Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yalvarış | entreaty n. | ||
The boss ignored his entreaties. Patron, onun yalvarışlarını görmezden geldi. More Sentences |
||||
General | yalvarış | plea n. | ||
God, hear my plea. Tanrım, yalvarışımı duy. More Sentences |
||||
General | yalvarış | suppliance n. | ||
General | yalvarış | appeal n. | ||
General | yalvarış | supplication n. | ||
General | yalvarış | beseeching n. | ||
General | yalvarış | beseech [obsolete] n. | ||
General | yalvarış | prays n. | ||
General | yalvarış | precation [rare] n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yalvarış niteliğinde olan | supplicatory adj. |
General | yalvarış niteliğinde olan | imploratory adj. |
Idioms | ||
Idioms | özellikle baştan çıkarmaya yönelik cezbedici yalvarış | siren call n. |
Idioms | özellikle kandırmaya veya baştan çıkarmaya yönelik cezbedici bir yalvarış veya çağrı | siren song n. |
Idioms | özellikle baştan çıkarmaya yönelik cezbedici yalvarış | siren song n. |