yaşa - Turkish English Dictionary
History

yaşa



Meanings of "yaşa" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
yaşa long live interj.
yaşa hooray! interj.
yaşa hurray! interj.
Colloquial
yaşa rah interj.
yaşa cool beans interj.
yaşa cool beans! interj.
yaşa cool bananas! interj.
Forestry
yaşa callus n.

Meanings of "yaşa" with other terms in English Turkish Dictionary : 120 result(s)

Turkish English
General
cinsel gelişimini tamamlayarak doğum yapabilecek yaşa erişmiş olma nubility n.
akademik düzeyden ziyade yaşa bakılarak öğrenciye sınıf atlatma social promotion n.
yaşa göre değişmek vary by age v.
yaşa göre çeşitlilik göstermek vary by age v.
(yaşa) gelmek reach v.
evlenecek yaşa gelmiş nubile adj.
orta yaşa ait midlife adj.
yaşa dayalı bir itibarı olan oldline adj.
yaşa dayalı bir itibarı olan old-line adj.
çok yaşa! gesundheit interj.
yaşa! hurray interj.
padişahım çok yaşa long live my sultan interj.
çok yaşa! gesundheit! interj.
anı yaşa live the moment interj.
(güney asya'da) sen çok yaşa! zindabad interj.
çok yaşa hail interj.
iyi yaşa bless! interj.
urdu, hint ve bengal dillerinde "çok yaşa" anlamına gelen bir son ek zindabad suf.
çok yaşa! deiseal expr.
Phrasals
(bir yaşa) kadar yaşamak live to v.
Phrases
kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olabileceğini belirtmek için kullanılan ifade biological clock is ticking expr.
yaşa! bless (one's) heart expr.
hay yaşa! bless (one's) heart expr.
kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olacağını belirten ifade (the) clock is ticking expr.
kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olacağını belirten ifade biological clock is ticking expr.
anı yaşa seize the day expr.
anı yaşa harvest the day expr.
basit düşün basit yaşa think simple live simple expr.
kralımız çok yaşa long live the king expr.
kralım çok yaşa long live the king expr.
uzun/çok yaşa ve muvaffak ol live long and prosper expr.
Colloquial
(bir yaşa, zamana) doğru gelmek be going on (for) (something) [uk] v.
neredeyse (bir yaşa, zamana) gelmek be going on (for) (something) [uk] v.
bir şeye, yaşa zamana yaklaşmak be going on something v.
bir yaşa, zamana doğru gelmek be going on something v.
neredeyse bir yaşa, zamana gelmek be going on something v.
bir şeye, yaşa, zamana, sayıya yaklaşmak be going on (for) something [uk] v.
bir yaşa, zamana, sayıya doğru gelmek be going on (for) something [uk] v.
neredeyse bir yaşa, zamana, belli bir sayıya gelmek be going on (for) something [uk] v.
(bir yaşa) yaklaşmak be pushing (an age) v.
(bir yaşa) merdiven dayamak be pushing (an age) v.
(bir yaşa) merdiven dayamak be getting on for (something) v.
(bir yaşa, zamana) kadar gelmiş well into (something) adj.
sen çok yaşa bless you interj.
sen çok yaşa bless you interj.
birlikte yaşa yalnız öl live together die alone expr.
hızlı yaşa genç öl live fast die young expr.
kendi hayatını yaşa live your own life expr.
yaşa ve yaşat live and let live expr.
(sen) çok yaşa! long live! expr.
anı yaşa seize the hour expr.
içinde bulunduğun zamanı yaşa seize the hour expr.
anı yaşa seize the day expr.
içinde bulunduğun zamanı yaşa seize the day expr.
uzun/çok yaşa ve muvaffak ol llap (live long and prosper) expr.
çok yaşa may the gods bless you expr.
Idioms
belli bir yaşa kadar yaşamak live to the age of v.
belli bir yaşa gelmiş of a certain age adj.
belirli bir yaşa gelmiş of a certain age adj.
belli bir yaşa gelmiş (iş yapamayacak hale) be over the hill expr.
(belli bir) yaşa gelmiş somebody of a certain age expr.
geç bir yaşa kadar to a ripe old age expr.
geç yaşa kadar to a ripe old age expr.
geç yaşa kadar to the ripe old age expr.
Speaking
gençken yaşa live while we're young n.
yaşa! viva! interj.
yaşa! vivat! interj.
çok yaşa!/uzun yaşa! (geleneksel bir japon selamlama ünlemi) banzai expr.
çok yaşa! bless you! expr.
çok yaşa god bless you expr.
çok yaşa (hapşırınca söylenir) bless you expr.
hayatı son gününmüş gibi yaşa live life like it's your last day expr.
kendin için yaşa live for yourself expr.
öldürmek için yaşa live to kill expr.
pişman olmadan yaşa live without regrets expr.
pişmanlıklar olmadan yaşa live without regrets expr.
yarının yokmuş gibi yaşa live your life like tomorrow doesn't exist expr.
zaman ilerleyip de belli bir yaşa geldiğinde as you get older and time passes expr.
Law
emeklilikte yaşa takılanlar victims of delayed pension age n.
emeklilikte yaşa takılanlar retirement age victims n.
Politics
laos ve vietnam’da yaşa yaşayan etnik bir grup sila n.
Medical
boyun yaşa ve kilonun yaşa oranı stature-for-age and weight-for-age percentiles n.
kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu dry age-related macular degeneration n.
yaşa göre düzeltilmiş mortalite hızı age-adjusted mortality rate n.
yaşa özel mortalite hızı age specific mortality rate n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbycusis n.
yaşa özel mortalite hızı age-specific mortality rate n.
yaşa göre düzeltilmiş mortalite hızı age adjusted mortality rate n.
yaşa bağlı işitme kaybı age-related hearing loss n.
yaşa bağlı değişiklikler age-related changes n.
yaşa dayalı düzeltilmiş mortalite hızı age-adjusted mortality rate n.
yaşa bağlı makula dejenerasyonu age related macular degeneration n.
bir yaşa kadar olan bebeklerde ölüm hızı infant deathrate n.
Psychology
normatif yaşa bağlı değişiklikler normative age-graded changes n.
yaşa uygun olgunluk age-appropriate maturity n.
yaşa uygun davranış age-appropriate behavior n.
Pathology
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacusis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbycousis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacousis n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacusia n.
yaşa bağlı işitme kaybı presbyacousia n.
Optics
yaşa bağlı yakını görememe sorunu presbyopy n.
Statistics
yaşa özel ölüm hızı age specific death rate n.
yaşa bağlı doğum ve ölüm süreçleri age dependent birth and death process n.
yaşa bağlı dallanma süreci age dependent branching process n.
Marine Biology
yaşa göre büyüklük size-at-age n.
yaşa göre av catch-at-age n.
yaşa göre ağırlık weight-at-age n.
yaşa dayalı tabur çözümlemesi age-cohort analysis n.
yaşa dayalı kalım payı age specific survival rate n.
yaşa dayalı tahmin age-structured assessment n.
yaşa dayalı doğurganlık age specific fecundity n.
yaşa dayalı ölüm age specific mortality n.
yaşa dayalı age-specific adj.
Social Sciences
yaşa özel doğurganlık hızı age-specific fertility rate n.
Abbreviation
yaşa bağlı maküler dejenerasyon amd (age-related macular degeneration) n.
Latin
gününü yaşa, yarına olabildiğince az güven carpe diem, quam minimum credula postero n.
anı yaşa carpe diem expr.
bugünü yaşa carpe diem expr.
Modern Slang
anı yaşa! a pelo! exclam.