endure - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
endure katlanmak v.
  • He couldn't endure the thought of losing her.
  • Onu kaybetme düşüncesine katlanamıyordu.
  • It begs the question, how many more oil tankers do we have to endure?
  • Akla şu soru geliyor: Daha kaç tane petrol tankerine katlanmak zorundayız?
  • However, it had to be endured to secure any future at all.
  • Ancak, herhangi bir geleceği güvence altına almak için buna katlanmak gerekiyordu.
Show More (23)
endure dayanmak v.
  • I could hardly endure the pain.
  • Acıya zor dayandım.
  • Can she endure a long trip?
  • O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
  • This bridge will not endure long.
  • Bu köprü uzun süre dayanmaz.
Show More (13)
endure devam etmek v.
  • Strict application of the N+2 rule is necessary, otherwise the reservoir of commitments will endure artificially.
  • N+2 kuralının katı bir şekilde uygulanması gereklidir, aksi takdirde taahhüt rezervi yapay olarak devam edecektir.
  • Strict application of the N+2 rule is necessary, otherwise the reservoir of commitments will endure artificially.
  • N+2 kuralının katı bir şekilde uygulanması gereklidir aksi takdirde taahhüt rezervi yapay olarak devam edecektir.
Show More (-1)
endure tahammül etmek v.
  • We can not endure violence.
  • Şiddete tahammül edemeyiz.
  • I can't endure that noise a moment longer.
  • Bir an bile o gürültüye tahammül edemem.
Show More (-1)
endure ayakta kalmak v.
  • These kinds of structures can endure centuries.
  • Bu türden yapılar yüzyıllarca ayakta kalabilir.
Show More (-2)
endure acıya katlanmak v.
  • The emigrants have endured physical and mental pain.
  • Göçmenler fiziksel ve zihinsel acılara katlandılar.
Show More (-2)
endure durmak v.
  • People die, but the things they create endure.
  • İnsanlar ölürler ama onların yarattığı şeyler dururlar.
Show More (-2)
endure çekmek v.
  • What can't be cured must be endured.
  • Başa gelen çekilir.
Show More (-2)