bozukluk - Turco Inglés Diccionario
Historia

bozukluk



Significados de "bozukluk" en diccionario inglés turco : 79 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
bozukluk small change n.
bozukluk defect n.
General
bozukluk foulness n.
bozukluk wonkiness n.
bozukluk change n.
bozukluk breakdown n.
bozukluk deformity n.
bozukluk crankiness n.
bozukluk putrescence n.
bozukluk disorder n.
bozukluk bumpiness n.
bozukluk decomposition n.
bozukluk taint n.
bozukluk marring n.
bozukluk distortion n.
bozukluk hilliness n.
bozukluk irregularity n.
bozukluk coin n.
bozukluk modernness n.
bozukluk decayedness n.
bozukluk corrosion n.
bozukluk rupture n.
bozukluk decompose n.
bozukluk malfunction n.
bozukluk rubberize n.
bozukluk anomaly n.
bozukluk faultiness n.
bozukluk defo n.
bozukluk dodginess n.
bozukluk defectiveness n.
bozukluk disorderedness n.
bozukluk small change n.
bozukluk unsoundness n.
bozukluk upset n.
bozukluk being broken down n.
bozukluk devastation n.
bozukluk defect n.
bozukluk mess n.
bozukluk disturbance n.
bozukluk fault n.
bozukluk glitch n.
bozukluk bug n.
bozukluk flaw n.
bozukluk chicken-feed n.
bozukluk mar n.
bozukluk rottenness n.
bozukluk trouble n.
bozukluk imperfection n.
bozukluk chicken feed n.
bozukluk rubberise n.
bozukluk impairment n.
bozukluk failure n.
bozukluk unperfection [obsolete] n.
bozukluk unperfectness n.
bozukluk unwholesomeness n.
bozukluk vitiosity [rare] n.
bozukluk derangement n.
bozukluk ruin n.
bozukluk distraction n.
bozukluk disturb [obsolete] n.
bozukluk feculence n.
bozukluk sozzle [us] n.
bozukluk bit n.
bozukluk putrescent adj.
Colloquial
bozukluk chump change n.
bozukluk chickenfeed n.
bozukluk small change n.
bozukluk spare change n.
bozukluk goof-up n.
Trade/Economic
bozukluk vice n.
Law
bozukluk blemish n.
bozukluk corruption n.
Technical
bozukluk decomposition n.
Mechanic
bozukluk trouble n.
Psychology
bozukluk dysregulation n.
Marine Biology
bozukluk aberration n.
Archaic
bozukluk detorsion n.
bozukluk pravity n.
Slang
bozukluk kembla [australia] n.

Significados de "bozukluk" con otros términos en diccionario inglés turco: 340 resultado(s)

Turco Inglés
General
ağzı bozukluk scurrility n.
ağzı bozukluk profanity n.
ağzı bozukluk filth n.
ahlaki bozukluk moral corruption n.
morali bozukluk downheartedness n.
ağzı bozukluk scurrilities n.
içtimai bozukluk social disorder n.
morfolojik bozukluk morphological deformation n.
ağzı bozukluk ribald n.
ağzı bozukluk aischrology n.
görme duyusunda bozukluk eluscation [obsolete] n.
beden veya zihinde bozukluk dishabille n.
şiddetli ruhsal bozukluk feeling n.
(özellikle iklim) bozukluk insalubrity n.
cinneti andıran ruhsal bozukluk frenzy n.
fizyolojik bozukluk kaynaklı anormal ereksiyon priapism n.
Colloquial
tek bir bozukluk thin dime [dated] [us] n.
kas güçsüzlüğü, kronik yorgunluk ve depresyon gibi semptomları olan viral bozukluk yuppie disease n.
kas güçsüzlüğü, kronik yorgunluk ve depresyon gibi semptomları olan viral bozukluk yuppie flu n.
bipolar bozukluk hastası bipolar n.
Idioms
ruhsal bozukluk chemical imbalance n.
mental bozukluk chemical imbalance n.
bozukluk (para) piece of change n.
akli bozukluk straws in your hair n.
akli bozukluk straws in (one's) hair [obsolete] v.
Trade/Economic
kaynak dağılımında bozukluk misallocation n.
Law
kanı bozukluk corruption of blood n.
rızada bozukluk defective intention n.
Technical
bozukluk düzeltme defect correction n.
bozukluk bulma defect detection n.
borumsu bozukluk piping n.
bozukluk önleyici emergency stop n.
çatlaksı bozukluk flaw n.
düzlemsel bozukluk planar defect n.
farkedilmemiş bozukluk undetected failure n.
geçici bozukluk soft failure n.
içyapısal bozukluk microstructural defect n.
ışınımsal bozukluk radiation sickness n.
kritik bozukluk critical defect n.
noktasal bozukluk point defect n.
sıfır bozukluk zero defect n.
yapısal bozukluk structural defect n.
yapısal bozukluk structural imperfection n.
eriyik malzemenin bir kısmında oluşan bükülme sonucu çelik veya cam yüzeyde oluşan bozukluk lap n.
Computer
bozukluk süresi down time n.
bozukluk süresi down-time n.
kısmi bozukluk soft failure n.
Informatics
bozukluk yer belirleme fault localization n.
bozukluk çözümleme fault analysis n.
bozukluk tanısı fault diagnosis n.
kısmi bozukluk soft failure n.
Aeronautic
barotropik bozukluk barotropic disturbance n.
Marine
atmosferik bozukluk atmospheric disturbance n.
Medical
ayak parmaklarının yukarıya yönelip, kişinin topuğu üzerinde yürümesi şeklinde ortaya çıkan ortopedik bozukluk talipes calcaneus n.
şiddetli veya tedavi edilemez zihinsel bozukluk acromania n.
motor hiperaktivitesi ile karakterize ciddi zihinsel bozukluk acromania n.
ağır psikiyatrik bozukluk severe psychiatric disturbance n.
anorektal bozukluk anorectal malformation n.
bakır metabolizmasında bozukluk disorder in copper metabolism n.
biyokimyasal bir bozukluk a biochemical abnormality n.
depresif bozukluk depressive disorder n.
doğumsal bozukluk congenital anomaly n.
elektrolit bozukluk electrolyte abnormality n.
endokrin bozukluk endocrine disorder n.
fonksiyonel bozukluk functional impairment n.
gastrointestinal bozukluk gastrointestinal disturbance n.
gaz degişimindeki bozukluk impaired gas exchange n.
fiziksel bozukluk physical disturbance n.
fiziksel rahatsızlık/bozukluk physical impairment n.
genetik bozukluk hereditary disease n.
genetik bozukluk genetic disorder n.
genetik bozukluk inherited disease n.
genetik bozukluk genetic defect n.
hafif bilişsel bozukluk mild cognitive impairment n.
genetik bozukluk genetic disease n.
genetik bozukluk genetic abnormality n.
granulamatöz enflamatuar bozukluk granulomatous inflammatory disorder n.
genetik bozukluk hereditary condition n.
genetik bozukluk inherited disorder n.
genetik bozukluk congenital disease n.
hiperkinetik hareket bozukluk hyperkinetic movement disorder n.
hemodinamik bozukluk hemodynamic disturbance n.
hayatı tehdit edici metabolik bozukluk life threatening metabolic derangement n.
iyatrojenik bozukluk iatrogenic illness n.
immunolojik olarak tetiklenmiş dermatolojik bozukluk immunologically triggered dermatologic disorder n.
ilerleyici olmayan motor bozukluk nonprogresive motor disorder n.
kalıtsal bozukluk genetic disease n.
kalıtsal bozukluk congenital disease n.
kardiyovasküler bozukluk cardiovascular disturbance n.
kalıtsal bozukluk genetic disorder n.
kalbin elektrik sisteminde görülen bir bozukluk long qt syndrome n.
kalıtsal bozukluk hereditary condition n.
kalıtsal bozukluk inherited disorder n.
kalıtsal bozukluk genetic abnormality n.
kalıtsal bozukluk genetic defect n.
kalıtsal bozukluk hereditary disorder n.
kalıtsal bozukluk inherited disease n.
kalıtsal bozukluk hereditary disease n.
kardiyovasküler bozukluk cardiovascular disorder n.
kronik medikal bozukluk chronic medical disorder n.
kronik myeloproliferatif bozukluk chronic myeloproliferative disorder n.
kognitif bozukluk cognitive disorder n.
konuşmanın akıcılığında bozukluk stuttering n.
lipid metabolizmasında bozukluk disturbed lipid metabolism n.
manik bozukluk manic disorder n.
metabolik bozukluk metabolic derangement n.
multisistemik klinik bozukluk multi-systemic clinic disorder n.
metabolik bozukluk metabolic disturbance n.
okulomotor bozukluk oculomotor disturbance n.
neoplastik bozukluk neoplastic disorder n.
nöropsikiyatrik bozukluk neuropsychiatric disorder n.
obsesif-kompulsif bozukluk obsessive-compulsive disorder n.
organik bozukluk organic disorder n.
otozomal resesif bozukluk autosomal recessive defect n.
otistik bozukluk autistic disorder n.
otozomal dominant bozukluk autosomal dominant disorder n.
otozomal resesif bozukluk autosomal recessive disorder n.
önemli bozukluk major defect n.
ortopedik bozukluk orthopedic disorder n.
panik bozukluk panic disorder n.
postpartum psikiyatrik bozukluk postpartum psychiatric disorder n.
restriktif tipte bozukluk restrictive disorder n.
romatizmal bozukluk rheumatic disease n.
psikiyatrik bozukluk psychiatric disorder n.
sempatetik sinir sistemi ile ilgili hastalık veya bozukluk sympathicopathy n.
serum lipid profilindeki bozukluk disturbance in serum lipid profile n.
vasküler bozukluk vascular disorder n.
ussal bozukluk mental defect n.
vasküler bilişsel bozukluk vascular cognitive impairment n.
yazıyı algılamada bozukluk dyslexia n.
yaygın gelişimsel bozukluk pervasive developmental disorder n.
yaygın gelişimsel bozukluk diffused developmental disorder n.
yapay bozukluk factitious disorder n.
otoimmün bozukluk autoimmune disorder n.
başka bir hastalığın belirtilerini gösteren hastalık veya bozukluk mimic n.
bedensel bozukluk dyscrasy n.
zihinsel bozukluk fantod n.
parafilik bozukluk parasexuality n.
belirli deri hastalıklarının gelişimine yatkınlık yaratan bir bozukluk dartrous diathesis n.
premenstrüel disforik bozukluk premenstrual dysphoric disorder n.
miyokard enfarktüsü ile ilişkili ortaya çıkan bozukluk shock n.
yoğun, kırılgan kemikler ve cüceliğin görüldüğü genetik bir bozukluk pyknodysostosis n.
birincil tümör veya metastazları ile ilgili (sistemik bozukluk, sendrom) paraneoplastic adj.
mental bozukluk anlamı veren son ek -thymia suf.
Psychology
duygulanımsal bozukluk affective disorder n.
zihinsel enerjinin sonuna kadar kullanılmasından kaynaklanan psikolojik bozukluk cerebropathy n.
kişinin hayvana dönüşme kabiliyeti olduğuna inanması şeklindeki zihinsel bozukluk theriomorphosis n.
aktarılmış hezeyanlı bozukluk shared psychotic disorder n.
aktarılmış hezeyanlı bozukluk folie à deux n.
aktarılmış hezeyanlı bozukluk a madness shared by two n.
bilişsel bozukluk cognitive inefficiency n.
bipolar affektif bozukluk bipolar affective disorder n.
cinsellikle ilgili aktif bir iğrenmenin bulunduğu bozukluk sexual aversion disorder n.
davranışsal-duygulanımsal bozukluk behavioral-emotional disorder n.
distimik bozukluk dysthymic disorder n.
duygusal bozukluk emotional dysregulation n.
duygusal bozukluk affect dysregulation n.
dissosiyatif bozukluk disassociative disorder n.
genel tıbbi duruma bağlı psikotik bozukluk psychotic disorder due to general medical condition n.
hafif kognitif bozukluk mild cognitive impairment n.
hipotalamik bozukluk hypothalamic dysfunction n.
iki uçlu bozukluk bipolar disease n.
manik depresif bozukluk manic depressive disorder n.
manik depresif bozukluk manic depression n.
manik depresif bozukluk bipolar affective disorder n.
manik bozukluk manic disorder n.
manik depresif bozukluk bipolar disease n.
major depresif bozukluk major depressive disorder n.
obsesif kompulsif bozukluk obsessive compulsive disorder (ocd) n.
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı almış hasta patient diagnosed with obsessive compulsive disorder n.
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı konulmuş hasta patient diagnosed with obsessive compulsive disorder n.
panik bozukluk panic disorder n.
paylaşılmış psikotik bozukluk shared psychotic disorder n.
paylaşılmış psikotik bozukluk a madness shared by two n.
paylaşılmış psikotik bozukluk folie à deux n.
psikiyatrik bozukluk psychiatric disorder n.
psikolojik bozukluk psychological disorder n.
psikiyatrik bozukluk psychiatric impairment n.
ruhsal bozukluk disturbance n.
ruhsal bozukluk psychological disorder n.
psikokutanöz bozukluk psychocutaneous disorder n.
ruhsal bozukluk mental illness n.
ruhsal bozukluk mental disturbance n.
psikotik davranışlarla karakterize heterojen bir psikiyatrik bozukluk schitzo n.
ruhsal bozukluk mental agitation n.
ruhsal bozukluk folie n.
ruhsal bozukluk mental disorder n.
serebellar bilişsel duygulanımsal bozukluk cerebellar cognitive affective syndrome n.
şizoafektif bozukluk schizoaffective disorder n.
işlevsel bozukluk functional disorder n.
duygusal bozukluk emotional disorder n.
duygulanımsal bozukluk emotional disorder n.
malezya ve endonezya'da görülen, şaşırma tepkisinin taklit ve tüm emirlere itaat etme gibi anormal davranışlara yol açtığı kültüre özgü bir bozukluk latah n.
bipolar bozukluk bipolar syndrome n.
manik depresif bozukluk manic depressive illness n.
mani ve depresyon ataklarıyla karakterize edilen zihinsel bir bozukluk manic-depressive psychosis n.
hiperseksüel bozukluk hypersexuality n.
ruhsal bozukluk hypopsychosis n.
görünürde fiziksel bir neden olmaksızın felç veya körlük gibi fiziksel semptomların görüldüğü bir ruhsal bozukluk hysteria n.
şiddetli duygu patlamaları ve duyusal ve motor işlev bozuklukları ile karakterize bir ruhsal bozukluk hysterical neurosis n.
obsesif bozukluk obsessive neurosis n.
obsesif kompulsif bozukluk obsessive neurosis n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalisation neurosis [uk] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalisation disorder [uk] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalisation [uk] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalization disorder [us] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalization neurosis [us] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalise [uk] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalization [us] n.
duygusal dissosiyatif bozukluk depersonalization [uk] n.
gelişimsel bozukluk developmental disorder n.
dissosiyatif bozukluk dissociative disorder n.
bir zihinsel bozukluk dysgnosia n.
bipolar bozukluk hastası cycler n.
hızlı döngülü bipolar bozukluk cyclic disorder n.
uzun süre boyunca nükseden hafif bir bipolar bozukluk cyclic disorder n.
siklotimik bozukluk hastası cycloid n.
siklotimik bozukluk hastası cyclothyme n.
siklotimik bozukluk hastası cyclothym n.
zihinsel bozukluk fantods n.
(beyin hasarı veya zihinsel bozukluk sonucu) hatalı sözcük veya harf yazma alışkanlığı paragraphia n.
parafilik bozukluk paraphilia n.
cinsel uyarılmanın alışılmışın dışında hareketler sonucu gerçekleştiği bozukluk paraphilia n.
parafilik bozukluk paraphilic disorder n.
bireyde fonksiyon bozukluğuna yol açarak diğerlerine zarar verebilecek cinsel bir bozukluk paraphilic disorder n.
(paranoid şizofreni hariç) paranoid bozukluk paraphrenia n.
zihinsel çatışmaların somatik tepkilere dönüştüğü ruhsal bozukluk conversion hysteria n.
zihinsel çatışmaların somatik tepkilere dönüştüğü ruhsal bozukluk conversion reaction n.
paylaşılmış psikotik bozukluk folie àdeux n.
kadınlarda doğum sonrası gelişen zihinsel bir bozukluk puerperal psychosis n.
manik-depresif bozukluk submania n.
bipolar bozukluk submania n.
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı almak be diagnosed with obsessive compulsive disorder v.
obsesif-kompulsif bozukluk tanısı konulmak be diagnosed with obsessive compulsive disorder v.
dissosiyatif bozukluk ile ilgili dissociated adj.
dissosiyatif bozukluk ile ilgili dissociative adj.
dissosiyatif bozukluk tarafından ortaya çıkan dissociative adj.
siklotimik bozukluk ile ilgili cycloid adj.
Mental Health
majör affektif bozukluk major affective disorder n.
beyindeki tespit edilebilir organik bir anormallikten kaynaklanmayan, duygulardan ileri gelen zihinsel bir bozukluk major affective disorder n.
tıbbı olarak ilgi görme amacıyla sürekli hastalık belirtileri uydurma ile karakterize edilen psikiyatrik bir bozukluk munchausen syndrome n.
başkalarına zarar verip tedavi ederek duygusal tatminini sağlayan bireylerde görülen ruhsal bozukluk munchausen's syndrome by proxy n.
Pathology
bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucu beyin ve omurilik dokusunda sertlikler oluşması cerebro-spinal sclerosis n.
kalıtımsal nörolojik bir bozukluk charcot-marie-tooth disease n.
şakak kemiği ve alt çeneye ait eklemin hatalı artikülasyonundan kaynaklanan bozukluk temporomandibular joint syndrome n.
göz kırpma, omuz silkme, koklama veya kekeleme gibi çoklu motor ve vokal tikler ile karakterize nörolojik bozukluk tourette syndrome n.
göz kırpma, omuz silkme, koklama veya kekeleme gibi çoklu motor ve vokal tikler ile karakterize nörolojik bozukluk tourette's n.
göz kırpma, omuz silkme, koklama veya kekeleme gibi çoklu motor ve vokal tikler ile karakterize nörolojik bozukluk gilles de la tourette syndrome n.
göz kırpma, omuz silkme, koklama veya kekeleme gibi çoklu motor ve vokal tikler ile karakterize nörolojik bozukluk tourettes syndrome n.
hücrede normal kromozom sayısının bir fazlasına neden olan kromozomal bozukluk trisomy n.
trofik sinirlerin kusurlu çalışmasından kaynaklanan bir bozukluk trophoneurosis n.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turner syndrome n.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turners syndrome n.
kadınlarda x kromozomunun tamamen veya kısmen olmamasından kaynaklı doğuştan gelen bir bozukluk turner's syndrome n.
tirozin metabolizmasında bulunan otozomal resesif bozukluk tyrosinemia n.
akantolitik bozukluk acantholytic disorder n.
büllöz bozukluk bullous disorder n.
enzim eksiklikleriyle birlikte olan konjenital adrenogenital bozukluk congenital adrenogenital disorder with enzyme deficiencies n.
endokrin bozukluk endocrine disorder n.
folliküler bozukluk follicular disorder n.
hafif bilişsel bozukluk mild cognitive disorder n.
infiltratif bozukluk infiltrative disorder n.
immün mekanizmayı tutan bozukluk disorder involving immune mechanism n.
kronik motor veya vokal tik şeklindeki bozukluk chronic motor or vocal tic disorder n.
metabolik bozukluk metabolic disorder n.
miyonöral bozukluk myoneural disorder n.
organik katatonik bozukluk organic catatonic disorder n.
organik disosiyatif bozukluk organic dissociative disorder n.
organik delüzyonel bozukluk organic delusional disorder n.
organik duygusal labilite bozukluk organic emotionally labile disorder n.
plasental bozukluk placental disorder n.
papüloskuamöz bozukluk papulosquamous disorder n.
puerperal mental bozukluk puerperal mental disorder n.
tik şeklindeki geçici bozukluk transient tic disorder n.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk ankyloglossia n.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk tongue tie n.
yetersiz sindirim veya hazımsızlık ile karakterize bir bozukluk apepsia n.
yetersiz sindirim veya hazımsızlık ile karakterize bir bozukluk apepsy n.
beynin bir kısmının kafatasından çıktığı bir bozukluk arnold-chiari deformity n.
adet düzeni ile ilgili bozukluk emmeniopathy n.
kitlesel psikojenik bozukluk epidemic hysteria n.
ergenlik döneminde testislerin olgunlaşmadığı, doğuştan gelen bir cinsel bozukluk kallman's syndrome n.
kemik yoğunluğundaki artışla karakterize edilen, ağır seyrettiğinde kemik iliği boşluklarının yok olduğu kalıtımsal bir bozukluk marble bones disease n.
rahmi etkileyen bozukluk hysteropathy n.
monogenik bozukluk monogenic disorder n.
hastayı güçten düşüren kas gerilmesi kaynaklı bozukluk repetetive strain injury n.
çocuklarda virütik bir hastalık sonrası görülüp aspirin kullanımı ile ilişkilendirilen nadir bir bozukluk reye's syndrome n.
anormal yağ büyümesi ile kendini gösteren kalıtsal bir bozukluk lipomatosis n.
kaslarda zayıflık ve zeka geriliği şeklinde kendini gösteren doğuştan bir bozukluk lysine intolerance n.
kaslarda zayıflık ve zeka geriliği şeklinde kendini gösteren doğuştan bir bozukluk lysinemia n.
salgı bezlerinde meydana gelen bozukluk glandular disorder n.
dejeneratif bozukluk degenerative disorder n.
penis veya klitorisin çift olarak bulunduğu, nadir görülen doğumsal bir bozukluk diphallus n.
tiroid hormonunun fazla salgılanmasından kaynaklanan otoimmün bir bozukluk graves' disease n.
tiroid hormonunun fazla salgılanmasından kaynaklanan otoimmün bir bozukluk grave's disease n.
yüzün bir tarafında görülüp işitme kaybı, omurga eğriliği ve hafif zihinsel gerilikle karakterize olabilen bir konjenital bozukluk oculoauriculovertebral dysplasia n.
koklama duyusunda bozukluk olfactory impairment n.
dokunma duyusunda meydana gelen bir bozukluk dysaphia n.
kas hareketi aralığını tahmin etmede bozukluk dysmetria n.
koku duyusunda bozukluk dysomia n.
koku duyusunda bozukluk dysosmia n.
koku duyusunda bozukluk parosamia n.
koku duyusunda bozukluk olfactory impairment n.
yüzün bir yarısında anomali ile karakterize, doğuştan gelen bir bozukluk goldenhar's syndrome n.
yüzün bir yarısında anomali ile karakterize, doğuştan gelen bir bozukluk oculoauriculovertebral dysplasia n.
kanserin yüzdeki deriyi yok ettiği ve körlüğe sebep olduğu doğuştan gelen ender bir bozukluk gorlin syndrome n.
bazı aminoasitlerin idrarla aşırı miktarda atıldığı kalıtsal bir metabolik bozukluk cystinuria n.
hücrede bozukluk cytopathy n.
bilinç dışı harekete sebep olan bir bozukluk poriomania n.
genetik etkenlerden kaynaklanan ve ışığa karşı aşırı duyarlılığa yol açan bir bozukluk porphyria n.
bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk savant syndrome n.
lipid metabolizmasında görülen genetik bir bozukluk gaucher's disease n.
koku alma duyusunda bozukluk parosmia n.
koku alma duyusunda bozukluk parosphresia n.
koku alma duyusunda bozukluk parosphresis n.
kafatasının uzun ve yanlardan dar olduğu genetik bozukluk scaphocephaly n.
nabızda yavaşlamanın eşlik ettiği bilinç kaybına yol açan bir bozukluk stokes-adams syndrome n.
ebeveynden çocuğa bulaşan (hastalık veya bozukluk) vertical adj.
fiziksel bozukluk anlamı veren son ek -asis suf.
fiziksel bozukluk anlamı veren son ek -iasis suf.
Pharmaceutics
şizofreni ve bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan bir oral antipsikotik ilaç ziprasidone n.
şizofreni, bipolar bozukluk ve akut psikoz tedavisinde kullanılan psikotrop bir ilaç olanzapine n.
manik depresif bozukluk ve nöbet tedavisinde kullanılan valproat ve valproik asit karışımı bir ilaç divalproex n.
obsesif-kompulsif bozukluk tedavisinde kullanılan seçici serotonin gerialım inhibitörü sınıfına ait bir ilaç fluvoxamine n.
Optics
obje boyutları arasındaki orantısal bozukluk distortion n.
renk tonundaki farklılıkların ayırt edilemediği genetik bir bozukluk colour vision deficiency n.
Biology
genetik bozukluk genetic disorder n.
dna analizi ile bir embriyonun kalıtım yoluyla herhangi bir genetik bozukluk alıp almadığını belirleme yöntemi karyomapping n.
kromozomal bozukluk chromosonal disorder n.
Marine Biology
(bazı deniz kirleticilerinin zehirli etkilerinden kaynaklanan) deniz salyangozlarında görülen bir tür cinsel bozukluk imposex n.
Astronomy
bazı kozmoloji teorilerine göre büyük patlamanın bir sonucu olarak evrende var olduğu düşünülen uzay-zamandaki tek boyutlu bozukluk cosmic string n.
Zoology
bazı hayvanlarda sarı ve turuncu dışındaki tüm cilt pigmentlerinin kaybolmasına yol açan bir bozukluk xanthochroism n.
Botanic
bitkilerde yaprak ve meyve dökme gibi belirtileri bulunan akut bozukluk shock n.
Agriculture
marul vb. gibi bazı yapraklı sebzelerde görülen bir fizyolojik bozukluk tipburn n.
Linguistics
normal kromozom çiftlerinin bulunmamasından ötürü ortaya çıkan bir genetik bozukluk nullisomic n.
Sport
topun belirli bir yöne çekmesine neden olan ağırlık veya bozukluk bias n.
Slang
tropikal bölgeye gönderilen askerlerde görülen bir mental bozukluk troppo n.
tropikal bölgeye gönderilen askerlerde görülen bir mental bozukluk tropo n.
ağzı bozukluk pottymouth n.
Modern Slang
birinin takıntı haline getirildiği ruhsal bir bozukluk adele syndrome n.