|
- Your rapporteur justifiably believes that this lowering of thresholds is extremely important in obtaining these goals.
- Raportörünüz haklı olarak eşiklerin düşürülmesinin bu hedeflere ulaşmada son derece önemli olduğuna inanıyor.
- Without political will at all levels, the goal cannot be achieved.
- Her düzeyde siyasi irade olmadan hedefe ulaşılamaz.
- There is broad consensus on these goals.
- Bu hedefler üzerinde geniş bir mutabakat vardır.
- Our primary goal is to bridge the gap in economic development between the old and new Member States.
- Öncelikli hedefimiz eski ve yeni Üye Devletler arasındaki ekonomik kalkınma farkını kapatmaktır.
- In order to achieve our goals, however, we need allies.
- Ancak hedeflerimize ulaşabilmek için müttefiklere ihtiyacımız var.
- This politically more united Europe, however, is not a goal in itself.
- Ancak siyasi olarak daha birleşmiş bir Avrupa kendi başına bir hedef değildir.
- Providing humanitarian assistance can only be a short-term approach - improving the economy must be our goal.
- İnsani yardım sağlamak sadece kısa vadeli bir yaklaşım olabilir; bizim hedefimiz ekonomiyi iyileştirmek olmalıdır.
- The diversity of pension systems does not prevent us from having shared goals in this important policy area.
- Emeklilik sistemlerinin çeşitliliği, bu önemli politika alanında ortak hedeflere sahip olmamızı engellemez.
- Those were precisely the major goals that the Spanish Presidency had for the Barcelona Council.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın Barselona Zirvesi için belirlediği ana hedefler tam da bunlardı.
- It is the goal of the European Commission and Parliament to reach two million participating students by 2007.
- Avrupa Komisyonu ve Parlamentosunun hedefi 2007 yılına kadar iki milyon katılımcı öğrenciye ulaşmaktır.
- The Goebbels report sets itself the ambitious goal of how to make the international monetary system work better.
- Goebbels raporu, uluslararası para sisteminin nasıl daha iyi çalışacağı konusunda iddialı bir hedef ortaya koymaktadır.
- To achieve these goals, we need to deepen the South-South relationship.
- Bu hedeflere ulaşmak için Güney-Güney ilişkilerini derinleştirmemiz gerekiyor.
- The strategy pursues the overarching goal of enhancing coherence between policies at the different levels.
- Strateji, farklı düzeylerdeki politikalar arasında tutarlılığı artırmaya yönelik kapsayıcı bir hedef izlemektedir.
- It should be our goal to ensure that port state controls are not superficial, but include materials testing.
- Liman devleti kontrollerinin yüzeysel olmamasını, malzeme testlerini de içermesini sağlamak hedefimiz olmalıdır.
- Many of the Member States have already taken steps towards this goal.
- Üye Devletlerin birçoğu bu hedefe yönelik adımlar atmıştır.
- The internal market is one of the most ambitious goals ever set in the history of the EU.
- İç pazar, AB tarihinde şimdiye kadar belirlenmiş en iddialı hedeflerden biridir.
- It indicates a number of overriding goals in terms of access, quality and financial sustainability.
- Erişim, kalite ve mali sürdürülebilirlik açısından bir dizi öncelikli hedefe işaret etmektedir.
- We should move towards UN summits that address specific goals, the prime example being Kyoto.
- Belirli hedefleri ele alan BM zirvelerine doğru ilerlemeliyiz, bunun en önemli örneği Kyoto'dur.
- The EU's second goal is to improve the governance of globalisation.
- AB'nin ikinci hedefi küreselleşmenin yönetişimini iyileştirmektir.
- The Union's own goals at Doha at least were successfully achieved.
- Birliğin Doha'daki kendi hedeflerine en azından başarıyla ulaşıldı.
- We can then reach agreement with everyone involved and achieve all these fine goals.
- O zaman ilgili herkesle anlaşmaya varabilir ve tüm bu güzel hedeflere ulaşabiliriz.
- All the different policy sectors have to work themselves to achieve the environmental goals.
- Tüm farklı politika sektörleri çevresel hedeflere ulaşmak için birlikte çalışmalıdır.
- We are not abandoning those goals.
- Biz bu hedeflerden vazgeçmiyoruz.
- The Commission is pursuing this goal in the Council's working group.
- Komisyon, Konsey'in çalışma grubunda bu hedefi takip etmektedir.
- We have to find ways of linking these goals and making them mutually supportive.
- Bu hedefleri birbirine bağlamanın ve karşılıklı olarak destekleyici hale getirmenin yollarını bulmalıyız.
- Reducing fatalities and deaths on our roads must remain as the central political goal.
- Yollarımızdaki ölümlerin azaltılması temel siyasi hedef olarak kalmalıdır.
- I believe that this is because these goals were too abstract.
- Bunun sebebinin bu hedeflerin çok soyut olması olduğuna inanıyorum.
- We should not confuse achievable goals with a wish list here.
- Ulaşılabilir hedefleri burada bir dilek listesi ile karıştırmamalıyız.
- To do this, we must give the Union the practical tools to achieve those goals.
- Bunu yapabilmek için Birliğe bu hedeflere ulaşmasını sağlayacak pratik araçları vermeliyiz.
- Have I done everything I can and voted in such a way as to achieve this goal?
- Bu hedefe ulaşmak için elimden gelen her şeyi yaptım mı ve bu şekilde oy kullandım mı?
- This is our hope; this is our undertaking; this is our goal.
- Bu bizim umudumuz; bu bizim girişimimiz; bu bizim hedefimiz.
- Or was establishing a genuine internal market for energy not an unthinkable goal only a few years ago?
- Yoksa enerji için gerçek bir iç pazar oluşturmak sadece birkaç yıl önce düşünülemez bir hedef değil miydi?
- This is an excellent initiative and I fully endorse the goal of highlighting the educational value of sport.
- Bu mükemmel bir girişim ve sporun eğitsel değerini vurgulama hedefini tamamen destekliyorum.
- We should perhaps all keep in mind our common stated goal of 'better regulation'.
- Belki de hepimiz 'daha iyi düzenleme' şeklindeki ortak hedefimizi aklımızda tutmalıyız.
- The Commission is pursuing this goal in the Council's working group.
- Komisyon, Konseyin çalışma grubunda bu hedefi takip etmektedir.
- Nevertheless, this goal cannot be met without the strong commitment of the international community.
- Bununla birlikte uluslararası toplumun güçlü taahhüdü olmadan bu hedefe ulaşılamaz.
- The main goal must be to enable Europe to speak with a single voice at last.
- Asıl hedef, Avrupa'nın nihayet tek bir sesle konuşmasını sağlamak olmalıdır.
- The EU's second goal is to improve the governance of globalisation.
- AB'nin ikinci hedefi küreselleşmenin yönetimini iyileştirmektir.
- First of all I must say that the goal of enlarging the European Union is as fundamental as the goal of deepening it.
- Her şeyden önce Avrupa Birliği'ni genişletme hedefinin, derinleştirme hedefi kadar temel olduğunu söylemeliyim.
- How will we achieve these goals?
- Bu hedeflere nasıl ulaşacağız?
- The goal of the Convention has become more ambitious.
- Sözleşme'nin hedefi daha iddialı hale gelmiştir.
- However, long-term public subsidies conflict with this goal.
- Ancak, uzun vadeli kamu sübvansiyonları bu hedefle çelişmektedir.
- Resources are scarce and the last thing we need is two different sets of capability goals.
- Kaynaklar kıttır ve ihtiyacımız olan son şey iki farklı kapasite hedefi setidir.
- This is to give companies an incentive to achieve such goals.
- Bu, şirketlere bu tür hedeflere ulaşmaları için bir teşvik vermektir.
- This would constitute a clear goal against which progress could be measured.
- Bu, ilerlemenin ölçülebileceği net bir hedef teşkil edecektir.
- That must be our goal.
- Hedefimiz bu olmalıdır.
- This is our hope; this is our undertaking; this is our goal.
- Bu bizim umudumuz; bu bizim taahhüdümüz; bu bizim hedefimiz.
- The signing of the Accession Treaties beneath the Acropolis and seven successful referenda have amply met this goal.
- Akropolis'in altında Katılım Antlaşmalarının imzalanması ve yedi başarılı referandum bu hedefi fazlasıyla karşılamıştır.
- We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week.
- Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.
- Today, Asia and Europe are pursuing the common goals of promoting democracy and market economies.
- Bugün Asya ve Avrupa, demokrasiyi ve piyasa ekonomilerini teşvik etmek gibi ortak hedefler peşinde koşuyor.
- Nor has the Commission told us where it is going to find the finance needed to achieve this goal.
- Komisyon, bu hedefe ulaşmak için gereken finansmanı nereden bulacağını da bize söylememiştir.
- We are on the right track, but unfortunately we have not yet reached our goal.
- Doğru yoldayız, ancak ne yazık ki henüz hedefimize ulaşamadık.
- This is a public health goal that underpins our vision for the pharmaceuticals sector.
- Bu, ilaç sektörüne yönelik vizyonumuzun temelini oluşturan bir halk sağlığı hedefidir.
- In my opinion, European pension schemes have, in the main, achieved their social goals.
- Bana göre Avrupa emeklilik planları temelde sosyal hedeflerine ulaşmıştır.
- The European Central Bank's primary goal is to ensure price stability.
- Avrupa Merkez Bankası'nın öncelikli hedefi fiyat istikrarını sağlamaktır.
- This is the goal and ideal of ASEM.
- ASEM'in hedefi ve ideali budur.
- The goals and vision for our relationship, as expressed in the 1995 New Transatlantic Agenda, are still valid.
- İlişkilerimiz için 1995 tarihli Yeni Transatlantik Gündemde ifade edilen hedefler ve vizyon hala geçerlidir.
- To achieve this goal, we have identified seven Directives and one Regulation that must be approved this year.
- Bu hedefe ulaşmak için bu yıl onaylanması gereken yedi Yönerge ve bir Tüzük belirledik.
- The implementation of the goals will certainly need to make a contribution to this.
- Hedeflerin uygulanmasının buna kesinlikle katkıda bulunması gerekecektir.
- Fast and better legislation is the goal, as has already been stated.
- Daha önce de belirtildiği üzere, hedef hızlı ve daha iyi bir mevzuattır.
- We can also find thematic goals such as the information society.
- Ayrıca bilgi toplumu gibi tematik hedefler de bulabiliriz.
- This must be the main goal of the Union.
- Birliğin ana hedefi bu olmalıdır.
- That must also be a goal for the Member States and the Council.
- Bu aynı zamanda Üye Devletler ve Konsey için de bir hedef olmalıdır.
- We are further from this goal than ever before, or so it seems.
- Bu hedeften her zamankinden daha uzaktayız ya da öyle görünüyor.
- Let us embark on the path towards this goal.
- Bu hedefe doğru yola çıkalım.
- The agreement is that the Bank serves the EU's goals.
- Banka'nın AB'nin hedeflerine hizmet etmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır.
- Combating poverty is the primary goal of the EU's development policy.
- Yoksullukla mücadele, AB'nin kalkınma politikasının öncelikli hedefidir.
- We should move towards UN summits that address specific goals, the prime example being Kyoto.
- Belirli hedefleri ele alan BM zirvelerine doğru ilerlemeliyiz, Kyoto bunun başlıca örneğidir.
- We can then reach agreement with everyone involved and achieve all these fine goals.
- Böylece ilgili herkesle anlaşmaya varabilir ve tüm bu güzel hedeflere ulaşabiliriz.
- There were three goals that were important to the Greens.
- Yeşiller için önemli olan üç hedef vardı.
- He, the Danish Government and especially the civil servants have pursued the goal, and have achieved it.
- He, Danimarka Hükümeti ve özellikle kamu görevlileri hedefin peşinden gitmiş ve bunu başarmışlardır.
- We have new goals and new timetables governed by old institutions.
- Eski kurumlar tarafından yönetilen yeni hedeflerimiz ve yeni zaman çizelgelerimiz var.
- The path towards this goal is undoubtedly a matter of debate.
- Bu hedefe giden yol kuşkusuz bir tartışma konusudur.
- Ultimately, our key goal must be to safeguard the sustainability of resources, both in European and foreign waters.
- Nihayetinde temel hedefimiz, hem Avrupa hem de yabancı sulardaki kaynakların sürdürülebilirliğini korumak olmalıdır.
- Yes, you will possibly achieve your goal, but at what cost to this most important industry?
- Evet, muhtemelen hedefinize ulaşacaksınız ancak bu en önemli sektöre ne pahasına?
- I particularly support his view that modal shift should not be the programme's only goal.
- Özellikle modal değişimin programın tek hedefi olmaması gerektiği yönündeki görüşünü destekliyorum.
- The first is the strategic goals.
- Birincisi stratejik hedefler.
- The plan will involve diplomatic and other types of risks, but the goal will make them worth taking.
- Plan diplomatik ve diğer türden riskler içerecektir ancak hedef bu riskleri almaya değer kılacaktır.
- The Maastricht Conference revealed a shared goal.
- Maastricht Konferansı ortak bir hedef ortaya koydu.
- The goal of the Convention has become more ambitious.
- Sözleşmenin hedefi daha iddialı hale gelmiştir.
- We must ask ourselves if this goal has been achieved.
- Kendimize bu hedefe ulaşılıp ulaşılmadığını sormalıyız.
- The goal relating to the comparative classification of territories will be difficult to achieve, and will take time.
- Bölgelerin karşılaştırmalı olarak sınıflandırılmasına ilişkin hedefe ulaşmak zor olacak ve zaman alacaktır.
- To achieve these goals the Aviation Safety Agency must function as independently as possible.
- Bu hedeflere ulaşmak için Havacılık Emniyeti Ajansı mümkün olduğunca bağımsız bir şekilde çalışmalıdır.
- The Union's own goals at Doha at least were successfully achieved.
- En azından Doha'da Birliğin kendi hedeflerine başarıyla ulaşıldı.
- That is also the main goal of the Rotterdam Convention.
- Bu aynı zamanda Rotterdam Sözleşmesinin de ana hedefidir.
- Our own goal must be to end discrimination and safeguard their rights.
- Kendi hedefimiz ayrımcılığa son vermek ve onların haklarını korumak olmalıdır.
- Of course, we have not yet achieved this goal.
- Elbette bu hedefe henüz ulaşmış değiliz.
- In my view, employment is not a goal in itself as far as the Bank is concerned.
- Benim görüşüme göre, Banka söz konusu olduğunda istihdam kendi başına bir hedef değildir.
- The EU must take the lead in the UN and must pursue these goals through EU development cooperation.
- AB, BM'de liderliği üstlenmeli ve AB kalkınma iş birliği yoluyla bu hedefleri takip etmelidir.
- We are still, however, far from our goal in everyday practice.
- Ancak günlük uygulamada hala hedefimizden çok uzaktayız.
- This was an extremely ambitious goal, but the Presidency and the Commission have pursued it resolutely and successfully.
- Bu son derece iddialı bir hedefti, ancak Başkanlık ve Komisyon bu hedefi kararlılıkla ve başarıyla takip etti.
- Its goal must be the all-around development of young people as individuals.
- Hedefi, gençlerin birey olarak çok yönlü gelişimi olmalıdır.
- As always, the question is how to achieve these goals.
- Her zaman olduğu gibi, asıl soru bu hedeflere nasıl ulaşılacağıdır.
- It is a bonus if the capacity is in line with the catch potential, but the capacity is not a goal in itself.
- Kapasitenin yakalama potansiyeli ile uyumlu olması bir avantajdır, ancak kapasite kendi başına bir hedef değildir.
- We must all make sacrifices in order to achieve this goal.
- Bu hedefe ulaşmak için hepimiz fedakarlık yapmalıyız.
- Here, too, your text explicitly denies the goal of Turkey's accession.
- Burada da metniniz Türkiye'nin katılım hedefini açıkça reddetmektedir.
- A second goal of this proposal is to increase the level of participation during European elections.
- Bu önerinin ikinci bir hedefi de Avrupa seçimlerinde katılım düzeyini arttırmaktır.
- It is not enough that we should set ambitious goals.
- İddialı hedefler belirlememiz yeterli değildir.
- We should not confuse achievable goals with a wish list here.
- Burada ulaşılabilir hedefleri bir dilek listesi ile karıştırmamalıyız.
- After all, if thanks to a temporary measure, socially useful goals are achieved, temporary aid is quite justified.
- Sonuçta, geçici bir önlem sayesinde sosyal açıdan yararlı hedeflere ulaşılıyorsa, geçici yardım oldukça haklıdır.
- We look towards the goal with optimism.
- Hedefe iyimserlikle bakıyoruz.
- This politically more united Europe, however, is not a goal in itself.
- Ancak siyasi açıdan daha birleşmiş bir Avrupa kendi başına bir hedef değildir.
- There is little sign of progress towards this goal.
- Bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydedildiğine dair çok az işaret vardır.
- However, we need to skip certain steps of the Roadmap; otherwise, we will never reach our goal.
- Ancak Yol Haritasının bazı adımlarını atlamamız gerekiyor; aksi takdirde hedefimize asla ulaşamayız.
- We should perhaps all keep in mind our common stated goal of 'better regulation'.
- Belki de hepimiz "daha iyi düzenleme" şeklindeki ortak hedefimizi aklımızda tutmalıyız.
- The telecommunications package is about to achieve its first goal.
- Telekomünikasyon paketi ilk hedefine ulaşmak üzere.
- Who actually authorised the Convention to delete the goal of price stability from the catalogue of Union objectives?
- Fiyat istikrarı hedefinin Birlik hedefleri kataloğundan çıkarılması için Konvansiyon'a gerçekte kim yetki verdi?
- The main goal in the long term must be the reconversion of local industrial activities.
- Uzun vadede ana hedef, yerel sanayi faaliyetlerinin yeniden dönüştürülmesi olmalıdır.
- If we look at the Commission's ambitious goals, they deserve Parliament's full and unequivocal support.
- Komisyon'un iddialı hedeflerine bakacak olursak, bunlar Parlamento'nun tam ve açık desteğini hak etmektedir.
- I agree with you on this point and I hope that you will work towards this goal.
- Bu noktada size katılıyorum ve bu hedef doğrultusunda çalışacağınızı umuyorum.
- Our goal is to adopt the interinstitutional agreement before the end of the year.
- Hedefimiz yılsonundan önce kurumlar arası anlaşmayı kabul etmektir.
- I can understand this wish for stability, and I fully share the view that there must be stability in the goals.
- Bu istikrar arzusunu anlayabiliyorum ve hedeflerde istikrar olması gerektiği görüşünü tamamen paylaşıyorum.
- The agreement is that the Bank serves the EU's goals.
- Anlaşma, Banka'nın AB'nin hedeflerine hizmet etmesidir.
- This directive achieves these goals.
- Bu yönerge bu hedefleri gerçekleştirmektedir.
- To do this, we must give the Union the practical tools to achieve those goals.
- Bunu yapabilmek için Birlik'e bu hedeflere ulaşmasını sağlayacak pratik araçları vermeliyiz.
- Therefore, our first goal will be job placement.
- Bu nedenle, öncelikli hedefimiz işe yerleştirme olacak.
- Every marketing message you send out should have a goal.
- Gönderdiğiniz her pazarlama mesajının bir hedefi olmalıdır.
- The goal of the renovation was to create a light and tranquil space.
- Yenilemenin ana hedefi sessiz ve huzurlu bir ortam yaratmaktı.
- Therefore, our first goal will be job placement.
- Bu nedenle ilk hedefimiz işe yerleştirme olacak.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- Umarım bu yıl iyi bir sezon geçirir ve hedeflerimize ulaşırız.
- Sometimes, the goals may appear to be in competition with one another.
- Bazen hedefler birbiriyle rekabet halindeymiş gibi görünebilir.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- İnşallah bu sene iyi bir sezon geçiririz ve hedeflerimize ulaşırız.
- Hence, another national goal must be to heal the wounds.
- Bu nedenle bir başka ulusal hedefimiz de yaraları sarmak olmalı.
- However, being president is not just his goal.
- Ancak, başkan olmak sadece onun hedefi değildir.
- My first and main goal was to finish this thing.
- İlk ve asıl hedefim bu işi bitirmekti.
- My first and main goal was to finish this thing.
- Benim öncelikli ve birinci hedefim bu işi bitirmekti.
- You've had one goal since the beginning of the year.
- Sene başından beri tek bir hedefin vardı.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- İnşallah bu sene başarılı bir sezon geçiririz ve hedeflerimize ulaşırız.
- Therefore, our first goal will be job placement.
- Bu nedenle, ilk hedefimiz işe yerleştirme olacak.
- You've had one goal since the beginning of the year.
- Yılın başından beri tek bir hedefiniz var.
- My first and main goal was to finish this thing.
- Benim ilk ve ana hedefim bu işi bitirmekti.
- Hence, another national goal must be to heal the wounds.
- Dolayısıyla bir diğer milli hedef de yaraları sarmak olmalı.
- Internships for credits are a great way to accomplish two goals at once.
- Kredili stajlar, aynı anda iki hedefe ulaşmak için harika bir yoldur.
- However, being president is not just his goal.
- Ancak, başkan olmak sadece onun hedefi değil.
- Hence, another national goal must be to heal the wounds.
- Bu nedenle, bir başka ulusal hedef de yaraları sarmak olmalıdır.
- Think about your goals.
- Hedeflerinizi düşünün.
- They made the goal.
- Hedefe ulaştılar.
- Tom had one goal.
- Tom'un bir hedefi vardı.
- Don't you have any goals in life?
- Hayatta hiç hedefin yok mu?
- Identify your goals.
- Hedeflerinizi belirleyin.
- Did he accomplish his goals?
- O, hedeflerine ulaştı mı?
- The first goal seems achievable.
- İlk hedef ulaşılabilir görünüyor.
- Did you accomplish your goals?
- Hedeflerine ulaştın mı?
- Many athletes forego a social life, so they can achieve their performance goals.
- Birçok sporcu, performans hedeflerine ulaşabilmek için sosyal hayattan vazgeçer.
- His goal is to own a home before he's thirty.
- Hedefi otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- George reached his goal of traveling to America.
- George Amerika'ya seyahat etme hedefine ulaştı.
- I set myself realistic goals.
- Kendime gerçekçi hedefler koyarım.
- One of the enemy's goals is capturing the city of Kobanî.
- Düşmanın hedeflerinden biri Kobani'yi ele geçirmek.
- This time my goal is London.
- Bu sefer hedefim Londra.
- One of the enemy's goals is capturing the city of Kobanî.
- Düşmanın hedeflerinden biri Kobanî şehrini ele geçirmek.
- Is that your goal?
- Hedefiniz bu mudur?
- She has achieved her goals.
- O, hedeflerine ulaştı.
- How can we achieve that goal?
- Bu hedefe nasıl ulaşabiliriz?
- We need a goal.
- Bir hedefe ihtiyacımız var.
- Write your goals down on a sheet of paper.
- Hedeflerinizi bir kağıda yazın.
- This is our main goal.
- Bu bizim ana hedefimiz.
- If you don't know what your goal is, you'll never be able to achieve it.
- Hedefinizin ne olduğunu bilmezseniz, asla başaramazsınız.
- You reached your goal.
- Hedefine ulaştın.
- Tom's goal is to own a home before he's thirty.
- Tom'un hedefi otuz yaşına gelmeden bir ev sahibi olmak.
- I hope they don't resort to violence to accomplish their goals.
- Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda, hedefine ulaştı.
- With skill and perseverance you can achieve any goal.
- Beceri ve azimle herhangi hedefe ulaşabilirsiniz.
- The Millennium Development Goals were supposed to be achieved by 2015.
- Bin yılın kalkınma hedeflerine 2015 yılına kadar ulaşılması gerekiyordu.
- Have your goals changed?
- Hedefleriniz değişti mi?
- That was our goal.
- O bizim hedefimizdi.
- They reached their goal.
- Hedeflerine ulaştılar.
- We haven't reached our goal.
- Biz hedefimize ulaşmadık.
- Thank you for helping me reach my goals.
- Hedeflerime ulaşmam için bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim.
- That's definitely the goal.
- O kesinlikle hedeftir.
- Help us reach our goal.
- Hedefimize ulaşmamıza yardım edin.
- Neither goal has been achieved.
- İki hedefe de ulaşılamadı.
- We have different goals.
- Farklı hedeflerimiz var.
- What do you need to do in order to achieve your goals this year?
- Bu yılki hedefine ulaşmak için ne yapman gerekir?
- Their goal is to own a home before they are thirty.
- Onların hedefi otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- I wouldn't say we've achieved our goal yet, but we're within striking distance.
- Henüz hedefimize ulaştığımızı söyleyemem ama çok yaklaştık.
- The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
- NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.
- It's not the final goal, but the process of getting there that matters.
- Önemli olan nihai hedef değil, oraya ulaşma sürecidir.
- My goals are modest.
- Benim hedeflerim mütevazi.
- What is the goal of the Tavistok Institute?
- Tavistok Enstitüsü'nün hedefi nedir?
- He reached his goal at last.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- What was your goal?
- Hedefin neydi?
- George reached his goal of traveling to America.
- George, Amerika'ya seyahat etme hedefine ulaştı.
- He attained his goal.
- O hedefine ulaştı.
- Jack has no goals in life.
- Jack'in hayatta hiçbir hedefi yok.
- Our goal is to own a home before we are thirty.
- Bizim hedefimiz otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- Did you achieve your goals?
- Hedeflerinize ulaştınız mı?
- Tom says his goals haven't changed.
- Tom hedeflerinin değişmediğini söylüyor.
- I have future goals.
- Gelecek hedeflerim var.
- What is his daily goal?
- Günlük hedefi nedir?
- The first goal seems achievable.
- İlk hedef ulaşılabilir gibi görünüyor.
- Tom has achieved his goals.
- Tom hedeflerine ulaştı.
- My goal in life is to be a novelist.
- Benim hayattaki hedefim bir roman yazarı olmak.
- Finally, he reached his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- He finally achieved his goals.
- Sonunda hedeflerine ulaştı.
- We can argue about how to best achieve these goals, but we can't be complacent about the goals themselves.
- Bu hedeflere en iyi şekilde nasıl ulaşılabileceğimiz konusunda tartışabiliriz, ancak hedeflerin kendileri konusunda kayıtsız olamayız.
- She reached her goal.
- O hedefine ulaştı.
- This is our main goal.
- Bu bizim ana hedefimizdir.
- Keep focused on your goals.
- Hedeflerinize odaklanmış kalın.
- They didn't achieve their goal.
- Onlar hedeflerine ulaşmadı.
- Goals unleash potential.
- Hedefler potansiyeli açığa çıkarır.
- They can still accomplish their goals, I think.
- Onlar hâlâ hedeflerine ulaşabilirler, sanırım.
- One of my major life goals is world domination.
- Hayatımın en büyük hedeflerinden biri dünyaya hakim olmak.
- Finally, he achieved his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- That's my goal.
- Bu benim hedefim.
- Did you accomplish your goals?
- Hedeflerini gerçekleştirdin mi?
- I reached my goal.
- Hedefime ulaştım.
- We can argue about how to best achieve these goals, but we can't be complacent about the goals themselves.
- Bu hedeflere en iyi nasıl ulaşabileceğimizi tartışabiliriz, ancak hedeflerin kendisi konusunda kayıtsız kalamayız.
- One of my major life goals is world domination.
- En büyük yaşam hedeflerimden biri dünya hakimiyetidir.
- Tom's goal is to own a house before he's thirty.
- Tom'un hedefi otuz yaşına gelmeden bir ev sahibi olmak.
- I'd like to help you reach your goals.
- Senin hedeflerine ulaşmana yardım etmek istiyorum.
- My goals are lofty.
- Hedeflerim yüce.
- Tom has ambitious goals.
- Tom'un hırslı hedefleri var.
- When perfectionists don't reach their goals, they often become depressed.
- Mükemmeliyetçiler hedeflerine ulaşamadıklarında genellikle depresyona girerler.
- He achieved his goal.
- Hedefine ulaştı.
- I think we have achieved our goals.
- Sanırım hedeflerimize ulaştık.
- She had reached her goal.
- Hedefine ulaşmıştı.
- He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.
- Bilgelik yolunda ilerlemek isteyen kişi başarısızlıktan korkmamalıdır, çünkü ne kadar ilerlerse ilerlesin, hedefi ulaşılamayacak kadar uzakta kalır.
- Tom's goal is to become famous.
- Tom'un hedefi ünlü olmaktır.
- With skill and perseverance you can achieve any goal.
- Beceri ve azimle her hedefe ulaşabilirsiniz.
- SDA-people consider it their goal to prepare the world for the coming of Jesus Christ.
- Yedinci Gün Adventistleri, İsa'nın gelişine dünyayı hazırlamayı hedefleri olarak görüyor.
- When you have few goals, you get older.
- Az hedefiniz olduğunda yaşlanırsınız.
- That's what our goal is.
- Hedefimiz bu.
- Write your goals down.
- Hedeflerinizi yazın.
- This time my goal is London.
- Bu sefer benim hedefim Londra.
- What's important is not the goal, but the journey.
- Önemli olan hedef değil, yolculuktur.
- Did he accomplish his goals?
- Hedeflerine ulaştı mı?
- What's your goal for 2014?
- 2014 için hedefiniz nedir?
- After reflecting on my life up to now, I decided that I needed to change my goals.
- Bugüne kadarki hayatımı gözden geçirdikten sonra hedeflerimi değiştirmem gerektiğine karar verdim.
- Keep focused on your goals.
- Hedeflerinize odaklanın.
- Tom has already achieved many of his goals.
- Tom hedeflerinin çoğuna çoktan ulaştı.
- What's our goal?
- Hedefimiz nedir?
- Tom and I have similar goals.
- Tom ve benim benzer hedeflerimiz var.
- After reflecting on my life up to now, I decided that I needed to change my goals.
- Şimdiye kadarki hayatımı derinlemesine düşündükten sonra hedeflerimi değiştirmem gerektiğine karar verdim.
- She has achieved her goals.
- Hedeflerine ulaştı.
- What is more important, the will or the way to achieve a goal?
- Hangisi daha önemli, irade mi yoksa bir hedefe ulaşmak için yol mu?
- Living without cigarettes; this was my new goal.
- Sigara olmadan yaşamak; bu benim yeni hedefimdi.
- We'll definitely achieve these goals.
- Bu hedeflere kesinlikle ulaşacağız.
- Jack has no goals for his life.
- Jack'in hayatı için hiçbir hedefi yok.
- What is your goal?
- Hedefin nedir?
- We always have to make efforts to reach our goals.
- Hedeflerimize ulaşmak için her zaman çaba göstermeliyiz.
- Tom says his goals haven't changed.
- Tom hedeflerinin değişmediğini söyledi.
- Eradicating poverty must be our main goal.
- Yoksulluğu ortadan kaldırmak ana hedefimiz olmalıdır.
- Finally, he attained his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- Sami reached his goal.
- Sami hedefine ulaştı.
- I have future goals.
- Gelecekle ilgili hedeflerim var.
- What was their goal?
- Onların hedefi neydi?
- Widespread obesity makes Trump's military recruitment goals a challenge.
- Yaygın obezite Trump'ın asker alma hedeflerini zorlaştırıyor.
- I work too much in order to achieve my goals.
- Hedeflerime ulaşmak için çok fazla çalışıyorum.
- Knowledge is the supreme goal.
- Bilgi en büyük hedeftir.
- Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred karısına başarmak istediği hedeflerinden bahsetti.
- At last he achieved his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- Determine your goals.
- Hedeflerinizi belirleyin.
- Tom achieved his goal.
- Tom hedefine ulaştı.
- We need a goal in life.
- Hayatta bir hedefe ihtiyacımız var.
- When perfectionists don't reach their goals, they often become depressed.
- Mükemmelliyetçiler hedeflerine ulaşamadıklarında sıklıkla depresyona girerler.
- Sami's first goal was to stay alive.
- Sami'nin ilk hedefi hayatta kalmaktı.
- Write your goals down.
- Hedeflerini yaz.
- Did you accomplish your goals?
- Hedeflerinize ulaştınız mı?
- He attained his goal.
- Hedefine ulaştı.
- Mary's goal is to own a home before she's thirty.
- Mary'nin hedefi otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- They will have difficulty in achieving their goal.
- Hedeflerine ulaşmakta zorluk çekecekler.
- Eradicating poverty must be our main goal.
- Yoksulluğun ortadan kaldırılması ana hedefimiz olmalıdır.
- My goal in life is to be Prime Minister.
- Hayattaki hedefim başbakan olmak.
- The explorers finally reached their goal.
- Kaşifler sonunda hedeflerine ulaştılar.
- I set some goals for myself.
- Kendime bazı hedefler koydum.
- I think we have achieved our goals.
- Bence hedeflerimize ulaştık.
- I think that's Tom's goal.
- Onun Tom'un hedefi olduğunu düşünüyorum.
- My goal is to own a home before I'm thirty.
- Hedefim otuz yaşıma gelmeden bir ev sahibi olmak.
- At last he reached his goal.
- Sonunda hedefine ulaştı.
- We have the same goal in mind.
- Aklımızda aynı hedef var.
- Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin hedefi üniversiteden mezun olmakmış ama babamın hedefi annemmiş.
- My goals are modest.
- Hedeflerim mütevazı.
- Is it important for you to always have a goal?
- Her zaman bir hedefe sahip olmak senin için önemli mi?
- You reached your goal.
- Hedefinize ulaştınız.
- Our goal is primarily educational.
- Hedefimiz öncelikli olarak eğitimdir.
- He reached his goal.
- Hedefine ulaştı.
- We have many goals.
- Birçok hedefimiz var.
- Eradicating poverty must be our number one goal.
- Yoksulluğu ortadan kaldırmak bir numaralı hedefimiz olmalıdır.
- Widespread obesity makes Trump's military recruitment goals a challenge.
- Yaygın obezite, Trump’ın askere alım hedeflerini zorlaştırıyor.
- Even if it takes you three years, you must accomplish your goal.
- Üç yılınızı alsa bile, hedefinize ulaşmalısınız.
- Think about your goals.
- Hedefleriniz hakkında düşünün.
- We reached our goal.
- Hedefimize ulaştık.
- They attained their goal.
- Onlar hedeflerine ulaştılar.
- I wouldn't say we've achieved our goal yet, but we're within striking distance.
- Henüz hedefimize ulaştığımızı söylemedim ama darbe indirecek mesafedeyiz.
- We haven't reached our goal.
- Hedefimize ulaşamadık.
- My goals are lofty.
- Hedeflerim yüksek.
- He will do whatever it takes to reach his goal.
- O, hedefine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacak.
- We have the same goal.
- Hedefimiz aynı.
- We'll definitely achieve these goals.
- Biz kesinlikle bu hedeflere ulaşacağız.
- We've accomplished that goal.
- Biz o hedefe ulaştık.
- Our goal is justice.
- Hedefimiz adalettir.
- At last he reached his goal.
- Sonunda o, hedefine ulaştı.
- Tom attained his goal.
- Tom hedefine ulaştı.
- Help us reach our goal.
- Hedefimize ulaşmamız için bize yardım et.
- I'd like to help you reach your goals.
- Hedeflerine ulaşmana yardım etmek isterim.
- Your goal is to own a home before you're thirty, isn't it?
- Hedefin otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak, değil mi?
- Tom and Mary have similar goals.
- Tom ve Mary'nin benzer hedefleri var.
- That's what our goal is.
- İşte hedefimiz budur.
- Living without cigarettes; this was my new goal.
- Sigarasız yaşamak; bu benim yeni hedefimdi.
- They reached their goal.
- Onlar hedefine ulaştı.
- Her goal is to own a home before she's thirty.
- Onun hedefi otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- What's your goal for 2014?
- 2014 için hedefin ne?
- Thank you for helping me reach my goals.
- Hedeflerime ulaşmama yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- They will have difficulty in achieving their goal.
- Onlar hedeflerine ulaşmakta zorluk yaşadılar.
- Is it important for you to always have a goal?
- Her zaman bir hedefinizin olması sizin için önemli mi?
- What do you need to do in order to achieve your goals this year?
- Bu yıl hedeflerinize ulaşmak için ne yapmanız gerekiyor?
- I admit that, without him, those ten years of my life would have been empty and without goals.
- İtiraf ediyorum, o olmasaydı hayatımın o on yılı boş ve hedefsiz geçerdi.
- I have a lot of goals for myself.
- Kendim için bir sürü hedefim var.
- She reached her goal.
- Hedefine ulaştı.
- What are your goals?
- Sizin hedefleriniz neler?
- Sales fell short of their goal.
- Satışlar hedeflerinin altında kaldı.
- He endeavors to attain his goal.
- Hedefine ulaşmak için çabalıyor.
- Her goal is to become a teacher.
- Hedefi öğretmen olmak.
- We will reach our goal.
- Hedefimize ulaşacağız.
Show More (311)
|
|
- Unfortunately forces on both the Palestinian and Israeli sides have been working against this goal.
- Ne yazık ki hem Filistin hem de İsrail tarafındaki güçler bu amaca karşı çalışmaktadır.
- We are serving a worthwhile goal, namely improved environmental protection.
- Çevrenin daha iyi korunması gibi değerli bir amaca hizmet ediyoruz.
- The European Commission has stated that its goal is the extension of the internal market.
- Avrupa Komisyonu amacının iç pazarın genişletilmesi olduğunu belirtmiştir.
- This would risk rejecting a disproportionate number of good proposals and endangering the very goal of Marco Polo.
- Bu, orantısız sayıda iyi teklifi reddetme ve Marco Polo'nun amacını tehlikeye atma riskini doğuracaktır.
- Our goal cannot be to diet to the point of collapse.
- Amacımız çökme noktasına gelene kadar diyet yapmak olamaz.
- And that is the goal of the financial services action plan.
- Finansal hizmetler eylem planının amacı da budur.
- The goal is to make employees economic citizens with equal rights.
- Amaç, çalışanları eşit haklara sahip ekonomik vatandaşlar haline getirmektir.
- In my view, employment is not a goal in itself as far as the Bank is concerned.
- Benim görüşüme göre, Banka söz konusu olduğunda istihdam kendi başına bir amaç değildir.
- That is precisely the goal of recent innovations.
- Son yeniliklerin amacı da tam olarak budur.
- The goal is to achieve faster and better legislation.
- Amaç, daha hızlı ve daha iyi bir mevzuata ulaşmaktır.
- This would risk rejecting a disproportionate number of good proposals and endangering the very goal of Marco Polo.
- Bu, orantısız sayıda iyi teklifin reddedilmesi ve Marco Polo'nun amacının tehlikeye atılması riskini doğuracaktır.
- His goal was to change the regime in Baghdad.
- Amacı Bağdat'taki rejimi değiştirmekti.
- The sustainability impact assessment foreseen in parallel with the negotiations is designed to achieve this goal.
- Müzakerelere paralel olarak öngörülen sürdürülebilirlik etki değerlendirmesi bu amaca ulaşmak için tasarlanmıştır.
- The common position states that the goal of the action campaigns is to mitigate noise.
- Ortak tutum, eylem kampanyalarının amacının gürültüyü azaltmak olduğunu belirtmektedir.
- That is precisely the goal of recent innovations.
- Son dönemdeki yeniliklerin amacı da tam olarak budur.
- The goal of the renovation was to create a light and tranquil space.
- Yenilemenin esas amacı keyifli ve huzurlu bir ortam yaratmaktı.
- Rather, our goal is to discuss the percentage allocation to each trade.
- Bunun yerine, amacımız her bir ticarete yüzde tahsis edilmesini tartışmaktır.
- Rather, our goal is to discuss the percentage allocation to each trade.
- Daha ziyade, amacımız her bir işlem için yüzde tahsisini tartışmaktır.
- What is certain, however, is that the goal will be to improve the experience.
- Ancak şurası kesin ki, amaç deneyimi geliştirmek olacak.
- The goal of the renovation was to create a light and tranquil space.
- Yenilemenin amacı aydınlık ve sakin bir ortam yaratmaktı.
- Claire, my goal tonight is to hear you laugh.
- Claire, bu geceki amacım seni gülerken duymak.
- Every marketing message you send out should have a goal.
- Gönderdiğiniz her pazarlama mesajının bir amacı olmalı.
- You've had one goal since the beginning of the year.
- Bu senenin başından beri senin tek bir amacın var.
- Claire, my goal tonight is to hear you laugh.
- Claire, bu geceki amacım senin güldüğünü duymak.
- Rather, our goal is to discuss the percentage allocation to each trade.
- Daha ziyade amacımız her ticarete tahsis edilen yüzdeyi tartışmaktır.
- I know what you are planning to do and I'll do everything I can in order to prevent you reaching your goal.
- Ne yapmayı planladığını biliyorum ve amacına ulaşmanı engellemek için elimden gelen her şeyi yapacağım.
- We couldn't reach the initial goal.
- İlk amacımıza ulaşamadık.
- Our goal is justice.
- Amacımız adalet.
- What is your goal in using Tatoeba?
- Tatoeba'yı kullanmaktaki amacınız nedir?
- My goal is to become happy.
- Amacım mutlu olmak.
- Knowledge is the supreme goal.
- Bilgi en yüce amaçtır.
- My goal is to get in this album one day.
- Amacım bir gün bu albümü almaktır.
- That was our goal.
- Amacımız buydu.
- Tom attained his goal.
- Tom amacına ulaştı.
- That isn't our goal.
- Amacımız bu değil.
- We have the same goal.
- Aynı amaca sahibiz.
- He achieved his goal.
- O amacına ulaştı.
- The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
- NASA'nın Juno görevinin temel amacı Jüpiter'in kökenini ve evrimini anlamak.
- They achieved their goal.
- Amaçlarına ulaştılar.
- What was your goal?
- Amacınız neydi?
- What was their goal?
- Amaçları neydi?
- I think that's Tom's goal.
- Bence Tom'un amacı bu.
- Her life goal is to marry a rich man.
- Onun yaşam amacı zengin bir adamla evlenmektir.
- His goal is not to earn money.
- Onun amacı para kazanmak değil.
- My goal is to become a doctor.
- Amacım bir doktor olmaktır.
- In the end he achieved his goal.
- Sonunda o, amacına ulaştı.
- Even if it takes you three years, you must accomplish your goal.
- Üç yıl sürse bile, amacınızı gerçekleştirmelisiniz.
- Her goal is to become a teacher.
- Onun amacı öğretmen olmaktır.
- We reached our goal.
- Amacımıza ulaştık.
- My goal is to become a polyglot.
- Amacım çok dilli olmak.
- Those who have no goal in life, live only to die.
- Hayatta amacı olmayanlar, sadece ölmek için yaşarlar.
- His goal is to become a millionaire.
- Onun amacı, bir milyoner olmak.
- SDA-people consider it their goal to prepare the world for the coming of Jesus Christ.
- SDA mensupları dünyayı İsa Mesih'in gelişine hazırlamayı amaç edinmişlerdir.
- Is that your goal?
- Amacın bu mu?
- What's the goal?
- Amaç nedir?
- Tom's goal was to become famous.
- Tom'un amacı ünlü olmaktı.
- My goal is to learn your language.
- Amacım sizin dilinizi öğrenmek.
- My goal is to learn French.
- Amacım Fransızca öğrenmek.
- That was Fadil's goal.
- Bu, Fadıl'ın amacıydı.
- My goal is to learn your language.
- Benim amacım senin dilini öğrenmektir.
- Our goal is primarily educational.
- Amacımız öncelikle eğitimle ilgili.
- He reached his goal at last.
- Sonunda, amacına ulaştı.
- That isn't our goal.
- Bizim amacımız o değil.
- Is living the goal of life?
- Yaşamın amacı yaşamak mıdır?
- What's your goal?
- Amacın nedir?
- That's my goal.
- O benim amacım.
- In the end he achieved his goal.
- Sonunda amacına ulaştı.
- The goal of writing is to make others see.
- Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
- What's the goal?
- Amaç ne?
- What is your goal?
- Amacınız nedir?
- That's not our goal.
- Amacımız bu değil.
- What's your goal here?
- Buradaki amacın ne?
- Sami reached his goal.
- Sami amacına ulaştı.
- That's definitely the goal.
- Amaç kesinlikle bu.
- My goal is to make people know art.
- Amacım insanların sanatı tanımasını sağlamak.
- To attain his goal, Tom moved the heaven and earth.
- Tom, amacına ulaşmak için her yolu denedi.
- What's your goal?
- Amacınız nedir?
- Tom reached his goal.
- Tom amacına ulaştı.
- My goal is to be a polyglot.
- Amacım çok dilli olmak.
- At last he achieved his goal.
- Sonunda amacına ulaştı.
- I'll do whatever it takes to achieve my goal.
- Amacıma ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- They achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
- My goal is to learn French.
- Amacım Fransızca öğrenmektir.
- We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.
- Amaca ulaşmak için karşılıklı yardımlaşmanın şart olduğu sonucuna vardık.
- His goal is to become a millionaire.
- Amacı milyoner olmak.
- Our ultimate goal is to establish world peace.
- Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
- The women achieved their goal.
- Kadınlar amaçlarına ulaştılar.
- That's the end goal.
- Bu son amaç.
- I'm pretty sure that's Tom's goal.
- Tom'un amacının bu olduğuna eminim.
- The goal of the game was already said.
- Oyunun amacı zaten söylenmişti.
- The goal of the game was already said.
- Oyunun amacı zaten söylendi.
- That was Fadil's goal.
- Fadıl'ın amacı oydu.
- That's not the goal.
- Amaç bu değil.
- She had reached her goal.
- O amacına ulaştı.
- My goal in life is to be a novelist.
- Hayattaki amacım roman yazarı olmaktır.
- If you don't have any goal in life, you're just waiting to die.
- Hayatta bir amacın yoksa, sadece ölmeyi bekliyorsundur.
- At last he attained his goal.
- Sonunda amacına ulaştı.
- At last he attained his goal.
- Sonunda o, amacına ulaştı.
- His goal is to own a home before he's thirty.
- Onun amacı otuz yaşından önce ev sahibi olmaktır.
- I reached my goal.
- Amacıma ulaştım.
- Do you have a life goal?
- Hayatta bir amacın var mı?
- Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
- Does there need to be a goal?
- Bir amaç olması gerekmiyor mu?
- If you don't know what your goal is, you'll never be able to achieve it.
- Amacının ne olduğunu bilmezsen, onu asla başaramazsın.
- Tom had one goal.
- Tom'un bir amacı vardı.
- He endeavors to attain his goal.
- O amacına ulaşmak için gayret eder.
- Those who have no goal in life, live only to die.
- Hayatta bir amacı olmayanlar, sadece ölmek için yaşarlar.
- What was your goal?
- Amacın neydi?
- What is the main goal of this project?
- Bu projenin ana amacı nedir?
- Tom achieved his goal.
- Tom amacına ulaştı.
- They didn't achieve their goal.
- Amaçlarına ulaşamadılar.
- What's our goal?
- Amacımız nedir?
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin amacı, diğer ülkelerden gelen gençleri belirli bir süre içinde eğitmek olmalıdır.
- My goal is to be happy.
- Benim amacım mutlu olmak.
- The goal of writing is to make others see.
- Yazmanın amacı başkalarının görmesini sağlamaktır.
- He reached his goal.
- O, amacına ulaştı.
- My goal is to become happy.
- Amacım mutlu olmaktır.
- The goal is accessibility.
- Amaç erişilebilirliktir.
- Her goal is to own a home before she's thirty.
- Onun amacı 30 yaşından önce bir ev sahibi olmak.
- That was Fadil's goal.
- Fadıl'ın amacı buydu.
- Tom's goal is to own a house before he's thirty.
- Tom'un amacı otuzundan önce bir eve sahip olmak.
- The goal of education is not wealth or status, but personal development.
- Eğitimin amacı zenginlik ya da statü değil, kişisel gelişimdir.
- My goal is to get in this album one day.
- Amacım bir gün bu albüme girmek.
- This book was not a goal, it was a direction.
- Bu kitap bir amaç değil, yöndü.
- Is living the goal of life?
- Hayatın amacı yaşamak mıdır?
- She achieved her goal.
- Amacına ulaşmıştı.
- If you don't have any goal in life, you're just waiting to die.
- Hayatta herhangi bir amacınız yoksa sadece ölmeyi bekliyorsunuzdur.
- Tom's goal is to own a home before he's thirty.
- Tom'un amacı otuzundan önce bir ev sahibi olmaktır.
- Tom's goal is to become famous.
- Tom'un amacı ünlü olmak.
- That was my goal.
- Amacım buydu.
- That was the goal.
- Amaç buydu.
- This book was not a goal, it was a direction.
- Bu kitap bir amaç değil, bir yöndü.
- We've accomplished that goal.
- Amacımıza ulaştık.
- Your goal is to own a home before you're thirty, isn't it?
- Senin amacın otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak, değil mi?
- My goal is to become a doctor.
- Amacım doktor olmak.
- Their goal is to own a home before they are thirty.
- Onların amaçları otuz yaşından önce bir ev sahibi olmaktır.
- My goal is to own a home before I'm thirty.
- Amacım otuz olmadan önce bir ev sahibi olmaktır.
- Eradicating poverty must be our number one goal.
- Yoksulluğun ortadan kaldırılması bir numaralı amacımız olmalıdır.
- What is the goal of the Tavistok Institute?
- Tavistok Enstitüsünün amacı nedir?
- What's your goal here?
- Buradaki amacınız nedir?
- To attain his goal, Tom moved the heaven and earth.
- Amacına ulaşmak için, Tom yeri göğü yerinden oynattı.
- The goal is accessibility.
- Amaç erişilebilirlik.
- I'm pretty sure that's Tom's goal.
- Tom'un amacının bu olduğundan oldukça eminim.
Show More (140)
|
