|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
meyve üzerindeki buğu |
bloom n.
|
|
2 |
General |
bir yapının üzerindeki teras |
gazebo n.
|
|
3 |
General |
kağıt üzerindeki kar |
paper profits n.
|
|
4 |
General |
şeftalinin üzerindeki tüyler |
peach fuzz n.
|
|
5 |
General |
sökük (dikiş yeri üzerindeki) |
split n.
|
|
6 |
General |
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak |
zoetrope n.
|
|
7 |
General |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium n.
|
|
8 |
General |
üzerindeki kızartı veya lekeler ve kabarıklar |
exanthemata n.
|
|
9 |
General |
tahta yaya kaldırımı (kum/bataklık vb üzerindeki) |
boardwalk n.
|
|
10 |
General |
kütüphanelerde bir kitabın üzerindeki ait olduğu rafı gösteren damga |
call mark n.
|
|
11 |
General |
harita üzerindeki yazı |
legend n.
|
|
12 |
General |
bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirme |
transfer n.
|
|
13 |
General |
madalya veya para üzerindeki yazı |
inscription n.
|
|
14 |
General |
insan vücudu üzerindeki ince tüyler |
peach fuzz n.
|
|
15 |
General |
telefon üzerindeki numaraların olduğu kadran |
dial n.
|
|
16 |
General |
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü |
langley n.
|
|
17 |
General |
sikke üzerindeki yazı |
legend n.
|
|
18 |
General |
kağıt üzerindeki kar |
paper profit n.
|
|
|
19 |
General |
elektrik akımının kondükter ısısı üzerindeki etkisini inceleyen elektrik bilimi dalı |
electro-thermancy n.
|
|
20 |
General |
çiçeklerin sapları üzerindeki duruşu |
inflorescence n.
|
|
21 |
General |
cadde üzerindeki mağaza |
high street store n.
|
|
22 |
General |
cadde üzerindeki dükkan |
high street shop n.
|
|
23 |
General |
cadde üzerindeki mağaza |
store on the main street n.
|
|
24 |
General |
üzerindeki vurguyu kaldırma |
de-emphasizing n.
|
|
25 |
General |
üzerindeki vurguyu kaldırma |
de-emphasising n.
|
|
26 |
General |
100'ün üzerindeki skor/sayı/100'lük seri |
century n.
|
|
27 |
General |
hayvan üzerindeki benek |
animal spot n.
|
|
28 |
General |
110 yaş veya üzerindeki kimse |
super-centenarian n.
|
|
29 |
General |
110 yaş veya üzerindeki kimse |
supercentenarian n.
|
|
30 |
General |
at üzerindeki yarışçısının yarış pistine dizilmiş varillerin çevresinden dolanarak yarışı en hızlı derecede tamamlamaya çalıştığı rodeo yarışı |
barrel racing n.
|
|
31 |
General |
silah üzerindeki nişan gözü |
sighter n.
|
|
32 |
General |
tatlıların üzerindeki renkli süsleme |
funfetti n.
|
|
33 |
General |
(bir hayvanın üzerindeki) pençe yarası |
maul n.
|
|
34 |
General |
minber ya da kürsü üzerindeki ses yansıtıcı |
abatvoix n.
|
|
35 |
General |
koşum eyeri üzerindeki kanca |
check hook n.
|
|
36 |
General |
çin'de kullanılan, 1 litrenin biraz üzerindeki sıvı ölçüm birimi |
cheng n.
|
|
37 |
General |
çin'de kullanılan, 1 litrenin biraz üzerindeki sıvı ölçüm birimi |
sheng n.
|
|
38 |
General |
sayıların gizli anlamları ve insan hayatı üzerindeki doğaüstü etkisini inceleyen kimse |
numerologist n.
|
|
|
39 |
General |
eski radyoların üzerindeki katot lambası/ışıtacı |
magic eye n.
|
|
40 |
General |
şövalye mızrağı üzerindeki flama |
banderole n.
|
|
41 |
General |
şövalye mızrağı üzerindeki flama |
banderol n.
|
|
42 |
General |
şövalye mızrağı üzerindeki flama |
bandrol n.
|
|
43 |
General |
bir tüyün üzerindeki kesişen çizgiler |
bar n.
|
|
44 |
General |
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak |
zootrope n.
|
|
45 |
General |
kafa üzerindeki saç |
chevelure n.
|
|
46 |
General |
peruk üzerindeki saç |
chevelure n.
|
|
47 |
General |
hayvanlar veya bitkiler üzerindeki zararlı etki |
blast n.
|
|
48 |
General |
bozuk para üzerindeki ince çizgi |
hair line n.
|
|
49 |
General |
post üzerindeki tüysüz kısım |
window n.
|
|
50 |
General |
kürk üzerindeki tüysüz kısım |
window n.
|
|
51 |
General |
üzerindeki ağaçların rüzgar nedeniyle devrildiği arazi |
windfall n.
|
|
52 |
General |
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar |
wing tip n.
|
|
53 |
General |
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar |
wingtip n.
|
|
54 |
General |
örgü şapka üzerindeki tüylü top |
bobble n.
|
|
55 |
General |
su üzerindeki köpük örtüsü |
hood n.
|
|
56 |
General |
dünya üzerindeki yaşayan tüm insanlar |
humans n.
|
|
57 |
General |
güverte üzerindeki yüksek ve dar platform |
monkey bridge n.
|
|
58 |
General |
ay'ın evrelerini gösteren saatin üzerindeki disk |
moon n.
|
|
59 |
General |
(yaprak yay veya yangın hortumu üzerindeki zayıf bir nokta üzerinde) koruyucu kaplama |
gaiter n.
|
|
60 |
General |
(gotik kiliselerde) duvar üzerindeki geçit |
gallery n.
|
|
61 |
General |
arma üzerindeki kadırga şekli |
galley n.
|
|
62 |
General |
kitap satışları üzerindeki telif hakkı |
lordship n.
|
|
63 |
General |
(bir kimse veya mülk üzerindeki) yükümlülük |
burden [scotland] n.
|
|
64 |
General |
(bir kimse veya mülk üzerindeki) kısıtlama |
burden [scotland] n.
|
|
65 |
General |
su yolu üzerindeki havuz |
gare n.
|
|
66 |
General |
bir arazi üzerindeki mülkiyet |
demesne n.
|
|
67 |
General |
(pencere veya ayna üzerindeki) buğuyu temizleme |
demisting n.
|
|
68 |
General |
işlenmiş veya parlatılmış çelik yüzey üzerindeki sertleştirilmiş malzeme bölgesini gösteren açık renkli şerit |
ghost n.
|
|
69 |
General |
granüller üzerindeki izler |
grain n.
|
|
70 |
General |
beyzbol sahası üzerindeki su geçirmez örtü |
ground sheet n.
|
|
71 |
General |
yön üzerindeki etki |
rudder n.
|
|
72 |
General |
taşınmaz üzerindeki çıkar veya varlık |
immoveable n.
|
|
73 |
General |
madeni para üzerindeki tasarım |
device n.
|
|
74 |
General |
ayakkabının, çorabın tarak kemikleri üzerindeki kısmı |
instep n.
|
|
75 |
General |
miğfer üzerindeki çıkıntı |
comb n.
|
|
76 |
General |
şifonyer üzerindeki eşyaları içeren bir set |
dresser set n.
|
|
77 |
General |
kristalografik eksen üzerindeki düzlemin yarattığı kesme noktası |
parameter n.
|
|
78 |
General |
(okçuluk) yay üzerindeki ufak düğüm |
pin n.
|
|
|
79 |
General |
levha üzerindeki yazılı kayıt |
pinax n.
|
|
80 |
General |
(nesne üzerindeki) çapraz parça |
cross [obsolete] n.
|
|
81 |
General |
çelik kapan üzerindeki metalde yuvarlak düz disk |
pan n.
|
|
82 |
General |
kutu üzerindeki düz alan |
panel n.
|
|
83 |
General |
kutu üzerindeki pürüzsüz alan |
panel n.
|
|
84 |
General |
kutu üzerindeki işaretsiz alan |
panel n.
|
|
85 |
General |
konteyner üzerindeki düz, pürüzsüz veya işaretsiz alan |
panel n.
|
|
86 |
General |
(hava savaşında) düşman hattı üzerindeki uçuş |
penetration n.
|
|
87 |
General |
posta bulunun kağıt üzerindeki yerini belirleme |
plating n.
|
|
88 |
General |
madeni para üzerindeki baskı |
coin [obsolete] n.
|
|
89 |
General |
ölülerin yaşayanlar üzerindeki baskısı |
dead hand n.
|
|
90 |
General |
geçmişin günümüz üzerindeki baskısı |
dead hand n.
|
|
91 |
General |
ayakkabı üzerindeki küçük bölümler |
findings n.
|
|
92 |
General |
çadır üzerindeki koruyucu kumaş |
fly n.
|
|
93 |
General |
kağıt üzerindeki resim |
gay [dialect] [uk] n.
|
|
94 |
General |
bikromatla işlem görmüş jelatin film üzerindeki ışık hareketinden faydalanarak resimlerin çoğaltıldığı basım işlemi |
gelatin process n.
|
|
95 |
General |
asa veya taç üzerindeki küre |
orb n.
|
|
96 |
General |
şaft üzerindeki dar pervaz |
orle n.
|
|
97 |
General |
deniz kestanesi plakası üzerindeki en büyük omurga |
primary n.
|
|
98 |
General |
açılması için üzerindeki mührün kırılması gereken kilit |
seal lock n.
|
|
99 |
General |
çizgi üzerindeki iki nokta arasında kalan parça |
segment of a line n.
|
|
100 |
General |
kumaş üzerindeki pütürlü doku |
shag n.
|
|
101 |
General |
kumaş üzerindeki havlı doku |
shag n.
|
|
102 |
General |
(ok gibi objelerden oluşan) destenin arma üzerindeki tasviri |
sheaf n.
|
|
103 |
General |
mat veya yarı mat boya üzerindeki parlak nokta |
shiner n.
|
|
104 |
General |
soğuğa maruz kalan ağaç gibi cisimlerin üzerindeki buz tabakası |
silver storm n.
|
|
105 |
General |
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri |
translatese n.
|
|
106 |
General |
(kanada'da) belirli bir ağırlığın üzerindeki posta grubu |
fourth class n.
|
|
107 |
General |
iki ağaç arasına çekilmiş halat üzerindeki yer çekimli kova taşıma düzeneği |
slackline n.
|
|
108 |
General |
(harita üzerindeki) açıklayıcı bilgiler |
map legend n.
|
|
109 |
General |
disk üzerindeki bilgiye zarar vermek |
scag v.
|
|
110 |
General |
üzerindeki yükü hafifletmek |
take the pressure off v.
|
|
111 |
General |
üzerindeki baskıyı almak |
take the pressure off v.
|
|
112 |
General |
birisinin üzerindeki yükü almak |
take the burden away from someone v.
|
|
113 |
General |
üzerindeki vurguyu kaldırmak |
de-emphasise v.
|
|
114 |
General |
üzerindeki vurguyu kaldırmak |
de-emphasize v.
|
|
115 |
General |
üzerindeki vurguyu kaldırmak |
destress v.
|
|
116 |
General |
üzerindeki battaniyeyi kenara doğru atmak/fırlatmak |
fling the blanket off of oneself v.
|
|
117 |
General |
birinin üzerindeki baskıyı artırmak |
increase the pressure on someone v.
|
|
118 |
General |
dosya/dava üzerindeki gizliliği kaldırmak |
declassify v.
|
|
119 |
General |
üzerindeki baskıyı artırmak |
increase the pressure on v.
|
|
120 |
General |
(arma üzerindeki işaretler) üzerinden geçmek veya üzerini kısmen örtmek |
debruise v.
|
|
121 |
General |
(arma üzerindeki işareti) arma üzerinden geçirmek |
debruise v.
|
|
122 |
General |
(internet üzerindeki yorumları yazan kimseye bilgi vermeden silmek |
ghost v.
|
|
123 |
General |
baskı makinesinin üzerindeki ambalajlama kısmına daha güçlü baskı elde etmek için eklenen malzemeyi hazırlamak |
overlay v.
|
|
124 |
General |
(çalıntı sığır veya atların üzerindeki) dağlama işaretini değiştirmek |
duff [australia] v.
|
|
125 |
General |
(sığır veya atları) çalıp üzerindeki dağlama işaretini değiştirmek |
duff [australia] v.
|
|
126 |
General |
üzerindeki hakkını kaybetmek |
forego v.
|
|
127 |
General |
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak |
skim v.
|
|
128 |
General |
mevsim değişikliklerinin hayvan ve bitkiler üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalı ile ilgili |
phenological adj.
|
|
129 |
General |
üzerindeki sır perdesi aralanmış |
demystified adj.
|
|
130 |
General |
üzerindeki esrar perdesi aralanmış |
demystified adj.
|
|
131 |
General |
sayıların gizli anlamları ve insan hayatı üzerindeki doğaüstü etkisinin incelenmesiyle ilgili |
numerological adj.
|
|
132 |
General |
bir harfin üzerindeki işarete ait |
cockup adj.
|
|
133 |
General |
bir harfin üzerindeki işarete dair |
cockup adj.
|
|
134 |
General |
bir harfin üzerindeki işaret olan |
cockup adj.
|
|
135 |
General |
bir kristal üzerindeki alt formlar veya yüzlerle ilgili |
vicinal adj.
|
|
136 |
General |
üzerindeki izler veya renkler sebebiyle mermere benzeyen |
marbled adj.
|
|
137 |
General |
(konserve kutusu) üzerindeki halka ile açılan |
pop-top adj.
|
|
138 |
General |
mallar üzerindeki hakka ilişkin |
in-kind adj.
|
|
139 |
General |
bir doğru üzerindeki iki ana noktayı birleştiren tüm noktaları içeren (noktalar kümesi) |
convex adj.
|
|
140 |
General |
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili |
seismic adj.
|
|
141 |
General |
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili |
seismical adj.
|
|
142 |
General |
(arma üzerindeki bitki tasviri) birleşik saplı |
slipped adj.
|
|
143 |
General |
kaş üzerindeki bölgede görülen |
supraciliary adj.
|
|
Phrasals |
|
144 |
Phrasals |
sert bir yüzey üzerindeki pürüzleri düzlemek/almak |
buff out v.
|
|
145 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) soldurmak/yok etmek |
wash (something) out of (something) v.
|
|
146 |
Phrasals |
üzerindeki baskıyı azaltmak |
let up v.
|
|
147 |
Phrasals |
üzerindeki kıyafetin koltuk altları terden ıslanmak |
pit out v.
|
|
148 |
Phrasals |
teri üzerindeki kıyafetin koltuk altlarından belli olmak |
pit out v.
|
|
149 |
Phrasals |
teri üzerindeki kıyafetin koltuk altlarına çıkmak |
pit out v.
|
|
150 |
Phrasals |
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını terle ıslatmak |
pit out v.
|
|
151 |
Phrasals |
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını ter yapmak |
pit out v.
|
|
152 |
Phrasals |
terleyip üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını leke yapmak |
pit out v.
|
|
153 |
Phrasals |
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını ter lekesi yapmak |
pit out v.
|
|
154 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerindeki kırıntıları almak/temizlemek |
crumb down (something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
üzerindeki ölü toprağını atmak |
dust up v.
|
|
156 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
ease off on (someone or something) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
ease up (on someone or something) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
let off on (someone or something) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) sürdürmek |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
160 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) devam ettirmek |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
163 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) sürdürmek |
retain over v.
|
|
164 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) devam ettirmek |
retain over v.
|
|
165 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain over v.
|
|
166 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek |
retain over v.
|
|
167 |
Phrasals |
(bir şeyin biri/bir şey) üzerindeki etkisini artırmak/yoğunlaştırmak |
sensitize (someone or something) to (something) v.
|
|
168 |
Phrasals |
üzerindeki etkisini artırmak/yoğunlaştırmak |
sensitize to v.
|
|
169 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) iyice sıkmak/sıkıştırmak |
tighten (something) on (something else) v.
|
|
170 |
Phrasals |
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak |
skim off v.
|
|
Phrases |
|
171 |
Phrases |
sağlık üzerindeki olumlu etkileri |
its positive effects on health expr.
|
|
Colloquial |
|
172 |
Colloquial |
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü |
one's (own) way (with someone or something) n.
|
|
173 |
Colloquial |
annenin çocuğu üzerindeki aşırı hakimiyeti |
momism n.
|
|
174 |
Colloquial |
üzerindeki risk |
risk on n.
|
|
175 |
Colloquial |
sırtındaki/üzerindeki yükten kurtulmak |
monkey off (one's) back v.
|
|
176 |
Colloquial |
sırtındaki/üzerindeki yükü atmak |
monkey off (one's) back v.
|
|
177 |
Colloquial |
çek üzerindeki rakamı yükseltmek |
kite v.
|
|
178 |
Colloquial |
(üzerindeki bir şeyi) çıkarmak |
do off (something) v.
|
|
179 |
Colloquial |
üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
let off on v.
|
|
Idioms |
|
180 |
Idioms |
yol üzerindeki ufak taşlar veya taş kırıntıları/döküntüleri |
alley apple n.
|
|
181 |
Idioms |
kraliyet tacı üzerindeki mücevher/değerli taş |
crown jewel n.
|
|
182 |
Idioms |
çocukların bir hediyenin üzerindeki ambalaj katmanlarını sırayla açtıkları ve son katmanı açanın hediyeyi kazandığı bir oyun |
pass the parcel n.
|
|
183 |
Idioms |
biri/bir şey üzerindeki mülkiyet hakkı mücadelesi |
tug of love n.
|
|
184 |
Idioms |
pusula üzerindeki 32 kerteyi saat yönünde saymak |
box the compass v.
|
|
185 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı artırmak |
put the heat on somebody v.
|
|
186 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı artırmak |
turn up the heat on someone v.
|
|
187 |
Idioms |
biri üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak |
relax one's hold on someone v.
|
|
188 |
Idioms |
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek |
lose one's hold over someone v.
|
|
189 |
Idioms |
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek |
lose one's grip on someone v.
|
|
190 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
take the heat off of someone v.
|
|
191 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı artırmak |
turn the heat up on someone v.
|
|
192 |
Idioms |
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek |
lose one's hold on someone v.
|
|
193 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
take the heat off somebody v.
|
|
194 |
Idioms |
giydiği/üzerindeki gömleğe kadar almak |
have the shirt off somebody's back v.
|
|
195 |
Idioms |
giydiği/üzerindeki gömleğe kadar almak |
take the shirt off somebody's back v.
|
|
196 |
Idioms |
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak |
take a load off one's mind v.
|
|
197 |
Idioms |
üzerindeki örtüyü açmak |
take the lid off v.
|
|
198 |
Idioms |
üzerindeki uyuşukluğu atmak |
blow the cobwebs away v.
|
|
199 |
Idioms |
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak |
get a weight off one's mind v.
|
|
200 |
Idioms |
üzerindeki denetimleri artırmak |
put the screws on somebody v.
|
|
201 |
Idioms |
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak |
take a weight off one's mind v.
|
|
202 |
Idioms |
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak |
get a load off one's mind v.
|
|
203 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
put the screws on somebody v.
|
|
204 |
Idioms |
üzerindeki ölü toprağını atmak |
blow away the cobwebs v.
|
|
205 |
Idioms |
üzerindeki ölü toprağını atmak |
blow the cobwebs away v.
|
|
206 |
Idioms |
üzerindeki çekingenliği atmak |
come out of one's shell v.
|
|
207 |
Idioms |
üzerindeki örtüyü açmak |
lift the lid off v.
|
|
208 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
tighten the screws on somebody v.
|
|
209 |
Idioms |
üzerindeki denetimleri artırmak |
tighten the screws on somebody v.
|
|
210 |
Idioms |
bütün mal varlığı üzerindeki haklarını kaybetmek |
sign (one's) life away v.
|
|
211 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
212 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
213 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
214 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
215 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
216 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
217 |
Idioms |
üzerindeki etkisi geçmemek |
hang heavy v.
|
|
218 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek |
lose (someone's or something's) grip v.
|
|
219 |
Idioms |
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak |
be a load off (one's) mind v.
|
|
220 |
Idioms |
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak |
be a weight off (one's) mind v.
|
|
221 |
Idioms |
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak |
be a weight off your shoulders v.
|
|
222 |
Idioms |
üzerindeki ölü toprağını atmak |
blow away the cobwebs v.
|
|
223 |
Idioms |
üzerindeki uyuşukluğu atmak |
blow away the cobwebs v.
|
|
224 |
Idioms |
üzerindeki ölü toprağını atmak |
clear away the cobwebs v.
|
|
225 |
Idioms |
üzerindeki uyuşukluğu atmak |
clear away the cobwebs v.
|
|
226 |
Idioms |
üzerindeki çekingenliği atmak |
come out of your shell v.
|
|
227 |
Idioms |
üzerindeki çekingenliği atmak |
come out of shell v.
|
|
228 |
Idioms |
üzerindeki çekingenliği atmak |
come out of your shell v.
|
|
229 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak |
lift the lid off (something) v.
|
|
230 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerindeki örtüyü açmak |
lift the lid off (something) v.
|
|
231 |
Idioms |
bir şeyin üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak |
lift the lid off something v.
|
|
232 |
Idioms |
bir şeyin üzerindeki örtüyü açmak |
lift the lid off something v.
|
|
233 |
Idioms |
bir şeyin üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak |
lift the lid on something v.
|
|
234 |
Idioms |
bir şeyin üzerindeki örtüyü açmak |
lift the lid on something v.
|
|
235 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak |
lift the veil (on something) v.
|
|
236 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerindeki örtüyü açmak |
lift the veil (on something) v.
|
|
237 |
Idioms |
(biri) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek |
lose (one's) hold on (someone) v.
|
|
238 |
Idioms |
(biri) üzerindeki otoritesini yitirmek |
lose (one's) hold on (someone) v.
|
|
239 |
Idioms |
(biri) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek |
lose (one's) hold over (someone or something) v.
|
|
240 |
Idioms |
(biri) üzerindeki otoritesini yitirmek |
lose (one's) hold over (someone or something) v.
|
|
241 |
Idioms |
üzerindeki hakimiyetini yitirmek |
lose hold on v.
|
|
242 |
Idioms |
üzerindeki kontrolünü yitirmek |
lose hold on v.
|
|
243 |
Idioms |
üzerindeki hakimiyetini kaybetmek |
lose hold on v.
|
|
244 |
Idioms |
üzerindeki otoritesini yitirmek |
lose hold on v.
|
|
245 |
Idioms |
(biri/bir şey) üzerindeki baskısını gevşetmek |
relax (one's) hold on (someone or something) v.
|
|
246 |
Idioms |
(biri/bir şey) üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak |
relax (one's) hold on (someone or something) v.
|
|
247 |
Idioms |
üzerindeki baskısını gevşetmek |
relax hold on v.
|
|
248 |
Idioms |
üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak |
relax hold on v.
|
|
249 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
250 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
251 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
252 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
253 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
254 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
255 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
256 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
257 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
258 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
259 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak |
ring the curtain up (on something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak |
ring up the curtain (on something) v.
|
|
263 |
Idioms |
gömlek manşetini üzerindeki ceketin/montun üzerine kıvırmak |
shoot your cuffs v.
|
|
264 |
Idioms |
bir şeyin üzerindeki vurguyu kaldırmak |
soft pedal something v.
|
|
265 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerindeki vurguyu kaldırmak |
soft-pedal (something) v.
|
|
266 |
Idioms |
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak |
take a load off mind v.
|
|
267 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
take the heat off v.
|
|
268 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
take the heat off (of) (someone or something) v.
|
|
269 |
Idioms |
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak |
take the heat off someone v.
|
|
270 |
Idioms |
(bir şey) üzerindeki sır perdesini kaldırmak |
take the lid off (of) (something) v.
|
|
271 |
Idioms |
daha (bir şeyin üzerindeki) imzalar kurumamış olmak |
the ink isn't dry (on something) v.
|
|
272 |
Idioms |
(biri/bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
turn the heat on (someone or something) v.
|
|
273 |
Idioms |
(biri/bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak |
turn the heat on (someone or something) v.
|
|
274 |
Idioms |
rakibi üzerindeki baskıyı artırmak |
turn the heat on (someone or something) v.
|
|
275 |
Idioms |
(birinin) üzerindeki baskıyı artırmak |
turn the heat on (someone) v.
|
|
276 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı artırmak |
turn up the heat (on someone or something) v.
|
|
277 |
Idioms |
(bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
turn up the heat (on someone or something) v.
|
|
278 |
Idioms |
(bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak |
turn up the heat (on someone or something) v.
|
|
279 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
turn up the heat on v.
|
|
280 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
turn up the heat on v.
|
|
281 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
put the heat on v.
|
|
282 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
put the heat on v.
|
|
283 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
put the screws on v.
|
|
284 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
put the screws on v.
|
|
285 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı artırmak |
tighten the screws on v.
|
|
286 |
Idioms |
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak |
tighten the screws on v.
|
|
287 |
Idioms |
üzerindeki yük kalkmış |
off back adj.
|
|
288 |
Idioms |
omzundaki/üzerindeki (sorumluluk vb) |
on somebody's shoulders expr.
|
|
289 |
Idioms |
omzundaki/üzerindeki (sorumluluk vb) |
on the shoulders of somebody expr.
|
|
290 |
Idioms |
üzerindeki ilgiyi kaybetmiş |
out of the limelight expr.
|
|
Poetic/Literary |
|
291 |
Poetic/Literary |
harf, sözcük ve simgelerin sayfa üzerindeki düzeniyle görsel mesaj veren şiir |
concrete poetry n.
|
|
Speaking |
|
292 |
Speaking |
üzerindeki ne? |
what's on you? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
293 |
Trade/Economic |
aziz ambrose'un at üzerindeki figürünü taşıyan sikke |
ambrosin n.
|
|
294 |
Trade/Economic |
aziz ambrose'un at üzerindeki figürünü taşıyan sikke |
ambrosino n.
|
|
295 |
Trade/Economic |
ambalaj paketi üzerindeki tanıtıcı yazı |
docket n.
|
|
296 |
Trade/Economic |
alacaklar üzerindeki rehin |
pledge on receivables n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
alacaklının belirli varlıklar üzerindeki kanuni rehin hakkı |
lien n.
|
|
298 |
Trade/Economic |
belirli miktarların üzerindeki alımlarda yapılan ıskonto |
quantity allowance n.
|
|
299 |
Trade/Economic |
daha genel olarak borç üzerindeki faiz oranı |
coupon n.
|
|
300 |
Trade/Economic |
fiyata tepki olarak aynı arz eğrisi üzerindeki hareket |
change in quantity supplied n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
gayrimenkul üzerindeki diğer haklar |
other rights on immovable property n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
girdiler üzerindeki tarifelerin yüksekliği dolayısıyla endüstrinin gerçekte korunmayıp cezalandırılmış olması |
negative protection n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
getiri oranı üzerindeki düzenlemeler |
rate of return regulation n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
hisse senetleri üzerindeki rehin |
pledge on shares n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
iş varlıkları üzerindeki sınırsız yükümlülük |
floating charges on business assets n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
ışığın emtia üzerindeki etkisi |
polarization n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
ışığın emtia üzerindeki etkisi |
polarisation n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
kağıt üzerindeki kar |
paper profit n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
maliyet üzerindeki fark |
markup on cost n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
müşteri üzerindeki risk |
risk on the customer n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
pozitif denetim faktörleri (nüfus artış hızı üzerindeki) |
positive checks n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
satıcının sattığı mal üzerindeki ipotek veya rehin hakkı |
seller's lien n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
senedin üzerindeki ödeme miktarı |
alteration n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
sigorta poliçesi üzerindeki rehin |
pledge on insurance policy n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
sikke üzerindeki yazı |
legend n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
teminatı ev üzerindeki ipotek olan konut kredisi |
home equity line of credit n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
taşınmazın elden çıkartılmasından sağlanan sermaye kazançları üzerindeki vergi |
immovable property gains tax n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
yabancı ülkede yerleşik kişiler üzerindeki alacak hakları |
claims on foreign residents n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
teminatı ev üzerindeki ipotek olan konut kredisi |
equity credit line n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
fiyat dalgalanmasının portföy üzerindeki etkisini ölçen bir fiyatlandırma modeli |
zeta n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
fiyattaki dalgalanmaların borsadaki birim fiyat üzerindeki etkisini ölçen bir istatistik metodu |
kappa n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
mülk üzerindeki vergi oranı |
millage n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
bina üzerindeki ipotek |
monkey [uk] n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
serbest ticaret antlaşmalarının menşe kuralları üzerindeki etkisi |
cumulation n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
(kanada'da) altmış beş yaş ve üzerindeki vatandaşlara verilen aylık para yardımı |
gis (guaranteed income supplement) abrev.
|
|
Law |
|
326 |
Law |
(iskoç hukukunda) derebeyinin toprak üzerindeki mülkiyet hakkının devamına hükmedilmesi |
recognition n.
|
|
327 |
Law |
(iskoç hukukunda) derebeyinin toprak üzerindeki mülkiyet hakkının devamı |
recognosce n.
|
|
328 |
Law |
arazi üzerindeki tam mülkiyeti |
frank-fee n.
|
|
329 |
Law |
arazi üzerindeki tam mülkiyet |
seizin n.
|
|
330 |
Law |
arazi üzerindeki tam mülkiyet |
seisin n.
|
|
331 |
Law |
belirli bir eşya üzerindeki geçici haciz |
particular lien n.
|
|
332 |
Law |
babanın çocukları üzerindeki velayet hakkı |
paternal power n.
|
|
333 |
Law |
belge üzerindeki kazıntı |
rasure n.
|
|
334 |
Law |
belge üzerindeki silinti |
rasure n.
|
|
335 |
Law |
belirli bir eşya üzerindeki ihtiyati haciz |
particular lien n.
|
|
336 |
Law |
bir arazi üzerindeki zilyetliği zamanında geri vermeme |
holding over n.
|
|
337 |
Law |
bir menkul üzerindeki beklenen mülkiyet hakkının vasiyet olunması |
executory bequest n.
|
|
338 |
Law |
bir arazi üzerindeki inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı |
easement of natural support n.
|
|
339 |
Law |
borcu muhafaza etmek için başkasının mülkü üzerindeki hak |
lien n.
|
|
340 |
Law |
edebi eserler üzerindeki haklar |
literary property n.
|
|
341 |
Law |
ekili arazi ürünleri üzerindeki hak |
emblements n.
|
|
342 |
Law |
eşya üzerindeki hapis hakkı |
distraint n.
|
|
343 |
Law |
inşa edilen bina üzerindeki rüçhanlı takip hakkı |
building lien n.
|
|
344 |
Law |
kadının ölen kocasının bıraktığı mirası üzerindeki yasal hakkı |
marital portion n.
|
|
345 |
Law |
kira üzerindeki hapis hakkı |
distraint n.
|
|
346 |
Law |
kişiler üzerindeki mutlak haklar |
absolute rights on persons n.
|
|
347 |
Law |
kiracının kiralanan üzerindeki şahsi kullanım hakkı |
dominium utile n.
|
|
348 |
Law |
mülkiyet üzerindeki gayri ayni haklar |
land charges n.
|
|
349 |
Law |
üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge |
ancient document n.
|
|
350 |
Law |
ödenmemiş kira veya mal zararı karşılığında ev sahibinin mülk üzerindeki ipotek hakkı |
landlord's lien n.
|
|
351 |
Law |
erkeğin karısı üzerindeki otoritesi |
manus n.
|
|
352 |
Law |
sahip olunan toprak parçası üzerindeki hakkın dayandığı esasların özeti |
brief n.
|
|
353 |
Law |
kişinin etrafı çevrelenmemiş toprak üzerindeki hakkı |
close n.
|
|
354 |
Law |
erkeğin ölen karısının malları üzerindeki veraset hakkı |
curiality [scotland] n.
|
|
355 |
Law |
devletin karışıklık çıkan bölgeler üzerindeki hakkı |
fisc [scotland] n.
|
|
356 |
Law |
daha uzun süre hayatta kalan tarafın ortak mülk üzerindeki yasal mülkiyet hakkı |
survivorship n.
|
|
357 |
Law |
mülkiyet üzerindeki belirsizlik ve iddiaları yasal yollarla bertaraf etmek |
quiet title v.
|
|
358 |
Law |
arazi üzerindeki haklarını artırmak |
shingle v.
|
|
Politics |
|
359 |
Politics |
abd, ingiltere, kanada, avustralya ve yeni zelanda istihbarat örgütlerinin dünya üzerindeki iletişim sistemlerini denetlemek amacıyla kurdukları ortak projenin kod adı |
echelon n.
|
|
360 |
Politics |
devletin kendi ülkesi üzerindeki yargı yetkisi |
territorial jurisdiction n.
|
|
361 |
Politics |
dünya finansal ve ekonomik krizi ve kalkınma üzerindeki etkileri kongresi |
conference on the world financial and economic crisis and its impact on development n.
|
|
362 |
Politics |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium n.
|
|
363 |
Politics |
merkezi hükümetin bölgesel hükümete en yüksek miktarda yetki devretmesine rağmen onun üzerindeki egemenliğini koruduğu bir düzenleme |
devo max n.
|
|
364 |
Politics |
dünya üzerindeki komünist ve sosyalist uluslar |
second world n.
|
|
365 |
Politics |
kiliseye, ruhban sınıfına veya bunların halk üzerindeki etkisine karşı olan |
anticlerical adj.
|
|
Industry |
|
366 |
Industry |
gelişim ve planlamadaki belirsizliğin yaşam alanı ve işletmeler üzerindeki zararlı etkileri |
planning blight n.
|
|
Tourism |
|
367 |
Tourism |
bir rezervasyonun konfirme edilip edilmediğini belirten bilet üzerindeki kutucuk |
status box n.
|
|
Advertising |
|
368 |
Advertising |
pazarlamayı pazarlama sistemleri ile toplumun birbirini üzerindeki etkileri şeklinde bir bütün olarak ele alma |
macromarketing n.
|
|
Technical |
|
369 |
Technical |
üzerindeki dikey ve ufak silikon bıçaklar yardımıyla sıvılarla etkileşime girebilen, ticari uygulamalarda kullanılan sentetik bir yüzey |
nanograss n.
|
|
370 |
Technical |
delme kalıbı üzerindeki bir grup delik veya pim |
nest n.
|
|
371 |
Technical |
film üzerindeki boya, vernik vb. kaynaklı yumru veya parçacık |
nib n.
|
|
372 |
Technical |
el presinin merdanesi üzerindeki çıkıntılar arasındaki dört boşluktan biri |
till n.
|
|
373 |
Technical |
bir bölmenin üzerindeki plaka |
top plate n.
|
|
374 |
Technical |
kontrollü indirgeme ateşlemesinin bazı seramik sırlar üzerindeki renk ve kabarcık etkisi |
transmutation n.
|
|
375 |
Technical |
konveyör üzerindeki yükü huni veya hazneye boşaltan cihaz |
tripper n.
|
|
376 |
Technical |
demir tuzlarının jelatin üzerindeki çözündürücü etkisine dayanan bir fotomekanik işlem |
true-to-scale process n.
|
|
377 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret n.
|
|
378 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret nozzle n.
|
|
379 |
Technical |
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold |
turret pipe n.
|
|
380 |
Technical |
alüminyum üzerindeki dekoratif ve koruyucu anodik oksidasyon kaplamaları |
decorative and protective anodic oxidation coatings on aluminium n.
|
|
381 |
Technical |
araç üzerindeki elektrik kablo donanımı |
on-board electrical wiring harnesses n.
|
|
382 |
Technical |
atmosfer basıncı üzerindeki basınç |
gauge pressure n.
|
|
383 |
Technical |
boyama için hazırlanmış çelik yüzeylerin üzerindeki klorürün ölçümü |
measurement of chloride on steel surfaces prepared for painting n.
|
|
384 |
Technical |
çentikli borular üzerindeki yavaş çatlak ilerlemesi |
slow crack growth on notched pipes n.
|
|
385 |
Technical |
düz ve eğri yüzeyler üzerindeki işaretler |
markings on flat or curved surfaces n.
|
|
386 |
Technical |
doğrusal hareket silindiri üzerindeki konumlandırma düzeneği |
positioner mounting on linear actuator n.
|
|
387 |
Technical |
esnek bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı |
guided type fall arrester on a flexible anchorage line n.
|
|
388 |
Technical |
eğik bir yüzeyde ölçülen bir açının yatay bir yüzey üzerindeki izdüşümünü almakta kullanılan alet |
angulator n.
|
|
389 |
Technical |
elek üzerindeki kalıntı |
residue on sieve n.
|
|
390 |
Technical |
fiber optik cihazların üzerindeki tozun etkisi |
effects of dust on fibre optic devices n.
|
|
391 |
Technical |
iyonlaştırıcı radyasyonun yalıtkan malzemeler üzerindeki etkileri |
effects of ionizing radiation on insulating materials n.
|
|
392 |
Technical |
kalıp üzerindeki basınç |
pressure on forms n.
|
|
393 |
Technical |
kalıp üzerindeki basınç |
pressure on formwork n.
|
|
394 |
Technical |
kanatların üzerindeki hava akışını dağıtarak kaldırma kuvvetini azaltan kumanda yüzeyi |
spoiler n.
|
|
395 |
Technical |
kalıp üzerindeki basınç |
pressure on shuttering n.
|
|
396 |
Technical |
kritik sıcaklığın üzerindeki tavlanmış çeliği sertliğini arttırmak için yağ veya diğer bir sıvıya batırarak aniden soğutma işlemi |
hardening n.
|
|
397 |
Technical |
kontak üzerindeki kaplamanın adhezyonu |
adhesion of coating on contact n.
|
|
398 |
Technical |
koşum/dizgin üzerindeki kabartma süs |
facepiece n.
|
|
399 |
Technical |
levye üzerindeki kumanda ayırma şalteri |
control stick disengage switch n.
|
|
400 |
Technical |
mamul üzerindeki mikroorganizma populasyonu |
population of micro-organism on product n.
|
|
401 |
Technical |
manyetik olmayan ana metaller üzerindeki yalıtkan kaplamalar |
non-conductive coatings on non-magnetic basis metals n.
|
|
402 |
Technical |
metal taban malzemeler üzerindeki altın kaplamalarda gözeneklilik tayini |
determination of porosity in gold coating on metal substrates n.
|
|
403 |
Technical |
mil üzerindeki dişli |
body gear n.
|
|
404 |
Technical |
parçalar üzerindeki bağlantıların tanıtımı |
identifications of connections on units n.
|
|
405 |
Technical |
pamuk çekirdeği üzerindeki elyafı traşlayarak elyafın pamuk çekirdeği üzerinden alınmasını sağlayan makine |
linter n.
|
|
406 |
Technical |
sert bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı |
guided type fall arrester on a rigid anchorage line n.
|
|
407 |
Technical |
su üzerindeki baskı |
water stress n.
|
|
408 |
Technical |
taşıt üzerindeki cihazlarla yapılan veri iletimi |
onboard data transmission n.
|
|
409 |
Technical |
toz ve kumun elektroteknik ürünler üzerindeki etkileri |
effects of dust on electrotechnical products n.
|
|
410 |
Technical |
tek bir elek üzerindeki kalıntı |
residue on one sieve n.
|
|
411 |
Technical |
uçağın dünya üzerindeki konumunu ve yerini gösteren sistem |
inertial reference system n.
|
|
412 |
Technical |
yağların çelik üzerindeki korozyon önleyici etkisi |
anticorrosive effect of oils on steel n.
|
|
413 |
Technical |
yol kaplaması üzerindeki yön gösterin işaretler |
directional road way n.
|
|
414 |
Technical |
(makine) diş üzerindeki pasları giderme |
scaling n.
|
|
415 |
Technical |
yer üzerindeki hız |
speed over ground n.
|
|
416 |
Technical |
yüzey üzerindeki yoğunlaşma |
condensation on a surface n.
|
|
417 |
Technical |
cankurtaran arabası üzerindeki çeki kancası |
bail n.
|
|
418 |
Technical |
yol düzleyici araç üzerindeki döner kemerli çelik yay |
bail n.
|
|
419 |
Technical |
fıçı üzerindeki demir çember |
barrel hoop n.
|
|
420 |
Technical |
madeni para, jeton, madalya ve plakaların üzerindeki kabartılar |
bead n.
|
|
421 |
Technical |
tezgah üzerindeki işi sabit tutmaya yarayan kelepçe |
bench clamp n.
|
|
422 |
Technical |
geminin demirinin pusula ibresi üzerindeki etkisini tazmin eden veya nötrleyen, gemi pusulasına bağlı bir mekanizma |
magnetic compensator n.
|
|
423 |
Technical |
kristal üzerindeki alt yüzeyler |
vicinal planes n.
|
|
424 |
Technical |
(türbin üzerindeki) bir dizi bıçak |
blading n.
|
|
425 |
Technical |
direk veya seren üzerindeki metal halka |
withe n.
|
|
426 |
Technical |
üzerindeki dişlilerin pinyona takılması ile dairesel hareketi pistonlu doğrusal harekete dönüştüren çark |
mangle wheel n.
|
|
427 |
Technical |
harf üzerindeki ince çizgi |
hair line n.
|
|
428 |
Technical |
harfin üzerindeki çok ince çizgi |
hairline n.
|
|
429 |
Technical |
alabama'daki tennessee nehri üzerindeki bir baraj |
wilson dam n.
|
|
430 |
Technical |
dünya üzerindeki alanların oranlarını yeniden üreten eşit alanlı harita projeksiyonu |
homolographic projection n.
|
|
431 |
Technical |
fırın kupol kabuğunun doldurma deliğinin üzerindeki kısmı |
hood n.
|
|
432 |
Technical |
makine üzerindeki alet tutan ek parça |
monitor n.
|
|
433 |
Technical |
küpeştenin üzerindeki u şekilli çentik |
oarlock n.
|
|
434 |
Technical |
küçük nesneler üzerindeki gravür |
glyptograph n.
|
|
435 |
Technical |
katışkı içeren yeni işlenmiş çelik üzerindeki çizgi |
ghost n.
|
|
436 |
Technical |
damıtma kulesinin üzerindeki atık buhar |
overhead n.
|
|
437 |
Technical |
sanat eseri veya fotoğrafın üzerindeki şeffaf kaplama |
overlay n.
|
|
438 |
Technical |
baskı makinesinin üzerindeki ambalajlama kısmına daha güçlü baskı elde etmek için eklenen kağıt parçası gibi malzeme |
overlay n.
|
|
439 |
Technical |
titreşimli harekette denge noktasının hat üzerindeki herhangi bir noktaya olan uzaklığı |
displacement n.
|
|
440 |
Technical |
güverte kamarası veya kaptan köşkü üzerindeki kaplamanın alt kısmı |
combing n.
|
|
441 |
Technical |
şöminede ateş üzerindeki çaydanlığı destekleyen yatay hareketli demir kol |
crane n.
|
|
442 |
Technical |
üzerindeki türbinden çıkış kanalına uzanan hava geçirmez su akış borusu |
draught tube n.
|
|
443 |
Technical |
kalıp üzerindeki kabarık yüzey |
pad n.
|
|
444 |
Technical |
üflenmiş cam üzerindeki dekoratif çukur |
ponty n.
|
|
445 |
Technical |
şerit veya çizgilerle kesintiye uğramamış olup üzerindeki renklerin birbirine dönüştüğü spektrum |
continous spectrum n.
|
|
446 |
Technical |
(dikiş makinesinde kumaş üzerindeki iğne) ileri taşıma |
feed n.
|
|
447 |
Technical |
kirişin dış elemanları üzerindeki boşluk |
panel n.
|
|
448 |
Technical |
kağıt üzerindeki ayak izi |
pedograph n.
|
|
449 |
Technical |
dövülebilir demir döküm üzerindeki soyulur tabaka |
peel n.
|
|
450 |
Technical |
şam çeliği üzerindeki şekil ve desenler |
damask n.
|
|
451 |
Technical |
dünya üzerindeki her şeyin parçalanıp birleşmesiyle oluşan sonsuz sayıdaki madde parçacıkları |
seed n.
|
|
452 |
Technical |
çömleğin üzerindeki cilanın çatlayıp soyulması |
shivering n.
|
|
453 |
Technical |
köprünün üst yapıyı destekleyen ve köprü ayağının üzerindeki yuvayı barındıran parçası |
shoe n.
|
|
454 |
Technical |
plaka üzerindeki gömülü bağlantı noktası |
slug n.
|
|
455 |
Technical |
herhangi bir maddenin üzerindeki asit ve tuz gibi maddeleri temizlemek |
edulcorate v.
|
|
456 |
Technical |
deniz üzerindeki bir uçağın navigasyonuna ait |
aeromarine adj.
|
|
457 |
Technical |
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü |
ly (langley) abrev.
|
|
458 |
Technical |
yol araçları üzerindeki yük tutma tertibatları |
load restraint assemblies on road vehicles
|
|
Computer |
|
459 |
Computer |
üzerine delikler şeklinde bilgi depolanabilen kağıt şeridin üzerindeki boylamasına çizgiler |
channel n.
|
|
460 |
Computer |
ağ üzerindeki hizmetler |
online services n.
|
|
461 |
Computer |
ağ üzerindeki meşhur kişiler |
celebrities online n.
|
|
462 |
Computer |
ağ üzerindeki ünlüler |
online celebrities n.
|
|
463 |
Computer |
bilgisayar kontrollü sistemlerde seri hatlar üzerindeki bilgi akış hızı birimi |
boud rate n.
|
|
464 |
Computer |
disk üzerindeki boyut |
size on disk n.
|
|
465 |
Computer |
internet üzerindeki en büyük açık artırma usulü alışveriş sitesi |
e-bay n.
|
|
466 |
Computer |
lif üzerindeki yitim |
fiber loss n.
|
|
467 |
Computer |
(internet üzerindeki yorumları yazan kimseye bilgi vermeden silme |
ghosting n.
|
|
468 |
Computer |
(internet üzerindeki oyunlarda) puan kazanmak için tekrar tekrar aynı görevi yapma |
grinding n.
|
|
469 |
Computer |
manyetik disk üzerindeki verileri yazıp okumada kılavuz görevi gören dairesel manyetik yol |
data track n.
|
|
470 |
Computer |
döner manyetik diskin üzerindeki hava tabakası ile desteklenen okuma-yazma kafası |
flying head n.
|
|
471 |
Computer |
üzerindeki oturumu kapat |
log off from expr.
|
|
472 |
Computer |
üzerindeki hizmet |
service on expr.
|
|
473 |
Computer |
üzerindeki hizmetler |
services on expr.
|
|
Telecom |
|
474 |
Telecom |
ağ üzerindeki mesaj iletişiminin güvenliğinin yönetimi için netscape tarafından oluşturulmuş bir program katmanı |
secure sockets layer n.
|
|
475 |
Telecom |
(dünya dışı araçtan veriyi) dünya üzerindeki bir alıcıya iletmek |
downlink v.
|
|
Electric |
|
476 |
Electric |
bant üzerindeki kayıt sonu |
end-of-tape record n.
|
|
Mechanic |
|
477 |
Mechanic |
üzerindeki dişleri, karşılık gelen vida somununun veya dişi vidanın içindeki oluğa oturan vida |
male screw n.
|
|
478 |
Mechanic |
metal mil üzerindeki kanat grubu |
ruffle n.
|
|
Textile |
|
479 |
Textile |
öreke üzerindeki keten tutamı |
top [dialect] n.
|
|
480 |
Textile |
silindir üzerindeki tel genişliği |
width on the wire n.
|
|
481 |
Textile |
taban üzerindeki hav yüksekliğinin hasarsız ölçülmesi |
non-destructive measurement of pile thickness above the backing n.
|
|
482 |
Textile |
fasone kumaş üzerindeki küçük desenler |
façonné n.
|
|
483 |
Textile |
kumaş üzerindeki genellikle üretan ile kaplanarak elde edilen parlak yüzey |
wet-look n.
|
|
484 |
Textile |
kumaş üzerindeki dikdörtgen şekilli yırtık |
winkle-hawk n.
|
|
485 |
Textile |
kumaş üzerindeki dikdörtgen şekilli yırtık |
winkle-hole n.
|
|
486 |
Textile |
kumaş üzerindeki parlak bitiş |
ciré n.
|
|
487 |
Textile |
kare boşlukları olan bir fon üzerindeki basit desenli ağ veya dantel |
filet n.
|
|
488 |
Textile |
çırçır makinesinin silindirinin üzerindeki zincire yerleştirilip ipliğin taraklanmasını kolaylaştıran dişli çıta |
flat n.
|
|
489 |
Textile |
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit |
orphrey n.
|
|
490 |
Textile |
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit |
orfray n.
|
|
491 |
Textile |
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit |
orfrey n.
|
|
Architecture |
|
492 |
Architecture |
bina üzerindeki sivri tepeli kule |
pinnacle n.
|
|
493 |
Architecture |
klasik cephe kornişinin üzerindeki alçak duvar veya kat |
attic n.
|
|
494 |
Architecture |
şöminenin üzerindeki duvarı destekleyerek lento görevi gören hatıl |
manteltree n.
|
|
495 |
Architecture |
yatay yüzeye üzerindeki suyu akıtması için verilen hafif eğim |
weathering n.
|
|
496 |
Architecture |
kemerin ayağının kotu üzerindeki yüksekliği |
rise n.
|
|
Construction |
|
497 |
Construction |
mira üzerindeki kayan görüş çubuğu |
target n.
|
|
498 |
Construction |
dişi zıvana üzerindeki ufak çıkıntı |
tusk n.
|
|
499 |
Construction |
duvar üzerindeki metal kenarlık |
apron n.
|
|
Woodworking |
|
500 |
Woodworking |
(tahta zemin üzerindeki) sivri budak |
spike knot n.
|
|