|
- The other day he told me that he would not dare send his daughter and his son to school in the same bus.
- Geçen gün bana kızını ve oğlunu aynı otobüste okula göndermeye cesaret edemeyeceğini söyledi.
- Imagine that it happens to your daughter, your son, your father, your mother, your brother, your sister.
- Bunun kızınızın, oğlunuzun, babanızın, annenizin, erkek kardeşinizin, kız kardeşinizin başına geldiğini hayal edin.
- The murderer of my daughter has been let down, because his act of murder and of suicide achieved nothing.
- Kızımın katili hayal kırıklığına uğratıldı, çünkü cinayet ve intihar eylemi hiçbir işe yaramadı.
- Our tears are shed today for those who have lost a son or a daughter, a mother, a father, or both.
- Gözyaşlarımız bugün bir oğlunu ya da kızını, bir anneyi, bir babayı ya da her ikisini birden kaybedenler için dökülüyor.
- Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
- Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.
- Pensioners and elderly people fought in the last war and their wives and daughters suffered the consequences of this.
- Emekliler ve yaşlılar son savaşta savaştı ve eşleri ve kızları bunun sonuçlarına katlandı.
- On the evening of 12 August, my daughter bought a camera in my home town of Döbelin, population 28 000.
- 12 Ağustos akşamı kızım, 28.000 nüfuslu Döbelin kasabasından bir fotoğraf makinesi satın aldı.
- Your daughter has been arrested for stealing painkillers from the hospital pharmacy.
- Kızınız hastane eczanesinden ağrı kesici çaldığı için tutuklandı.
- Does your daughter plan to come out this year?
- Kızınız bu yıl çıkmayı planlıyor mu?
- Your daughter's a drug addict, and you're already dead.
- Kızın uyuşturucu bağımlısı ve sen de zaten ölüsün.
- Will your daughter come out at the Debutante Ball this year?
- Kızınız bu yılki Sosyeteye Takdim Balosuna katılacak mı?
- Daughter two has not mentioned a single thing about them up to now.
- İkinci kız şu ana kadar onlar hakkında tek bir şeyden bahsetmedi.
- I'm his daughter; after all, it doesn't matter if I lose face.
- Ben onun kızıyım; sonuçta itibarımı kaybetmem önemli değil.
- He also had a daughter who married into another family.
- Onun da başka bir aileyle evlenen bir kızı vardı.
- Come daughter, come down.
- Gel kızım, aşağı in.
- Last thing I need to worry about is my daughter getting eaten by a giant space slug.
- Endişelenmem gereken son şey kızımın dev bir uzay sümüklüböceği tarafından yenmesi.
- You cut ties with your family pretty fast after your daughter died.
- Kızınız öldükten sonra ailenizle bağlarınızı oldukça hızlı kopardınız.
- From what I see, your daughter is a drug addict and a habitual liar.
- Gördüğüm kadarıyla kızınız uyuşturucu bağımlısı ve müzmin bir yalancı.
- One for his daughter, and another for the woman he loves.
- Biri kızı için, diğeri de sevdiği kadın için.
- Your daughter has been arrested for stealing painkillers from the hospital pharmacy.
- Kızın hastane eczanesinden ağrı kesici çaldığı için tutuklandı.
- One for his daughter, and another for the woman he loves.
- Biri kızı için, diğeri sevdiği kadın için.
- He also fought very hard with your daughter when he came home.
- O da eve geldiğinde kızınızla çok kavga etti.
- He also fought very hard with your daughter when he came home.
- Eve döndüğünde kızınızla da çok mücadele etti.
- He also had a daughter who married into another family.
- Ayrıca başka bir aileye gelin giden bir kızı vardı.
- You cut ties with your family pretty fast after your daughter died.
- Kızın öldükten sonra ailenle bağlarını çok çabuk kopardın.
- Daughter two has not mentioned a single thing about them up to now.
- İkinci kız şimdiye kadar onlardan hiç bahsetmemiş.
- Last thing I need to worry about is my daughter getting eaten by a giant space slug.
- Endişelenmem gereken son şey kızımın devasa bir uzaylı sümüklüböcek tarafından yenilmesi.
- Last thing I need to worry about is my daughter getting eaten by a giant space slug.
- Endişelenmem gereken son şey kızımı dev bir uzay sümüklüböceğinin yemesi.
- You cut ties with your family pretty fast after your daughter died.
- Kızınız öldükten sonra ailenizle bağları çok çabuk kopardınız.
- He also had a daughter who married into another family.
- Ayrıca farklı bir aileye gelin giden bir de kızı var.
- I love my daughter.
- Kızımı seviyorum.
- Tom also has a daughter.
- Tom'un da bir kızı var.
- Rebecca has at least two daughters.
- Rebecca'nın en az iki kızı var.
- Tom's youngest daughter is his favorite.
- Tom'un en küçük kızı onun favorisi.
- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom kızını kreşten aldı.
- Sami's daughter stopped wearing the hijab.
- Sami'nin kızı başörtüsü takmayı bıraktı.
- And Seth lived after he begot Enos, eight hundred and seven years, and begot sons and daughters.
- Şit Enos'u doğurduktan sonra sekiz yüz yedi yıl yaşadı, başka oğulları ve kızları oldu.
- I have a daughter who's 13 years old.
- 13 yaşında bir kızım var.
- His daughter is sick.
- Kızı hasta.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
- Tom kızına Mary adını vermek istedi.
- He loves his daughter, but his wife doesn't.
- Kızını o seviyor ama karısı sevmiyor.
- We are anxious about our daughter's health.
- Kızımızın sağlığı hakkında endişeliyiz.
- My daughter was taken away from me.
- Kızım benden alındı.
- She's younger than your daughter!
- O senin kızından daha genç!
- Tom's daughter got pregnant at 15.
- Tom'un kızı 15 yaşında hamile kaldı.
- I'm Tom's daughter.
- Tom'un kızıyım.
- I love his daughter.
- Onun kızını seviyorum.
- After whose birth he lived eight hundred and fifteen years, and begot sons and daughters.
- Doğumundan sonra sekiz yüz on beş yıl yaşadı, oğulları ve kızları oldu.
- I have been looking for a piano for my daughter.
- Kızım için bir piyano arıyordum.
- She's my daughter.
- O benim kızım.
- Layla is the daughter of a rich Egyptian entrepreneur.
- Leyla zengin bir Mısırlı girişimcinin kızıdır.
- Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
- I adore his daughter.
- Onun kızına bayılıyorum.
- What is your daughter's name?
- Senin kızının adı nedir?
- I won't allow my daughter to go out with you.
- Kızımın seninle çıkmasına izin vermeyeceğim.
- He took his daughter to Austria to receive treatment.
- Kızını tedavi için Avusturya'ya götürdü.
- That's Tom's daughter.
- Bu, Tom'un kızı.
- Tom used to date my daughter.
- Tom eskiden kızımla çıkıyordu.
- I'm going to call my daughter.
- Kızımı arayacağım.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a kızını arayacaklarına dair söz verdi.
- The drinks at Tom's daughter's wedding cost him a bundle.
- Tom'un kızının düğünündeki içkiler ona çok pahalıya mal oldu.
- Layla was jealous of Sami's daughter.
- Leyla, Sami'nin kızını kıskanıyordu.
- When did your daughter become an adult?
- Kızınız ne zaman yetişkin oldu?
- I'm going to ask your daughter to marry me.
- Kızının benimle evlenmesini isteyeceğim.
- My daughter lives in Rio de Janeiro, which is four hundred miles away from Sao Paulo.
- Kızım Sao Paulo'dan dört yüz mil uzaktaki Rio de Janeiro'da yaşıyor.
- My daughter is blind.
- Kızım kördür.
- Dan placed his daughter, Linda, under the care of a psychiatrist.
- Dan, kızı Linda'yı bir psikiyatristin gözetimi altına verdi.
- I'm taking my daughter to Australia with me.
- Kızımı da yanımda Avustralya'ya götürüyorum.
- He was proud of his daughter.
- Kızıyla gurur duyuyordu.
- I adore your daughter.
- Kızına bayılıyorum.
- His daughter has become a beautiful woman.
- Onun kızı güzel bir kadın oldu.
- My daughter is blind.
- Kızım kör.
- Tom wants his daughter to get married.
- Tom kızının evlenmesini istiyor.
- The mother said little to the daughters.
- Anne kızlarına çok az şey söyledi.
- Can you help me find my daughter?
- Kızımı bulmama yardım edebilir misin?
- I think Tom is too old to be dating my daughter.
- Bence Tom kızımla çıkmak için çok yaşlı.
- Who marries my daughter will become my son-in-law.
- Kızımla kim evlenirse benim damadım olacak.
- Tom smothered his daughter with kisses.
- Tom kızını öpücüklere boğdu.
- His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kız ve bir oğul doğurdu.
- A niece is the daughter of a brother.
- Yeğen bir erkek kardeşin kızıdır.
- My daughter is going to buy new furniture.
- Kızım yeni mobilya satın alacak.
- Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
- My daughter is still small.
- Kızım hala küçük.
- Tom is divorced and has a daughter.
- Tom boşandı ve onun bir kızı var.
- I like to bring my daughters to the park.
- Kızlarımı parka götürmeyi seviyorum.
- Dan finished dressing his daughter, Linda.
- Dan kızı Linda'yı giydirmeyi bitirdi.
- She has a daughter named Mary.
- Mary adında bir kızı var.
- My daughter likes Ultraman.
- Kızım Ultraman'ı sever.
- I was at my friend's house for dinner to celebrate his daughter's birthday.
- Kızının doğum gününü kutlamak için akşam yemeğinde arkadaşımın evindeydim.
- Tom's older daughter is still unmarried.
- Tom'un büyük kızı hala evlenmemiş.
- Tom doesn't seem to mind that his daughter is dating John.
- Tom kızının John'la çıkmasını umursamıyor gibi görünüyor.
- My daughter had a concussion.
- Kızım beyin sarsıntısı geçirdi.
- Sami drank with his underage daughter.
- Sami reşit olmayan kızıyla içti.
- Don't even think of asking me to let you date my daughter.
- Kızımla çıkmana izin vermemi istemeyi düşünme bile.
- She's my daughter's best friend.
- O, kızımın en iyi arkadaşı.
- Tom has a daughter who's very beautiful.
- Tom'un çok güzel bir kızı var.
- Sami had an adorable daughter named Layla.
- Sami'nin Layla adında sevimli bir kızı vardı.
- Our daughter has red hair while both of us have blonde hair.
- İkimiz de sarı saçlıyken kızımız kızıl saçlı.
- Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına doldurulmuş bir tavşan verdi.
- Sami's daughter conceived before marriage.
- Sami'nin kızı evlenmeden önce hamile kalmıştı.
- His daughter hastily hid behind the yellow house.
- Kızı aceleyle sarı evin arkasına saklandı.
- She has a daughter who is a pianist.
- Onun bir piyanist olan bir kızı var.
- Why did you send your daughter to Germany?
- Neden kızını Almanya'ya gönderdin?
- He has two daughters, who are married.
- Onun evli iki kızı var.
- He bought his daughter a dress.
- Kızına bir elbise aldı.
- Your daughter will tell me.
- Kızın bana anlatacak.
- Tom is married and has a daughter named Mary.
- Tom evli ve Mary adında bir kızı var.
- Tom is my daughter's best friend.
- Tom kızımın en iyi arkadaşı.
- Aren't you Tom's daughter?
- Tom'un kızı değil misin?
- His daughter is a nurse.
- Kızı bir hemşire.
- I wish I could afford to send my daughter to an Ivy League university.
- Keşke kızımı bir Ivy League üniversitesine gönderecek gücüm olsa.
- My youngest daughter is three years old.
- En küçük kızım üç yaşında.
- He broke down completely on hearing of his daughter's death.
- Kızının ölümünü duyunca tamamen yıkıldı.
- His daughter is a nurse.
- Onun kızı bir hemşiredir.
- Sami's daughter conceived before marriage.
- Sami'nin kızı evlenmeden önce gebe kaldı.
- Dan reported to the police that his daughter had been abducted and raped.
- Dan, kızının kaçırılıp tecavüze uğradığını polise bildirdi.
- His daughter wants to be a lawyer.
- Kızı avukat olmak istiyor.
- Those are my daughters.
- Onlar benim kızlarım.
- Mary's father warned Tom to stay away from his daughter.
- Mary'nin babası Tom'u kızından uzak durması için uyardı.
- It's my daughter that's in there.
- Orada içeride olan benim kızım.
- These are my daughters.
- Bunlar benim kızlarım.
- Jumping rope is my daughter's favorite.
- İp atlamak, kızımın en sevdiği şeydir.
- My neighbor's son made fun of my daughter today at school.
- Komşumun oğlu bugün okulda kızımla dalga geçti.
- He was shocked to hear that his daughter had shoplifted.
- Kızının hırsızlık yaptığını duyunca şok oldu.
- Tom has a daughter living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşayan bir kızı var.
- My daughter visits me now and then.
- Kızım ara sıra beni ziyaret eder.
- Tom has a thirteen-year-old daughter.
- Tom'un on üç yaşında bir kızı var.
- Tom has three gorgeous daughters.
- Tom'un üç tane harika kızı var.
- Tom's daughter is sick.
- Tom'un kızı hasta.
- They have two daughters.
- İki kızları var.
- The last person Fadil saw his daughter with was Layla.
- Fadıl'ın kızıyla birlikte gördüğü son kişi Leyla'ydı.
- He saved up his money for his daughter.
- Parasını kızı için biriktirdi.
- Sami's daughter wore the hijab.
- Sami'nin kızı başörtüsü takıyordu.
- That's what I expected of my daughter.
- Kızımdan beklediğim bu.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Eleanor bir kralın kızı olmasına ve büyük bir lüks içinde yetişmiş olmasına rağmen talihsizliği kocasıyla paylaşmaya kararlıydı.
- Bring your daughter.
- Kızını getir.
- He convinced his daughter not to marry Tom.
- O, kızını Tom'la evlenmemesi için ikna etti.
- Only one little daughter did they have.
- Onların sadece küçük bir kızı vardı.
- Tom is divorced and has a daughter.
- Tom boşandı ve bir kızı var.
- He has two daughters.
- İki kızı var.
- I'm not going to let Tom date my daughter.
- Tom'un kızımla çıkmasına izin vermeyeceğim.
- She has a daughter whose name is Mary.
- Onun Mary adında bir kızı var.
- His older daughter is still unmarried.
- Büyük kızı hala evli değil.
- Tom was a mean man before his daughter was born.
- Tom kızı doğmadan önce cimri bir adamdı.
- Your daughter is a drug addict.
- Kızın uyuşturucu bağımlısı.
- The last person Fadil saw his daughter with was Layla.
- Fadıl'ın kızını birlikte gördüğü son kişi Layla'ydı.
- A squirrel transmitted rabies to my daughter.
- Bir sincap kızıma kuduz hastalığı bulaştırdı.
- Tom is my daughter's best friend.
- Tom benim kızımın en iyi arkadaşı.
- My daughter is a communicative and inquisitive girl.
- Kızım iletişime açık ve meraklı bir kızdır.
- All of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un bütün kızları epey güzel.
- My daughter graduated from the university today.
- Bugün kızım üniversiteden mezun oldu.
- I'm going to ask your daughter to marry me.
- Kızınıza benimle evlenmesini teklif edeceğim.
- All three of our daughters will be here for Christmas.
- Kızlarımızın üçü de Noel için burada olacak.
- How much should my daughter be eating?
- Kızım ne kadar yiyor olmalı?
- You're my daughter.
- Sen benim kızımsın.
- I have a young daughter.
- Genç bir kızım var.
- Rumi is the first daughter.
- Rumi ilk kızı.
- His daughter ran to the store and bought some candies.
- Kızı dükkana koştu ve biraz şeker aldı.
- She had a daughter by her first husband.
- Onun ilk kocasından bir kızı vardı.
- I have photographed my daughter.
- Kızımın fotoğrafını çektim.
- And Jared lived after he begot Henoch, eight hundred years, and begot sons and daughters.
- Hanok'un doğumundan sonra Yeret sekiz yüz yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- I've got a daughter Tom's age.
- Tom'un yaşında bir kızım var.
- How's your daughter?
- Kızınız nasıl?
- Jumping rope is my daughter's favorite.
- İp atlamak kızımın en sevdiği şey.
- My daughter loves to swing.
- Kızım sallanmayı sever.
- They are proud of their daughter.
- Kızlarıyla gurur duyuyorlar.
- I wish to talk to your daughter.
- Kızınızla konuşmak istiyorum.
- Tom bought a present for his daughter.
- Tom kızına bir hediye aldı.
- I saw Tom's daughter last week.
- Tom'un kızını geçen hafta gördüm.
- Tom talked his daughter out of marrying John.
- Tom kızını John'la evlenmekten konuşarak vazgeçirdi.
- I only have a single daughter.
- Sadece tek bir kızım var.
- Last night my daughter didn't come home until half past one.
- Dün gece kızım saat bir buçuğa kadar eve gelmedi.
- Tom's daughter's boyfriend is Canadian.
- Tom'un kızının erkek arkadaşı Kanadalı.
- I don't want you to see my daughter anymore.
- Artık kızımı görmeni istemiyorum.
- Do you have a daughter?
- Bir kızın var mı?
- Tom has a daughter who's married to an Australian.
- Tom'un bir Avustralyalı ile evli olan bir kızı var.
- Would you want your daughter to marry a guy like me?
- Kızının benim gibi bir adamla evlenmesini ister miydin?
- Last week she gave birth to a beautiful daughter.
- Geçen hafta güzel bir kız doğurdu.
- My daughter is a tomboy.
- Kızım bir erkek fatma.
- Not only his son, but his daughter is also famous.
- Sadece oğlu değil, kızı da ünlü.
- The youngest daughter is exceptionally beautiful.
- En küçük kızı son derece güzel.
- The older daughter wants to be British.
- Büyük kız İngiliz olmak istiyor.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
- I am playing with my daughter.
- Kızımla oynuyorum.
- My daughter has been suffering from anorexia for four years already.
- Kızım dört yıldır anoreksiya hastası.
- Tom has a daughter that goes to school with Mary.
- Tom'un Mary ile birlikte okula giden bir kızı var.
- His daughter is sick.
- Onun kızı hasta.
- He introduced me to his daughter.
- O beni kızıyla tanıştırdı.
- The two daughters are different from each other.
- İki kız birbirinden farklı.
- My daughter is buying milk from the store.
- Kızım marketten süt alıyor.
- Caution is the eldest daughter of wisdom.
- Dikkat, bilgeliğin büyük kızıdır.
- My daughter likes Tom.
- Kızım Tom'dan hoşlanıyor.
- My daughter is often sick.
- Kızım sık sık hastalanır.
- Your daughter isn't a girl anymore.
- Kızın artık bir kız değil.
- He talked his daughter out of marrying Tom.
- Kızını Tom'la evlenmekten vazgeçirdi.
- I'm going to call my daughter.
- Ben kızımı arayacağım.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'a giden kızına para gönderdi.
- Is your daughter here?
- Kızınız burada mı?
- Tom has three daughters.
- Tom'un üç kızı vardır.
- Tom took his daughter to school.
- Tom kızını okula götürdü.
- His daughters have gone to Tokyo.
- Kızları Tokyo'ya gitti.
- He leaves a widow and a daughter.
- Geride dul bir eş ve bir kız bırakmıştır.
- I'm making an appointment for my daughter.
- Ben kızım için bir randevu alıyorum.
- I'd like to get a medical examination for my two-year-old daughter.
- İki yaşındaki kızım için tıbbi bir muayene yaptırmak istiyorum.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
- Tom kızının adını Mary koymak istedi.
- Do you have any daughters?
- Hiç kızınız var mı?
- Your daughter's tall.
- Senin kızın uzun boylu.
- My daughter sleeps eight hours a day.
- Kızım günde sekiz saat uyur.
- Make sure Tom stays away from my daughter.
- Tom'un kızımdan uzak durduğuna emin ol.
- Don't touch my daughter!
- Kızıma dokunma!
- My elder daughter is Magdalena Zarębówna.
- Büyük kızımın adı Magdalena Zarębówna.
- Tell your son to quit harassing my daughter.
- Oğluna kızımı taciz etmekten vazgeçmesini söyle.
- Layla was the daughter of an English aristocrat.
- Layla bir İngiliz aristokratının kızıydı.
- Sami's daughter is very concerned.
- Sami'nin kızı çok endişeli.
- Dan apologized to his daughter, Linda, for not letting her go to the party.
- Dan, partiye gitmesine izin vermediği için kızı Linda'dan özür diledi.
- Sami is his daughter's biggest defender.
- Sami kızının en büyük savunucusudur.
- Tom's youngest daughter is his favorite.
- Tom'un en küçük kızı en sevdiğidir.
- He persuaded his daughter into going to the party with him.
- Kızını onunla partiye gitmeye ikna etti.
- The father asked for revenge against the man who deflowered his daughter.
- Baba, kızının bekaretini bozan adamdan öç almak istedi.
- Have you ever scolded your daughter?
- Hiç kızını azarladın mı?
- He loves his daughter, but his wife doesn't.
- O, kızını seviyor ama eşi sevmiyor.
- His daughter is quick in her movements.
- Kızı hızlı hareket eder.
- Sami had two teenage daughters.
- Sami'nin iki genç kızı vardı.
- Tom was still mourning his daughter Mary who had died in a car accident.
- Tom hala bir araba kazasında ölen kızı Mary'nin yasını tutuyordu.
- My daughter plays the violin very well.
- Kızım çok iyi keman çalar.
- Last month our twenty-year-old daughter gave birth to a baby girl.
- Geçen ay yirmi yaşındaki kızımız bir kız bebek dünyaya getirdi.
- My daughter is fast asleep.
- Kızım şu anda uyuyor.
- My elder daughter Magdalena is like an angel.
- Büyük kızım Magdalena bir melek gibidir.
- Tom's youngest daughter is the apple of his eye.
- Tom'un en küçük kızı onun gözbebeğidir.
- Tom was still mourning his daughter Mary who had died in a car accident.
- Tom hâlâ araba kazasında ölen kızı Mary'nin yasını tutuyordu.
- I treated her as my own daughter.
- Ona kendi kızım gibi davrandım.
- Those three are his daughters.
- Bu üçü onun kızları.
- Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance.
- Tom, kızının danstan eve geri dönmesini bekliyor.
- Tom is proud of his daughter.
- Tom kızıyla gurur duyuyor.
- He was angry with his daughter.
- O, kızına öfkeliydi.
- Tom is going to name his daughter Mary.
- Tom kızına Mary adını verecek.
- My daughter likes egg yolks.
- Kızım yumurta sarısını seviyor.
- He broke down completely on hearing of his daughter's death.
- Kızının ölümünü duyunca tamamen yere yığıldı.
- Tom has two daughters.
- Tom'un iki kızı var.
- Tom's youngest daughter is the apple of his eye.
- Tom'un en küçük kızı onun gözbebeği.
- I've got a daughter Tom's age.
- Tom yaşında bir kızım var.
- I'm taking my daughter to Australia with me.
- Kızımı benimle birlikte Avustralya'ya götürüyorum.
- Where is your daughter now?
- Kızın nerede şimdi?
- Tom has three sons and one daughter.
- Tom'un üç oğlu ve bir kızı var.
- Tom had always wanted a daughter.
- Tom hep bir kızı olsun istemişti.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar kocası uzun yıllar önce ölmüş yaşlı bir kraliçe varmış ve güzel bir kızı varmış.
- Tom called the police and reported that his daughter was missing.
- Tom polisi aradı ve kızının kayıp olduğunu bildirdi.
- Their daughter is a nurse.
- Kızları hemşire.
- He's always worrying about his daughter.
- Kızı hakkında her zaman endişeleniyor.
- She has four daughters, and all four are pretty.
- Dört kızı var ve dördü de güzel.
- Once upon a time there was a miller who was poor, but he had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar fakir olan ama güzel bir kızı olan bir değirmenci vardı.
- Tom was my daughter's best friend.
- Tom kızımın en iyi arkadaşıydı.
- Tom sent his daughter to her aunt Mary.
- Tom kızını halası Mary'ye gönderdi.
- Tom is going to name his daughter Mary.
- Tom kızının adını Mary koyacak.
- Tom has a daughter whose name is Mary.
- Tom'un adı Mary olan bir kızı var.
- I have a daughter who married a Frenchman.
- Bir Fransız erkeği ile evlenmiş bir kızım var.
- Your daughter is very pretty.
- Kızınız çok güzel.
- I just want to get my daughter back safely, that's all.
- Ben sadece kızımı güvenle geri getirmek istiyorum, bu kadar.
- This is my daughter, Mary.
- Bu kızım Mary.
- Sami would never leave his daughter alone.
- Sami kızını asla yalnız bırakmazdı.
- My daughter is looking forward to Christmas.
- Kızım Noel'i dört gözle bekliyor.
- Tom bought a gift for his daughter.
- Tom kızına bir hediye aldı.
- Once upon a time lived a king who had three daughters.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- We have two daughters and one son.
- İki kızımız ve bir oğlumuz var.
- He introduced his daughter to me.
- Kızını bana tanıttı.
- We have a daughter at that school.
- O okulda bir kızımız var.
- Tom is very proud of his daughter.
- Tom kızıyla çok gurur duyuyor.
- At the end of his life, Hokusai lived in misery, alone with his daughter, and worked until his death.
- Hayatının sonunda Hokusai sefalet içinde, kızıyla yalnız yaşadı ve ölene kadar çalıştı.
- Dan finished dressing his daughter, Linda.
- Dan, kızı Linda'yı giydirmeyi bitirdi.
- My daughter is having dinner.
- Kızım akşam yemeği yiyor.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un en büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- Your daughters have turned into women.
- Kızlarınız birer kadına dönüştü.
- His older daughter is still unmarried.
- Büyük kızı hâlâ evlenmemiş.
- Tom took part in the kidnapping of Mary's daughter.
- Tom, Mary'nin kızının kaçırılmasında yer aldı.
- I married off my daughter.
- Kızımı evlendirdim.
- One of Tom's sons is married to one of Mary's daughters.
- Tom'un oğullarından biri Mary'nin kızlarından biriyle evli.
- Sami was babysitting Layla's daughter.
- Sami, Layla'nın kızına bakıcılık yapıyordu.
- My daughter loves jumping rope.
- Kızım ip atlamayı sever.
- Sami was sleeping with Layla's 16-year-old daughter.
- Sami, Layla'nın 16 yaşındaki kızıyla yatıyordu.
- He sent fruits and vegetables to his daughter.
- O, kızına meyve ve sebze gönderdi.
- Tom's daughter drew him a picture.
- Tom'un kızı ona bir resim çizdi.
- The Joneses love their daughter.
- Jones'lar kızlarını severler.
- Tom has two daughter who are married and one who isn't.
- Tom'un evli olan ve olmayan iki kızı var.
- Sami poisoned his daughter.
- Sami kızını zehirledi.
- Tom probably won't live long enough to see his daughter get married.
- Tom muhtemelen kızının evlendiğini görecek kadar uzun yaşamayacak.
- I have a daughter the same age as your son.
- Oğlunuzla aynı yaşta bir kızım var.
- How old is your daughter?
- Kızınız kaç yaşında?
- I have a young daughter.
- Benim genç bir kızım var.
- Sami's daughter was pregnant.
- Sami'nin kızı hamileydi.
- My daughter loves jumping rope.
- Kızım ip atlamaya bayılır.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla birlikte her yere gitmeye hevesli.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
- Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- Tom's daughter has been kidnapped.
- Tom'un kızı kaçırıldı.
- I've always wanted a daughter.
- Her zaman bir kızım olsun istedim.
- I don't know if you've noticed, but Tom seems to have fallen in love with your daughter.
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Tom kızınıza aşık olmuş gibi görünüyor.
- I'm 30 and have a 13-year-old daughter.
- 30 yaşındayım ve 13 yaşında bir kızım var.
- I love both my daughter and my son.
- Hem kızımı hem de oğlumu seviyorum.
- Tom is waiting for his daughter to come back home from the dance.
- Tom kızının danstan eve dönmesini bekliyor.
- Both of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un kızlarının her ikisi de oldukça güzeldir.
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami hastane odasında kızının yanında kaldı.
- Layla is the best daughter in the world.
- Layla dünyanın en iyi kızı.
- He introduced his daughter to me.
- Kızını benimle tanıştırdı.
- His daughter, as well as his son, was famous.
- Kızı da oğlu gibi ünlüydü.
- I know my daughter better than anybody else.
- Kızımı herkesten daha iyi tanıyorum.
- His daughter, as well as his son, were famous.
- Oğlunun yanı sıra kızı da ünlüydü.
- My daughter would never do that.
- Kızım bunu asla yapmaz.
- I'd like you to meet my daughter.
- Kızımla tanışmanı istiyorum.
- My daughter was cheated.
- Kızım kandırıldı.
- The daughter reads easily.
- Kız kolayca okur.
- I want to spend some time with my daughter.
- Kızımla biraz vakit geçirmek istiyorum.
- She is the mother of three daughters.
- O üç kızın annesi.
- The teacher's young daughter was a beautiful blonde with big blue eyes.
- Öğretmenin genç kızı büyük mavi gözlü güzel bir sarışındı.
- Tom has two sons and three daughters.
- Tom'un iki oğlu ve üç kızı var.
- As a child, my daughter had frequent asthma attacks.
- Çocukken kızım sık sık astım atakları yaşadı.
- The king had only one child, and that was a daughter, so he foresaw that she must be provided with a husband who would be fit to be king after him.
- Kralın tek bir çocuğu vardı, o da kızıydı, bu yüzden kendisinden sonra kral olmaya uygun bir koca bulması gerektiğini öngörmüştü.
- I love his daughter.
- Onun kızını severim.
- Tom is dating my daughter.
- Tom kızımla çıkıyor.
- Tom has a lovely daughter.
- Tom'un güzel bir kızı var.
- Whose daughter is Julia?
- Kimin kızı Julia?
- My daughters are coloring all over the walls.
- Kızlarım duvarları boyuyor.
- His daughter, as well as his son, was famous.
- Oğlu kadar kızı da ünlüydü.
- Tom always wanted a daughter.
- Tom hep bir kızı olsun isterdi.
- Sami's daughter was arrested for prostitution.
- Sami'nin kızı fuhuştan tutuklandı.
- My daughter told me all about you.
- Kızım bana senden bahsetti.
- He no longer speaks to his daughters.
- O artık kızlarıyla konuşmuyor.
- She has a son and a daughter.
- Bir oğlu ve bir kızı var.
- The father asked for revenge against the man who deflowered his daughter.
- Baba kızının kızlığını bozan adamdan intikam almak istedi.
- Their daughter Chelsea was born in 1980.
- Kızları Chelsea 1980 yılında doğdu.
- Isn't that Tom's daughter?
- Bu Tom'un kızı değil mi?
- He's always worrying about his daughter.
- Kızı için hep endişelenir.
- Tom bought his daughter a dress.
- Tom kızına bir elbise satın aldı.
- My daughter graduated from the university today.
- Kızım bugün üniversiteden mezun oldu.
- I want to spend some time with my daughter.
- Kızımla biraz zaman geçirmek istiyorum.
- I love your daughter.
- Kızınızı seviyorum.
- Our daughter has started crawling.
- Kızımız emeklemeye başladı.
- I spoke to my daughter.
- Kızımla konuştum.
- I'd like to spend some time with my daughter.
- Kızımla biraz vakit geçirmek istiyorum.
- Stay away from my daughter!
- Kızımdan uzak durun!
- Sami played with his daughter a lot.
- Sami kızıyla çok oynadı.
- I'm making an appointment for my daughter.
- Kızım için bir randevu alıyorum.
- Tom never objected to me dating his daughter.
- Tom kızıyla çıkmama hiç itiraz etmedi.
- Sami was charged of attempted murder of his own daughter.
- Sami öz kızını öldürmeye teşebbüsle suçlandı.
- My daughter is blonde.
- Kızım sarışın.
- My daughter is in the hospital because she was injured in a traffic accident.
- Kızım bir trafik kazasında yaralandığı için hastanede.
- Tom has one daughter and three grandchildren.
- Tom'un bir kızı ve üç torunu var.
- How's your daughter?
- Kızın nasıl?
- Last month our 25-year-old daughter gave birth to a girl.
- Geçen ay 25 yaşındaki kızımız bir kız doğurdu.
- First of all, I'm very worried about my daughter's health.
- Öncelikle, kızımın sağlığı için çok endişeliyim.
- My daughter is looking forward to Christmas.
- Kızım Noel için sabırsızlanıyor.
- I am married and I have a daughter.
- Ben evliyim ve bir kızım var.
- He's always worrying about his daughter.
- Kızı her zaman endişelenir.
- Tom has a beautiful daughter.
- Tom'un güzel bir kızı var.
- Tom has a wife and a three-year-old daughter.
- Tom'un bir eşi ve üç yaşında bir kızı var.
- One of Tom's daughters lives in Boston and the other one lives in Chicago.
- Tom'un kızlarından biri Boston'da yaşıyor, diğeri ise Chicago'da yaşıyor.
- He hoped to see his son married to Tom's daughter.
- O, oğlunun Tom'un kızıyla evlendiğini görmeyi umut ediyordu.
- I'm in love with your daughter.
- Senin kızına aşığım.
- He has two daughters, who are married.
- Evli iki kızı var.
- Layla did have a daughter.
- Layla'nın bir kızı vardı.
- Tell your son not to harass my daughter anymore.
- Oğluna söyle, kızımı daha fazla taciz etmesin.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye heveslidir.
- Tom was happy that his daughter drew him a picture and he thought about it all day.
- Tom, kızı ona bir resim çizdiği için mutluydu ve bütün gün bunu düşündü.
- I am your daughter.
- Ben senin kızınım.
- He wants to spend time with his daughter.
- Kızıyla vakit geçirmek istiyor.
- We have a daughter at that school.
- Bizim o okulda bir kızımız var.
- He wishes to buy a valuable jewel for his daughter.
- O, kızı için değerli bir mücevher satın almak istiyor.
- Is this your daughter?
- Bu senin kızın mı?
- Their first daughter died from the plague in 1576.
- Onların ilk kızı 1576'da vebadan öldü.
- My three-year-old daughter asked me to take her to the park.
- Üç yaşındaki kızım onu parka götürmemi istedi.
- He was looking for his daughter.
- O, kızını arıyordu.
- The daughter knits.
- Kızları örgü örer.
- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom kızını yuvadan aldı.
- The older of the two daughters is in college.
- İki kızın büyük olanı üniversitededir.
- I have a daughter the same age as your son.
- Oğlunla aynı yaşta bir kızım var.
- Tom bought a present for his daughter.
- Tom kızı için bir hediye aldı.
- I have a son and a daughter.
- Benim bir oğlum ve bir kızım var.
- I won't allow my daughter to go out with you.
- Kızımın seninle dışarı çıkmasına izin vermeyeceğim.
- He has a son and two daughters.
- Bir oğlu ve iki kızı var.
- His daughter is able to recite a lot of poems.
- Onun kızı bir sürü şiiri ezbere okuyabilir.
- Dan placed his daughter, Linda, under the care of a psychiatrist.
- Dan kızı Linda'yı bir psikiyatrist gözetimine koydu.
- I have a son and a daughter.
- Bir oğlum ve bir kızım var.
- How is your daughter?
- Kızınız nasıl?
- Could she be Tom's daughter?
- Tom'un kızı olabilir mi?
- Sami tried to kill his own daughter.
- Sami kendi kızını öldürmeye çalıştı.
- He saved up his money for his daughter.
- O, kızı için parasını biriktirdi.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinlilerin oğluydu ve annem Brezilyalıların kızıydı.
- My five year old daughter always goes to kindergarten happy and full of energy.
- Beş yaşındaki kızım anaokuluna her zaman mutlu ve enerji dolu gider.
- We came here to buy a dress for our daughter.
- Buraya, kızımız için bir elbise satın almaya geldik.
- Tom has a daughter who's pretty tall.
- Tom'un oldukça uzun boylu bir kızı var.
- Tom began to beat his daughter.
- Tom kızına vurmaya başladı.
- Why does your daughter dislike candies?
- Kızınız şekerleri neden sevmiyor?
- I have a teenage daughter.
- Genç bir kızım var.
- We don't have a daughter.
- Bizim bir kızımız yok.
- He has three daughters.
- Onun üç tane kızı var.
- He made no effort to accept his daughter's boyfriend.
- Kızının erkek arkadaşını kabul etmek için hiç çaba göstermedi.
- He wishes to buy a valuable jewel for his daughter.
- Kızı için değerli bir mücevher almak istiyor.
- Tom has a grown daughter.
- Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom's daughter is growing up rapidly.
- Tom'un kızı hızla büyüyor.
- Whose daughter is Julia?
- Julia kimin kızı?
- My daughter is coming home.
- Kızım eve geliyor.
- I just want to get my daughter back safely, that's all.
- Sadece kızımı sağ salim geri almak istiyorum, hepsi bu.
- Tom is not much older than Mary's daughter.
- Tom, Mary'nin kızından çok da büyük değil.
- And Cainan lived after he begot Malaleel, eight hundred and forty years, and begot sons and daughters.
- Kaynan Malaleel'i doğurduktan sonra sekiz yüz kırk yıl yaşadı, oğullar ve kızlar doğurdu.
- Her daughter has become a beautiful woman.
- Kızı güzel bir kadın oldu.
- Sami's daughter dressed as a guy.
- Sami'nin kızı, erkek gibi giyindi.
- She has two daughters.
- Onun iki kızı var.
- He may well be proud of his daughter.
- Kızıyla gurur duyuyor olabilir.
- How much should my daughter be eating?
- Kızım ne kadar yemek yemeli?
- Those two have a daughter.
- Bu ikisinin bir kızı var.
- The daughter reads easily.
- Kızı kolay okuyor.
- I don't like you going out with my daughter.
- Kızımla çıkmanı istemiyorum.
- Their daughter claims to see monsters.
- Kızları canavar gördüğünü iddia ediyor.
- How many daughters does Tom have?
- Tom'un kaç kızı var?
- My daughter was not reasonable when I asked her to spend less money.
- Kızımdan daha az para harcamasını istediğimde makul davranmadı.
- She is the mother of three daughters.
- O üç kızın annesidir.
- We have two daughters.
- İki kızımız var.
- My daughter has braces.
- Kızımın diş telleri var.
- She has four daughters, and all four are pretty.
- Onun dört tane kızı vardır ve dördü de güzeldir.
- One of his two daughters lives in Tokyo, and the other in Nara.
- İki kızından biri Tokyo'da, diğeri Nara'da yaşıyor.
- I told a bedtime story to my daughter.
- Kızıma masal anlattım.
- Once upon a time there was a king who had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar güzel bir kızı olan bir kral vardı.
- How is your daughter?
- Senin kızın nasıl?
- He was impatient to see his daughter.
- Kızını görmek için sabırsızlanıyordu.
- Tom took part in the kidnapping of Mary's daughter.
- Tom, Mary'nin kızının kaçırılmasına katıldı.
- His daughters want to be lawyers.
- Onun kızları avukat olmak istiyor.
- The daughter brushes her hair.
- Kız saçını tarıyor.
- He has a daughter who is very beautiful.
- Onun çok güzel olan bir kızı var.
- She has a husband and two daughters.
- Bir kocası ve iki kızı var.
- Tom didn't want to marry the farmer's daughter.
- Tom çiftçinin kızı ile evlenmek istemiyordu.
- We have a daughter who is married to a Frenchman.
- Bir Fransız'la evli bir kızımız var.
- Do you have a daughter?
- Kızın var mı?
- They named their daughter Helen.
- Onlar kızlarına Helen adını verdiler.
- Beyoncé and Jay-Z called their daughter Blue Ivy.
- Beyoncé ve Jay-Z kızlarına Blue Ivy adını verdiler.
- We spoil our youngest daughter.
- En küçük kızımızı şımartıyoruz.
- I met Jaume with his daughters when I was in Barcelona.
- Barselona'dayken Jaume ve kızlarıyla tanıştım.
- One of my daughters is married to a Canadian.
- Kızlarımdan biri Kanadalı ile evli.
- Tom's daughter married Mary's son.
- Tom'un kızı Mary'nin oğluyla evlendi.
- He has a son and two daughters.
- Onun bir oğlu ve iki kızı vardır.
- He was looking for his daughter.
- Kızını arıyordu.
- You are my daughter.
- Sen benim kızımsın.
- I have two sons and two daughters.
- İki oğlum ve iki kızım var.
- Today is your daughter's birthday.
- Bugün kızınızın doğum günü.
- My daughter likes Tom.
- Kızım Tom'u seviyor.
- He has three daughters; one is married, but the others aren't.
- Onun üç kızı var; biri evli, ama diğerleri değil.
- Tom introduced me to his daughter.
- Tom beni kızıyla tanıştırdı.
- Sami's daughter cleaned house for him.
- Sami'nin kızı onun için evi temizledi.
- She has got three daughters.
- Üç kızı var.
- I wonder if Tom's daughter is pretty.
- Tom'un kızının güzel olup olmadığını merak ediyorum.
- He had been living in Nagano for seven years when his daughter was born.
- Kızı doğduğunda, o yedi yıl boyunca Nagano'da yaşıyordu.
- My daughter wants a piano.
- Kızım bir piyano istiyor.
- His daughter and my son are good friends.
- Kızı ve oğlum iyi arkadaşlar.
- And Malaleel lived after he begot Jared, eight hundred and thirty years, and begot sons and daughters.
- Malaleel Jared'i doğurduktan sonra sekiz yüz otuz yıl yaşadı, oğulları ve kızları oldu.
- My daughter is getting married in June.
- Kızım Haziran'da evleniyor.
- My daughter likes Ultraman.
- Kızım Ultraman'ı seviyor.
- He sent his daughter fruit and vegetables.
- Kızına meyve ve sebze gönderdi.
- The daughter knits.
- Kız örüyor.
- I wouldn't let my daughter pierce her nose.
- Kızımın burnunu delmesine izin vermem.
- My daughter is having dinner.
- Kızım yemek yiyor.
- The two daughters are different from each other.
- İki kız birbirinden farklıdır.
- Tom is younger than your daughter.
- Tom senin kız kardeşinden genç.
- Tom has one son and two daughters.
- Tom'un bir oğlu ve iki kızı var.
- I'm in love with your daughter.
- Kızına aşığım.
- Tom is looking for his daughter.
- Tom kızını arıyor.
- He bought his daughter a dress.
- O, kızına bir elbise aldı.
- My daughter likes to play with dolls.
- Kızım bebeklerle oynamaktan hoşlanır.
- He gave his daughter quite a lot of money.
- Kızına oldukça fazla para verdi.
- Only one little daughter did they have.
- Sadece küçük bir kızları vardı.
- What happened to your daughter?
- Kızına ne oldu?
- My daughter tells me I'm old-fashioned because I don't use a cellphone.
- Kızım cep telefonu kullanmadığım için eski kafalı olduğumu söylüyor.
- How many sons and how many daughters?
- Kaç tanesi oğlan ve kaç tanesi kız?
- She is my daughter.
- O benim kızım.
- Their daughter Chelsea was born in 1980.
- Kızları Chelsea, 1980 yılında doğdu.
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına mektup yazdı.
- Is Tom the father of Maria's daughter?
- Maria'nın kızının babası Tom mu?
- I always wanted a daughter.
- Hep bir kızım olsun istemiştim.
- Please, help my daughter.
- Lütfen, kızıma yardım edin.
- I don't have a daughter.
- Benim bir kızım yok.
- Tom misses his daughter.
- Tom kızını özlüyor.
- My daughter goes to school.
- Kızım okula gidiyor.
- My daughter went to school.
- Kızım okula gitti.
- Tears of joy streamed down Tom's face when he saw his baby daughter for the first time.
- Bebek kızını ilk kez gördüğünde Tom'un yüzünden sevinç gözyaşları aktı.
- My daughter has grown out of all her old clothes.
- Kızımın tüm eski elbiseleri ona küçük geliyor.
- We have three daughters.
- Üç tane kızımız var.
- He left his daughter a great fortune.
- Kızına büyük bir servet bıraktı.
- Tom fell in love with the preacher's daughter.
- Tom vaizin kızına aşık oldu.
- You have a lovely daughter.
- Sevimli bir kızın var.
- My daughter is to get married in June.
- Kızım haziran ayında evlenecek.
- I have been looking for a piano for my daughter.
- Kızım için bir piyano arıyorum.
- My daughter is three years old.
- Kızım üç yaşında.
- Layla did have a daughter.
- Leyla'nın bir kızı vardı.
- This is my daughter, Mary.
- Bu benim kızım Mary.
- The mayor's daughter has been kidnapped.
- Belediye başkanının kızı kaçırıldı.
- Tom's daughter is now thirteen.
- Tom'un kızı şimdi on üç yaşında.
- His daughter grew to be a beautiful woman.
- Kızı güzel bir kadın oldu.
- He has two daughters, one is a pianist and the other is a violist.
- İki kızı var, biri piyanist, diğeri viyolacı.
- This is my daughter.
- Bu benim kızım.
- How is your daughter?
- Kızın nasıl?
- All three of my daughters are already married.
- Kızlarımın üçü de zaten evli.
- He was proud of his daughter.
- O, kızı ile gurur duyuyordu.
- You're Tom Jackson's daughter, aren't you?
- Sen Tom Jackson'ın kızısın, değil mi?
- Tom bought his daughter a dress.
- Tom kızına bir elbise aldı.
- Layla was the daughter of a distinguished aristocrat.
- Layla seçkin bir aristokratın kızıydı.
- Sami took Layla's daughter under his wing.
- Sami, Layla'nın kızını kanatları altına aldı.
- Sami would never leave his daughter alone.
- Sami asla kızını yalnız bırakmaz.
- Tom sat down next to his daughter.
- Tom kızının yanına oturdu.
- He's always worrying about his daughter.
- Her zaman kızı için endişelenir.
- Tom's older daughter is still unmarried.
- Tom'un büyük kızı hâlâ bekardır.
- I have three daughters.
- Üç kızım var.
- Tom knows a man whose daughter lives in Boston.
- Tom, kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.
- Did you father sons and daughters?
- Oğullarınız ve kızlarınız oldu mu?
- He was very impatient to see his daughter.
- Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
- My daughter lost almost all the coins she had collected.
- Kızım biriktirdiği bozuk paraların neredeyse tamamını kaybetti.
- Those are my daughters.
- Bunlar benim kızlarım.
- Tom used to date my daughter.
- Tom kızımla flört ederdi.
- I'd rather you not see my daughter anymore.
- Kızımı bir daha görmemeni tercih ederim.
- I am breast-feeding my daughter.
- Kızımı emziriyorum.
- They took away my daughter.
- Onlar kızımı götürdüler.
- He has three daughters; one is married, but the others aren't.
- Üç kızı var; biri evli ama diğerleri evli değil.
- Tom stared at the picture of his daughter.
- Tom kızının resmine baktı.
- He had been living in Nagano for seven years when his daughter was born.
- Kızı doğduğunda yedi yıldır Nagano'da yaşıyordu.
- He has a daughter who is pretty.
- Sevimli olan bir kızı var.
- Do you love your daughter?
- Kızını seviyor musun?
- He bought his daughter a new dress.
- Kızına yeni bir elbise aldı.
- Tom is your daughter's best friend, isn't he?
- Tom senin kızın en iyi arkadaşı değil mi?
- I've got three young daughters.
- Üç genç kızım var.
- Sami's daughter was dying.
- Sami'nin kızı ölüyordu.
- Tom bought a gift for his daughter.
- Tom kızı için bir armağan satın aldı.
- Tom introduced me to his daughter.
- Tom beni kızı ile tanıştırdı.
- John has a child, that is, a daughter.
- John'un bir çocuğu var, yani bir kızı.
- I have a daughter.
- Benim bir kızım var.
- She has a daughter who is tall.
- Uzun boylu bir kızı var.
- And Jared lived after he begot Henoch, eight hundred years, and begot sons and daughters.
- Jared Henoh'u doğurduktan sonra sekiz yüz yıl yaşadı, oğulları ve kızları oldu.
- She has a son and a daughter.
- Onun bir oğlu ve bir kızı vardır.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
- Sami'nin kızıyla ensest bir ilişkisi vardı.
- My daughter is fast asleep.
- Kızım derin uykuda.
- My neighbour's daughter is an aerospace engineer.
- Benim komşumun kızı bir uzay mühendisidir.
- They are proud of their daughter.
- Onlar kızları ile gurur duyuyorlar.
- He sent his daughter a dress.
- Kızına bir elbise gönderdi.
- Tom hopes that the police find out who killed his daughter.
- Tom, polisin kızını kimin öldürdüğünü bulmasını umuyor.
- Every month, he saved ten thousand yen out of his income for his daughter.
- Her ay gelirinden kızı için on bin yen biriktirdi.
- Tom has his daughter with him.
- Tom'un yanında kızı var.
- Both of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un iki kızı da oldukça güzel.
- I'd like your permission to date your daughter.
- Kızınızla çıkmak için izninizi istiyorum.
- Tom's oldest daughter looks just like Mary.
- Tom'un en büyük kızı tam Mary'ye benziyor.
- I'd like your permission to date your daughter.
- Kızınla çıkmak için iznini istiyorum.
- Fadil was terrified for his daughter.
- Fadıl, kızı için dehşete düştü.
- I am a gentleman's daughter.
- Ben bir beyefendinin kızıyım.
- Stay away from my daughter.
- Kızımdan uzak dur.
- Tom dropped his daughter off at school.
- Tom kızını okula bıraktı.
- As a father he must pay for his daughter's education.
- Bir baba olarak kızının eğitim masraflarını karşılamak zorunda.
- Why does your daughter dislike candies?
- Kızın neden şekerleri sevmiyor?
- I have a daughter in high school.
- Lisede okuyan bir kızım var.
- Tom has a 13-year-old daughter.
- Tom'un 13 yaşında bir kızı var.
- He saw at a glance that his daughter had been crying.
- Bir bakışta kızının ağladığını gördü.
- Their oldest daughter isn't married yet.
- En büyük kızları henüz evlenmedi.
- With your permission, I would like to leave the meeting to go pick up my daughter at school.
- İzninizle, okuldaki kızımı almaya gitmek için toplantıyı terk etmek istiyorum.
- Tom was happy that his daughter drew him a picture and he thought about it all day.
- Tom kızının ona bir resim çizmesinden mutluydu ve bütün gün bunun hakkında düşündü.
- Your daughters are beautiful.
- Kızlarınız güzel.
- Don't touch my daughter!
- Kızıma dokunmayın!
- His daughter grew to be a beautiful woman.
- Kızı büyüdü ve güzel bir kadın oldu.
- Give me your daughter.
- Kızını bana ver.
- Sami spent the day with his daughter.
- Sami günü kızıyla geçirdi.
- They announced the engagement of their daughter.
- Kızlarının nişanlandığını duyurdular.
- He has a beautiful daughter.
- Çok güzel bir kızı var.
- She's your daughter, too.
- O da senin kızın.
- He has two daughters, one is a pianist and the other is a violist.
- Onun biri piyanist ve diğeri bir viyolacı olan iki kızı vardır.
- Sami spent the day with his daughter.
- Sami, günü kızıyla geçirdi.
- I saw his daughter was crying.
- Kızının ağladığını gördüm.
- Fadil was terrified for his daughter.
- Fadıl kızı için çok korkmuştu.
- Do you have daughters?
- Kızınız var mı?
- We have a daughter who is married to a Frenchman.
- Fransız bir adamla evli bir kızımız var.
- My five year old daughter always goes to kindergarten happy and full of energy.
- Beş yaşındaki kızım kreşe her zaman mutlu ve enerji dolu gider.
- Dan didn't want his daughter Linda to date Matt.
- Dan kızı Linda'nın Matt'le çıkmasını istemiyordu.
- One of my daughters is married to a Canadian.
- Kızlarımdan biri bir Kanadalı ile evli.
- Those three are his daughters.
- Şu üçü onun kızları.
- Fadil named his daughter Layla.
- Fadıl kızına Leyla adını verdi.
- The mother and daughter represented two generations.
- Anne ve kızı iki nesli temsil ediyordu.
- And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.
- Lemek Nuh'u doğurduktan sonra beş yüz doksan beş yıl yaşadı, oğullar ve kızlar doğurdu.
- The duty of a daughter is in obedience.
- Bir kızın görevi itaattir.
- Your daughter's tall.
- Kızın uzun boylu.
- My daughter knows the names of all the different species of dinosaurs.
- Kızım tüm farklı dinozor türlerinin isimlerini biliyor.
- As you know, I met your daughter a long time ago, and we want to tell you that we've decided to get married.
- Bildiğiniz gibi, kızınızla uzun zaman önce tanıştık ve size evlenmeye karar verdiğimizi söylemek istiyoruz.
- Tom is your daughter's best friend, isn't he?
- Tom kızınızın en iyi arkadaşı, değil mi?
- What did Tom call his daughter?
- Tom kızına ne derdi?
- My daughter wants to teach in high school.
- Kızım lisede ders vermek istiyor.
- You're Tom's daughter, aren't you?
- Sen Tom'un kızısın, değil mi?
- He introduced me to his daughter.
- Beni kızıyla tanıştırdı.
- His daughter has become a beautiful woman.
- Kızı çok güzel bir kadın oldu.
- The bad-tempered man snapped at his daughter.
- Aksi adam kızına çemkirdi.
- He has two daughters, both married.
- İki kızı var, ikisi de evli.
- My daughter has a make-believe friend.
- Kızımın hayali bir arkadaşı var.
- Does Tom ever hug his daughters?
- Tom kızlarına hiç sarılır mı?
- Sami wanted to kill his own daughter to save himself.
- Sami kendini kurtarmak için kızını öldürmek istedi.
- His daughter and he often texted each other inside their own home.
- Kızıyla o, kendi evlerinde sık sık mesajlaşıyorlardı.
- Tell Tom I don't want him dating my daughter.
- Tom'a kızımla çıkmasını istemediğimi söyle.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- Tom always worries about his daughter.
- Tom her zaman kızı hakkında endişelenir.
- Tom was married to Mary's oldest daughter.
- Tom, Mary'nin en büyük kızı ile evlendi.
- He argued his daughter out of marrying Tom.
- Kızını Tom'la evlenmekten vazgeçirdi.
- Tom has a grown-up daughter.
- Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Juan doesn't know that Maria is his daughter.
- Juan, Maria'nın kendi kızı olduğunu bilmiyor.
- He has a beautiful daughter.
- Onun güzel bir kızı var.
- I'm not proud of my daughter.
- Kızımla gurur duymuyorum.
- My daughter is in her late teens.
- Kızım onlu yaşlarının sonlarında.
- My daughter often had asthma attacks when she was a child.
- Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı.
- Layla is the best daughter in the world.
- Leyla dünyanın en iyi kızıdır.
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı, ilk evliliğinden olan kızından daha genç.
- Your son is dating my daughter.
- Oğlunuz kızımla çıkıyor.
- My little daughter likes to sit on my shoulders.
- Küçük kızım omuzlarıma oturmayı seviyor.
- There was once upon a time a king who had twelve daughters.
- Bir zamanlar on iki kızı olan bir kral varmış.
- My daughters are coloring all over the walls.
- Kızlarım bütün duvarları boyuyor.
- His daughter wants to be a lawyer.
- Onun kızı bir avukat olmak istiyor.
- I dedicate this book to my daughter.
- Ben bu kitabı kızıma adıyorum.
- Are these your daughters?
- Bunlar senin kızların mı?
- And Mathlusala lived after he begot Lamech, seven hundred and eighty-two years, and begot sons and daughters.
- Ve Mathlusala Lameş'i doğurduktan sonra yedi yüz seksen iki yıl yaşadı ve oğullar ve kızlar doğurdu.
- He hoped to see his son married to Tom's daughter.
- Oğlunun Tom'un kızıyla evlendiğini görmeyi umuyordu.
- I want you to stay away from my daughter.
- Kızımdan uzak durmanı istiyorum.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- Tom spent the day with his daughter.
- Tom günü kızıyla geçirdi.
- I have a grown daughter.
- Yetişkin bir kızım var.
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı onun ilk evliliğindeki kızından daha genç.
- Tom has a daughter that goes to school with Mary.
- Tom'un Mary ile aynı okula giden bir kızı var.
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına yazdı.
- Here's a picture of my daughter.
- İşte kızımın bir resmi.
- My daughter will get married in June.
- Kızım Haziran'da evlenecek.
- He was angry with his daughter.
- Kızına çok kızmıştı.
- I named my daughter Nairu wishing her long life.
- Uzun ömürlü olması dileğiyle kızıma Nairu adını verdim.
- Your son is dating my daughter.
- Oğlun benim kızımla çıkıyor.
- Sami's daughter dressed as a guy.
- Sami'nin kızı erkek gibi giyinmiş.
- He wants to spend time with his daughter.
- O, kızıyla vakit geçirmek istiyor.
- I'm writing a letter to my daughter.
- Kızıma bir mektup yazıyorum.
- Tom and I have a daughter.
- Tom ve benim bir kızımız var.
- I'm sure that my daughter will pass the exam.
- Kızımın sınavı geçeceğinden eminim.
- Tom never objected to me dating his daughter.
- Tom kızıyla çıkmama hiç karşı çıkmadı.
- Sami paid a lot of attention to his daughter.
- Sami kızına çok ilgi gösterdi.
- Tom spent the day with his daughter.
- Tom günü kızı ile birlikte geçirdi.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından nazikçe öptü.
- Tom loves his daughter's face.
- Tom kızının yüzünü seviyor.
- How tall do you think my daughter will be in three years?
- Sizce kızımın boyu üç yıl sonra ne kadar olacak?
- Tom's daughter is three years old.
- Tom'un kızı üç yaşında.
- Tom's oldest daughter isn't married yet.
- Tom'un en büyük kızı henüz evlenmedi.
- My daughter wants to teach in high school.
- Kızım lisede öğretmenlik yapmak istiyor.
- It seems as if my daughter is faintly aware that I'm not her real mother.
- Sanki kızım gerçek annesi olmadığımın farkında gibi görünüyor.
- The daughters knit.
- Kızlar örüyorlar.
- Is this your daughter?
- Bu sizin kızınız mı?
- Mary's daughter ordered her mother's tomb to be opened.
- Mary'nin kızı, annesinin mezarının açılmasını emretti.
- Tom leaned down and kissed his daughter on the forehead.
- Tom eğildi ve kızını alnından öptü.
- Tom doesn't even let his daughter go out on weekends.
- Tom kızının hafta sonlarında dışarı çıkmasına bile izin vermiyor.
- The estate went to his daughter when he died.
- Öldüğünde mirası kızına kaldı.
- We're spending Christmas Eve at our grown daughter's house.
- Noel arifesini yetişkin kızımızın evinde geçireceğiz.
- My daughter visits me now and then.
- Kızım beni ara sıra ziyaret eder.
- Don't even think of asking me to let you date my daughter.
- Kızımla çıkmana izin vermemi istemeyi aklından bile geçirme.
- Make sure Tom stays away from my daughter.
- Tom'un kızımdan uzak kaldığından emin ol.
- My daughter studies in that school.
- Kızım o okulda okuyor.
- I named my daughter Nairu wishing her long life.
- Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.
- Tom's oldest daughter looks just like Mary.
- Tom'un büyük kızı tıpkı Mary'ye benziyor.
- Tom has a daughter that goes to the same school as Mary.
- Tom'un Mary ile aynı okula giden bir kızı var.
- I have a daughter who's married to a Frenchman.
- Bir Fransız'la evli bir kızım var.
- Mary's daughter died in an accident.
- Mary'nin kızı bir kazada öldü.
- Tom bought his daughter a Macintosh for her birthday.
- Tom, doğum günü için kızına bir Macintosh satın aldı.
- My daughter's your age.
- Kızım senin yaşında.
- Both Tom and I have daughters.
- Tom'un da benim de kızlarımız var.
- He married his daughter to a rich man.
- Kızını zengin bir adamla evlendirdi.
- My daughter lives in Rio de Janeiro, which is four hundred miles away from Sao Paulo.
- Kızım Sao Paulo'dan 400 mil uzakta, Rio de Janeiro'da yaşıyor.
- Sami wanted to kill his own daughter to save himself.
- Sami kendini kurtarmak için kendi kızını öldürmek istedi.
- Tom was horrified when he noticed that his daughter had had her tongue pierced.
- Tom, kızının dilini deldirmiş olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü.
- Tom's oldest daughter isn't married yet.
- Tom'un en büyük kızı henüz evli değil.
- Tom knows a man whose daughter lives in Boston.
- Tom kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.
- My daughter loves music.
- Kızım müziği sever.
- Your daughter is a drug addict.
- Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- We are anxious about our daughter's health.
- Kızımızın sağlığı konusunda endişeliyiz.
- She has a daughter whose name is Mary.
- Adı Mary olan bir kızı var.
- I married my daughter.
- Kızımı evlendirdim.
- He no longer speaks to his daughters.
- Artık kızlarıyla konuşmuyor.
- I'm very proud of my daughter.
- Kızımla çok gurur duyuyorum.
- Tom's daughter got pregnant at 15.
- Tom'un kız kardeşi 15'de hamile kaldı.
- Both Tom and I have daughters.
- Hem Tom'un hem de benim kızlarımız var.
- You're almost young enough to be my daughter, aren't you?
- Neredeyse kızım olacak kadar gençsin, değil mi?
- That's Tom's daughter.
- Bu Tom'un kızı.
- Tom is single and has a three-year-old daughter.
- Tom bekardır ve üç yaşında bir kızı vardır.
- The father left all his money to his daughters.
- Baba tüm parasını kızlarına bıraktı.
- Tom has a wife and a three-year-old daughter.
- Tom'un bir karısı ve üç yaşında bir kızı var.
- Your daughters are beautiful.
- Kızlarınız çok güzel.
- Tom was molesting his ten-year daughter, Mary.
- Tom on yaşındaki kızı Mary'yi taciz ediyordu.
- He has a daughter who is very pretty.
- Onun çok sevimli olan bir kızı var.
- Tom has a son and a daughter.
- Tom'un bir oğlu ve bir kızı var.
- Tom has three daughters.
- Tom'un üç kızı var.
- Sami's daughter was sexually assaulted.
- Sami'nin kızı cinsel saldırıya uğramıştı.
- Tom doesn't have a daughter.
- Tom'un bir kızı yok.
- I think it's time for me to buy my daughter a decent computer.
- Sanırım kızıma iyi bir bilgisayar almamın zamanı geldi.
- My daughter plays the violin very well.
- Kızım kemanı çok iyi çalıyor.
- Tom is younger than your daughter.
- Tom kızınızdan daha genç.
- Tom's oldest daughter looks a lot like Mary.
- Tom'un en büyük kızı Mary'ye çok benziyor.
- We have three daughters.
- Üç kızımız var.
- I have a daughter in high school.
- Lisede bir kızım var.
- Didn't I ask you not to see my daughter anymore?
- Artık kızımla görüşmemeni istemedim mi?
- Tom reads to his daughter.
- Tom kızına kitap okuyor.
- His daughter and my son are good friends.
- Onun kızı ve benim oğlum iyi arkadaşlar.
- My daughter would never do that.
- Benim kızım bunu asla yapmaz.
- Your daughter's very attractive.
- Kızınız çok çekici.
- She has a daughter who is a pianist.
- Piyanist bir kızı var.
- She has a son and two daughters.
- Bir oğlu ve iki kızı var.
- I'm Tom's daughter.
- Ben Tom'un kızıyım.
- Do you have any daughters?
- Hiç kızın var mı?
- He persuaded his daughter into going to the party with him.
- Kızını, onunla birlikte partiye gitmeye ikna etti.
- Layla was the daughter of an English aristocrat.
- Leyla bir İngiliz aristokratın kızıydı.
- Sami stayed home all day with his daughter, Layla.
- Sami bütün gün kızı Layla ile evde kaldı.
- My daughter, Kate, won a singing competition and I'm proud of her.
- Kızım Kate bir şarkı yarışmasını kazandı ve onunla gurur duyuyorum.
- A widow had three daughters.
- Dul bir kadının üç kızı vardı.
- The older of the two daughters is in college.
- İki kızdan büyüğü üniversitede.
- The prince fell in love with a woodcutter's daughter.
- Prens bir oduncunun kızına aşık oldu.
- Sami's daughter didn't have the physical strength to overcome her father.
- Sami'nin kızı babasını yenecek fiziksel güce sahip değildi.
- I have three teenage daughters.
- Üç tane ergen kızım var.
- All three of our daughters will be here for Christmas.
- Kızlarımızın üçü de Noel'de burada olacak.
- Their daughter is a nurse.
- Onların kızı hemşire.
- How many sons and how many daughters?
- Kaç oğlun ve kaç kızın var?
- I'd rather you not see my daughter anymore.
- Artık kızımı görmemeni tercih ediyorum.
- Tom is very proud of both his son and his daughter.
- Tom hem oğluyla hem de kızıyla gurur duymaktadır..
- The estate went to his daughter when he died.
- Mirası öldüğünde kızına kaldı.
- Her daughter became a beautiful woman.
- Kızı güzel bir kadın oldu.
- Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bir zamanlar çok güzel üç kızı olan bir kral ve kraliçe yaşarmış.
- He took his daughter to Austria to receive treatment.
- O, tedavi görmesi için kızını Avusturya'ya götürdü.
- My daughter is in her late teens.
- Kızım ergenlik çağının sonlarındadır.
- Once upon a time lived a king who had three daughters.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşarmış.
- The daughter of a sibling is a niece.
- Bir kardeşin kızı bir yeğendir.
- A squirrel transmitted rabies to my daughter.
- Bir sincap kızıma kuduz bulaştırdı.
- Dan didn't want his daughter Linda to date Matt.
- Dan, kızı Linda'nın Matt'le çıkmasını istemedi.
- I'm not provoking their daughters.
- Ben onların kızlarını kışkırtmıyorum.
- Tom has a daughter about your age.
- Tom'un senin yaşlarında bir kızı var.
- I have a daughter who's a nurse.
- Hemşire olan bir kızım var.
- I adore your daughter.
- Senin kızına bayılıyorum.
- Tom took his daughter Mary to school.
- Tom kızı Mary'yi okula götürdü.
- Tom has a daughter who's pretty tall.
- Tom'un oldukça uzun bir kızı var.
- He has three daughters.
- Üç kızı var.
- Can you find the time to play with our daughter?
- Kızımızla oynamak için zaman bulabilir misin?
- Tom and I have three daughters.
- Tom ve benim üç kızımız var.
- He did that to my daughter.
- Bunu kızıma o yaptı.
- Tom is married and has a daughter named Mary.
- Tom evli ve Mary isimli bir kızı var.
- Do you love your daughter?
- Kızınızı seviyor musunuz?
- Tom has two daughter who are married and one who isn't.
- Tom'un evli olan iki kızı var ve biri evli değil.
- Tom wouldn't let me date his daughter.
- Tom kızıyla çıkmama izin vermedi.
- I also have a daughter.
- Benim de bir kızım var.
- Mr Suzuki has three daughters.
- Bay Suzuki'nin üç kızı var.
- Give me your daughter.
- Bana kızını ver.
- Tom has a teenage daughter.
- Tom'un ergen bir kızı var.
- Tom has a daughter who's married to an Australian.
- Tom'un bir Avustralyalı ile evli bir kızı var.
- All three of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un üç kızı da oldukça güzel.
- His daughter has become a pretty woman.
- Kızı güzel bir kadın oldu.
- I don't like you going out with my daughter.
- Kızımla çıkmandan hoşlanmıyorum.
- Do you have daughters?
- Kızın var mı?
- My daughter tells me I'm old-fashioned because I don't use a cellphone.
- Kızım eski kafalı olduğumu söyler çünkü cep telefonu kullanmam.
- Sami's daughter wasn't the first woman to fall under Farid's spell.
- Sami'nin kızı Farid'in büyüsüne kapılan ilk kadın değildi.
- Tom's oldest daughter looks a lot like Mary.
- Tom'un büyük kızı Mary'ye çok benziyor.
- He has a daughter who is very beautiful.
- Çok güzel bir kızı var.
- Caution is the eldest daughter of wisdom.
- Dikkat, bilgeliğin en büyük kızıdır.
- Not only his son, but his daughter is famous as well.
- Sadece oğlu değil, kızı da ünlüdür.
- You have a lovely daughter.
- Güzel bir kızın var.
- The drinks at Tom's daughter's wedding cost him a bundle.
- Tom'un kızının düğünündeki içkiler ona pahalıya patladı.
- He kissed his daughter on the forehead.
- Kızını alnından öptü.
- First of all, I'm very worried about my daughter's health.
- İlk önce ben kızımın sağlığı hakkında çok kaygılıyım.
- She has a daughter named Mary.
- Onun Mary adlı bir kızı var.
- Tom fell in love with the captain's daughter.
- Tom kaptanın kızına aşık oldu.
- Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.
- Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.
- Once upon a time there was a king who had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar güzel bir kızı olan bir kral varmış.
- I have a grown daughter.
- Benim yetişkin bir kızım var.
- He has two daughters, both married.
- Onun ikisi de evli olan iki kızı vardır.
- All three of my daughters are already married.
- Kızlarımın üçü de çoktan evlendi.
- The older daughter wants to be British.
- Büyük kız Britanyalı olmak istiyor.
- Could she be Tom's daughter?
- O, Tom'un kızı olabilir mi?
- And Seth lived after he begot Enos, eight hundred and seven years, and begot sons and daughters.
- Enoş'un doğumundan sonra Şit sekiz yüz yedi yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- I'd like to spend some time with my daughter.
- Ben kızımla biraz zaman geçirmek istiyorum.
- Tom sent his daughter to bed without dinner.
- Tom kızını akşam yemeği yemeden yatağa gönderdi.
- They have twin daughters.
- İkiz kızları var.
- My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini sever.
- Layla was the daughter of a distinguished aristocrat.
- Leyla seçkin bir aristokratın kızıydı.
- Tom has three gorgeous daughters.
- Tom'un üç harika kızı var.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
- Kızını Tom'la evlenmemesi için ikna etmiş.
- I'll have your daughter.
- Senin kızını doğuracağım.
- Because of this I was able to find my daughter.
- Bu sayede kızımı bulabildim.
- To my joy, my daughter passed the examination.
- Kızımın sınavı geçmesi beni çok sevindirdi.
- I know my daughter.
- Kızımı biliyorum.
- Aren't you Tom's daughter?
- Sen Tom'un kızı değil misin?
- Tom asked his girlfriend's father for permission to marry his daughter.
- Tom, kızıyla evlenmek için kız arkadaşının babasından izin istedi.
- Take good care of my daughter, Tom.
- Kızıma iyi bak, Tom.
- Sami was dependent upon his daughter, Layla.
- Sami kızı Layla'ya bağımlıydı.
- All the property will go to his daughter.
- Tüm servet, onun kızına gidecek.
- Tom has a teenage daughter.
- Tom'un genç bir kızı var.
- With your permission, I would like to leave the meeting to go pick up my daughter at school.
- İzninizle, kızımı okuldan almak için toplantıdan ayrılmak istiyorum.
- My daughter Brigitta is a seamstress.
- Kızım Brigitta bir terzidir.
- Last month our twenty-year-old daughter gave birth to a baby girl.
- Geçen ay bizim yirmi yaşındaki kızımız bir kız bebek dünyaya getirdi.
- He was impatient to see his daughter.
- Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- His younger daughter is married.
- Küçük kız kardeşi evli.
- Our daughter has red hair while both of us have blonde hair.
- İkimizin sarı saçı varken kızımızın kızıl saçı var.
- Your daughters have turned into women.
- Kızlarınız kadınlara dönüştü.
- Tell your son to quit harassing my daughter.
- Oğluna kızımı taciz etmeyi bırakmasını söyle.
- Sami's daughter stopped wearing the hijab.
- Sami'nin kızı başını açtı.
- Tom is very proud of both his son and his daughter.
- Tom hem oğluyla hem de kızıyla gurur duyuyor.
- Tom's daughter is getting married.
- Tom'un kızı evleniyor.
- A niece is the daughter of a sibling.
- Yeğen bir kardeşin kızıdır.
- Sami's daughter is there.
- Sami'nin kızı orada.
- Tom doesn't even let his daughter go out on weekends.
- Tom kızının hafta sonları dışarı çıkmasına bile izin vermiyor.
- I told the story that my mom told me to my daughter.
- Annemin bana anlattığı hikayeyi kızıma anlattım.
- I always wanted a daughter.
- Hep bir kız istiyordum.
- Sami killed his own daughter.
- Sami kendi kızını öldürdü.
- I have a teenage daughter.
- Ergen bir kızım var.
- He was very impatient to see his daughter.
- Kızını görmek için çok sabırsızlanıyordu.
- He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümüne ağladı.
- She had a daughter by her first husband.
- İlk kocasından bir kızı vardı.
- Sami was going to kill his daughter.
- Sami kızını öldürecekti.
- Tom brushed his daughter's hair.
- Tom kızının saçını taradı.
- Tom dropped his daughter off at school.
- Tom kızını okula götürdü.
- Your daughter will tell me.
- Kızın bana söyleyecek.
- His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu.
- She has two daughters.
- İki kızı var.
- I have a daughter who married a Frenchman.
- Bir Fransız'la evlenen bir kızım var.
- He convinced his daughter not to marry Tom.
- Kızını Tom'la evlenmemesi için ikna etti.
- I'm taking my daughter to Boston with me.
- Kızımı da yanımda Boston'a götürüyorum.
- I know my daughter.
- Kızımı tanıyorum.
- The father left all his money to his daughters.
- Babası tüm parasını kızlarına bıraktı.
- He has a daughter who is very pretty.
- Çok güzel bir kızı var.
- After whose birth he lived eight hundred and fifteen years, and begot sons and daughters.
- Kenan'ın doğumundan sonra Enoş sekiz yüz on beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- Sweeping the room is my daughter's job.
- Odayı süpürmek kızımın işidir.
- The daughters knit.
- Kızlar örgü örer.
- This is my daughter.
- Bu da benim kızım.
- He took his daughter with him whenever he went abroad.
- Yurtdışına her çıktığında kızını da yanında götürürdü.
- Sami assumed Layla was the daughter of a wealthy man.
- Sami, Layla'nın zengin bir adamın kızı olduğunu düşündü.
- I have two daughters and two sons.
- İki kızım ve iki oğlum var.
- My daughter's driving me crazy.
- Kızım beni deli ediyor.
- Mary's daughter ordered her mother's tomb to be opened.
- Mary'nin kızı annesinin mezarının açılmasını emretti.
- The horse of the King's daughter was called Falada, and could speak.
- Kralın kızının atının adı Falada'ymış ve konuşabiliyormuş.
- Tom has a daughter named Mary.
- Tom'un Mary adında bir kızı var.
- I have a son who goes to the same school as your daughter.
- Kızınızla aynı okula giden bir oğlum var.
- The bad-tempered man snapped at his daughter.
- Huysuz adam, kızını azarladı.
- Tom was horrified when he noticed that his daughter had had her tongue pierced.
- Tom, kızının dilini deldirdiğini fark ettiğinde dehşete kapıldı.
- Dan went to London with his son, Matt, and his daughter, Linda.
- Dan, oğlu Matt ve kızı Linda ile birlikte Londra'ya gitti.
- We have got two daughters and two sons.
- İki kızımız ve iki oğlumuz var.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından kibarca öptü.
- Sami attempted to get his daughter's custody.
- Sami kızının velayetini almaya çalıştı.
- I wish I could afford to send my daughter to an Ivy League university.
- Keşke kızımı bir Ivy League üniversitesine gönderebilecek param olsaydı.
- You love my daughter; but are you sure that she loves you?
- Kızımı seviyorsun; ama onun seni sevdiğinden emin misin?
- Now my daughter is afraid of me.
- Şimdi kızım benden korkuyor.
- What's your daughter's name?
- Kızınızın adı nedir?
- I watch television with my daughter.
- Kızımla birlikte televizyon seyrederim.
- I'll have your daughter.
- Senden kızım olacak.
- Tom is married and the father of a daughter.
- Tom evli ve bir kız babasıdır.
- Once upon a time there was a miller who was poor, but he had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar fakir bir değirmenci varmış ama çok güzel bir kızı varmış.
- My daughter is in the hospital because she was injured in a traffic accident.
- Kızım hastanede, çünkü bir trafik kazasında yaralandı.
- My daughter is going to buy new furniture.
- Kızım yeni mobilyalar alacak.
- I'm sure that my daughter will pass the exam.
- Ben kızımın sınavı geçeceğinden eminim.
- Tom has a very beautiful daughter.
- Tom'un çok güzel bir kızı var.
- I wish my daughter would dress more modestly.
- Kızımın daha mütevazı giyinmesini isterdim.
- Tom's daughter was murdered.
- Tom'un kızı öldürüldü.
- His daughter has become a pretty woman.
- Onun kızı güzel bir kadın oldu.
- I'll have to talk to my daughter about things heart-to-heart.
- Bir şeyler hakkında kızımla samimi olarak konuşmak zorunda kalacağım.
- My daughter sleeps eight hours a day.
- Kızım günde sekiz saat uyuyor.
- Their first daughter died from the plague in 1576.
- İlk kızları 1576'da vebadan ölmüştür.
- Tom has a daughter who is a musician.
- Tom'un müzisyen bir kızı var.
- Tom reads to his daughter.
- Tom kızı için okur.
- All the property will go to his daughter.
- Bütün mülk kızına kalacak.
- Where was your daughter?
- Kızın neredeydi?
- I like to bring my daughters to the park.
- Kızlarımı parka getirmeyi severim.
- Tom brought his daughter to work.
- Tom kızını işe getirdi.
- To my joy, my daughter passed the examination.
- Ne mutlu bana ki kızım sınavı geçti.
- I have an eight-year-old daughter.
- Sekiz yaşında bir kızım var.
- Is your daughter blind?
- Senin kızın kör mü?
- Tom said he was worried about his daughter.
- Tom kızı hakkında endişeli olduğunu söyledi.
- The youngest daughter is exceptionally beautiful.
- En genç kız son derece güzel.
- Sami's daughter didn't have the physical strength to overcome her father.
- Sami'nin kızı babasının üstesinden gelecek fiziksel güce sahip değildi.
- They named their daughter Helen.
- Kızlarına Helen adını verdiler.
- She has a son and two daughters.
- Onun bir oğlu ve iki kızı vardır.
- What did Tom call his daughter?
- Tom kızına ne ad verdi?
- I'm proud of my daughter.
- Kızımla gurur duyuyorum.
- My son married Tom's youngest daughter.
- Oğlum Tom'un en küçük kızı ile evlendi.
- As a child, my daughter had frequent asthma attacks.
- Çocukken kızım sık sık astım krizi geçirirdi.
- Why did you send your daughter to Germany?
- Kızınızı neden Almanya'ya gönderdiniz?
- Layla was jealous of Sami's daughter.
- Layla Sami'nin kızını kıskanıyordu.
- Tom sent money to his daughter to Boston.
- Tom, Boston'daki kızına para göndermiş.
- Stay away from my daughter!
- Kızımdan uzak dur!
- Sami loved his daughter.
- Sami kızını seviyordu.
- Tom is single and has a three-year-old daughter.
- Tom bekar ve üç yaşında bir kızı var.
- Dan reported to the police that his daughter had been abducted and raped.
- Dan polise kızının kaçırıldığını ve tecavüze uğradığını bildirdi.
- How many daughters does Tom have?
- Tom'un kaç tane kızı var?
- Tom goes to school with my daughter.
- Tom kızımla okula gider.
- You're not good enough for my daughter.
- Kızım için yeterince iyi değilsin.
- Does Tom ever hug his daughters?
- Tom hiç kızlarına sarılır mı?
- And Cainan lived after he begot Malaleel, eight hundred and forty years, and begot sons and daughters.
- Mahalalel'in doğumundan sonra Kenan sekiz yüz kırk yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- What is your daughter's name?
- Kızınızın adı ne?
- My daughter likes to play with dolls.
- Kızım bebeklerle oynamayı sever.
- He's dating my daughter.
- O benim kızımla çıkıyor.
- He saw at a glance that his daughter had been crying.
- O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.
- Tell Tom I don't want him dating my daughter.
- Tom'a kızımla flört etmesini istemediğimi söyle.
- Give the house to my daughter.
- Evi kızıma ver.
- Didn't you find out about your daughter's wedding?
- Kızınızın düğününü öğrenmediniz mi?
- The mother and daughter represented two generations.
- Anne ve kız iki kuşağı temsil etti.
- He has a daughter who is pretty.
- Güzel bir kızı var.
- My daughter is buying milk from the store.
- Kızım dükkândan süt alıyor.
- Does Tom have a daughter named Mary?
- Tom'un Mary adında bir kızı var mı?
- He fell in love with the admiral's daughter.
- Amiralin kızına aşık oldu.
- We came here to buy a dress for our daughter.
- Buraya kızımıza elbise almaya geldik.
- This is my daughter.
- Bu benim kızımdır.
- Where was your daughter?
- Kızınız neredeydi?
- Sami stayed beside his daughter in that hospital room.
- Sami o hastane odasında kızının yanında kaldı.
- He was a mean man before his daughter was born.
- Kızı doğmadan önce kötü bir adamdı.
- Beyonce has given birth to a daughter.
- Beyonce bir kız doğurdu.
- Sami shot his daughter.
- Sami kendi kızını vurdu.
- I wish to talk to your daughter.
- Kızınla konuşmak istiyorum.
- I told you to stay away from my daughter.
- Sana kızımdan uzak durmanı söyledim.
- We don't have a daughter.
- Bizim kızımız yok.
- My daughter is still at work.
- Kızım hâlâ işte.
- Tom and I have a daughter named Mary.
- Tom ve benim Mary adında bir kızımız var.
- They took away my daughter.
- Kızımı aldılar.
- Yes, I have a daughter.
- Evet, bir kızım var.
- Tom said he was worried about his daughter.
- Tom kızı için endişelendiğini söyledi.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
- Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeğiyle eski kiliseye girdi.
- One of Tom's daughters lives in Boston and the other one lives in Chicago.
- Tom'un kızlarından biri Boston'da, diğeri Chicago'da yaşıyor.
- Our daughter will be in the Shichi-Go-San festival this year.
- Kızımız bu yıl Shichi-Go-San festivaline katılacak.
- My daughter has an imaginary friend.
- Kızımın hayali bir arkadaşı var.
- My daughter won't listen to me.
- Kızım beni dinlemeyecek.
- Tom had one daughter.
- Tom'un bir kızı vardı.
- My daughter won't listen to me.
- Kızım beni dinlemiyor.
- She's young enough to be your daughter.
- Senin kızın olacak kadar genç.
- His daughter is able to recite a lot of poems.
- Kızı birçok şiir okuyabiliyor.
- I have a daughter that goes to the same school as Tom.
- Tom'la aynı okula giden bir kızım var.
- My daughter likes egg yolks.
- Kızım yumurta sarısı seviyor.
- Tom was a mean man before his daughter was born.
- Tom, kızı doğmadan önce kötü bir adamdı.
- I married off my daughter.
- Ben kızımı evlendirdim.
- Those two have a daughter.
- O ikisinin bir kızı var.
- I'm not your daughter.
- Ben senin kızın değilim.
- Which one is Tom's daughter?
- Hangisi Tom'un kızı?
- They announced the engagement of their daughter.
- Kızlarının nişanını duyurdular.
- When did your daughter become an adult?
- Kızınız ne zaman bir yetişkin oldu?
- Tom began to beat his daughter.
- Tom kızını dövmeye başladı.
- Is Tom the father of Maria's daughter?
- Tom Maria'nın kızının babası mı?
- My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
- Their daughter claims to see monsters.
- Kızları canavarlar gördüğünü iddia ediyor.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
- O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.
- A widow had three daughters.
- Bir dulun üç kızı vardı.
- Tom has a daughter.
- Tom'un bir kızı var.
- I want to speak to your daughter.
- Kızınızla konuşmak istiyorum.
- Dan apologized to his daughter, Linda, for not letting her go to the party.
- Dan partiye gitmesine izin vermediği için kızı Linda'dan özür diledi.
- Have you ever scolded your daughter?
- Hiç kızınızı azarladınız mı?
- He sent fruits and vegetables to his daughter.
- Kızına meyve ve sebze gönderdi.
- How old is your daughter?
- Kızın kaç yaşında?
- Our daughter will be in the Shichi-Go-San festival this year.
- Kızımız bu yıl Shichi-Go-San festivalinde olacak.
- I'll have to talk to my daughter about things heart-to-heart.
- Kızımla bu konuyu kalpten konuşmam gerekecek.
- Your daughter is a drug addict.
- Kızınız uyuşturucu bağımlısı.
- Both of your daughters are very beautiful.
- Kızlarının ikisi de çok güzel.
- Is it a son or a daughter?
- O bir erkek mi yoksa bir kız mı?
- I just want to see my daughter.
- Sadece kızımı görmek istiyorum.
- Tom is engaged to my daughter.
- Tom kızımla nişanlandı.
- My neighbour's daughter is an aerospace engineer.
- Komşumun kızı havacılık ve uzay mühendisi.
- Sami had two teenage daughters.
- Sami'nin iki ergen kızı vardı.
- Today is your daughter's birthday.
- Bugün senin kızının doğum günü.
- I have two daughters.
- İki kızım var.
- You remind me of my daughter.
- Bana kızımı hatırlatıyorsun.
- Dan went to London with his son, Matt, and his daughter, Linda.
- Dan oğlu Matt, ve kızı Linda ile Londra'ya gitti.
- My daughter sings in the choir.
- Kızım koroda şarkı söylüyor.
- She has got three daughters.
- Onun üç kızı var.
- The youngest daughter was particularly beautiful.
- En küçük kızı özellikle çok güzeldi.
- This is my daughter's school.
- Burası kızımın okulu.
- Today's my daughter's birthday.
- Bugün kızımın doğum günü.
- My daughter loves music.
- Kızım müziği seviyor.
- I'm taking my daughter to Boston with me.
- Kızımı benimle birlikte Boston'a götürüyorum.
- Tom lost sight of his daughter.
- Tom kızını gözden kaybetti.
- Can my daughter go to school?
- Kızım okula gidebilir mi?
- Is your daughter blind?
- Kızınız kör mü?
- The father gave his own life in order to save his daughter's.
- Baba, kızını kurtarmak için kendi hayatını feda etti.
- The father said little to his daughters.
- Babası kızlarına çok az şey söyledi.
- Sweeping the room is my daughter's job.
- Odayı süpürmek kızımın işi.
- I was at my friend's house for dinner to celebrate his daughter's birthday.
- Kızının doğum gününü kutlamak için arkadaşımın evine akşam yemeğe gitmiştim.
- All three of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un üç kızı oldukça güzeldir.
- It's my daughter that's in there.
- Oradaki benim kızım.
- He's dating my daughter.
- Kızımla çıkıyor.
- She has a husband and two daughters.
- Bir kocası ve iki kızı vardır.
- Where's your daughter?
- Kızın nerede?
- I have a daughter who's married to a Canadian.
- Bir Kanadalı ile evli bir kızım var.
- Tom is a little younger than your daughter.
- Tom senin kızından biraz daha genç.
- And Mathlusala lived after he begot Lamech, seven hundred and eighty-two years, and begot sons and daughters.
- Lemek'in doğumundan sonra Metuşelah yedi yüz seksen iki yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- I told you to stay away from my daughter.
- Sana kızımdan uzak durmanı söylemiştim.
- I dedicate this book to my daughter.
- Bu kitabı kızıma ithaf ediyorum.
- And Malaleel lived after he begot Jared, eight hundred and thirty years, and begot sons and daughters.
- Yeret'in doğumundan sonra Mahalalel sekiz yüz otuz yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- The horse of the King's daughter was called Falada, and could speak.
- Kralın kızının atına Falada deniliyordu ve konuşabiliyordu.
- My daughter is buying milk in the shop.
- Kızım dükkandan süt alıyor.
- Tom goes to school with my daughter.
- Tom kızımla birlikte okula gidiyor.
- My daughter, Kate, won a singing competition and I'm proud of her.
- Kızım, Kate, bir şarkı yarışmasını kazandı ve ben onunla gurur duyuyorum.
- The bad-tempered man snapped at his daughter.
- Kötü huylu adam kızına çıkıştı.
- Their oldest daughter isn't married yet.
- Onların en büyük kızı henüz evli değil.
- Sami and Layla celebrated their daughter's sixth birthday.
- Sami ve Layla kızlarının altıncı doğum gününü kutladılar.
- My neighbor's son made fun of my daughter today at school.
- Komşumun oğlu, bugün okulda kızımla dalga geçti.
- And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.
- Nuh'un doğumundan sonra Lemek beş yüz doksan beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
- What's your daughter's name?
- Kızınızın ismi ne?
- Tell your son not to harass my daughter anymore.
- Oğluna artık kızımı taciz etmemesini söyle.
- Tom has a daughter about your age.
- Tom'un yaklaşık senin yaşında bir kızı var.
- We have a daughter who is married to a Frenchman.
- Kızımız bir Fransız'la evli.
- She's my daughter's best friend.
- O benim kızımın en iyi arkadaşı.
- Tom is married to a woman who's young enough to be his daughter.
- Tom, kızı olabilecek kadar genç bir kadınla evli.
- Tom has a daughter who is a musician.
- Tom'un müzisyen olan bir kızı var.
- I wouldn't let my daughter pierce her nose.
- Kızımın burnunu deldirmesine izin vermezdim.
- You're almost young enough to be my daughter.
- Neredeyse kızım olacak kadar gençsin.
- Tom always worries about his daughter.
- Tom her zaman kızı için endişelenir.
- Both of your daughters are very beautiful.
- Kızlarınızın ikisi de çok güzel.
- I love your daughter.
- Kızını seviyorum.
- Sami was going to kill his daughter.
- Sami kendi kızını öldürecekti.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- Tom wouldn't let me date his daughter.
- Tom kızı ile çıkmama izin vermedi.
- I am not your daughter.
- Ben senin kızın değilim.
- Are you Tom's daughter?
- Sen Tom'un kızı mısın?
- Would you want your daughter to marry a guy like me?
- Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
- I'm not provoking their daughters.
- Kızlarını kışkırtmıyorum.
- One of Tom's sons is married to one of Mary's daughters.
- Tom'un oğullarından biri Mary'nin kızlarından biriyle evlendi.
- Not only his son, but his daughter is famous as well.
- Onun sadece oğlu değil aynı zamanda kızı da ünlüdür.
- Didn't I ask you not to see my daughter anymore?
- Sana kızımı bir daha görmemeni söylemedim mi?
- My daughter went to Britain three years ago.
- Kızım üç yıl önce İngiltere'ye gitti.
- He was shocked to hear that his daughter had shoplifted.
- O, kızının mağaza soygunculuğu yaptığını duyduğuna şok oldu.
- Tom is married and the father of a daughter.
- Tom evli ve bir kız babası.
- He bought his daughter a new dress.
- Kızına yeni bir elbise satın aldı.
- I like to bring my daughters to the park.
- Kızlarımı parka getirmeyi seviyorum.
- I have a daughter named Mary.
- Mary adında bir kızım var.
- Tom bought his daughter a Macintosh for her birthday.
- Tom kızına doğum günü için bir Macintosh aldı.
- Tom is engaged to my daughter.
- Tom kızımla nişanlıdır.
- Sami shot his daughter.
- Sami kızını vurdu.
- Tom has a lovely daughter.
- Tom'un çok güzel bir kızı var.
- You're no longer my daughter.
- Artık benim kızım değilsin.
- I have three teenage daughters.
- Üç tane genç kızım var.
- Is your daughter here?
- Kızın burada mı?
- Today's my daughter's birthday.
- Bugün kızımın doğum günüdür.
- My daughter loves to swing.
- Kızım sallanmaya bayılır.
- I saw Tom's daughter last week.
- Geçen hafta Tom'un kızını gördüm.
- Is it a son or a daughter?
- Oğlu mu kızı mı?
- I don't ever want Tom to write to my daughter again.
- Tom'un bir daha kızıma yazmasını istemiyorum.
- I'm very proud of my daughter.
- Ben kızımla gurur duyuyorum.
- The father gave his own life in order to save his daughter's.
- Baba kızının canını kurtarmak için kendi canını verdi.
- Your daughter is not a child anymore.
- Kızınız artık bir çocuk değildir.
- I told the story that my mom used to tell me to my daughter.
- Annemin bana anlattığı hikayeyi kızıma anlattım.
- I want my daughters to learn to speak French.
- Kızlarımın Fransızca konuşmayı öğrenmesini istiyorum.
- Tom sent his daughter to her aunt Mary.
- Tom kızını Mary teyzesine gönderdi.
- My elder daughter is Magdalena Zarębówna.
- En büyük kızım Magdalena Zarębówna'dır.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinli bir ailenin oğlu, annem ise Brezilyalı bir ailenin kızıydı.
- Tom is very protective of his daughter.
- Tom kızına karşı çok korumacıdır.
- I watch television with my daughter.
- Kızımla birlikte televizyon izliyorum.
- The teacher's young daughter was a beautiful blonde with big blue eyes.
- Öğretmenin genç kızı büyük mavi gözlü sarışın bir güzeldi.
- They have twin daughters.
- Onların ikiz kızları var.
- My daughter lied to me.
- Kızım bana yalan söyledi.
- Sami tried to poison his own daughter.
- Sami kendi kızını zehirlemeye çalıştı.
- The youngest daughter was particularly beautiful.
- En küçük kız özellikle güzeldi.
- Layla is the daughter of a rich Egyptian entrepreneur.
- Layla zengin bir Mısırlı girişimcinin kızıdır.
- All of Tom's daughters are quite beautiful.
- Tom'un kızlarının tamamı oldukça güzeldir.
Show More (1045)
|