in-person

Significados de "in-person" en diccionario turco inglés : 6 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
General
1	General	in-person adj.	şahsen
2	General	in-person adj.	bizzat
3	General	in-person adj.	aracısız
4	General	in-person adj.	kendisi gelen
5	General	in-person adj.	yüz yüze yapılan
6	General	in-person adj.	birebir görüşmeyle yapılan

Significados de "in-person" con otros términos en diccionario inglés turco: 24 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	in person adv.	bizzat
While I was not able to attend in person, the Commission services represented me and delivered an address. Bizzat katılamasam da Komisyon hizmetleri beni temsil etti ve bir konuşma yaptı. More Sentences
General
2	General	in person adv.	şahsen
People were particularly grateful to have the opportunity to submit their comments to the committee members in person. İnsanlar, yorumlarını komite üyelerine şahsen sunma fırsatına sahip oldukları için özellikle minnettardılar. More Sentences
3	General	in person adv.	bizzat kendisi
Tom went there in person. Tom oraya bizzat kendisi gitti. More Sentences
4	General	in person adv.	yüz yüze
I'd rather tell him in person. Ona yüz yüze söylemeyi tercih ederdim. More Sentences
Colloquial
5	Colloquial	in person expr.	bizzat
Go and see him in person. Bizzat git ve onunla görüş. More Sentences
Law
6	Law	appear in person v.	bizzat görünmek
You have to appear in person. Bizzat görünmek zorundasın. More Sentences
7	Law	appear in person v.	şahsen bulunmak
The king will appear in person tomorrow evening. Kral yarın akşam şahsen bulunacak. More Sentences
General
8	General	vote in person v.	şahsen oy vermek
9	General	receive in person v.	elden almak
10	General	pick up in person v.	elden almak
11	General	want to sit and talk in person v.	oturup yüz yüze konuşmak istemek
12	General	pay in person v.	peşin ödemek
13	General	pay in person v.	elden ödemek
14	General	apologize in person v.	şahsen özür dilemek
15	General	meet in person v.	bizzat karşılamak
16	General	in person adv.	kendi
Trade/Economic
17	Trade/Economic	payment in person n.	elden ödeme
18	Trade/Economic	demand in person v.	bizzat istemek
19	Trade/Economic	demand in person v.	talep etmek
Law
20	Law	appear in person v.	ispatı vücut etmek
21	Law	appear in person v.	şahsen mevcut olmak
22	Law	appear in person v.	şahsen icap etmek
23	Law	appear in person v.	(mahkemeye) bizzat katılmak/çıkmak
Politics
24	Politics	vote in person v.	şahsen oy vermek