zıt - Turkish English Dictionary
History

zıt



Meanings of "zıt" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
Slang
zit n. ciltte leke/nokta/sivilce
zit siyah nokta
zit sivilce

Meanings of "zıt" in English Turkish Dictionary : 60 result(s)

Turkish English
Common Usage
zıt opposite n.
zıt converse adj.
zıt contrary adj.
General
zıt antipole n.
zıt encounterer n.
zıt contra n.
zıt the contrary n.
zıt the converse n.
zıt the opposite n.
zıt reverse n.
zıt contrast n.
zıt antagonistic adj.
zıt diametrical adj.
zıt negative adj.
zıt antithetic adj.
zıt inimical adj.
zıt contrarious adj.
zıt cross adj.
zıt adverse adj.
zıt anti adj.
zıt conflicting adj.
zıt antithetical adj.
zıt jarring adj.
zıt averse adj.
zıt repugnant adj.
zıt derogatory adj.
zıt polar adj.
zıt contrary adj.
zıt opposed adj.
zıt absonant adj.
zıt counter adj.
zıt opposite adj.
zıt converse adj.
zıt damning adj.
zıt contradistinctive adj.
zıt absonous adj.
zıt awkward adj.
zıt antipathous adj.
zıt untoward adj.
zıt enemy [obsolete] adj.
zıt retrograde [obsolete] adj.
zıt gainful adj.
zıt oppugnant adj.
zıt contrair [scotland] adj.
zıt contrariant adj.
zıt contrarious [obsolete] adj.
zıt contrariwise adj.
zıt athwart adv.
zıt rev (reverse) abrev.
Idioms
zıt at variance expr.
Trade/Economic
zıt reverse adj.
zıt anti- pref.
Law
zıt adverse adj.
zıt repugnant adj.
Technical
zıt converse adj.
zıt opposite adj.
zıt opponent adj.
Medical
zıt antagonist n.
Food Engineering
zıt counter adj.
Archaic
zıt polaric adj.

Meanings of "zıt" with other terms in English Turkish Dictionary : 471 result(s)

Turkish English
General
zıt anlamlı sözcük antonym n.
zıt akım crosscurrent n.
zıt anlamlı kelime antonym n.
kabul edilmiş dini esaslara zıt hindu dini jainism n.
zıt yönlü kurutma countercurrent drying n.
zıt karakterli kimse pole n.
birbirine zıt iki şey antipodes n.
zıt renkler transverse colors n.
zıt olan şey reverse n.
zıt yön opposite direction n.
aynı anda iki zıt fikre inanma doublethink n.
zıt anlamlılar antonyms n.
zıt yönlü kuvvetler opposite forces n.
zıt şey contrast n.
zıt karakterler opposing characters n.
zıt karakterler opposite characters n.
inanılan bir şeyden vazgeçip ona zıt başka bir şeye inanabilme leap of faith n.
zıt anlam opposite meaning n.
zıt anlam kullanma antiphrasis n.
zıt anlam antonym n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük a conflict in terms n.
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması a conflict in terms n.
eş anlamlılar ve zıt anlamlılar sözlüğü thesaurus n.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirme change round n.
zıt tarafa the other n.
zıt yöne the other n.
zıt şeye the other n.
bir şeyin iki zıt tarafı the yin and yang [usa] n.
bir şeyin iki zıt parçası the yin and yang [usa] n.
atın kuyruğu ve kafası zıt yönlere dönük olarak hareketi traverse n.
zıt iki şeyden her biri extreme n.
zıt renklerden oluşan çizgili desen banding n.
güçlü zıt renklerden oluşan yatay çizgili tasarım bayadere n.
üzerinde zıt renkte semer şeklinde desen bulunan oxford tipi bağcıklı kundura saddle oxford n.
genellikle beyaz renkli olup tarak kısmında zıt renkten deri bir şerit bulunan gündelik bir ayakkabı saddle shoe n.
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım mask n.
zıt yönler yin and yang n.
zıt unsurlar yin and yang n.
zıt ilkeler yin and yang n.
zıt uçlar yin and yang n.
iki zıt nitelik arasındaki ilişki mutual opposition n.
iki zıt eğilim arasındaki ilişki mutual opposition n.
zıt yöne bakacak şekilde doğrudan sağa/sola dönerek ulaşılan pozisyon right-about n.
zıt yöne bakacak şekilde dönme rightabout n.
zıt yön rightabout n.
zıt güçler arasındaki işbirliği hookup n.
zıt düşen kimse confrontationist n.
zıt düşen kimse confronter n.
zıt iki şeyin arasındaki kimse in-betweener n.
iki zıt gücün birleşimi doublewhammy n.
iki zıt durumun birleşimi doublewhammy n.
iki zıt etkinin birleşimi doublewhammy n.
(prensip, fikir, etken) zıt kutup pole n.
zıt yöndeki boşluk counter opening n.
zıt yöndeki boşluk counteropening n.
(apsede) akıntıyı kolaylaştırmak için zıt yönde açılan cerrahi delik counteropening n.
zıt etki yapan şey counteragent n.
zıt yönde vurulan darbe counterbuff n.
zıt eleman counterpoint n.
zıt öğe counterpoint n.
tam zıt counterpole n.
zıt yönde salınım countersway n.
zıt etki countersway n.
zıt taktik countertactic n.
zıt anlamlı sözcük counterterm n.
zıt yöne dönüş counterturn n.
zıt tür countertype n.
paralel çizgiler boyunca hareket eden eşdeğer iki zıt kuvvet couple n.
zıt şey inverse n.
zıt olgu contrary n.
bir diğerine zıt olan koşul contrary n.
birbirine zıt olan bir çift şeyden her biri contrary n.
zıt yönde dönme controversion n.
zıt yönde dönüş controversion n.
zıt elementler arasında biriken kritik basınç noktası crunch n.
(elbisede) yırtmaç gibi açıklık ile görünen, zıt renkli ek veya iç katman slashing n.
(elbisede) zıt renkli ek yeri veya iç katman gösteren açıklık slashing n.
zıt tavırlı kimse snarler n.
iki zıt nesne arasındaki ilişki polarity n.
kancanın uç noktaya zıt bölümü standing part n.
(üç veya dört zıt harekette icra edilen) uzun orkestra eseri symphony n.
(zıt yönleri ayıran) otoyol refüjü divider n.
zıt olmak be contrary to v.
zıt düşmek fall afoul v.
zıt gitmek run counter to v.
zıt düşmek collide v.
birbirine zıt olmak be poles apart v.
zıt düşmek confront v.
zıt düşmek fall foul v.
zıt duygular içinde olmak be torn by conflicting emotions v.
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak be strange bedfellows v.
zıt gitmek get on somebody's nerves on purpose v.
zıt gitmek go counter to v.
zıt gitmek persist in doing the opposite v.
iki zıt gruba ayırmak dichotomize v.
iki zıt gruba ayırmak dichotomise v.
zıt kutuplar olmak be poles apart v.
taban tabana zıt olmak be poles apart v.
zıt düşmek affront [obsolete] v.
yangının yönüne zıt yönde bir yangın başlatmak backfire v.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirmek change round v.
zıt unsur ve durumlarla dolu olmak chequer v.
(sarılmış bir şeyi) zıt yönde döndürerek açmak unwreathe v.
zıt yönlerde hızla hareket ettirmek whipsaw v.
zıt yönde desteklemek counterbrace v.
(zıt görüş veya prensibe) bağlanmak polarise [uk] v.
(zıt görüş veya prensibe) yönlendirilmek polarise [uk] v.
(zıt görüş veya prensibe) bağlanmak polarize [us] v.
(zıt görüş veya prensibe) yönlendirilmek polarize [us] v.
zıt olan antithetic adj.
birbirine zıt incompatible adj.
taban tabana zıt diametrically opposite adj.
birbirine zıt hisleri olan ambivalent adj.
taban tabana zıt diametrically opposed adj.
zıt anlamlı antonymous adj.
taban tabana zıt antipodal adj.
taban tabana zıt completely dissimilar adj.
taban tabana zıt tally unlike adj.
taban tabana zıt very different adj.
tam zıt tarafta olan antipodean adj.
zıt duygu taşıyan ambivalent adj.
zıt olan antipathetic adj.
zıt olan antipathetical adj.
zıt yönde back adj.
zıt olmayan unchallenging adj.
zıt olmayan unrepugnant adj.
birbirine zıt iki özelliği olan janus-faced adj.
birbirine zıt iki alternatif arasındaki ilişkiye ait binary adj.
birbirine zıt iki alternatif arasındaki ilişkiyi içeren binary adj.
iki zıt özelliği birleştiren hermaphrodite adj.
iki zıt özelliği bir araya getiren hermaphrodite adj.
zıt yönde right about adj.
zıt düşen confrontationist adj.
tamamen zıt diametral [obsolete] adj.
tamamen zıt diametric adj.
(hanedan armalarındaki hayvanlar) kafaları zıt yönde duracak şekilde uzanan counter-couchant adj.
(hanedan armalarında) kafaları zıt yönde uzanan countercouchant adj.
(hanedan armalarında) zıt yönde koşan countercourant adj.
(hanedan armalarındaki hayvanlar) zıt yönde koşan counter-courant adj.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan counterpassant adj.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan countertrippant adj.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan countertripping adj.
zıt niteliklerle karakterize olan contradistinct adj.
zıt yönlere dönen controversal [obsolete] adj.
zıt yönlere bakan controversal [obsolete] adj.
zıt bir görünüm yaratan stark adj.
zıt şekilde tasarlanan stark adj.
birbirine zıt by the ears adv.
zıt olarak derogatorily adv.
zıt bir şekilde conflictingly adv.
oldukça zıt quite contrary adv.
zıt bir şekilde jarringly adv.
zıt bir şekilde oppositely adv.
zıt yönde negatively adv.
zıt olarak diametrically adv.
zıt yönde about adv.
güneşe zıt against the sun adv.
farklı veya zıt bir konuma yerleştirilerek change round adv.
taban tabana zıt olarak head-on adv.
zıt olarak reverse adv.
zıt şekilde reversedly adv.
zıt yönde right about adv.
zıt yöne bakarak rightabout adv.
zıt yönde rightabout adv.
zıt yönde rightabout adv.
zıt konumda opposite adv.
(tazıların ilerlediği yol) avın zıt yönünde counter adv.
zıt bir şekilde contrariously adv.
zıt kutuplar oluşturarak polarily adv.
-e zıt repugnant to prep.
-e zıt olarak in contrast with prep.
-e zıt yönde against prep.
alt, aşağı, zıt, tersi, tümü anlamlarını veren latince kökenli ön ek cata pref.
alt, aşağı, zıt, tersi, tümü anlamlarını veren latince kökenli ön ek cata- pref.
alt, aşağı, zıt, tersi, tümü anlamlarını veren latince kökenli ön ek cath- pref.
karşıt, zıt anlamı veren ön ek enantio- pref.
alt, aşağı, zıt, tersi, tümü anlamlarını veren yunanca kökenli ön ek kata- pref.
(iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki zıt pozisyon ilişkisi anlamına gelen ön ek par- pref.
zıt anlamını veren bir ön ek contra- pref.
tamamen zıt poles asunder expr.
birbirine zıt poles asunder expr.
zıt kutuplar poles asunder expr.
Phrasals
zıt düşmek turn on v.
iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek judge between (someone or something and someone or something else) v.
iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak judge between (someone or something and someone or something else) v.
zıt gruplara ayırmak polarize something into something v.
zıt gitmek go against v.
biriyle zıt düşmek/zıtlaşmak face off v.
(bir şeye) zıt düşmek jar against (something) v.
zıt düşmek square up against (someone) v.
birine/bir şeye zıt olmak contrast with someone or something v.
(bir şeye) tamamen zıt olmak contrast to (something) v.
(birine/bir şeye) zıt olmak go against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) zıt gitmek go up against (someone or something) v.
zıt gruplara ayırmak polarize into v.
(birine/bir şeye) zıt düşmek run against (someone or something) v.
Phrases
aksi/ters/zıt/karşıt yönde by contraries [obsolete] adv.
zıt kutuplar birbirini çeker opposite poles attract each other expr.
zıt kutuplar birbirini çeker opposites attract expr.
zıt kutuplar birbirini çeker opposites attract each other expr.
iki zıt özellikte nesne birbirine karışmaz oil and water do not mix expr.
Proverb
iki zıt kutup birleşmez never the twain shall meet
iki zıt kutup bir araya gelmez never the twain shall meet
iki zıt kutup birleşmez ne'er the twain shall meet
iki zıt kutup bir araya gelmez ne'er the twain shall meet
Colloquial
biriyle zıt düşmek front v.
zıt kutuplarda poles apart expr.
taban tabana zıt in stark contrast expr.
Idioms
tipik baskın ve saldırgan alfa erkek özelliklerine zıt özellikler gösteren erkek/adam beta male n.
taban tabana zıt iki şey apples and oranges n.
zıt kutupların mükemmel uyumu perfect union of opposites n.
zıt kutuplar poles apart n.
aynı şeyin iki zıt tarafı different sides of the same shield n.
birbirine tamamen zıt çift a match made in hell n.
bir şeyin iki farklı/zıt açısı two sides of the same shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt yönü two sides of the same shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt açısı two sides of a shield n.
bir şeyin iki farklı/zıt yönü two sides of a shield n.
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışan ikili strange bedfellows n.
birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak have (one's) bread buttered on both sides v.
birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak have your bread buttered on both sides v.
birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamaya çalışmak want (one's) bread buttered on both sides v.
peş peşe/arka arkaya birbirine zıt şeyler söylemek say something in the same breath v.
birbirine zıt iki şeyi aynı anda istemek have it both ways v.
biriyle zıt düşmek run afoul of someone v.
biriyle zıt düşmek fall afoul of someone v.
iki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak play both ends against the middle v.
iki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek play both ends against the middle v.
taban tabana zıt olmak run counter to v.
taban tabana zıt olmak be cast in a different mould v.
taban tabana zıt iki şeyi mukayese etmek compare apples and oranges v.
taban tabana zıt olmak be worlds apart v.
zıt gitmek cop an attitude v.
zıt düşmek run afoul of v.
zıt gitmek go up against someone v.
zıt gitmek run counter to v.
zıt gitmek go toe to toe with someone v.
zıt kutuplarda olmak be at cross-purposes v.
zıt düşmek fly in the face of v.
zıt gitmek go counter to v.
zıt kutuplarda olmak talk at cross-purposes v.
birisiyle zıt gitmek crowd the mourners [us] v.
(biriyle/bir şeyle) zıt düşmek run foul of (someone or something) v.
ile zıt düşmek run foul of v.
(biriyle) zıt düşmek take (someone) to the mat v.
biriyle/bir şeyle zıt düşmek take somebody/something to the mat [us] v.
iki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek play both sides against the middle v.
iki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak play both sides against the middle v.
kendi çıkarı için iki zıt grubu birbirine düşürmek play both sides against the middle v.
iki zıt tarafı birbirine düşürüp bundan nemalanmak play each end against the other v.
kabul edilen normlara zıt olmak be off the reservation v.
iki zıt/alakasız şeyi karşılaştırmak mix apples and oranges v.
iki zıt/alakasız şeyi karıştırmak mix apples and oranges v.
iki zıt şey arasında gidip gelmek sway to and fro v.
zıt kutuplarda olmak be at cross purposes v.
zıt gitmek be at cross purposes v.
taban tabana zıt olmak be like oil and water v.
taban tabana zıt olmak be poles apart v.
zıt kutuplar olmak be poles apart v.
birbirine zıt olmak be poles apart v.
taban tabana zıt olmak be worlds apart v.
zıt kutuplar olmak be worlds apart v.
birbirine zıt olmak be worlds apart v.
zıt kutuplarda olmak be at cross purposes v.
zıt kutuplarda olmak talk at cross purposes v.
(biriyle/bir şeyle) zıt düşmek fall afoul of (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) zıt düşmek fall foul of (someone or something) v.
birine/bir şeye zıt düşmek fly in the face of someone or something v.
birine/bir şeye zıt düşmek fly in the teeth of someone or something v.
(bir şeye) zıt düşmek fly in the face of (something) v.
bir şeye zıt düşmek fly in the face of something v.
zıt gitmek go counter v.
(biriyle/bir şeyle) zıt düşmek run afoul of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) zıt gitmek run counter to (someone or something) v.
kabul edilen normlara zıt off the reservation adj.
iki zıt şey arasında between hawk and buzzard adv.
bir şeyle taban tabana zıt bir şekilde in stark contrast to something expr.
iki zıt kutup bir araya gelmez never the twain shall meet expr.
iki zıt kutup birleşmez never the twain shall meet expr.
ters/zıt kutuplarda at opposite poles expr.
birbirine tamamen zıt fikirde olan at opposite poles expr.
taban tabana zıt taraflarda on opposite sides of the barricade expr.
taban tabana zıt taraflarda on opposite sides of the barricades expr.
zıt düşerek at cross purposes expr.
zıt kutuplarda at cross-purposes expr.
birbiriyle zıt/çatışan amaçlarla at cross-purposes expr.
bir şeye zıt at odds with something expr.
iki zıt şeye aynı anda sahip olunmaz can't have it both ways expr.
iki zıt şeye aynı anda sahip olamazsın, olunmaz you can't have it both ways expr.
taban tabana zıt oil and water expr.
Trade/Economic
zıt görüş bildiren denetim raporu adverse opinion n.
Law
zıt şahit hostile witness n.
Technical
bir araç rotasının zıt yönünde esen rüzgar head wind n.
iki zıt parçaya bölme dichotomization n.
iki zıt parçaya bölme dichotomisation n.
iki zıt gruba ayırma dichotomization n.
iki zıt gruba ayırma dichotomisation n.
zıt bakışık eşiz enantiomer n.
zıt yönde çekme reverse drawing n.
zıt elektromotor kuvvet counter electromotive force n.
zıt yönlü-çift tahrikli kapalı kalıpla dövme presi counterblow machine n.
zıt elektromotor kuvvet back-electromotive force n.
zıt elektromotor kuvvet back electromotive force n.
zıt cereyan rölesi return-current relay n.
zıt yönde yeniden çekme reverse redrawing n.
zıt akımlı temizleme reverse-current cleaning n.
zıt ağırlıklı döküm counter-gravity casting n.
zıt dönüşlü pervane contra-rotating propeller n.
zıt bakışıklılık enantiomorphism n.
zıt kutupsallık reversed polarity n.
zıt bakışıklık enantiomorph n.
zıt kutup opposite pole n.
zıt elektromotor kuvvet counter-electromotive force n.
malzemelerin zıt yönde dönen iki dişli metal disk arasında öğütüldüğü makine attrition mill n.
zıt bakışık kristal enantiomer n.
zıt bakışık kristal enantiomorph n.
zıt bakışık eşiz enantiomorph n.
zıt bakışık kristal optical isomer n.
zıt bakışık kristal enantiomorph n.
zıt bakışık eşiz enantiomorph n.
zıt bakışıklık enantiomorphy n.
genellikle ayakkabıya zıt renkli olup tarak kısmında bulunan deri bir şerit süs saddle n.
paralel ve zıt yönlere giden iki kuvvetin tesir hatları arasındaki düşey mesafe leverage of a couple n.
bir çalışma bandının sıfır çizgisinden zıt yönlerde ilerleyen iki kısmi seriden her biri branch n.
bir cismi bükme eğiliminde olan bir çift eşit veya zıt bağın momenti moment of torsion n.
sıkıştırıcı zıt yönlü doğrusal kuvvetler nedeniyle elastik cismin bir tarafındaki kısalmadan kaynaklı stres compression n.
zıt kanatlı damper opposite blade damper n.
kolyede zıt taşlar arasında halka olarak kullanılan yassı boncuk rondelle n.
galvanik pildeki zıt kutup elektrotlarının arasında metalik temas olmasını önlemeye yarayan aparat separator n.
çözmek için zıt yönde döndürmek untwist v.
zıt yönde akmak counterflow v.
zıt yönde baskı uygulamak counterpressure v.
zıt yöne hareket eden reversed adj.
zıt bakışık eşiz ile ilgili enantiomeric adj.
zıt-dönümlü counter-rotating adj.
zıt yönlerde hareket eden heterodromous adj.
zıt akışlı countercurrent adj.
zıt yönde akan countercurrent adj.
zıt yönlerdeki malzeme akışını içeren countercurrent adj.
bileşenlerinin fazları zıt dengeli sinyallere sahip olan (elektronik cihaz) push-pull adj.
başka bir akışa zıt olacak şekilde countercurrent adv.
Computer
zıt anlamlı sözcükler replace with antonym expr.
Telecom
kırılma dizini zıt değeri refractive index contrast n.
zıt aktarma fonksiyonu contrast transfer function n.
giriş teline bağlanma noktasından zıt yönlere doğru uzanan iki eş çubuktan oluşan verici anteni dipole n.
giriş teline bağlanma noktasından zıt yönlere doğru uzanan iki eş çubuktan oluşan alıcı anteni dipole n.
telgraf ile aynı anda zıt yönlere iki mesaj gönderebilen contraplex adj.
Electric
zıt akım countercurrent n.
baskı devre tahtasının zıt kenarlarında yer alan iki devreyi birbirine bağlayan iletken feedthrough n.
zıt kutuplar arasındaki mesafe pitch of poles n.
Mechanic
zıt yönlü-çift tahrikli kapalı kalıpla dövme presi counterblow machine n.
zıt yönlü frezeleme up milling n.
krank milinin zıt taraflarına yerleştirilmiş (iki motor silindiri) opposed adj.
silindirleri krank milinin zıt taraflarına yerleştirilmiş olan (içten yanmalı motor) opposed-cylinder adj.
Radio
şebeke uyarma gerilimleri zıt fazda olan iki tüplü simetrik düzenleme push-pull n.
Textile
zıt renkli yatay şeritli kumaş bayadere n.
genellikle kumaşa zıt renkteki bir iplikle yapılan ve kıyafetlerde süsleme olarak kullanılan basit bir sürfile dikişi saddle stitch n.
Dyeing
zıt renklerle damalı desen vermek counterchange v.
Automotive
zıt yönlü frezeleme up milling n.
Traffic
birbirlerine zıt yönlerde olan tek yönlü iki sokak couplet n.
zıt yönlerdeki trafiği birbirinden ayrı tutan otoyol refüjü divider n.
Medical
zıt model adversary model n.
Psychology
zıt etki veya ilgi kaybı yaratan uyarım negative stimulation n.
Physiology
birbirine zıt etkileri olan kaslar antagonists n.
Pathology
iç organın normal yerinden zıt bir tarafa kayması transposal n.
Optics
(iç mekanı) zıt yönlerdeki pencere veya ışıklarla aydınlatmak counterlight v.
Printing
giambattista bodoni'nin 18. yüzyıl tasarımlarına dayanıp eski stile zıt olan bir baskı tipi stili modern n.
Food Engineering
zıt akış counter-current flow n.
zıt akım counter current n.
Math
zıt işaretler unlike signs n.
(rouge et noir oyununda) ilk dağıtılan kartın zıt rengindeki kart inverse n.
vektörün yönünü ifade eden iki zıt yönden biri sense n.
Physics
zıt dönü çiftlenmesi antiparallel spin pairing n.
zıt dönü antiparallel spin n.
zıt ısılçift differential thermocouple n.
zıt parçacık antiparticle n.
zıt kutup antipole n.
zıt yüklü parçacıkların uyguladığı çekim kuvveti attraction n.
bcs kuramına göre süperiletkenliğin temelini oluşturduğu düşünülen bir çift zıt yönlü elektron cooper pair n.
zıt kuvvetler polar forces n.
entropiye zıt davranan antientropic adj.
Chemistry
tüm kimyasal bileşiklerin zıt ve farklı iki bileşenden oluştuğunu öne süren teori binary theory n.
tüm kimyasal bileşiklerin zıt ve farklı iki bileşenden oluştuğunu öne süren teori dualism n.
zıt saat yönü anticlockwise adj.
Biology
zıt/karşıt etkili etken madde counteragent n.
mayoz veya mitoz bölünmede kromozomların çekirdekte zıt uçlara doğru hareket ettiği üçüncü aşama anaphase n.
belirli bir uyarana zıt yönde gerçekleşen (hareket, büyüme) negative adj.
Astronomy
gezegen yörüngesinin ekliptikle kesiştiği, çap olarak karşılıklı zıt noktalardan her biri node n.
bir gök cisminin gökteki konumunun diğerine zıt olduğu dizilim opposite [obsolete] n.
iki gök cisminin gökkürede taban tabana zıt göründüğü konum opposition n.
Zoology
(hayvanda) kürkün esas rengine zıt renkte olan şerit lacing n.
kürkünde düzensiz ve zıt renkte çizgi veya benekler bulunan (köpek) merle adj.
vücudun zıt tarafına ait veya ilişkin contralateral adj.
yapının zıt tarafına ait veya ilişkin contralateral adj.
Botanic
zıt yönde çıkan küçük yaprakları ve mavi çiçek salkımları olan çok yıllık bodur bir ot thyme-leaved speedwell (veronica serpyllifolia) n.
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası trumpet-creeper family n.
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası bignoniaceae n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki twopenny grass (lysimachia nummularia) n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki moneywort n.
birbirine zıt iki renk barındıran çeşitli bitkilere verilen ad bird's-eye n.
birbirine zıt çıkan yuvarlak yaprakları ve sarı çiçekleri olan çuha çiçeği familyasından çok yıllık bir bitki motherwort n.
kenarları zıt renkte yaprakları olan bir çiçek türü picketee n.
kenarları zıt renkte yaprakları olan bir çiçek türü picotee n.
çiçek yaprağının zıt renkli bölümü picotee n.
normal olana zıt yönde sıkıştırılmış obcompressed adj.
normal olana zıt yönde ezilmiş obcompressed adj.
normale zıt bir halde bulunan inverse adj.
Tobacco
zıt dönen rulolar contrast rollers n.
Literature
iki zıt bölümden oluşan edebi eser (aynı olayı birbirine zıt iki bakış açısından anlatan hikaye) diptych n.
Linguistics
iki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması oxymoron n.
kelimenin zıt anlamda kullanılması antiphrasis n.
zıt kelime opposite word n.
zıt anlamlı sözcük antonym n.
zıt kelimeler opposite words n.
tartışma sırasında konuşmacının zıt görüşlere karşı çıkması anacoenosis n.
kelimenin veya ifadenin tam zıt anlamına denk gelen anagram antigram n.
zıt veya çelişkili anlamları olan kelime janus word n.
kendiyle çelişen, birbirine zıt iki anlamı olan söz autoantonym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi contronym n.
zıt anlamlara gelen kelime contronym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi auto-antonym n.
zıt anlamlara gelen kelime auto-antonym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi autantonym n.
zıt anlamlara gelen kelime autantonym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi contronym n.
zıt anlamlara gelen kelime contronym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi contranym n.
zıt anlamlara gelen kelime contranym n.
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi anus word n.
zıt anlamlara gelen kelime anus word n.
yaygın olarak birbirleriyle ilişkilendirilen zıt anlamlı sözcükler direct antonym n.
zıt anlam counter sense n.
zıt anlam countersense n.
zıt karşıtlık polar opposition n.
zıt karşıtlık polarity n.
tamamen zıt olan antipodal adj.
kelimenin zıt anlamda kullanılmasıyla ilgili antiphrastic adj.
kelimenin zıt anlamda kullanılmasıyla ilgili antiphrastical adj.
zıt anlamlı antonymic adj.
zıt anlamlı opposite adj.
zıt dilbilgisel sayı inverse adj.
Religious
zıt bir bakış açısından maranatha adv.
Geography
yerkürenin tam zıt taraflarında yer alan bölgeler antichthones [obsolete] n.
dünya'nın birbirine çap boyunca zıt olan kısımları down under n.
sherland ve orkney adaları çevresindeki zıt gelgit dalgalarından kaynaklanan güçlü bir akıntı roost n.
arazi eğimine zıt yönde akan (nehir) obsequent adj.
Meteorology
gökyüzündeki zıt iki noktayı birbirine bağlayan bulutlar ark n.
Geology
yer katmanlarının iki zıt tarafta aşağı doğru eğimli olduğu çizgi veya sırt anticlinal axis n.
yer katmanlarının birbirine zıt yönlerde olduğu çizgi anticlinal line n.
tabakaların zıt yönde yukarı kıvrılarak meydana getirdiği ara kesit synclinal axis n.
çevresindeki kaya tabakasının zıt yönünde ilerleyen anaclinal adj.
Military
zıt yönde döndürmek counterwheel v.
Sport
(bilardo) topun oyuna girdiği alanın birbirine çapraz zıt uçlarındaki iki çizgiye verilen ad baulk n.
Music
opera veya oratoryonun başında çalınan ve zıt bölümler içeren orkestra müziği concert overture n.
(eserde) zıt ritimlerin eş zamanlı kombinasyonu polyrhythm n.
yaylı çalgı gövdesindeki ahşabın açık ve koyu renkli zıt desenleri curl n.
zıt yönlere giden iki sesin melodik bir şekilde ilerlemesi contrary motion n.
17. yüzyıla özgü, zıt mısralarla değişen bir nakarata sahip olan bir müzikal form rondeau n.
ana tema veya ilk konunun aynı tonalitede en az üç kere tekrar edildiği ve aralarda zıt tema veya bölümlerin geçtiği bir enstrümantal kompozisyon rondo n.
sabit aralıkta zıt yönde hareket eden contrary adj.
Mythology
zıt yönlere bakan iki yüzle tasvir edilmiş bir tanrı janus n.
(tanrı janus gibi) zıt yönlere bakan iki yüze sahip janiform adj.
Abbreviation
zıt elektromotor kuvvet cemf (counter-electromotive force) n.
Archaic
odanın iki zıt noktasındaki pencereler thorough lights n.
birbirlerine göre yer kürenin tam zıt tarafında yaşayanlar antipodean n.
Entomology
(böcek anteni) birbirine zıt yönde uzun ve düz çıkıntılı kısa eklemleri olan biflabellate adj.
Slang
fiziksel özellikleri birbirine zıt iki arkadaş mutt and jeff [dated] n.
birbirine zıt özelliklere sahip iki arkadaş/ikili mutt and jeff n.
zıt düşmek front v.
taban tabana zıt olmak butt heads v.
birbirine zıt gitmek butt heads v.