |
General |
(matbaada) ahşap vizoların sıkıştırılması veya gevşetilmesi için kullanılan kısa bir çubuk türü |
shooting stick n.
|
|
241 |
General |
dövüş sanatlarında kullanılan bir silah türü |
shuriken n.
|
|
242 |
General |
çin'e özgü bir abaküs türü |
shwan-pan n.
|
|
243 |
General |
konik biçimli kanvas bir çadır türü |
sibley tent n.
|
|
244 |
General |
kadınlar için tasarlanan bir eyer türü |
side-saddle n.
|
|
245 |
General |
çeşitli kas sıkıştırma teknikleri içeren bir masaj türü |
pression n.
|
|
246 |
General |
bir zargana balığı türü |
skopster n.
|
|
247 |
General |
düzeltici bir alet türü |
slickener n.
|
|
248 |
General |
derbyshire'da bulunan bir galenit türü |
slikensides n.
|
|
249 |
General |
yanları kıvrık bir fötr şapka türü |
slouth hat n.
|
|
250 |
General |
bir domino türü |
sniff n.
|
|
251 |
General |
bir dinozor türü |
brontosaurus n.
|
|
252 |
General |
ahşap saplı bir çakı türü |
spalding knife n.
|
|
253 |
General |
avını tuzağa düşürerek avlanan spanyel türü |
springer n.
|
|
254 |
General |
gözenekli yapıda bir toprak türü |
spunge n.
|
|
255 |
General |
toprak ağaları tarafından yönetilen hükûmet türü |
squirarchy n.
|
|
256 |
General |
devlete ait bir mavna türü |
state barge n.
|
|
257 |
General |
tek parametrenin işlemci adresleri olduğu bir alt program türü |
static routine n.
|
|
258 |
General |
ucu sivri bitişli bir sakal türü |
stiletto n.
|
|
259 |
General |
ağzı l biçimli bir boru anahtarı türü |
stillson wrench n.
|
|
260 |
General |
hollanda'da kullanılan eski bir madeni para türü |
stiver n.
|
|
261 |
General |
cezalandırma amaçlı ayakların yerleştirildiği delikli bir ahşap çerçeve türü |
stocks n.
|
|
262 |
General |
topa benzer bir silah türü |
supergun n.
|
|
263 |
General |
kristal türü |
system n.
|
|
264 |
General |
(müzik türü olarak) serenat |
serenade n.
|
|
265 |
General |
buhar çılgınlığı (bilimkurgu alt türü) |
steampunk n.
|
|
266 |
General |
her türü olmak |
run the gamut v.
|
|
267 |
General |
türü azalmış canlıları türetmek |
replenish v.
|
|
268 |
General |
(canlı türü) sınıflandırmak |
key v.
|
|
269 |
General |
konukların kendi yemeklerini kendilerinin hazırlamalarına imkan veren konaklama türü |
self-catering adj.
|
|
270 |
General |
türü gereği farklı |
allogeneous adj.
|
|
271 |
General |
geleneğin aksine sözleşmeyle belirlenmiş (kadro türü) |
conventionary adj.
|
|
272 |
General |
bir eklembacaklı türü |
barnacle n.
|
|
Phrasals |
|
273 |
Phrasals |
iki türü melezlemek |
cross something with something v.
|
|
274 |
Phrasals |
iki farklı türü/kaydı bir araya getirip yeni bir müzik yaratmak |
mash up (something) v.
|
|
Colloquial |
|
275 |
Colloquial |
dansçının yavaş yavaş soyunduğu dans türü |
fan dance n.
|
|
276 |
Colloquial |
sözleri genelde yabancılaşma ve sosyal meselelerden bahseden rock müzik türü |
grunge n.
|
|
277 |
Colloquial |
sözleri genelde yabancılaşma ve sosyal meselelerden bahseden rock müzik türü |
grunch n.
|
|
278 |
Colloquial |
suçla ilgili roman, oyun tarzı veya türü |
whodunnitry n.
|
|
279 |
Colloquial |
suçla ilgili roman, oyun tarzı veya türü |
whodunitry n.
|
|
280 |
Colloquial |
sportif arazi aracına benzeyen, ama bir hatchback veya station wagon gibi hareket kabiliyetine sahip olan melez bir otomobil türü |
crossover n.
|
|
281 |
Colloquial |
oldukça baharatlı bir sosis türü |
sav [australia/new zealand] n.
|
|
282 |
Colloquial |
amerika'ya özgü bir komedi türü |
screwballer n.
|
|
283 |
Colloquial |
(kuş gözlemcileri arasında kısaca) accipiter striatus türü ufak atmaca |
sharpie n.
|
|
284 |
Colloquial |
aynı cinsiyetten kurgusal karakterler arasındaki romantik veya cinsel ilişkilere dayalı hayran kurgusu türü |
slash n.
|
|
285 |
Colloquial |
duyulara hitap eden pornografi türü |
soft porn n.
|
|
286 |
Colloquial |
(bir rengin) bir türü |
a shade of (something) expr.
|
|
Idioms |
|
287 |
Idioms |
bir sandviç türü |
po' boy n.
|
|
288 |
Idioms |
ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü |
anaconda mortgage n.
|
|
289 |
Idioms |
büyü ve ejderhalar gibi fantastik unsurlar içeren maceraları anlatan edebiyat türü |
sword and sorcery n.
|
|
290 |
Idioms |
her türü bahse girebilmek |
one can bet one's bottom dollar v.
|
|
Poetic/Literary |
|
291 |
Poetic/Literary |
karşılıksız aşktan yakınan ve kişilerin başına gelen talihsizlik veya adaletsizlikleri anlatan eski bir popüler şiir türü |
complaint n.
|
|
Speaking |
|
292 |
Speaking |
sevdiğim müzik türü hip-hop |
my favorite type of music is hip-hop expr.
|
|
Trade/Economic |
|
293 |
Trade/Economic |
vadeli piyasada, spot malların vadeli işlem sözleşmesinden elde edilen karla alınıp satıldığı işlem türü |
cash-and-carry n.
|
|
294 |
Trade/Economic |
geliri, işi ve varlığı olmayan borçlulara verilen yüksek riskli bir kredi türü |
ninja loan n.
|
|
295 |
Trade/Economic |
vasinin güven fonuna para yatırmaya yetkisinin olduğu bir yatırım türü |
trustee investment n.
|
|
296 |
Trade/Economic |
amerika'da solomon brothers tarafından sıfır kuponlu bonolar şeklinde yeniden ihraç olunan bir amerikan hazine bonosu türü |
cat n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
değişken faiz karşılığında sabit faiz elde etme hakkı veren opsiyon türü |
swaption n.
|
|
298 |
Trade/Economic |
firmaların homojen ya da tamamen aynı malları sattıkları oligopol türü |
pure oligopoly n.
|
|
299 |
Trade/Economic |
fatura döviz türü |
invoice currency n.
|
|
300 |
Trade/Economic |
firmaların farklılaştırılmış mallar sattıkları oligopol türü |
differentiated oligopoly n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
japonya'da yabancı kuruluşlar tarafından ihraç edilen yabancı para birimi cinsinden tahvil türü |
shogun bond n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
işletmenin sadece kar elde etmesi halinde faizi ödenen tahvil türü |
income bond n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
ıskontolu tahviller için kullanılan ve bunları kuponlu tahvillerle karşılaştırmaya olanak sağlayan bir getiri türü |
basic needs n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
iş türü |
line of business n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
iş türü |
business type n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
karın şirketin üye sahipleri arasında onların şirketle yaptıkları alışveriş oranında dağıtıldığı bir şirket türü |
mutual company n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
kredi notu iyi olmayan kişilerin birincil piyasa yerine faiz oranı diğerlerine göre daha yüksek bir imkandan ipotekli konut kredisi edinmesiyle ortaya çıkan kredi türü |
sub prime n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
kredi notu iyi olmayan kişilerin birincil piyasa yerine faiz oranı diğerlerine göre daha yüksek bir imkandan ipotekli konut kredisi edinmesiyle ortaya çıkan kredi türü |
subprime n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
mal türü |
product line n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
mal türü |
merchandise line n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
mal arzının talebe göre yüksek olduğu piyasa türü |
buyer's market n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü |
chimney tax n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü |
hearth money n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü |
chimney money n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
sabit faiz karşılığında değişken faiz elde etme hakkı veren opsiyon türü |
swaption n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
ürün türü |
product type n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
ürün türü |
product class n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
yatırım yapılacak varlık türü |
type of asset to be invested in n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
yatırımcıların iki farklı borç türü arasında birinden diğerine geçmesine olanak sağlayan bonolar |
flip-flop note n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
orta çağ avrupa'sında eskiden bir ocak veya evden alınan bir vergi türü |
hearth tax n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
hisse sahiplerinin oy verme haklarını küçük bir gruba devrettikleri sözleşme türü |
voting trust n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
büyük britanya'da yaygın şekilde kullanılan kurumsal bir menkul kıymet türü |
debenture stock n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
belirli bir ekonomik sistem türü |
oeconomy n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
gelirlerini ve varlıklarını kamu yararına kullanmak isteyen sosyal girişimler için tasarlanmış şirket türü |
community interest company n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
getirisi sabit olmayan kıymet türü |
floating-rate note n.
|
|
326 |
Trade/Economic |
değişken faizli eurobond türü |
floating-rate note n.
|
|
327 |
Trade/Economic |
(yeterince temsilcisi olmayan bir grup için) belirli bir maddi imkan oranını gerekli kılan program türü |
set-aside n.
|
|
328 |
Trade/Economic |
yatırımcının şirket üzerinde kontrol sahibi olmadığı bir şirkete yapılan yatırım türü ile ilgili |
noncontrolling adj.
|
|
Law |
|
329 |
Law |
rehinelerin suça karışmaya zorlandığı kaçırma türü |
tiger kidnapping n.
|
|
330 |
Law |
cürüm türü |
type of felony n.
|
|
331 |
Law |
ceza türü |
type of punishment n.
|
|
332 |
Law |
dava türü |
type of case n.
|
|
333 |
Law |
iddia sahibinin bir iddianın doğruluğunu kabul etmekle beraber başka nedenlerden türü o iddianın değeri olmadığını söylemesi |
confession and avoidance n.
|
|
334 |
Law |
karar türü |
type of judgment n.
|
|
335 |
Law |
mahkeme türü |
type of court n.
|
|
336 |
Law |
mal sahibinin kiracılığa sadece mahkeme emri ile son verebildiği bir kiracılık türü |
secure tenancy n.
|
|
337 |
Law |
avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de devam eden toprak mülkiyeti türü |
udal n.
|
|
338 |
Law |
(eskiden) mahkeme kayıtlarıyla yapılan bir teminat türü |
common recovery n.
|
|
339 |
Law |
yüksek mahkeme dışında kalan mahkeme türü |
inferior court n.
|
|
340 |
Law |
sanığın olay esnasında akli dengesizlik yaşadığı için masum olduğunu öne sürdüğü savunma türü |
insanity plea n.
|
|
341 |
Law |
kamusal hakkı istismar eden bir suç türü |
public nuisance n.
|
|
342 |
Law |
sözleşmenin ihlali nedeniyle açılan zarar ziyan davasında sanığın her zaman talebi karşılamaya hazır olduğunu iddia ettiği savunma türü |
semper paratus n.
|
|
343 |
Law |
(medeni hukuk) tarafsız bir yedieminin davaya konu olan mülkü elinde tutup ait olduğuna hükmedilen tarafa iade etmeyi kabul ettiği teminat türü |
sequestration n.
|
|
Politics |
|
344 |
Politics |
bozulan dağılım türü |
impaired recruitment n.
|
|
345 |
Politics |
devletlerin fiilen birbirine saldırmadığ ancak uzaktan yürüttüğü savaş türü |
proxy war n.
|
|
346 |
Politics |
1970'lerin sonunda dünya komünist hareketindeki bölünme sonucunda ortaya çıkan marksizm-leninizm'in revizyonizm karşıtı bir türü |
hoxhaism n.
|
|
347 |
Politics |
eyalette oy çokluğuyla seçilen adayın eyalet adına oy verme yetkisine sahip olduğu seçim türü |
unit rule n.
|
|
348 |
Politics |
(eskiden britanya'da) postaneden satın alınabilen ve belirli ülkelerde geçerli olan bir pasaport türü |
visitor's passport n.
|
|
349 |
Politics |
(eskiden britanya'da) postaneden satın alınabilen ve belirli ülkelerde geçerli olan bir pasaport türü |
british visitor's passport n.
|
|
350 |
Politics |
yüksek vergiler, kamu harcamaları ve siyasi gücün merkezileşmesiyle nitelenen bir hükümet türü |
big government n.
|
|
Industry |
|
351 |
Industry |
tüm yüzeyi sırlanmış metal bir levha, vazo gibi nesnenin emaye renklerine boyanması ile elde edilen bir eşya türü |
limoges enamel n.
|
|
352 |
Industry |
etkili koruma sağlayan esnek plastikten bir ambalaj türü |
shrink-wrapping n.
|
|
353 |
Industry |
kimya endüstrisinde kullanılan dayanıklı bir seramik türü |
sialon n.
|
|
354 |
Industry |
(büyük parçaların renkleri ile ön plana çıktığı) doğal reçine türü |
sorts n.
|
|
355 |
Industry |
türü belirlenmemiş sakız |
sorts n.
|
|
356 |
Industry |
türü belirlenmemiş reçine |
sorts n.
|
|
Insurance |
|
357 |
Insurance |
emeklilik primlerinin mütevelli heyetine ödendiği emeklilik türü |
trusteed plan n.
|
|
358 |
Insurance |
işçilerin iş yerinde yaralanmasına karşı tazminat ödenmesini sağlayan bir devlet sigortası türü |
industrial injuries insurance n.
|
|
359 |
Insurance |
yatırım yapılacak varlık türü |
type of asset to be invested in n.
|
|
360 |
Insurance |
sigortaya konu olan kayıp türü |
risk n.
|
|
361 |
Insurance |
sigortalının indirim düşüldükten sonra toplam tıbbi harcamalarının belirli bir yüzdesini ödediği bir sağlık sigortası türü |
coinsurance n.
|
|
362 |
Insurance |
tam zarar ihtimali bulunmayan durumları kapsayıcı kısmi teminat sağlayan bir sigorta türü |
first-loss policy n.
|
|
363 |
Insurance |
(denizcilikte) belirli malların taşındıkları gemiden bağımsız olarak kaybı veya hasarının karşılandığı bir sigorta türü |
floating policy n.
|
|
Tourism |
|
364 |
Tourism |
avrupa demiryollarında da sunulan bir konaklama türü |
couchette n.
|
|
365 |
Tourism |
japonya'da yaygın bir konaklama türü |
capsule hotel n.
|
|
366 |
Tourism |
sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü) |
border gate visa n.
|
|
367 |
Tourism |
sınır kapısında verilen vize (varış noktasında belli bir ücret karşılığı alınan hızlı vize türü) |
entry point visa n.
|
|
Media |
|
368 |
Media |
erkeklere yönelik olup moda, alet-edevat, çekici kadınlar gibi içeriklere yer veren dergi türü |
lad mag n.
|
|
369 |
Media |
haber veya belgesel formatında olan ancak sayfanın veya ekranın bir köşesinde reklam ibaresinin bulunduğu reklam türü |
advertorial n.
|
|
Advertising |
|
370 |
Advertising |
çekim anında ürünün görünür bir noktaya yerleştirilmesi ile izleyicilerin o markaya aşina olmalarının sağlandığı reklam türü |
product placement n.
|
|
Technical |
|
371 |
Technical |
yüzeye zarar vermemek için kullanılan metal çekiç türü |
rawhide hammer n.
|
|
372 |
Technical |
elektrikli bir aparat ile birlikte kullanılan bir karakalem türü |
charcoal point n.
|
|
373 |
Technical |
yakıt olmayan enerji türü |
nonfuel n.
|
|
374 |
Technical |
ısı, güç veya elektrik üretmede kullanılmayan enerji türü |
nonfuel n.
|
|
375 |
Technical |
malezya'daki artocarpus kunstleri türü ağaçtan elde edilen kaba lif |
terap n.
|
|
376 |
Technical |
a türü bölge |
a type zone n.
|
|
377 |
Technical |
a türü dizi |
a type serial n.
|
|
378 |
Technical |
akım türü |
type of flow n.
|
|
379 |
Technical |
akü türü |
battery type n.
|
|
380 |
Technical |
asansör türü t-profili |
elevator tee n.
|
|
381 |
Technical |
aşılı dökme demir türü |
meehanite n.
|
|
382 |
Technical |
aşındırıcı maddelerin sızdırmazlıklarının sağlanmasında kullanılan conta türü |
sheet lead gasket n.
|
|
383 |
Technical |
belçika türü salgılı çubuk haddesi |
belgian mill n.
|
|
384 |
Technical |
belçika türü salgılı çubuk haddesi |
belgian looping mill n.
|
|
385 |
Technical |
basma türü kalıplama |
compression-type molding n.
|
|
386 |
Technical |
bir feldispat türü |
labradorite n.
|
|
387 |
Technical |
çelik türü |
steel grade n.
|
|
388 |
Technical |
çaydanlık türü pota |
tea-pot ladle n.
|
|
389 |
Technical |
denetim türü |
type of control n.
|
|
390 |
Technical |
dur-kalk türü iletim |
start stop transmission n.
|
|
391 |
Technical |
donanım türü |
vehicle combination type n.
|
|
392 |
Technical |
dorr-türü yoğunlaştırıcı |
dorr-type thickener n.
|
|
393 |
Technical |
fırın türü |
furnace type n.
|
|
394 |
Technical |
e-türü borosilikat cam |
e-type borosilicate glass n.
|
|
395 |
Technical |
gauss türü uyum hesabında hataların belirlenmesi |
estimation of errors in computing gaussian-associated features n.
|
|
396 |
Technical |
görüntülenecek bilgi türü |
type of information to display n.
|
|
397 |
Technical |
henüz tam olarak bilinmeyen olası bir insan türü |
homo-floresiensis n.
|
|
398 |
Technical |
hata türü |
type of error n.
|
|
399 |
Technical |
ınternet bağlantı kurulum türü |
type of internet connection setup n.
|
|
400 |
Technical |
inşaat türü |
type of construction n.
|
|
401 |
Technical |
karşılıklı konuşmalı işlem türü |
conversational mode n.
|
|
402 |
Technical |
kesintisiz çözünürlük türü evre çizgesi |
continuous solubility type binary phase diagramme n.
|
|
403 |
Technical |
kaya oluşturucu mineral türü |
mizzonite n.
|
|
404 |
Technical |
katılma türü |
join type n.
|
|
405 |
Technical |
langevin türü piezoelectric-titretici |
langevin-type piezoelectric vibrator n.
|
|
406 |
Technical |
laboratuar türü ışık mikroskobu |
laboratory light mixroscope n.
|
|
407 |
Technical |
modül türü |
module type n.
|
|
408 |
Technical |
metal veya çelik yapımı için kullanılan bir pik demir türü |
acid pig iron n.
|
|
409 |
Technical |
ok türü geçi |
gothic pass n.
|
|
410 |
Technical |
nitelikli çelik türü |
quality steel grade n.
|
|
411 |
Technical |
olağandışı hata türü |
uncommon failure mode n.
|
|
412 |
Technical |
n-türü yarıiletken |
n-type semiconductor n.
|
|
413 |
Technical |
oluk türü yolluk |
breakout repeater n.
|
|
414 |
Technical |
ok türü paso |
gothic pass n.
|
|
415 |
Technical |
n-türü katkılı yarıiletken |
n-type extrinsic semiconductor n.
|
|
416 |
Technical |
n-türü iletkenlik |
n-type conductivity n.
|
|
417 |
Technical |
özü vernik yapımında kullanılan bir ağaç türü |
varnish tree n.
|
|
418 |
Technical |
örgü türü çarpanı |
lattice type factor n.
|
|
419 |
Technical |
o-türü kalıntılar |
o-type inclusions n.
|
|
420 |
Technical |
ostenitli gri dökme demir türü |
causal metal n.
|
|
421 |
Technical |
örgü türü |
lattice type n.
|
|
422 |
Technical |
özel grafik türü |
custom chart type n.
|
|
423 |
Technical |
pingpong türü iletim |
ping-pong transmission n.
|
|
424 |
Technical |
sargı türü |
type of winding n.
|
|
425 |
Technical |
p-türü dışsal yarıiletken |
p-type extrinsic semiconductor n.
|
|
426 |
Technical |
reglaj türü |
type of control system n.
|
|
427 |
Technical |
p-türü yarıiletken |
p-type semiconductor n.
|
|
428 |
Technical |
p-türü yarı iletken |
p-type semiconductor n.
|
|
429 |
Technical |
selenür türü kalıntılar |
selenide-type inclusions n.
|
|
430 |
Technical |
sistem türü |
system type n.
|
|
431 |
Technical |
silika jel türü |
mertone n.
|
|
432 |
Technical |
spodümenin saydam bir türü |
kunzite n.
|
|
433 |
Technical |
sülfür türü kalıntılar |
sulphide-type inclusions n.
|
|
434 |
Technical |
telgraf türü iletişim |
telegraphic communication n.
|
|
435 |
Technical |
tek hücreli yosun türü |
diatom n.
|
|
436 |
Technical |
telefon türü iletişim |
telephonic communication n.
|
|
437 |
Technical |
tıkaç türü sokuntu |
plug-type inserts n.
|
|
438 |
Technical |
teçhizat türü |
equipment type n.
|
|
439 |
Technical |
tahrik türü |
type of drive n.
|
|
440 |
Technical |
video türü |
video attribute n.
|
|
441 |
Technical |
üst yapı türü |
type of bodywork n.
|
|
442 |
Technical |
yay türü sürekli döküm makineleri |
bow-type continuous casting machines n.
|
|
443 |
Technical |
yamak türü çalışma |
slave mode n.
|
|
444 |
Technical |
zirkonun renksiz ve dumanlı türü |
jargon n.
|
|
445 |
Technical |
yüzey kusuru türü |
blackened scab n.
|
|
446 |
Technical |
quantum türü ve uzunluğu |
quantum type and length n.
|
|
447 |
Technical |
iskoç matematikçi william wallace tarafından icat edilen gelişkin bir pantograf türü |
eidograph n.
|
|
448 |
Technical |
dana veya at derisinden yapılan yumuşak, su geçirmez bir kösele türü |
elk n.
|
|
449 |
Technical |
çift kollu bir turnike türü |
cat n.
|
|
450 |
Technical |
basınçlı hava ile çalışan bir matkap türü |
jackleg n.
|
|
451 |
Technical |
insan aurasını gözlemleyebilmek için geliştirilen özel bir cam türü |
kilner screen n.
|
|
452 |
Technical |
kolay eriyen bir dökme demir türü |
berlin iron n.
|
|
453 |
Technical |
üç boyutlu gözlük ile görüntülenen bir stereoskopik baskı türü |
vectography n.
|
|
454 |
Technical |
fıçı kapağını sabitlemek için kullanılan burgulu bir mengene türü |
vyce n.
|
|
455 |
Technical |
tahta bloklarla yapılan bir baskı türü |
xylotypography n.
|
|
456 |
Technical |
18. yüzyılda dolap yapımında kullanılmak üzere (No Suggestions) cinsinden elde edilen sert bir kereste türü |
harewood n.
|
|
457 |
Technical |
infilak için kullanılan bir dinamit türü |
rendrock n.
|
|
458 |
Technical |
daha önceki bir türden türetilen veya geliştirilen nesne türü veya sınıfı |
generation n.
|
|
459 |
Technical |
pik demirinin tanelenmesi ile başlayan özel bir işlemle elde edilen çelik türü |
granulated steel n.
|
|
460 |
Technical |
kireçtaşı oymacılığının bir türü |
graphotype n.
|
|
461 |
Technical |
(özellikle hindistan'da kullanılan) bir kireç taşı türü |
conker n.
|
|
462 |
Technical |
hava basıncındaki değişimleri kağıda kaydeden bir barometre türü |
barometrograph n.
|
|
463 |
Technical |
alüminyum açısından zengin bir mineral türü |
disthene n.
|
|
464 |
Technical |
bakır oranı yüksek bir pirinç türü |
dutch foil n.
|
|
465 |
Technical |
bakır oranı yüksek bir pirinç türü |
dutch mineral n.
|
|
466 |
Technical |
bakır oranı yüksek bir pirinç türü |
bronze leaf n.
|
|
467 |
Technical |
çatallı uçlu uzun ince bir kürek türü |
paddle n.
|
|
468 |
Technical |
silindirik dişlileri olan bir çark türü |
pin wheel n.
|
|
469 |
Technical |
hareketli iki kolu arasına kristal yüzeyler yerleştirilmiş bir gönyemetre türü |
contact goniometer n.
|
|
470 |
Technical |
yarı sırlı bir kil türü |
porcelanite n.
|
|
471 |
Technical |
bir yanmaztaş türü |
salamander's hair n.
|
|
472 |
Technical |
aşınma yöntemi ile beyaz kurşun yapımında kullanıma uygun bir kurşun türü |
corroding lead n.
|
|
473 |
Technical |
yüksek ısıya dayanıklı taş türü |
firestone n.
|
|
474 |
Technical |
balık kuyruğu şeklinde başlığı olan bir gaz brülör türü |
fish-tail burner n.
|
|
475 |
Technical |
ahşap bir çekiç türü |
flogger n.
|
|
476 |
Technical |
ışıktaki faz farklarını dönüştüren bir mikroskop türü |
phase-difference microscope n.
|
|
477 |
Technical |
ışıktaki faz farklarını dönüştüren bir mikroskop türü |
phase microscope n.
|
|
478 |
Technical |
atımları seçili genişliklere göre sınıflandıran çok kanallı bir analizör türü |
pulse height analyser n.
|
|
479 |
Technical |
yalnızca belirli moleküllerin geçişine izin veren bir zar türü |
selectively permeable membrane n.
|
|
480 |
Technical |
krank mili yatağı motor çerçevesinde yerleşik bir buhar makinesi türü |
self-contained steam engine n.
|
|
481 |
Technical |
sodalı su yapımında kullanılan bir cihaz türü |
seltzogene n.
|
|
482 |
Technical |
sodalı su yapımında kullanılan bir cihaz türü |
seltzo-gene n.
|
|
483 |
Technical |
endüvi bobini ile manyetik alan mıknatısının dış devreye ardıl yerleştirildiği bir sargı türü |
series winding n.
|
|
484 |
Technical |
film sahnelerinde gölgelendirme sağlayan yerleşik bir cihaz türü |
shadow box n.
|
|
485 |
Technical |
açık fırın yöntemi ile üretilen çelik türü |
siemens-martin steel n.
|
|
486 |
Technical |
iyon motorunun enerjisini güneş hücrelerinden aldığı iyon tahrik türü |
solar-electric propulsion n.
|
|
487 |
Technical |
eriyik metali kum kalıba aktaran bir kanal türü |
sow n.
|
|
488 |
Technical |
büyük bir kalıp türü |
sow n.
|
|
489 |
Technical |
mesafe ölçümünde kullanılan teleskopik bir alet türü |
stadia n.
|
|
490 |
Technical |
bağlayıcı özellikte koyulaştırılmış bir yağ türü |
stand oil n.
|
|
491 |
Technical |
(metal yığını oluşumunda kullanılan) bir elektrolit türü |
strike n.
|
|
492 |
Technical |
döndürme kolları olan bir silindir türü |
succula n.
|
|
493 |
Technical |
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili |
octuplex adj.
|
|
Computer |
|
494 |
Computer |
insan sinir ağını kullanarak insan beyninin etkisini taklit etmek için tasarlanmış bilgisayar türü |
neural computer n.
|
|
495 |
Computer |
insan sinir ağını kullanarak insan beyninin etkisini taklit etmek için tasarlanmış bilgisayar türü |
neurocomputer n.
|
|
496 |
Computer |
çoklu oyuncular için tasarlanmış, oyun akışının oyuncu kararlarına göre geliştiği video oyun türü |
alternate reality game n.
|
|
497 |
Computer |
ad türü |
name type n.
|
|
498 |
Computer |
adı ve türü |
name and type n.
|
|
499 |
Computer |
adres türü |
address type n.
|
|
500 |
Computer |
ağ türü |
network type n.
|
|