casual - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
casual rahat (giysi) adj.
  • They started talking in a casual manner.
  • Rahat bir tavırla konuşmaya başladılar.
  • It is remarkable how casual we in Europe sometimes are about food.
  • Avrupa'da yemek konusunda bazen ne kadar rahat olduğumuz dikkat çekicidir.
  • Tom is in casual clothes.
  • Tom rahat kıyafetler içerisinde.
Show More (10)
casual sıradan adj.
  • It is not just a question of a casual street brawl but orchestrated violence and intimidation over a sustained period.
  • Bu sadece sıradan bir sokak kavgası meselesi değil, uzun bir süre boyunca planlanmış şiddet ve gözdağı meselesidir.
  • They're casual acquaintances.
  • Onlar sıradan tanıdıklar.
  • Casual speech is fine.
  • Sıradan konuşma iyidir.
Show More (7)
casual gündelik adj.
  • She changed into casual clothes for the after-party.
  • Parti sonrası için gündelik giysiler giydi.
  • We do not want second-class jobs or deskilled casual work, as you are proposing.
  • Sizin önerdiğiniz gibi ikinci sınıf işler ya da masa başı gündelik işler istemiyoruz.
  • What is the difference between a causal relationship and a casual relationship?
  • Nedensel ilişkiyle gündelik ilişki arasındaki fark nedir?
Show More (1)
casual geçici adj.
  • James does occasional casual work.
  • James ara sıra geçici işler yapıyor.
Show More (-2)
casual kaçamak adj.
  • She gave a casual glance in our direction and walked past us.
  • Bize kaçamak bir bakış atarak yanımızdan geçip gitti.
Show More (-2)
casual laubali adj.
  • Dina made a casual remark about Jill's dress, and she got really mad.
  • Dina, Jill'in elbisesi hakkında laubali bir yorum yapınca kız çok sinirlendi.
Show More (-2)
casual günübirlik adj.
  • Joey wanted more than just a casual affair.
  • Joey günübirlik bir ilişkiden daha fazlasını istiyordu.
Show More (-2)
casual ara sıra adj.
  • There is no harm in casual drinking.
  • Ara sıra içki içmenin hiçbir zararı yoktur.
Show More (-2)
casual uzaktan (yakın olmayan) adj.
  • They're casual acquaintances.
  • Uzaktan tanışıyorlar.
Show More (-2)
casual gündelik giysi n.
  • Tom was dressed in casual clothing.
  • Tom gündelik giysiler giyinmişti.
Show More (-2)
casual rastlantısal adj.
  • What is the difference between a causal relationship and a casual relationship?
  • Nedensel bir ilişki ile rastlantısal bir ilişki arasındaki fark nedir?
Show More (-2)