cross - Turco Inglés Diccionario
Historia

cross

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "cross" en diccionario turco inglés : 156 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
cross n. çarmıh
cross n. haç
cross n. çarpı
cross v. karşıya geçmek
cross adj. çapraz
General
cross n. ıstavroz
cross n. geminin veya uçağın rotasına aykırı esen (rüzgar)
cross n. hile
cross n. cefa
cross n. gam
cross n. çapraz işareti
cross n. musibet
cross n. put
cross n. elem
cross n. istavroz
cross n. keder
cross n. melez
cross n. salip
cross n. artı işareti
cross n. çile
cross n. dert
cross n. çarpı işareti
cross n. istavroz parça
cross n. kırma
cross n. mukabil
cross n. haç benzeri şövalye arması
cross n. haç benzeri şövalye arması takan kimse
cross n. hanedanlık armalarında kullanılan bir figür
cross n. adil olmayan rekabet
cross n. hileli durum
cross n. sahtekarlık
cross n. yasa dışı uygulamalar
cross n. çapraz pas
cross n. çapraz vuruş
cross n. haç şeklinde şövalye arması
cross v. geçmek (karşıdan karşıya)
cross v. melezlemek
cross v. çizmek
cross v. kızmak
cross v. darılmak
cross v. çapraz çizgiler çizmek
cross v. üstüne çizgi çizmek
cross v. karşılaşmak
cross v. atlatmak
cross v. engellemek
cross v. haç işareti yapmak
cross v. geçmek
cross v. kavuşturmak (kolları)
cross v. çaprazlaştırmak
cross v. bozmak
cross v. geçişmek
cross v. üst üste atmak
cross v. kesiştirmek
cross v. geçirmek
cross v. kesişmek
cross v. (karşıya) geçmek
cross v. karşıdan karşıya geçmek
cross v. öbür tarafına geçmek
cross v. çakışmak
cross v. melez ırk üretmek
cross v. -e karşı gelmek
cross v. çizgi çizmek
cross v. falcının eline bozuk para koymak
cross v. (şans getirmesi için) parmaklarını çapraz yapmak
cross v. doğru söylediğini göstermek için kalbinin üzerinde çarpı işareti yapmak
cross v. ata binmek
cross v. bacaklarını açarak binmek
cross v. (kol vb.) kavuşturmak
cross v. melezleştirmek
cross v. karşı gelmek
cross v. çapraz yollamak
cross v. karışmak
cross v. çizgili çek düzenlemek
cross adj. gücenik
cross adj. küskün
cross adj. huysuz
cross adj. kızgın
cross adj. ters
cross adj. öfkeli
cross adj. çaprazlama
cross adj. aykırı
cross adj. dargın
cross adj. hilekar
cross adj. titiz
cross adj. aksi
cross adj. kesişen
cross adj. küs
cross adj. zıt
cross adj. düzenbaz
cross adj. hırçın
cross adj. huysuzlanmış
cross adj. karşıt
cross adj. bir taraftan öbür tarafa geçen
cross adj. gücenmek
cross adv. paralel olmayan
cross adv. çaprazlamasına
cross prep. boyunca
Trade/Economic
cross n. çapraz işlem
cross v. aşmak
Technical
cross n. istavroz parçası
cross n. ikili müstakil devre iletkenleri arasındaki bir elektrik kontağı
cross n. maden giriş katı
cross n. melanj
cross n. kruva
cross v. çaprazlamak
cross v. karşıdan karşıya geçmek
cross adj. çapraz
cross adj. karşıt
Computer
cross n. çapraz kesişme
Telecom
cross v. (telefon hatlarını) paralel bağlamak
Textile
cross n. haç şeklinde dikilmiş deri parçası
Aeronautic
cross n. düz uçuş
cross n. uçak ve uçuş koşulları için en uygun sürat ve yükseklikteki uçuş
Marine
cross v. (yelken) direğe bağlamak
cross v. başka geminin pruvaları önündeki yolu kesmek
Medical
cross n. çapraz direnç
Biology
cross n. melezleme
cross n. çaprazlama
cross adj. melezlenmiş
cross adj. çaprazlanmış
cross adj. çekinik karakteri heterozigot olarak taşıyan
Astronomy
cross n. güneyhaçı (takımyıldızı)
Agriculture
cross v. daha önceden sürülmüş araziyi sürmek
Religious
cross n. çarmıha germe
cross n. hazreti isa'nın çarmıha gerilmesi ve ölümü
cross n. hazreti isa'nın ölümü yoluyla kurtuluş müjdesi
cross n. dini seremonilerde kullanılan haçlı asa
cross n. hristiyanlık
cross n. hristiyan
cross v. üzerinde haç işareti yapmak
cross v. kutsamak
Geography
cross n. irlanda'da yerleşim yeri
cross n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
cross n. kamerun, nijerya ve gine'den geçen bir nehir
Sport
cross n. kros
cross v. (at yarışı veya poloda) başka atın geçtiği yoldan geçmek
cross v. başka atın daha önce geçtiği yolda ilerlemek
Football
cross n. orta
cross v. (topu) sağ veya sol kanattan saha ortasına atmak
Boxing
cross n. kroşe
Card
cross v. (euchre oyununda) çevrilen karttan farklı bir rengin kozu olarak adlandırmak
Music
cross v. çaprazlama yapmak
Theatre
cross n. tiyatro sahnesinin bir tarafından öbür tarafına doğru hareket etme
Archaic
cross n. madeni para üstündeki haç şeklindeki baskı
cross n. üzerinde haç şeklinde baskı olan madeni para
cross n. kesişim
cross adv. bir yandan öbür yana
cross adv. karşıdan karşıya
cross adv. karşıya
cross adv. bir baştan öbür başa
cross adv. tersine
cross adv. aksi yönde
cross adv. elverişsiz bir şekilde
cross adv. zararlı bir şekilde
Slang
cross n. hileli maç
cross n. hileli oyun

Significados de "cross" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
cross-examine v. çaprazlama sorgulamak
get/be cross (with somebody) v. küsmek
be cross v. küsmek
General
the cross n. put
cross word n. çapraz bulmaca
cross purposes n. çelişen amaçlar
cross eye n. şaşılık
cross site scripting n. siteler arası betik çalıştırma
calvary cross n. kalvari haçı
cross reference n. çapraz ilgi
patriarchal cross n. patrik haçı
cross correlation n. çaprazilinti
cross breeding n. melez ırk yetiştirme
hot cross bun n. çörek
cross ply n. çapraz kat
cross breeding n. birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme
cross section n. transeksiyon
cross site scripting n. siteler ötesi betik çalıştırma
red cross n. kızılhaç
red cross n. kızıl haç
cross haul n. halatla yükleme (kamyonla vb)
tau cross n. haç
cross purposes n. aykırılık
cross action n. mukabil dava
the red cross n. kızılhaç
cross talk n. cızırtı
cross spar n. uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta
cross covariance n. çaprazdeğişinti
cross current n. çapraz akım
cross level n. tekerlek eğriliği
victoria cross n. kahramanlık nişanı
the cross n. haç
maltase cross n. malta haçı
the sign of the cross n. haç işareti
double cross n. aldatma
cross breeding n. melezleme
cross foreign exchange rate n. çapraz döviz kuru
cross slide n. çapraz kızak
cross reference n. dipnot
crooked cross n. gamalı haç
cross sectional data n. enlemesine veri
cross haul n. halatla yükleme
cross border n. sınır ötesi
the cross n. haç hristiyanlığın simgesi
cross fire n. yaylım ateşi
cross talk n. tartışma
cross vault n. haç tonoz
papal cross n. papalık haçı
cross word n. bulmaca
cross examination n. sorguya çekme
cross boundary communication n. sınır ötesi iletişim
cross boundary communication n. sınır ötesi haberleşme
cross section n. kesit
cross street n. çapraz yanyol
cross street n. enine yol
cross section n. enkesit
cross section n. enine kesit
cross reference n. gönderme
cross-reference n. kitapta gönderme
cross-purposes n. aykırılık
cross-docking n. çapraz yükleme
cross-roads n. kavşak
cross-country tyre n. arazi lastiği
cross-purposes n. yanlış anlama
cross-ball n. orta
cross-section study n. yatay inceleme
cross-country n. kros kayağı
cross reference n. çapraz-başvuru
cross-country skiing n. kros kayağı
cross-country running n. kros koşusu
cross-country n. kır koşusu
cross-country race n. kır koşusu
cross-sectional paper n. milimetrik kağıt
cross-roads n. dörtyolağzı
cross-arm n. çapraz kol
cross-eye n. göz kayması
cross-country skiing n. kayak krosu
cross-grid n. çapraz ızgara
cross-section n. profil
cross examination n. çapraz sınama
cross-cousin marriage n. akraba evliliği
cross-examine n. çapraz sorgu
cross-language information retrival n. dillerarası bilgi geri alma
cross-dominance n. çapraz baskınlık
cross-reference n. gönderme
cross-section n. arakesit
cross-bench n. parlementoda bağımsızların oturacak yerleri
cross-cultural communication n. kültürlerarası iletişim
cross-purposes n. zıtlık
cross-country n. kayak krosu
cross-reference n. iç gönderme
cross-country n. kros
criss-cross diagonals n. çift çapraz diyagonaller
cross-cultural studies n. kültürlerarası çalışmalar
cross-section n. ortalama
multi-discipline and cross sectors n. çok disiplinli ve etkileşimli sektörler
cross participation n. karşılıklı katılım
cross-dominance n. her iki elini de kullanma
cross-examination n. sorgu
cross-cultural communication n. kültürler arası iletişim
cross stitch chart n. kanaviçe şema
cross stitch patterns n. kanaviçe örnekleri
cross-country skiing n. kır kayağı
red cross blood center n. kızılhaç kan merkezi
red cross doctor n. kızılhaç doktoru
stations of the cross n. çarmıh durakları
cross-cultural awareness n. kültürler arası farkındalık
inverted cross n. ters haç
cross rhyme n. çapraz kafiye
true cross n. hz. isa'nın gerildiği çarmıhın kalıntıları olduğuna inanılan parçalara verilen ad
cyclo cross n. bisiklet krosu
descent from the cross n. isa'nın çarmıhtan indirilmesi
cross-guard n. balçak
tau cross n. tau haçı
cross scheduling n. çapraz programlama
british red cross n. i̇ngiliz kızılhaçı
a cross from the left/right n. soldan orta
market cross n. pazar kurularak tebligatların verilmesi veya ilamların okunması gibi faaliyetlerin yürütüldüğü haç şeklinde bina
snowboard cross n. bir tür snowboard yarışı
millrind cross n. hanedan armalarında kullanılan bir tür haç
cross moline n. hanedan armalarında kullanılan bir tür haç
lorraine cross n. lorraine haçı
lorraine cross n. sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç
cross of lorraine n. lorraine haçı
cross of lorraine n. sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç
double cross n. kazanma
double cross n. galibiyet alma
double cross n. kazanmak için uğraşma
double cross n. didinip durma
double cross n. kazanmaya çalışma
double cross n. yenilgiyi kabul etmeme
cross section n. başkesit
cross section n. başkesit
cross [scotland] n. piyasa
cross [obsolete] n. (nesne üzerindeki) çapraz parça
cross bottony n. (hanedan armalarında) kolları yonca oluşturan haç
cross estoile n. (hanedan armalarında) kollarının uçları yıldız ışını gibi olan haç
cross file n. zımpara taşı düzeltme eğesi
cross fire n. çapraz ateş
cross fire n. hararetli atışma
cross fire n. kıran kırana laf dalaşı
cross fire n. çatışmalı durum
cross fitche n. alt kolu sivri olan haç
cross double fitché n. kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç
cross purpose n. gülünç fikir kombinasyonlarının oluşturulduğu bir soru cevap oyunu
cross stroke n. bir şeyi keserek üzerinden geçen çizgi
cross talk [uk] n. hazırcevaplık
cross-check n. çapraz kontrol yapma
cross-check n. çapraz kontrol aracı
cross-classification n. çapraz sınıflandırma
cross-division n. aynı anda birden fazla özelliğe göre sınıflandırma
cross-crosslet n. (hanedan armalarında) kollarının uçları artı şeklinde olan haç
cross-index n. çapraz indeks oluşturan not veya not dizisi
cross-pollination n. farklı unsurların birbirini etkilemesi
cross-purpose n. diğer bir amaca aykırı amaç
cross-purpose n. karşı amaç
cross-purpose n. amaçlanan konudan farklı ve saçma mevzu
cross-purpose n. soru ve cevapların gülünç fikir kombinasyonları içerdiği bir oyun
cross-question n. çapraz incelemeye tabi tutulan soru
cross-questioning n. çapraz incelemeye tabi tutma
cross-reading n. çapraz okuma
saint andrew's cross n. aziz andrew haçı
saint andrew's cross n. x şeklinde haç işareti
saint andrew's cross n. aziz andreas haçı
st. andrew's cross n. aziz andrew haçı
st. andrew's cross n. x şeklinde haç işareti
st. andrew's cross n. aziz andreas haçı
st. anthony's cross n. tau haçı
st. anthony's cross n. (yunanca) tau harfine benzer bir haç
cross-country n. kır sporu
be cross with one's luck v. bahtına küsmek
cross swords with v. ağız kavgası etmek
cross over v. karşıya geçmek
cross over v. üzerinden geçmek
cross over v. karşıdan karşıya geçmek
be cross v. kızmak
cross the respect line v. saygı sınırını aşmak
double cross v. aldatmak
be cross v. sinirlenmek
cross the frontier v. sınırı geçmek
cross something out v. karalamak
be cross with somebody v. kızmak
cross swords with v. ile kavga etmek
be cross v. darılmak
cross with somebody v. kızmak
cross off v. adını listeden çıkarmak
cross the line v. sınırı aşmak
cross one's mind v. hatırına gelmek
cross over v. üstünden geçirmek
cross one's t's v. özen göstermek
cross with somebody about something v. kızmak
cross out v. listeden silmek
cross swords with v. biriyle atışmak
cross of v. üstünü çizmek
cross one's arms v. kollarını kavuşturmak
be cross v. küsmek
cross over v. üzerinden geçirmek
cross out v. çizmek
cross the rubicon v. dönülmeyecek bir karar vermek
cross of v. silmek
become cross v. titizlenmek
cross the styx v. ölmek
cross over v. üstünden geçmek
cross something off v. karalamak
cross swords with v. ile çekişmek
cross under v. altından geçmek
cross out v. üstünü çizerek iptal etmek
cross out v. silmek
cross one's legs v. ayak ayak üstüne atmak
cross under v. altından geçirmek
cross one's mind v. aklından geçmek
cross oneself v. haç çıkarmak
cross off v. listeden silmek
cross oneself v. istavroz çıkarmak
cross one's fingers v. şans dilemek
cross each other v. karşılaşmak
cross one's legs v. bacak bacak üstüne atmak
(something) to never cross (one's) mind v. aklının ucundan geçmemek
cross legs v. ayak ayak üstüne atmak
cross out v. karalamak
cross out v. çizdirmek
be cross with somebody about something v. kızmak
be cross with v. dargın olmak
cross off v. üstünü çizip çıkarmak
cross somebody's hand v. rüşvet vermek
cross somebody's path v. işini bozmak
cross somebody's path v. yolunu kesmek
cross one's mind v. aklına gelmek
cross diagonally v. çapraz geçmek
cross the line v. çizgiyi geçmek
cross the bridge v. köprüyü geçmek
serve at cross purposes v. farklı amaçlara hizmet etmek
serve at cross purposes v. aynı amaca hizmet etmemek
cross the border v. yurt dışına çıkış yapmak
cross swords v. ağız dalaşına girmek
cross the mountains v. dağları aşmak
cross the ocean v. okyanusu aşmak
cross someone's path v. yolu kesişmek
cross someone's path v. yolları kesişmek
(someone's path) cross with someone else v. yolları kesişmek
(someone's path) cross with someone else v. yolu kesişmek
cross out v. üstünü çizmek
be at cross-purposes v. yanlış anlamak
be cross-examined v. sorgulanmak
be at cross-purposes v. farklı amaçlara hizmet etmek
be at cross-purposes v. farklı amaçlarda olmak
be slightly cross-eyed v. gözü kaymak
cross-fertilize v. dışarıdan etkilemek
cross-fertilize v. çaprazlama döllemek
double-cross v. sırtından vurmak
cross into v. -e girmek
double-cross v. dolandırmak
double-cross v. kazıklamak
double-cross v. kazık atmak
cross-dress v. karşı cinsin giydiği elbiseleri giymek
cross into v. -e geçmek
double-cross v. ihanet etmek
cross-examine v. sıkıştırmak
cross-question v. sorgulamak
look cross-eyed at v. yan gözle bakmak
double-cross v. ikiyüzlülük etmek
cross-examine v. sorguya çekmek
double-cross v. aldatmak
double-cross v. kancıklık etmek
sit cross-legged v. bağdaş kurarak oturmak
sit cross-legged v. bağdaş kurarak oturmak
sit cross-legged v. bağdaş kurmak
cross the line v. fazla ileri gitmek
cross the border illegally v. yasadışı yollardan sınırı geçmek
cross the border illegally v. yasadışı yollarla sınırdan geçmek
put a cross v. çarpı koymak
cross the limits v. sınırları aşmak
feel cross with v. dargın hissetmek
cross the sea v. denizi aşmak
cross the sea v. deniz aşmak
go through a cross-examination v. sorgulanmak
go through a cross-examination v. sorgudan geçmek
cross-examine someone v. birisini çapraz sorguya çekmek
cross-examine someone v. birisini çapraz sorgulamak
wait for a permission to cross the border v. sınırdan geçmek için izin beklemek
cross the border v. sınırı geçmek
cross state lines v. eyalet sınırlarını aşmak
sit in a cross-legged position v. bağdaş kurarak oturmak
be cross examined v. çapraz sorguya alınmak
be cross examined v. çapraz sorguya çekilmek
make a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
perform a cross-border operation v. sınır ötesi operasyon yapmak
cross the road v. yolun karşısına geçmek
be cross v. asabı bozulmak
cross-fertilise v. çaprazlama döllemek
cross-fertilise v. dışarıdan etkilemek
cross the ball into the penalty area v. ceza sahasına orta yapmak
cross the bridge v. köprüden geçmek
criss-cross the bosphorus v. boğazı/iki yönlü/gidiş geliş/karşılıklı geçmek
get/be cross (with somebody) v. birine küsmek
cross the river v. nehrin karşısına geçmek
look cross-eyed v. şaşı bakmak
look cross v. sinirli bakmak
be cross with somebody v. küsmek
cross your legs v. bacak bacak üstüne atmak
do a thing on the cross v. namussuzca davranmak
take up the cross v. mesih'e olan sevgiden sebat etmek
take up the cross v. acı ve eziyete sabretmek
cross the street v. caddeden karşıdan karşıya geçmek
cross the street v. sokaktan karşıdan karşıya geçmek
cross (up) v. aldatmak
cross (up) v. ihanet etmek
cross (up) v. sırtını dönmek
cross (up) v. arkadan vurmak
cross examine v. çapraz sorguya çekmek
cross examine v. detaylarıyla sorgulamak
cross-check v. (verilere, raporlara) çapraz kontrol uygulamak
cross-file v. karşı baskı olmadan baskı uygulayarak eğeleme yapmak
cross-index v. çapraz atıfta bulunmak
cross-index v. (değişken veya alt girişten) ana girişe atıfta bulunmak
cross-index v. (metin gövdesini, atfı veya belgeyi) çapraz atıflarla sunmak
cross-index v. çapraz atıf işlevi görmek
cross-index v. çapraz atıf olarak sunulmak
cross-link v. çapraz bağlarla bağlamak
cross-link v. çapraz bağlar oluşturmak
cross-match v. (bir şeyi) birden fazla liste ya da gruptaki ilgili elemanlarla eşleştirmek
cross-pollinate v. birbirini etkilemek
cross-pollinate v. birbirine ilham vermek
cross-refer v. çapraz atıfta bulunmak
cross-refer v. bir yerdeki konuya başka yerdeki notla atıfta bulunmak
cross-reference v. çapraz atıfta bulunmak
cross-reference v. bir konudan başka konuya atıfta bulunmak
cross-reference v. çapraz gönderim yapmak
cross-section v. çapraz kesit halinde göstermek
cross-section v. çapraz kesit haline getirmek
cross-section v. çapraz kesitlere bölmek
cross-train v. çapraz antrenman yapmak
cross-train v. çapraz antrenman yaptırmak
cross-train v. farklı sporlarda antrenman yapmak
cross-train v. (birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek
cross bred adj. melez
as cross as two sticks adj. huysuz
cross breed adj. melez
cross domain adj. etki alanları arası
cross sectional adj. kesitsel
cross eyed adj. şaşı
cross country adj. ülkeyi boydan boya geçen
cross legged adj. bacak bacak üstüne atmış
as cross as two sticks adj. siniri tepesinde
cross with adj. kavgalı
cross linguistic adj. farklı dillere ait
cross shaped adj. haç biçimli
cross shaped adj. haçsı
cross shaped adj. haç biçimi
cross-grained adj. huysuz
criss-cross adj. çapraz çizgili
cross-examined adj. çapraz sorgulamaya tabi tutulmuş
cross-examined adj. çapraz sorgulanmış
cross-grained adj. ters
cross-country adj. yoldan geçmeyen
cross-country adj. ülkeyi baştan başa kateden
cross-grained adj. aksi
cross-cultural adj. kültürler arası
cross-eyed adj. şaşı
cross-legged adj. bağdaş kurmuş
cross-country adj. bir uçtan öbür uca
cross-eyed adj. şaşkaloz
cross-dressing adj. karşı cinsin giydiği kıyafetleri giyen
cross-country adj. araziden geçen
sitting cross-legged adj. bağdaş
cross-governmental adj. hükümetlerarası
cross-continental adj. kıtalar arası
cross-continental adj. kıta aşırı
cross-referenced adj. çapraz referansla ilişkilendirilen
cross-referenced adj. çapraz referanslandırılmış
cross-national adj. iki veya daha fazla millete dair
cross-continental adj. kıtalararası
cross-national adj. iki veya daha fazla millet ile ilgili
cross-matched adj. çapraz karşılaştırılmış
cross-matched adj. çapraz karşılaştırma
cross-shaped adj. haç şeklinde
shaped like cross adj. haç şeklinde
cross-listed adj. çapraz listenen
cross-looking adj. sinirli sinirli bakan
under the cross adj. çaprazın altında
cross-woven adj. çapraz örülmüş
cross-armed adj. kollar birbirine kavuşturulmuş şekilde
cross-cutting adj. normalde birbirinden bağımsız veya farklı çıkarlara sahip tarafları birbirine bağlama
cross-dressed adj. karşı cinse özgü kıyafetler giymiş
cross-eyed adj. çılgın
cross-eyed adj. kafası karışık
cross-eyed adj. hatalı
cross-eyed adj. anlaşılmaz
cross-eyed adj. karman çorman
cross-grained adj. çapraz tanecikli
cross-grained adj. lifleri çapraz şekilde uzanan
cross-town [us] [canada] adj. kasaba boyu
cross-country adj. kırsal kesim boyunca
cross-country adj. ülkeyi boydan boya geçen
on the cross adv. çaprazlama
on the cross adv. verev
on the cross adv. ters
at cross purposes adv. birbirinin maksadına aykırı
cross-legged adv. bağdaş kurarak
in cross direction adv. dikine yönde
in cross direction adv. çaprazına
cross-border adv. sınır ötesi
cross-country adv. kırsal kesim boyunca
cross-country adv. doğrudan kırdan geçerek
cross- pref. birinden diğerine anlamı veren ön ek
cross- pref. -e karşı anlamı veren ön ek
cross- pref. haç benzeri şekil anlamı veren ön ek
Phrasals
cross someone up v. birisini engellemek
cross someone up v. birisine sorun yaratmak
cross someone up v. birisinin planlarını altüst etmek
cross from some place to some place v. bir yerden bir yere geçmek
cross someone up v. birisinin tekerine çomak sokmak
cross over into some place v. (sınırı/köprüyü/nehri vb geçerek) bir yerden bir yere geçmek /gitmek
cross over into some place v. (sınırdan vb geçerek) bir yere girmek
cross over v. sınır, bariyer ya da toprak parçası aşarak bir yerden bir yere gitmek
cross over v. geçmek
cross over v. kat etmek
cross over v. bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak
cross over v. alan değiştirmek
cross over v. alan değiştirmesine neden olmak
cross over v. başka bir alan geçişe ön ayak olmak
cross over v. (din, parti) değiştirmek
cross over v. (hüsnütabir) ölmek
cross over v. öte dünyaya göçmek
cross over v. hakkın rahmetine kavuşmak
cross with v. bir araçla bir yerden bir yere geçmek
cross with v. araçla aşmak
cross with v. araçla geçmek
cross something with something v. bir araçla bir yerden bir yere geçmek
cross something with something v. araçla aşmak
cross something with something v. araçla geçmek
cross something with something v. iki hayvanı çiftleştirmek
cross something with something v. iki türü melezlemek
cross (one) (up) v. (birini) küçümsemek
cross (one) (up) v. (birine) meydan okumak
cross (one) (up) v. (birine) kafa tutmak
cross (one) (up) v. (birine) ters gitmek
cross (one) (up) v. (birini) kızdırmak
cross someone or something off (of) something v. birini/bir şeyi listeden/kayıttan çıkarmak
cross someone or something off (of) something v. birini/bir şeyi listeden/kayıttan silmek
cross someone or something off (of) something v. birinin/bir şeyin üstünü çizip listeden/kayıttan çıkarmak
cross someone or something off (of) something v. birinin/bir şeyin listede/kayıtta üstünü karalamak
cross someone or something off v. birini/bir şeyi listeden/kayıttan çıkarmak
cross someone or something off v. birini/bir şeyi listeden/kayıttan silmek
cross someone or something off v. birinin/bir şeyin üstünü çizip listeden/kayıttan çıkarmak
cross someone or something off v. birinin/bir şeyin listede/kayıtta üstünü karalamak
cross someone or something out v. birini/bir şeyi (listeden/kayıttan) çıkarmak
cross someone or something out v. birini/bir şeyi (listeden/kayıttan) silmek
cross someone or something out v. birinin/bir şeyin üstünü çizmek
cross someone or something out v. birinin/bir şeyin üstünü karalamak
cross over something v. (bir şeyin) karşısına geçmek
cross over something v. (bir şeyden) karşıya geçmek
cross over something v. (bir şeyin) üzerinden geçirmek
cross over something v. (bir şeyi) aşmak
cross over something v. sınırı, nehri, dağı geçmek
cross someone v. birini engellemek
cross someone v. birinin tekerine çomak sokmak
cross someone v. birinin planlarını altüst etmek
cross someone v. birine sorun yaratmak
cross swords (with somebody) v. (biriyle) bozuşmak
cross swords (with somebody) v. (biriyle) hasım olmak
cross swords (with somebody) v. (biriyle) takışmak
cross swords (with somebody) v. (biriyle) ağız dalaşına girmek
cross swords (with somebody) v. (biriyle) atışmak
cross swords (with somebody) v. (biriyle) külahları değişmek (?)
cross swords with (one) v. (biriyle) bozuşmak
cross swords with (one) v. (biriyle) hasım olmak
cross swords with (one) v. (biriyle) takışmak
cross swords with (one) v. (biriyle) ağız dalaşına girmek
cross swords with (one) v. (biriyle) atışmak
cross swords with (one) v. (biriyle) külahları değişmek (?)
cross up v. oyuna getirmek
cross up v. kafa tutmak
cross up v. ters gitmek
cross up v. kızdırmak
cross up v. kazık atmak
cross up v. karıştırmak
cross up v. birbirine karıştırmak
cross up someone v. birini engellemek
cross up someone v. birinin tekerine çomak sokmak
cross up someone v. birinin planlarını altüst etmek
cross up someone v. birine sorun yaratmak
Phrases
cross the t v. savaş gemilerini bir geminin pruvası diğerininkini geçecek şekilde manevra etmek
cross one's heart v. doğru söylediğini kanıtlamak için kalbinin üstünde çarpı işareti yapmak
cross that bridge later expr. o sorunu daha sonra düşünürüz
cross that bridge later expr. o konuyu daha sonra düşünürüz
police line do not cross expr. polis hattı geçmeyiniz
Proverb
cross the stream where it is shallowest kolayına bakmak
cross the stream where it is shallowest işleri mümkün olan en kolay yoldan yapmak
don't cross that bridge till you come to it dereyi görmeden paçaları sıvama
don't cross that bridge till you come to it ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
don't cross that bridge till you come to it doğmamış çocuğa don biçme
don't cross that bridge till you come to it zamanı gelmeden endişelenme
don't cross that bridge till you come to it henüz olmamış bir şey için canını sıkma
don't cross that bridge till you come to it o zaman gelince düşünürsün
don't cross that bridge till you come to it zamanı gelince düşünürsün
Colloquial
cross-eyed drunk n. zom
cross-eyed drunk n. küfelik
cross-eyed drunk n. zil zurna sarhoş
cross-eyed drunk n. zurna gibi